Her nefis ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz. Ankebut-57
Bu dünya hayatı sadece bir eğlence ve oyundan ibarettir. Asıl hayat ahiret yurdundaki hayattır. Keşke bilseler! Ankebut-64
Muhabbetullah...
Muhabbetullah...
bunu yapmak lazim bazen (:
Rahmeti Sonsuz SevgiLisi...!
Beni Sana Sürünerek DeğiL...
Koşarak Ulaştır Ya Rabb...
Görüyorsun...
Kırık Döküğüm...
Boynu Büküğüm...
Yüreğim!
Kör düğüm ...
Çoban Rab’ine şöyle yalvarıyordu:
- Kurban olduğum Allah ‘ım. Seni ne kadar severim, bir bilsen. ne istersen yaparım, yeter ki Sen iste. Sürüdeki en yağlı koyunu kes desen, gözümü kırpmadan keserim Sen’in için. Koyun kavurması güzeldir. Allah ‘ım, kuyruk yağını da alır pilavına katarsın, tadına yenmez olur.
Hz. Musa duaya kulak kabartarak çobana yaklaştı.
Çoban Duasına devam ediyordu:
- Yeter ki Sen dile, ayaklarını yıkarım. Kulaklarını temizler, bitlerini ayıklarım. Ne kadar çok severim ben Sen’i. Sana çok hayranım.
Duydukları karşısında hz. Musa öfekeden küplere bindi, bağıra çağıra kesti çobanbın duasını:
Hz. Musa:
-Sus, seni cahil adam! Ne yaptığını sanırsın? Allah pilav yer mi? Allah’ın ayakları mı var yıkayasın? Böyle dua olur mu? Külliyen günaha giriyorsun. Derhal tövbe et!
Çoban, Hz. Musa’dan azarı işitince kulaklarına kadar kızardı, utancından yerin dibine girdi. Bir daha böyle kendi kafasına göre dua etmiyeceğine gözyaşları içinde yeminler etti. o gün akşama kadar hz. Musa çobanın yanında durup ona temel duaları ezberletti.Sonra “Allah benden razı olur, iyi iş yaptım” diye düşünerek yoluna devam etti.
Hz. Musa o gece bir ses işitti, seslenen Rab idi:
- “. Ey Musa! sen bugün ne yaptın? sen ayırmaya mı geldin buluşturmaya mı? Şu garip çobanı azarladın. Onun bana ne kadar yakın olduğunu anlayamadın. Ağzından çıkan lafı bilmese de, O çoban inancında samimi idi. kalbi temiz, niyeti halisti.
Biz kelimelere bakmayız, Niyete bakarız! kelemlere bakacak olsak yeryüyünde insan kalmazdı!
Biz çobandan razıydık. başkasına medih olan söz sana zemdir. Ona bal olan sana zehirdir. Sen işittiklerini inkar ve küfür saydın ama bilsen ki bir kabahati varsa bile, ne tatlı kabahattır onun ki”
Musa hatasını anladı ertesi gün çobanın yanına gitti çoban duaya durmuştu yine, Ama dünkü heyecanından, samimiyetinden eser yoktu. Öğretildiği gibi yakarmaya gayret gösterdiğinden, aman bir yanlış laf etmiyeyim diye takılıyor, kekeliyor, terliyordu.
Hz. Musa, çobana ettiğinden pişman olup sırtını okşadı ve dedi ki:
- Ey dost, ben hatalıyım, ne olur affet. Bildiğin gibi dua et. Allah nazarında böylesi daha kıymetlidir.
Yalnızlık,esaret ve sevgilinin hasreti,
Yalnızlığın ve esaretin çaresi var,
Ama sevgilinin hasreti,
Sevgilinin hasreti..
Bırak ey biçare feryadı belâdan kıl tevekkül
Zira feryat belâ ender hatâ ender belâdır bil
Eğer belâ vereni buldunsa, safâ ender atâ ender belâdır bil
Eğer bulmazsan bütün dünya cefâ ender fenâ ender belâdır bil
Rasûlullah [s.a.v] buyurdu ki:
Kim Allah’a Kavuşmayı Severse, Allah da ona kavuşmayı sever. Kim Allah’la buluşmayı hoş görmezse Allah da onunla buluşmayı hoş görmez.”
Ben bunu duyunca:
“Ey Allah’ın Rasûlü! Bu bahsettiğiniz durum ölümü hoş görmemek midir? Halbuki bizim hiçbirimiz ölümden hoşlanmaz.” diye sordum;
Rasûlullah [s.a.v] şöyle buyurdu:
“Hayır, durum o değil. Fakat mü’mine ölüm geldiğinde melekler tarafından kendisine Allah’ın rahmeti, rızası ve cenneti müjdelenir. İşte o zaman mü’min Allah’a kavuşmayı sever, Allah da ona kavuşmayı sever. Ölen kâfir ise ona Allah’ın azabı ve gazabı haber verilir. O zaman kâfir Allah’a kavuşmayı hoş bulmaz, Allah da ona kavuşmaktan hoşnut olmaz.
Yalnızlık,esaret ve sevgilinin hasreti,
Yalnızlığın ve esaretin çaresi var,
Ama sevgilinin hasreti,
Sevgilinin hasreti..
Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi