Hz.Peygamber (SAV) :” Bana itaat eden muhakkak cennete girer.Bana isyan eden ise muhakkak baş kaldırmış,serkeşlik etmiş olur.” buyurmuştur. (Buhari İ’tisam :2)
- “Ümmetimin fesadı zamanında benim sünnetimi ayakta tutan bir kimseye bin şehid sevabı vardır.”(Rumuz el Hadis :226/18)
- “İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki ümmetimin ihtilafı sırasında benim sünnetime tutunan ,eliyle ateş tutan bir kimse gibi olacaktır.”(Age : 502/10)
Cüneydi Bâğdadî :” Allah’a ulaştıran yolların hepsi kapalıdır.Ancak Rasûlüllahın yoluna uyanlara yollar açıktır.”der.
Sünnet ayrı Kur’an ayrı değildir.Nasıl kanunlar Anayasa’dan ayrı kabul edilmezse , sünnet de Kur’an’dan ayrı değildir.Sünnet Kur’an’ın açıklamasıdır. Kur’an’la sünnet, bütünlük arz eder. Kur’an bir Müslüman için ne kadar bağlayıcı ise ayetlerin izahı durumunda olan sünnet de o kadar bağlayıcıdır.
Abdullah b.Amr (ra) Resûlüllahın şöyle buyurduğunu söylemiştir :”Her alemin bir coşkusu ve her coşkunun da bir gevşemesi vardır.Kimin asıl coşkusu sünnetimden yana olursa ,o mutlaka kurtulmuştur.Kimin de istek, arzu ve rağbeti sünnet dışına yönelik olursa , o helâk olmuştur.” (Tirmizi, Kıyame : 21)
Cenab-ı Allah Kur’an’da şöyle buyurmuştur :
“Allah’ı ve Peygamberini inkar eden Allah’la Peygamberin arasını ayırmak isteyen “ Bir kısmına inanır, bir kısmını inkâr ederiz.”diyerek ikisi arasında bir yol tutmak isteyenler ,işte onlar gerçekten kâfir olanlardır.Kâfirlere ağır bir azap hazırlamışızdır.”(Nisâ Sûresi: 150-151)
Nisâ 115 : “Doğru yol kendisine apaçık bildirildikten sonra Peygamberden ayrılıp , inananların yolundan başka yola uyan kimseyi cehenneme sokarız…” diye bildirmiştir.
Peygamberimiz Romalılara karşı yapılan Tebük Seferinde savaştan önce İslâm ordusuna karşı yaptığı konuşmanın bir bölümünde şöyle demiştir :”Ey İnsanlar ! Ben size Allah’ın emrettiklerinden başkasını emretmiyorum.Ben sizi Allah’ın nehyettiklerinden sakındırıyorum…”
Her şeyden önce Kur’an Peygamber vasıtasıyla bize ulaşmış ve O’nun açıklamalarıyla uygulanır hale gelmiştir.
“Bize Kur’an Müslümanlığı lâzım, gerisi boş.” diyenler oluyor. Kur’an birinci kaynaktır. Kur’an’dan sonra hadisler gelir.Peygamberin görevi Kur’an’ı açıklamaktır.
Peygamberi görevinden kimse azledemez. Yoksa Kur’an asla anlaşılamaz, emirleri yaşana-maz. Meselâ ;” Namaz kılın.”der, Kur’an. Nasıl ? Ne zaman ? Ne kadar ? Burada sünneti, peygam-beri kaldırırsanız başka izah tarzı getireceksiniz, birilerini bulacaksınız.
Kur’an derki :
- Ölenin mirası yakınlarınındır.Ancak katil, mirastan müstesnadır. Katil, öldürdüğünün mirasını alamaz !..
Bunu Peygamberimiz açıklamış, “katil öldürdüğünün mirasını alma hakkını yitirmiş olur, cinayeti sebebiyle.”demiştir.Böylece servet sahipleri miraslarına konma kastıyla öldürülme tehlikesinden korunmuştur. Peygamberimizin bu açıklaması olmasa, katilin mirastan mahrum kalacağını nasıl bilecektik ? Miras ayetinde yoktur bu istisna çünkü.
Sözün özü eygambersiz, sünnetsiz, hadissiz Kur’an Müslümanlığı olmaz,Kur’an da tam anlaşılmaz.
Bırak ey biçare feryadı belâdan kıl tevekkül
Zira feryat belâ ender hatâ ender belâdır bil
Eğer belâ vereni buldunsa, safâ ender atâ ender belâdır bil
Eğer bulmazsan bütün dünya cefâ ender fenâ ender belâdır bil