RE: İslam ve hayat
Kaynak pek güzel sözler. Com
Yaşar Kemal Sözleri
İnsan bir kere birine geç kalır ve bir daha hiç kimse için acele etmez.
İnsan düşleri öldüğü gün ölür.
İnsanoğlu umutsuzluktan umut çıkarandır.
İnsan çürümedikçe şiir çürümez.
Demir olsam çürürdüm toprak oldum da dayandım.
Açlıktan ölümü izlemek acıların en büyüğü.
İnsan evrende gövdesi kadar değil yüreği kadar yer kaplar.
Düşünmek en küçük anlamda var olmak demektir.
Dağlar insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa şimdi en güzel şiir barıştır.
O iyi insanlar o güzel atlara bindiler ve çekip gittiler Demirin tuncuna insanın piçine kaldık
Zulmün artsın ki çabuk zeval bulasın. Anadolu da zalimler için böyle derler.
Çekemeyenlere bakma fikirler hep ayrı olur.
Hiç bir aşkı sözle yıkma söz yarası ağır olur.
İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var bir ince yerleri İşte oraya değmemeli
Yalnız duyan yaşar sözü derler ki doğrudur Yalnız duyan çeker derim en doğru söz budur.
Sen aleviyle yakan bir güneş ki şahane. Ben ışığa ulaşmaya çalışan pervane
Bir toplum hoşgörüsü kadar güçlü sağlam haklıdır. Zulmü kadar zalim zayıftır.
lrkçılık ise en korkunç hastalıktır.
Türküler kırk bin yıl su altında kalmış yıkanmış cilalanmış çakıl taşı gibidir.
O insana güvenmeyen güvenmeyen her insanda kötülük gören insanı insan saymayan insan değil piçtir yavrum.
Konuşan insan kolay kolay dertten ölmez. insan konuşmayıp ta içine gömüldü müydü sonu felakettir.
Dünyanın ucunda bir gül açılmış efil efil esen yele merhaba.
Karanlığın sonu ulu şafak sarp kayadan geçen yele merhaba.
Kendimi bildim bileli zulüm görenlerle hakkı yenenlerle sömürülenlerle acı çekenlerle yoksullarla birlikteyim.
Bir dil bulacağız her şeye varan Bir şeyleri anlatabilen Böyle dilsiz böyle düşmanca böyle bölük pörçük dolaşmayacağız dünyada.
Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir bir çiçeğin bile yok olmasını dünya için büyük bir kayıp sayarım.
Gülümse bitsin karanlık Gülümse güller açsın yüzünde Gülümsemenle yayılsın ışık
Dünyayı ısıtmasan da güneş gibi.
Dünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır
bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne olabilir. Kendi iyiliğine de baş kaldır.
Dünya on binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır.
Bir çiçeğin koparılması bir rengin bir kokunun yok olmasıdır.
Tek dile tek renge kalmış bir dünya hapı yutmuştur.
Bizi düşünmeye alıştırmamışlar düşünme diye ellerinden geleni yapmışlar. Düşünmeye çalışanları hep öldürmüşler.
Küreselleşme tek tip insan yetiştiriyor bugün. Oysa dünya on binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir
her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparılması bir rengin bir kokunun yok olmasıdır.
tek renge kalmış dünya hapı yutmuştur.
felâketin önlenmesi için demokrasiden başka çare de yok.
İstanbul’un tarihi yazılırsa kuş satıcılarından mutlaka bahsedilmeli onlar olmadan İstanbul’un tarihi yavan olur.
Eğer bir insanda azıcık insanlık varsa yalan söylemez. Dedikodu yapmaz.
Dedikoduyla insanı vurmak küçültmek insanlıktan çıkmış çürümüş elinden hiçbir şey gelmeyen düşkünlemiş insanın karıdır.
kuşlar kesilmiş ulu çınarın üstüne uğrayacak bir şeyler arayacak beton yığını evlerde küme küme dolaşacak konacak yer bulamayıp bir uzak keder gibi başlarını alıp çekip gidecekler.
