TâHâ süresinin 3. ayetini inceleyelim istiyorum.

1-TâHâ
2-Biz indirmedik Kur'an'ı sana teşka (zorluk/sıkıntı/meşakkat) olsun diye.
3-Ancak tezkir olarak (o kimseye) huşu duyan.

إِلَّا تَذْكِرَةً لِّمَن يَخْشَى ﴿٣﴾
İllâ tezkiraten li men yahşâ.

1. illâ : ancak, sadece
2. tezkiraten : zikir olarak, öğüt olarak
3. li men : kimseye
4. yahşâ : huşû duyar

Ancak tezkir olarak (o kimseye) huşu duyan.

İlk sorum şu olsun: Huşu duymayan birisi için tezkir değil midir Kur'an? Hatırlatma, zikir, öğüt değil midir? Sadece huşu duyanlar için mi tezkirdir? Huşu duymayanlar için tezkir değil midir?

Kuranın Mevlana'ya açılımı ile sana açılımı bir değil farklardan bahsetmiş

وَاسْتَعِينُواْ بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلاَّ عَلَى الْخَاشِعِينَ

Bir de sabır ve namazla yardım isteyin. gerçi bu ağır gelir; ancak huşu duyan kimselere değil. (Bakara-45)

Bu ayetten bakmak lazım.

3. Ayette "Korku-Endişe duyanlara öğüt olarak indirildi" diyor.
Yoksa sizin dediğiniz gibi "Huşu duyanlar öğüt alır" demiyor.

Yani daha açarsak; Kuran, içinde Allah Korkusu ve İslami bir endişe taşıyanlara indirilmiştir.

Kuranı herkes kendi kapasitesi ölçüsünde anlar. Bu farklı bir olay.

Sadece gönlü Tanrı korkusu ve saygısıyla dolu/Tanrı’ya boyun eğen/iyiliğe ruhsatı olan insanlara kısaca "huşu" duyanlara öğüttür gerisi boştur.Zaten bu insanlarda ki azalma Rabbin azabını getirir ortada huşu duymayan bozuk tipler yok olup gider.Ogut almayan,saygı duymayan,huşu içinde olmayan insana ne öğüdü ne şeyi...Zaten herkes bu tipte bozuk olsa o kavim helak olur.Yani hatırlatma olmaz(öğüt dinleyen kalmamışsa o zaman azap olur.Bu yüzden gayet yerinde bir anlatım.Kisaca ; insanlara "açıklama/beyan" sakınanlara/huşu duyanlara hatırlatmadır.

Ali İmran 138: Bu (Kur'ân) insanlar için bir açıklama, Allah'dan gereğince korkanlar için doğru yolu gösterme ve bir öğüttür.

Not: Aksini savunacak olursa delil ile konuşsun lütfen.

Bir kral düşünün ve bu kral diyor ki "Yarın güneş tepeye vardığında ziyafet vereceğim acıkanlar için"

Sadece eşi ve ailesini kapsayan bir ziyafet mi olur bu?

Sadece vezirlerini generallerini vs. mi kapsar bu ziyafet?

Bütün askerleri ve saray çalışanları mı kapsar bu ziyafet?

Bütün ülkedeki herkesi mi kapsar bu ziyafet?

Ne kadar zengindir bu kral ki bütün ülkedekileri kapsasın? Ne kadar cömerttir? Ne kadar merhametlidir? Hadi ülkedeki herkese verdi bu ziyafeti diyelim... Kaç gün koruyabilir açlıktan halkını? Kaç gün ziyafet verebilir?

Allah 5. Ayette der ki:

Rahman arşa istiva etti.

Hükümdarlık ilanıdır bu. Ve Rahman olan bir hükümdardan bahsediyoruz. Merhamet eden ve koruyan. Cabbar ismiyle hükümdarlığını ilan eden değil. Kahhar ismiyle arşa istiva eden bir hükümdar değil.Rahman ismiyle.

Taha süresinin BAŞTAN BEŞİNCİ ayetinde Rabbimiz kendinden böyle bahsederken TâHâ süresinin SONDAN BEŞİNCİ ayetinde bakalım Rabbimiz neyden ve kimden bahsediyor:

TâHâ sondan BEŞİNCİ ayet Elmalılı Hamdi Yazır'ın mealinden:

Kendilerini imtihan etmek için onlardan bir kısmını dünya hayatının cici bicisinden yararlandırdıklarmıza gözlerini dikme. Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha kalıcıdır.

