İslami Forum

Tam Versiyon: Kötülük problemi nasıl açıklanabilir?
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Kötülük problemi nasıl açıklanabilir?
Sıfır düzeyde kötülük ve iyilik diye bir şey yoktur, bu nedenle böyle bir problemin varlığından bahsetmek anlamsızdır. Nitekim kelamcıların ya da felsefecilerin böyle bir tartışma konusu içerisine girmelerini küçüklüğümden bu yana hala anlamış değilim.
Olan problem,yani kötülük iradesi olan insanın sebep olduğu bir neticedir.
Kötülüğü seçen ,eyleyen insan önce kendini sorgulamalı.Sorumluluk seçenindir.
Yapma ki olmasın.
Kötülük olmasaydı insan robot olcaktı ki o zamanda iradesi olmadığından bu cümleleride kuramayacaktı.
Belki aslında kötülük diye bir şey yok kötülük mevhum varlık ve Rab isminin bir tezahüründen ibaret. Umarım her şeyin hikmetini bilen dervişlerden oluruz
Hazret yola revân olmuş. Yıldızları rehber tutmuş, çölleri aşmış, varmış Mekke’ye. Kabe-i Muazzama’da tavafını etmiş. Hac farizesini bitirmiş, Kabe’nin avlusundan çıkarmış ki bir de baksın Kabe’nin kapısında iblis ! Kapıya yaslanmış, kolunda bileğinden dirseğine kadar at yularları. Hazret hemen tanımış tabi. Ehlullâh şeytanı gördü mü, bilir.. Bestami Hazretleri de tanıyıvermiş tabi hemen ve şaşırmış ! Bu iblisin Kabe’nin kapısında ne işi var diye düşünmüş. Demiş ki sen ne ararsın burada. Şeytanda dirseğine kadar sıra sıra yularları göstermiş . Benimkiler içeride tavaf ederler, bitirmelerini beklerim. Sonra vurup yularları binip sırtlarına gideceğim demiş. Bunun üzerine Bestami Hazretleri şöyle bakmış iblise.. Ben de var mıyım o beklediklerinin arasında demiş. İbliste ona bakmış, şöyle bi alaya alır gibi gülüvermiş derken eğilivermiş kulağına sana yularsız da binerim demiş. İşin gerçeği bu. Neyse velhâsıl kelam; gel zaman, git zaman Beyazıdı Bestami memleketine dönmek için Mekke’den çıkmış. Yola revân olmuş yine. Çölleri, vahaları aşmış derken bir dere kenarına gelmiş. Hazret, sıvamış paçalarını, tam dereyi geçecek bir de bakmış ki derenin kenarında, bir ağacın altında gözleri ağma, ihtiyar, ak sakallı bir dede oturur. Varmış yanına, hâl hatır sormuş. İhtiyar, gözlerim görmez oğul hacdan dönerim. Ben bu suyu geçemem demiş. Beyazıt’ı Bestami Hazretleri üzüntü duymuş, bu aksakallı aciz ihtiyara. Hemen almış onu sırtına ve dereye girmiş. Su biraz kabarmış. Bata çıka derenin karşısına geçerlerken tam ortasına gelmişler ki ihtiyar kulağına eğilivermiş, Bestami Hazretlerinin.. Ben sana yularsız da binerim demedim mi demiş. Şeytan nerde imİş ? Şeytanı arar isen tekkede ara, Mekke’de ara.. Bana ulaşmaz diye de kibirlenme. Yularısız biniverirler işte böyle. Hâşâ ki ister isen Beyazıt’ı Bestami ol. Mesele burada; tekkenin de Mekke’nin de insanın içinde olduğunu bilmekte.
“Ne yerlere ne göklere sığdım. Mümin kulumun kalbine sığdım.” O sebepten her ne arar isen tekkede, Mekke’de arama. Dön içinde ara.
Tekke de sen de Mekke de . .

Hızır as. da sayısız evliyayı yetiştirdi. Öyleyse Hızırı sadece al-ver kılığında niye düşünüyoruz. Zamana hükmetme özelliği olan birisi sana bana gelir konuşur da dünyayı neden değiştirmez. Dünyada insan saydıklarımız aslında Hızır ile şeytanın savaşı olabilir mi? Şeytanda kılık değiştirme olabildiğine göre gerçeği yaşıyor olma ihtimalimiz nedir?

Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

Yerin ordularını bilirsek kötülük hususunu anlamış olur muyuz?