Kaynak sözün en güzeli.com
Can Yücel Sözleri İsyan ve Aşk
Öyle birini seveceksin ki, yüreğinden kimse ayıramayacak…
Ve öyle birini seveceksin ki, seni gözleriyle aldatmayacak…
Biliyorum suçluyum razıyım cezama, Çalmadım öldürmedim Daha kötüsünü yaptım Reis Bey Tuttum insanları sevdim
En uzak mesafe ne Afrika’dır, ne Çin, ne Hindistan ne de geceleri… ışıldayan yıldızlar… En uzak mesafe iki kafa arasındadır birbirini anlamayan
Senden ayrılınca anımsadım dünyanın bu kadar kalabalık olduğunu…
Sen cevapları ezberliyorsun ama, Hayat asla aynı soruyu tekrarlamaz.
Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını ve en sonunda bir metrekarelik yere sığmak zorunda kalacağını fark etmeli insan.
en sonunda bir metrekareye sığmak zorunda kalacağını fark etmeli insan.
Hayatta her şeyini bir kişiye bağlama. Çünkü onu kaybedersen, her şeyini kaybedersin.
Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün. Gülebildiğin kadar mutlusun. Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin.
Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin.
Bugünkü aklım olsaydı, dün yaptıklarımı yapmazdım. Ama dün yaptıklarımı yapmasaydım; bugünkü aklım olmazdı.
Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş.
Gülümsemek, daha güzel bir görüntüye kavuşmanın bedava yoludur.
Bir deniz anasıdır umut, Ta suların ortasında, Açılır, Kapanır, Açılır, Kapanır,
Ne kadar çok elimiz varmış meğer! İlkin, senin elinle tutuşan benimki, Sonra çocuklarınki,
Gençlerinki, Tekel işçilerininki, Sonra, ellerin elleri… Ne kadar çok elimiz oldu, baksana, Tutuşa tutuşa, Bir orman gibi!
Bedenin yükünü ayaklar taşır, ruhun yükünü yürekler…
Toprak gibi olmalısın… Ezildikçe sertleşmelisin!
Seni ezenler muhtaç kalmalı! Hayatı sende bulmalı…
Asıl eksiklik eksik olduğumuzu düşünmek ve çareyi başkasında aramaktı.
Hayatın matematiği farklı; iki yarımı toplayınca bir etmiyor. İnsan tek başına mutsuzsa başka biriyle mutlu olamıyor.
Önüne geçemediğin tek şey kaderdir. Seni yaşama bağlayan aslında bir mucizedir.
Ve aslında hayat dediğin, Yaşayabildiğin kadar güzeldir.
Can Yücel’e sorarlar; – Neden hep babanıza olan sevginizi anlatan şiirler yazıyorsunuz? Büyük usta cevap verir; Anneme olan sevgimi anlatacak kadar şair değilim.
Bazen seni seviyorum diyemez insan onun yerine – Hava soğuk, sıkı giyin, der… – Hız yapma, dikkatli git, der
Gidince beni ara Yorma kendini, der Geç yatma erken kalkacaksın, der… Derr derr durur. Mutlu olmasına yeter
Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil, hak ettiğin kadar unutulursun…
Ne yormak istedim seni. Ne de kendimi Çok çalıştım, Gitmeye de kalmaya da… İkisi de aynı acı. İkisi de rezil
Gitmek unutmak değildir sen bunu çok iyi biliyorsun. Aklımda gözlerin varken, sen buna gitmek mi diyorsun?
Hiçbir insan öylesine girmiyor hayatımıza… Kimileri ceza, kimileri bela, kimileri imtihan, kimileri armağan
Bir tek insanın bize “iyi ki varsın” demesi, var olduğumuz için mutlu olmamızı sağlar.
Aslında bütün insanları sevebilirdim, sevmeye ilk senden başlamasaydım…
Ya sevmesin kimse kimseyi, ya da akmasın aşk dolu gözlerden yaş…
Ya olmasın ayrılık denen illet ya da adam gibi sevmesini öğrensin bu millet…
Hani iftar vaktine yakın susar ya insan, yokluğun o denli yakıyor beni.