Dünya hayatının cici bicisi. Evet. Yemek mi? Dünya hayatının cici bicisi. Dünyada makam mevki sahibi olmak mı? Cici bici. Kral olmak mı? Sultan imparator olmak mı? Cici biciden başka bir şey değil Rahman için.

Şimdi hatırlayın yukarıda uydurduğum halkına ziyafet vermek isteyen kralın fakirliğini. Bir hafta mı ziyafet verebilir tüm krallığındakilere? Bir yıl mı? Ne kadar merhamet sahibi olabilir bu kral? Ne kadar koruyabilir açlıktan halkını? O cici bici kral ne kadar cömert olabilir?

Bir de Rahman'ı düşünün imparatorluklara "Dünya hayatının cici bicisi" diyen, Arşa istiva eden Rahman ne kadar merhametlidir? Ne kadar koruyucudur? Ne kadar cömerttir?

Diyor ki Rahman:

İlla tezkiratelli men yehşa.

Diyor ki Rahman: Ancak tezkirdir huşu duyana.

Allah'tan mı huşu duyuyorsun? Tezkirdir.
Savaşta düşmanından mı korkuyorsun? Tezkirdir.
Sağlığını, malını, mülkünü, çoluğunu çocuğunu mu kaybetmekten korkuyorsun, ödün kopuyor? Tezkirdir..
Sınavdan mı korkuyorsun? Tezkirdir.
Şeytandan mı huşu duyuyorsun? Tezkirdir.
Putlara mı saygı, sevgi, korku besliyorsun? Tezkirdir.

Açık büfe. Dileyen bu tezkirden nasiplenir. Korktukları halde nasiplenmediler diye, kıyamete kadar önlerine nasiplenmeleri için büyük bir cömertlikle sunulan tezkir onlar sırf nasiplenmedi diye uzak tutuldu değil ya. Bu tıpkı önüne ziyafet sofrası kurulup da ziyafetten yüz çevirip ben açım diye bağıranların durumuna benziyor. Oysa ki Rabbimiz Rahman'dır, Rahim'dir. Cömertlerin en cömertidir.

Elez'in bahsettiği ayetten bakalım bir de.

Bir de sabır ve namazla yardım isteyin. gerçi bu ağır gelir; ancak huşu duyan kimselere değil. (Bakara-45)

Ne güzel söylüyor Rabbimiz. Huşu duyduğumda ne kadar hafif geliyor namaz. Hani o korktuğum, hani çok endişelendiğim zamanlarda başıma bir şey gelmesinden çok korktuğum huşuyla dolduğum zamanlarda namaz ne kadar hafif geliyor. Sabırla yardım dilediğimde... Hani o çok ama çok istediğim şeyin olmamasından korktuğumda nasıl da hafif geliyor namaz. Sabırla yardım istediğimde... Hani o içim bir şeye muhabbetle dolup taştığında nasıl da hafif geliyor namaz. "Allah'ım" diyorum "Şöyle olsun, böyle olsun. Şunu da istiyorum bunu da istiyorum." Nasıl da hafif geliyor namaz insan huşuyla dolduğunda.

Ve elbete Rahman'a huşu duyduğunda insana namaz hafif gelir. Kolay gelir. Kolay olan namaz kolaylaştırılmış gelir.

Biz iman edenler Rahman'a huşu duyanlar biliriz ki Kur'an tezkirdir. Ondan öğütler alırız. Onun hatırlatmalarına göz açarız. Biliriz ki Rabbimizden gelen öğüt en hak öğüttür. Bizler için Kur'an mucize olmanın ötesindedir. O tezkirdir. Üzerinde düşünülmesi gereken, kendisiyle amel edilmesi gereken haktır. Bizim için mucize olmanın ötesindedir. Bir mucizeye kim ihtiyaç duyar? İnanmayan kişi. Hakkı bilmek için. Mucizeler inanmayanları inandırmak için bir gösteridir. Mucizelere inanmayanlar ihtiyaç duyar. Ama inanan kişi artık hakkı bilmektedir ve ne yapması ve ne yapmaması gerektiğini bilmek ister. İnanan kişi için ağaçlar, bulutlar, dağlar, yıldızlar... hepsi birer delildir zaten. İman eden kişinin mucizeye-delile ihtiyacı kalmamıştır çünkü her baktığı yerde Rahman'ın ayetlerini görür. Rahman'a huşu duyar.

