وَلَيْسَ قَوْلُنَا إِنَّ اللَّهَ عَلَى الْعَرْشِ أَيْ مُمَاسٌّ لَهُ أَوْ مُتَمَكِّنٌ فِيهِ أَوْ مُتَحَيِّزٌ فِي جِهَةٍ مِنْ جِهَاتِهِ بَلْ هُوَ خَبَرٌ جَاءَ بِهِ التَّوْقِيفُ ، فَقُلْنَا لَهُ بِهِ وَنَفَيْنَا عَنْهُ التَّكْيِيفَ إِذْ لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ وَبِاللَّهِ التَّوْفِيقُ

İbn Hacer naklediyor:

Hattabi diyor ki : Biz Allah Arşın üzerinde ,mekandan bir mekana yani değerek veya mekan tutarak veya tehayyüz etmişdir demiyoruz.

Bilakis bu onunla gelen tevkif haberdir.

Biz onu söyleriz ve keyfiyyetden nefyederiz.O zaman onun bir misli yoktur.

Tevkif Allah iledir.




إِنَّ رَبَّهُ بَيْنَهُ وَبَيْنَ القِبْلَةِ :وَفِيهِ الرَّدُّ عَلَى مَنْ زَعَمَ أَنَّهُ عَلَى الْعَرْشِ بِذَاتِهِ

İbn Abdilberr şöyle diyor : ''Rabbi kıble ile kişi arasındadır'' hadisi ''Bu hadiste Allahın Zatıyla Arşta olduğunu iddia edenlere Red vardır''

Fakat bu hadis , Yüce Allahın Arşa İstivasına zıt değildir.(Çünkü Arşa istivası Kuran Sünnet ve İcma ile gelmiştir,müteşabihtir,.)

İlim Ehli bunları olduğu gibi almış ve te'vil etmeksizin , Yüce Allahı yaratıklara benzetmeksizin iman etmişlerdir.

(İbn Hacer, Fethul Bari)

Hafız Ebû Ömer et-Talemenkî (v. 429) şöyle demiştir:

‘Ehli Sünnetten olan Müslümanlar; Allah c c zatıyla gökler üzerinde arşı üstüne dilediği gibi istiva etmiş olduğuna ve Allah ’nın ‘arşı üzerinde istivâsının mecaz olmayıp hakiki olduğunda icma etmişlerdir.’

Bkz. el-‘Uluv (526); Mecmu‘u’l-Fetavâ, (5/189).

وَمَعَ ذَلِكَ فَمُعْتَقَدُ سَلَفِ الْأَئِمَّةِ وَعُلَمَاءِ السُّنَّةِ مِنَ الْخَلَفِ أَنَّ اللَّهَ مُنَزَّهٌ عَنِ الْحَرَكَةِ وَالتَّحَوُّلِ وَالْحُلُولِ لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْء

Selefin İ'tikadı Allah'ın hareket, intikal, hülûl, mahlûkâtın içine girmek gibi şeylerden münezzeh olduğudur.

وَالْأَوْلَى فِي هَذِهِ الْأَشْيَاءِ الْكَفُّ عَنِ التَّأْوِيلِ مَعَ اعْتِقَادِ التَّنْزِيهِ فَإِنَّ كُلَّ مَا يَسْتَلْزِمُ النَّقْص من ظَاهرهَا غير مُرَاد

Sıfatların mânâlandırılmasında evlâ olan tavır; yorum ve te’vilden uzak durmak ve Allah’ın noksanlıklardan yüce olduğu itikâdı üzere olmaktır.Doğrusu noksanlık lazım gerektirenlerin hepsi Zahiri manada değildir.

قَوْله اسْتَوَى على الْعَرْش هُوَ من الْمُتَشَابه الَّذِي يُفَوض علمه إِلَيّ الله تَعَالَى

İstivâ müteşâbihtir, Manası Allaha havale edilir.(Oturdu manası verilemez,manasının ne olduğu Allaha havale edilir)

Ehli_Hadis İstivanın Allaha havale edilmesi gerektiğini bile söylemiyorsun.

Hiçbir yazında senin böyle yazdığını görmedim.

İstivayı sürekli oturdu manasında almaya çalışıp deliller sunmaya çalışıyorsun.

Arş yaratılmıştır.Arş Allahın oturma yeri değildir.Selef , Allahın arşa istivasını Allaha havale ettikten sonra Allahı noksanlıklardan münezzeh tuttuklarını ayrıca dile getirmişlerdir.Neden?

Çünkü Mekandan münezzehtir.Sizin dediğiniz gibi haşa Arşın üstüne oturmuştur dememişlerdir.

Hangi Alim Arşa İstivayı : Culus(Oturma) diye tevil etmiş. Hiçkimse....

Sadece İbn Kayyim diyor ki : Mekan tutmuştur

İbn Kayyim bizim referansımız değildir.

İstekerra (Mekan tuttu) veya Celese (oturdu) diye tevil eden bir tane Selef söyle :D

Söylemeyemezsin.Çünkü yok ....

Sadece Arşın üzerindedir diye söyleyenlerden birsürü nakil getiriyorsun.

Ama boşuna getiriyorsun.Hiçbir Alim o sözüyle Allah arşa mekan tutmuştur dememiştir.

İstikrar kelimesini ancak Müşebbihe olanlar söyler.

وَفِي الْجُمْلَةِ يَجِبُ أَنْ يُعْلَمَ أَنَّ اسْتِوَاءَ اللَّهِ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى لَيْسَ بِاسْتِوَاءِ اعْتِدَالٍ عَنِ اعْوِجَاجٍ وَلَا اسْتِقْرَارٍ فِي مَكَانٍ، وَلَا مُمَّاسَّةٍ لِشَيْءٍ مِنْ خَلْقِهِ

İmam Beyhakî anlatıyor: Bu cümlede (İstiva konusunda) şu hususun bilinmesi gerekir.

Yüce Allah'ın istiva etmesi , eğrilikten i'tidal (keyfiyyyet ve kemmiyet) manasında değildir.Bir mekana İstikrar (oturma,yerleşme) manasında da değildir.Yarattıklarından birine değme manasında da değildir.

لَكِنَّهُ مُسْتَوٍ عَلَى عَرْشِهِ كَمَا أَخْبَرَ بِلَا كَيْفٍ بِلَا أَيْنَ، بَائِنٌ مِنْ جَمِيعِ خَلْقِهِ

Fakat Yüce Allah , Nerde (demeksizin) ve Keyfiyyet olmaksızın haber verdiği gibi Arşına istiva etmiştir.Tüm yarattıklarından ayrıdır.

@Ahmed
Ehli sünnet itikadını savunmadaki duruşunuzdan dolayı Allah razı olsun.

İmam Malik rahımehullah ne güzel söylemiş; “Ben her beşer gibi hata ve isabet edebilirim. Sözlerime bakın, Kitab ve Sünnet’e uyanlarını alın ve o ikisine uymayan sözlerimi terkedin.Mana Kavlu’l İmam: 105.

Biz de diyoruz ki; Kur,an ve Sahih Sünnette gelen Allah Azze ve Celle,nin İsim ve Sıfatlarına İman etmek gerekir.

İmam Zührî’nin -Allah’ın rahmeti üzerine olsun- dediği gibi: “Risalet göndermek Allah’tan, tebliğ etmek Rasûlullah’ın görevi, bize düşen de teslimiyet göstermektir.İmam Beğavi, Şerhü’s-Sünne’

İmam Süfyan b. Uyeyne’nin -Allah’ın rahmeti üzerine olsun- dediği gibi: “Şanı yüce Allah’ın Kur’ân’da kendi nefsini vasfettiği şeylerin tefsiri okunduğu gibidir. Bunların keyfiyetsiz ve benzetmeye gitmeksizin tefsir edilmesi gerekir.İmam Lalekai, Şerhu Usuli İtikadi Ehli Sünneti ve’l-Cemaat

İmam Şafîi -yüce Allah’ın rahmeti üzerine olsun- de şöyle demektedir: “Ben Allah’a ve Allah’ın muradı üzere Allah’tan gelenlere, Rasûlullah’a ve Rasûlullah’ın muradı üzere Rasûlullah’tan gelenlere iman ettim.İbn Kudame el-Makdısî, Lumatu’l-İ’tikadi’l-Hadi ile Sebili’r-Reşad.

Velid b. Müslim dedi ki: el-Evzai’ye, Süfyan b. Uyeyne’ye ve Malik b. Enes’e sıfat ve ru’yet ile ilgili bu hadisler hakkında sordum, hepsi de şöyle dediler: “Bunları geldikleri gibi alınız, onlarla ilgili bir keyfiyet düşünmeyiniz. İmam Begavî, Şerhu’s-Sunne

Hicret yurdunun imamı Malik b. Enes -Allah’ın rahmeti üzerine olsun- der ki: “Bid’atlerden çokça sakınınız.” Ona bid’atler nelerdir? diye sorulunca, şu cevabı vermiştir:

“Bid’at ehli Allah’ın isimleri, sıfatları, kelâmı, ameli ve kudreti hakkında konuşup duran, ashabın ve güzel bir şekilde onlara tabi olanların sustuğu hususlar hakkında susmayan kimselerdir.Beğavî, Şerhu’s-Sünne

Ehl-i sünnet ve’l-cemaat sıfatları nefyeden cehmiye ile yüce Allah’ı yarattıklarına benzeten ve O’nu kullarının misli gibi kabul eden, temsile sapan müşebbihe arasında vasattırlar.

İftira atmıyorum.Doğruları söylüyorum.Senin önder kabul ettiğin İbn Kayyim kendi eserinde -istevâ(istiva etti) - kelimesi için -istekarra(mekan tuttu,mekana yerleşti) şeklinde söylüyor.

İbn Kayyim için de Müşebbihe diyebiliyor musun ?

Müşebbihe Allah,ı yarattıklarına benzetenler demektir ben İbn Kayyım rahımehullah,ın okuduğum eserlerinde Allah,ı yarattığı mahlukatına benzettiğini görmedim ya sen müşebbihe mezhebinin ne olduğunu bilmiyorsun yada benzetmenin ne olduğunu kavrıyamıyorsun ilk önce benzetme ne demektir bunu kavra ondan sonra Müşebbihe,nin ne demek olduğunu kavrarsın.?