Söyle ne zaman okunur ezan, bir yudum su gibi özledim seni
İçin yanarken üşümek, yüreğin kan ağlarken gülmek, Özleyip de sevdiğini görememek, işte aşk bu olsa gerek…
Anladım ki aşk, her iki tarafı da mağdur eden, yürekte izinsiz gösteri yapan mutluluk karşıtı bir eylem.
Kimi güzelim der sevdiğine, kimi özelim. Ama sevgi ne güzellik ister, ne de özellik. Sevgi sadece yürek ister.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Bir eşi olmalı insanın. Rüzgâr onun kokusunu getirmeli, yağmur onun sesini.
Akşam onu görecek diye, pırpır etmeli yüreği. Ayakları birbirine dolaşmalı heyecandan, eve dönerken bir eşi olmalı insanın
Her hücresinden aşkın fışkırdığı, çölde okyanusu yaşadığı bir eşi olmalı insanın!
Ben seni ölene dek seveceğim boş laf! Ben seni sevdikçe ölmeyeceğim…
Öyle içten ki yüreğimin en derinindeki yerin; Çıkarı yok! Çıkası yok! Çıkarasım yok…
Senin için yasak dediler. – Yasaklar çiğnenmek içindir dedim. – Senin için imkânsız dediler. – Önemli olan… İmkânsızı başarmak dedim…
Bizimkisi bir aşk hikâyesi değildi. Aşk’tı bizimkisi, gerisi hikâyeydi.
Her yürek sevebilseydi eğer, ayrılık hiç olmazdı. Her seven yürekli olsaydı zaten “aşk” bu kadar basit olmazdı!
Aslında hiç kimse sevmedi, Bir ben sevdim seni… Severmiş gibi değil, Kana kana sevdim seni. Tıka basa sevdim…
Dolu dolu sevdim… Aslında kimse sevmedi seni, Sevmekten çekindi , Oysa ben; yana yana sevdim seni…
Bile bile sevdim… Aklımdan zorun var gibi, Aklıma silah dayanmışçasına, Mecburmuş gibi, Ve başka çarem yokmuşçasına,
Bir ben sevdim seni… Aslında bir sen sevmedin beni, Herkesi sevdiğin gibi…
Bazıları “Seviyorum” der, çünkü ezberlemiştir. Kimileri diyemez, çünkü gerçekten sevmiştir.
Seni yıldızlara benzetiyorum, Onlar kadar etkileyici, çekici ve güzelsin. Ama aranızda tek fark var. Onlar milyonlarca sen bir tanesin.
Seveceksen, yalnız kaldığında aklına geleni değil, hiç aklından çıkmayanı seveceksin.
Tabaklarda kalan son kırıntılar gibiydi sana olan sevgim. Sen beni hep bıraktın; bense he parkandan ağladım…
Sevmek seviyorum demek değil, yüreğinde hissetmektir…
Ve aşk yanında olanı sevmek değil, bazen gelmeyecek birini beklemektir.
Sebepsiz sevmektir aşk, Nedeni olmadan bağlanmak Gözlerine baktığında erimektir içten içe,
Ellerini tuttuğunda titremektir tüm benliğinle.sarılamamaktır utançtan. Çünkü utanmaktır sevmek aslında.
Sevmek nedir aslen? Ölmek mi uğruna? Yaşamak mı onunla? Sevmek mi ömür boyunca? Yoksa ayrılmak mı
Nedir insanı başkasına bağlayan? Güzelliğimi? Bilmez kimse bu cevabı Kimi sever güzelini, Kimi sever özelini?
Aşk, sabahlara kadar uyumamak değil Her sabah uyandığında, yaşamaktan önce onun gelmesiydi aklına.
gidiyorum dediğimde, “gitme” diyen birini değil, ben de geliyorum, yalnız gidemezsin, diyen birini istiyorum.
yoruldum, Her şey kadar, herkes kadar,
kanıtlamaktan kanıtladığıma kendimi inandırmaktan kocaman sahada tek başına koşmaktan yoruldum…
tek ihtiyacımız olan bir el, Ve bizi anlayacak bir yürektir.