Kur'an herkes için tezkirdir ama biz iman edenlerin farkı Kur'an'ın tezkir olduğunun bilincinde olmamızdır. İnanmayan kişi ise onun tezkir olduğunu göremez. İnanmak için de açık bir mucize ister.

TâHâ BAŞTAN 3. Ayet:

Ancak tezkir olarak (o) kimseye huşu duyan.

TâHâ SONDAN 3. Ayet:

Bir de "Rabbinden bize bir mucize getirse ya!" dediler. Kendilerine, önceki kitaplardakilerin açık mucizesi olan (Kur'an) gelmedi mi?

Selam ve dua ile.

1!.. İyde acikanlar için demissin.Hikaye hiç uygun değil konuya.Acikan herkes bu ziyafete davetlidir demek değilde nedir bu?ya da hitap ettiği zümre yı kapsar.hangi zümre yi kastederek demisse

2!.. Kur'an herkes için tezkir değil "aciklamadir" ayet yazdık.Husu duyanlara ise öğüttür(tezkir) yazıyor ayette.Yani yorumun abesle iştigal.Hic birşey anlatmıyor/açıklamıyor.

Kiraz


ALİ İMRAN 138

ذَا بَيَانٌ لِّلنَّاسِ وَهُدًى وَمَوْعِظَةٌ لِّلْمُتَّقِينَ

Hâzâ beyânun lin nâsi ve huden ve mev’ızatun lil muttekîn(muttekîne).

Elmalılı Hamdi Yazır'ın mealinden:

Bu işte umum insanlar için bir beyan ve bilhassa korunacak muttekîler için bir va'z-ü irşaddır

1. hâzâ : bu
2. beyânun : bir beyan, açıklama
3. li en nâsi : insanlar için, insanlara
4. ve huden : ve hidayet
5. ve mev'ızatun : ve vaaz, öğüt
6. li el muttekîne : takva sahipleri için, takva sahiplerine

Tamam iste aynı şey beyan/aciklama bunun nesini olay edip buyutuyorsunuz.anlamiyorum.Allah ne diye öğüt almayan insanla uğraşsın gönderir azabini olur biter.Gereken açıklamayı yaptıktan sonra ki yapmis.Boyle ederseniz böyle yaparım diye aciklamis.Onlara bir açıklama bir uyarı.Sakinanlara ise bir ders bir hatırlatma, öğüt.Bu kadar basit.

@SerkanKOSE, ayette geçen nüansı anlamadın her halde.

Sözüm meclisten dışarı demek mecliste(hazır ve o anda orada) olanların dışındakilere söz söylüyorum siz dinlemeyin demek değildir.
Sözlerimde bir itham varsa meclis dışındakilere söylüyorum siz uyarılarımı ve sonucu anlayın, dinleyin demektir.

Bu ayet kafirlerin, Kuran'dan öğüt almayacağı anlamına gelmez.
Kuran okuyup-dinleyip iman eden insanları biliyoruz.

İkici bir mesele. Öğüt başka bir şeydir, hidayet başka.
İman etmeyen insan neden öğüt almak için kulak versin ki?
Birçoğu hoşuna gittiği, hayret ettiği ve mucizeleri görmek için kulak kabartıyor.

Mekke döneminde Hz. Ebu Bekir'in Kuran okumasını dinleyen müşrikler vardı. Bunlar ileri gelen müşriklerdi.
Sonra yine kendileri Hz. Ebu Bekir'in Kuran'ı yüksek sesle okumamasını Hz. Peygamberimizden istedikleri malumunuzdur.
Çünkü iman etmekten korktular.

Başka bir örnek; "Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır." Al-i İmran, 190. ayet

Aslında mesele çok uzun. Ben burada sorunun kaynağını meal okumanıza veriyorum. Mutlaka tefsir okumalısınız. Meal ile Kuranı anlamanız zor bir kenara mümkün bile değil.