“Günün aydın, akşamın iyi olsun.” diyen biri olmalı. Bir telefon çalmalı ara sıra
zor değil, hiç zor değil, Demli çayı bardakta karıştırıp, Bir başına yudumlamak doyasıya
Çaya kaç şeker alırsın?” diye soran bir ses olmalı ya ara sıra…
Her şeyin kadar değil, değeri kadar seveceksin.
beklentin ne kadar çok olursa, o kadar yıkılırsın.
Bir masada karşı karşıya, Seyrederken dudaklarını senin, Dile gelmiş ilk Türkçeydik, Ne savaş, ne barıştık biz…
Hayattan aldığım en büyük ders: Sevgisiyle karşında sapasağlam duramayan birine, asla yaslanmayacaksın!
Bilinmedik bir hüzün var içimde; bir gariplik. Anladım ki, Ya ben fazlayım bu şehirde ya da biri eksik.
Dünyada üç çeşit sandık var. Çeyiz sandıklarımız, adam sandıklarımız bir de? Söz verip de tutar sandıklarımız.
Sen kasırgalara dayanmışsın, rüzgârla mı yıkılacaksın!
Başka çaren yok yüreğim; dosta düşmana karşı ayakta kalacaksın.
Unutma; onu unuttum, demek, Bir kez daha hatırlamaktır aslında.
Öyle herkesi sevmeyeceksin… “Seviyorum” demeyeceksin! “
Seni seviyorum” diyebilmek için gerekirse bir ömür bekleyeceksin.
Gitmek gerekir bazen. Fazla yormadan, bıktırmadan vaktiyse ardına bakmadan.
Vakit gelince gitmenin adıdır günbatımı… Ömürden… Gönülde… Günden…
İnsan aklındakilerle gündüzleri, yüreğindekiyle geceleri uğraşıyormuş.
Bayram nedir ki dedim kendi kendime. Bayram bir ömürdür ben gibi bir deliye.
Önemli olan bir omuza yaslanmak değil; o omuzda yaşlanmak!
Kalp zaten atıyor, marifet ritmi değiştirebilende.
boynunu bükmezdi papatyalar, ihanetinden onlar da pay almasaydı
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan. Ama olmuyor.
Ne benim yalanlarım ne haftalarca yağmur, Kimseler yıkayamaz ellerinin beyazlığını.
Ona öyle nasıl bağlandın dediler. Ben değil, o bağladı dedim.
Bir Türk bütün Cihana, Bir Türk Lirası da, Bin Dolara bedel
Kafama bir çekidüzen verip, Dayayıp döşemeliyim içini.
Sevince çocuk oluyor insan.
Bana bir varmış de, “Bir varmış, bir yokmuş” deme, İçime dokunuyor…
Kaliteli kadına sahip çıkılmaz; O kime ve nereye ait olduğunu bilir.
Gözlerimden tut da, Ciğerime kadar kırgınım…
Bu bahar nerde kaldı, yau? – Onu bilmeyecek ne var, Bir başka bahara kaldı bahar.
Dağıtalım diyorum çocuklar kara dumanı, Gül alıp satmanın tamdır zamanı.
Sıcak bir ele ihtiyacın olduğunda diğer elini tut, kimseden fayda yok bu devirde.
Yüreğin kadardır hayat; “Seviliyorsun renkli, Seviyorsan siyah beyaz.”
Aynanın sırrı nedir ki? Kırıldığında beni göstermediği zaman.
Kelime değil bir cümledir. Kurmak Özneyle yüklem değil, İki yürek gerekir
Birini ne kadar çok seversek, Hayat onu bizden o kadar çabuk alıyor…
Sevgili, arayıp da bulduğun birisi değil, hiç aklında yokken âşık olduğun kişidir.
Sen ordan bi canım dersin, Benim kalbim kaburgamın altına sığmaz
Ve şimdi aşk; yazın ortasında bir kar tanesiyle tanışmak gibi.
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.
Görmüyor musun, Su içiyorum, Şiir yazıyorum, Ne dokunuyorsun?
Martılar ki sokak çocuklarıdır denizin…
Kalıyoruz… Kuş olup uçmak isterken, Ağaç olup kök salıyoruz.
Teslim edeceksin kendini, Eller yukarı, Yakar yukarı.
Küfür, burjuvazinin ağzında lağım çukurudur işçi sınıfının ağzında ise çiçektir.
Sevgi emekmiş, Emek ise vazgeçemeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş.
Kadından meleklik bekliyorsan önce ona cenneti sunmalısın.
Kural bu: En çok seven, hep önce terk edilir.
insan sevmeyi bilmediğinden değil, sevgisine layık biri olmadığından yalnızdır.
Keşke hep çocuk kalsam dizimdeki yarayı en büyük acım sansam.
Suskunluğumu hafife alma, Konuşursam kaldıramazsın…
Anladım; Yar’la bir olmayınca, Yer’le bir oluyormuş insan…
Yaşamak düğünse, sen orda gelindin.
Kurtarıcılar kurtara kurtara, Kurtardılar, Memleketi memleket olmaktan…
Gerçek arkadaşlar arasına mesafeler girmez.
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.
Bir gün herkes gibi olmadığımı anlayacaksın. İşte o gün sen herkes gibi olacaksın…
Gözün arkada kalacaksa, marifet değildir gitmek.
Çok gülen insana iyi davranın. Çünkü bir yerlerde hep tek başına ağlar.
Bir iş açacaksın sen başımıza yangın mı olur artık, bahar mı?
Aklında bulunsun sevgilim; sen beni kandırmadın, ben inanmayı seçtim.
Seni seviyorum demek değil ki marifet, önemli olan o kelimenin tüm sorumluluklarını alabilmek…
Üç harf yan yana kaç şekilde gelir bilir misin? Aşk dersin… Sen dersin… Ben dersin… Sen ben biter, Biz dersin.
dur” kelimesinden haberdar değil misin? Dur demeyi bilmez misin? Git demek kolay, dur diyebilecek kadar yürekli misin?
hayat; birinin tüm kalbiyle senin yanında olduğunu bildiğinde güzelleşiyor.
Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz. Bir ömür karşılığı, bir ömür
Bahar mıdır bizi bu hale getiren? Galiba. Ben her bahar âşık olmam ama, Her bahar gitmek isterim. Gittiğim olmadı Ama olsun… İstemek de güzel.
Yalnızım; çünkü herhangi biriyle değil; beklediğime değecek kişiyle devam etmeliyim bu yola.
Bu devirde herkes hep ben der, Kimisi gönülden kalender. Yaşam dediğin böyle işte. Altını şer, incisi ser…
aşk olmadan geçen her gün kayıpmış, Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım…
Sevgi emekmiş. Emek ise vazgeçmeyecek kadar ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş.
Umursamıyorum artık hiçbir şeyi ve istemiyorum kimseyi yanımda! Her gelen biraz daha acıtıp gidiyor nasılsa.
Aynı ülkenin farklı şehirleriydik. Ben sürgün sen başkenti. İlk isyan sende başlardı, cezasını çekmek bana kalırdı…
ölüm korkusu, ölüm türküsü türküye başlamaya görsün, Kargalar ölüyor bütün.İncitmeyin beni
Bedenimin ne önemi var ki. Benim hazinelerim yüreğimde gizli…
Bazen her şeyi unutup, sadece sarılmak istersin; Ama bir şey seni hep durdurur. Adı ne mi? Gurur.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat yaşayacaksın. Ucundan tutarak.
Bazen su olmak lazım, sessiz sakin! Bazen sel olmak lazım, öfkeli ve hırçın! Bazen mum alevi olmak lazım, sabırla
Bazense volkan olmak lazım, önüne gelen her şeyi hızla tüketen! Kimine su olacaksın kimine sel
Kimine mum olacaksın kimine volkan. Ama kimseye asla kul olmayacaksın, yüce Yaradan dururken.
Görüyoruz, işitiyoruz Büyük küçük meclislerde, panellerde, toplantılarda bir sayın”dır gidiyor. “Sayın” aşağı “sayın” yukarı. diyorlar Oysa sayıyla verilmedi ki, Bu muhterem dürzüler bize
Erkek dediğin, Ruhunu okşamasını bilecek. Romantik olacak kimi gün.
Habersizce kucağında çiçeklerle çıkıp gelecek. Özel günleri unutmayı marifet sanmayacak. Erkek dediğin,
Kayıtsız olmayacak senin zarafetine karşı. seven bir kadın sevgi ve ilgi bekler. Erkeğine verdiği aşkın karşılığında
küçük bir tatlı söz, kısa bir mesaj, bir çağrı onu mutlu edebilir.
Kadın dediğin güzel ve Zeki olacak seni bir hamur gibi karmasını da bilecek, o hamura kendini katmasını da…
Paranın güzelliğini bilecek ama ne parasızlığın ezikliğini ne de paranın kudurmuşluğunu yaşayacak.
Değerlerini bir anlık heves uğruna terk etmeyecek. Namussuzluk ve ahlaksızlığa olgun insan isterim karşımda
Benden dürüst, En ufak dalgada, Arkasını dönmeyecek kadar olgun. Arkamı döndüğümde, Sırtımdan vurmayacak kadar güvenilir. insan isterim
İnsanın cesaretli olmalı. Yağmurdan ıslanıp, fırtınadan kaçmamalı.
İnsan Ayağı taşa takılınca kayadan korkmamalı. İşine gelince sevip, Zoru görünce bırakmamalı!
Yormak istemiyorum artık kimseyi, yorgunum zira! Kelimeleri yan yana getiresim yok kendimi anlatmak için.
Yeni alfabe arıyorum konuşabilmek için. Hiç söylenmemiş sözler duymaya yeniden cümleler kurmaya ihtiyacım var. Yetmiyor bildiklerim…
Farkında olmalı insan, kendisinin, hayatın, olayların, gidişatın farkında Farkı fark etmeli, fark ettiğini fark ettirmeli bazen…
Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını fark etmeli insan
insan Ana karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını en sonunda bir metrekarelik yere sığmak zorunda kalacağını fark etmeli…
Ömür dediğin üç gündür… Dün geldi geçti, yarın meçhuldür… O halde, ömür dediğin bir gündür… O da bugündür…
Başka türlü bir şey istediğim. Ne ağaca benzer, ne buluta Burası gibi değil gideceğim memleket, Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava.
Nerde gördüklerim, nerde o beklediğim kız, Rengi başka, tadı başka…
Üşüyor mu deniz, Üstüne boşandıkça yağmur? Ondan mı dersin, Tüyleri böyle ürperiyor?
gidersem bi gün sağnakta, Alı al moru mor bir sandal gibi acaba, Yıllar sonra yine, Çarpar mı yüreğim yurdumun sahillerine?
Yüreğinin dubalarını geniş tut, ihtiyar! Sen böyle nice dayılar gördün bugüne kadar,
Hepsi de sürüye sürüye ayılarını, Senin üstünden azamet ile geçip, Tarih’in hayvanat bahçesini boyladılar.
Bir süre sonra insanlar pek de umrunda olmuyor. Kimseyi değiştirmeye çalışmıyorsun.
Kimin ne düşündüğünü, kimin ne yaptığını umursamıyorsun.
Yorulunca kendi kabuğuna çekilip o küçük dünyanda yalnız yaşamayı öğreniyorsun.
Anlık mutluluklar yaşayıp derin hüzünleri tek başına atlatmayı öğrendiğin vakit kimseye ihtiyacın olmuyor. Siz buna yalnızlık diyorsunuz, ben ise HUZUR…
Gittin mi büyük gideceksin! Ayrılık bile gurur duyacak seninle.
Gittin mi ayakların yakınından bile geçmeyecek. Gölgen bile kalmayacak ardında. Gittin mi onurunla gideceksin
Haklıysan gidecek, gitmişsen dönmeyecek. Gün gelir bu işe bu millet de şaşar,
Ne geçmişe saplanıp kalacaksın, ne geleceğin düşlerini kuracaksın… Ömür dediğin şu andır, onu da hak ettiğin gibi yaşayacaksın.
Ömür dediğin şu andır, onu hak ettiğin gibi yaşayacaksın.
Duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmaya yetmez.
Kuzu gibi olun diyorlar, Büyüyüp ortaya çıkınca, Koyun gibi gütmek için sizi.
Henüz tanıştım, Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar, Tanıdığımı sandığım bana daha da yakınım artık,
Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda, Ve aynalara ağlarken gördüklerim kendi tarafımda…
Bir yanım memnun oldum diyor, bir yanım tanıyamadım daha, Samimi değil! Yahu nedir bu bendeki ısrar?
Aynı rüyaya dalarmış gibi tekrar tekrar, Yüzyıllardır seni her gördüğümde Yeşeren gözlerimden düşer yaprak.
Hayatına girmek isteyene, tam zamanında açmalısın kapını… Ve tam zamanında çıkarmalısın sevgiden şımarmaya başlayanları…
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın, Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın. Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Ben hep böyle yaşadım, Herkesi uyandırmak için, Vakti saati değildi belki, Belki de beceremedim.
Karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasındaki çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.
Anlarsın ki kimsenin farkı yok kimseden… Sadece biri dahi iyi yalan söyler. Daha iyi oynar oyununu…
3 Beyazıt akman sözleri
İnsan fanidir... Devlet baki.
Şeriatta namaz beş vakittir, hakikatte ise her nefestedir.
Öldürmeyi öğreneceksin. Çoklarını yaşatmak için bazen birini öldürmenin gerekli olduğunu öğreneceksin
İlim Çin’de de olsa gidip alınız”
Hilal'in haç'a olan üstünlüğünün nedenlerini anlamak için pek fazla düşünmeye gerek yok...
Türk imparatorluğu" lafı mantıksız. Sultan ırka bakmaz onun için önemli olan liyakattir. Türkler değil "Devlet-i Aliyye dir
Bir tek Mehmet'in istanbulu asırlar sonra bile Türk hakimiyetinde kalacaktı
Sen benim hayatımı kurtardığını mı söylüyorsun?"Kimse kimsenin hayatını kurtaramaz, ben senin kaderinde vardım."
Her geçen gün kendi içinde daha çok kayboluyorsun.
Aradığın bir şey var ama ne olduğunu bilmiyorsun.
İçinde bir ateş var ama onu engin arazilerde rüzgara köle ediyor, tekrar tekrar rüzgarın alevleriyle körükleyerek ateşi hiç ediyorsun.
Hayat bir sermayedir, bunun kârı iyiliktir.
Hayat yanılsamadır, sanat onun ötesindekini göstermeli. Yani gerçekten daha gerçektir.
Hekim, İskender'e dünyada üç şeyi uygularsa ölümden başkasının kendisine yaklaşamayacağını söylemiş. Az uyuyacak, az yiyecek ve güneş doğmadan kalkacak.
biz sabra inanırız. insan sıkıntıların boşa olmadığına yaratanın çözümlerine inanırsa, kader hiç beklenmedik şekil ve zamanda çözümü insana sunar
Yazın bunu bir yere: Batı dünyası asırlardır alt edemediği İslam'ı hep sahnede, sayfada ve beyaz perde de yenmeye çalışmıştır.
Çılgınlık, bizi biz yapan yetenektir
Ulus adla yaşar. Adını unutan, her şeyi unutur. Adını değiştiren, her şeyini değiştirir.
Çocukluğum boyunca aldığım tüm ekonomi derslerinde tek bir altın kural vardır: Para kaosu sever.
Tarihin bana öğrettiği şudur her terör ona eninde sonunda dur diyecek bir kahraman yaratır.
Her insanın miracı kendi içindedir. İnsan kendini bilmedikçe kainatı bilemez.
Kendi içinde yolculuk bitmeden ötelere yolculuk edilemez
unutmamalıdır ki, her erkek aslında babasını yitirdiğinde doğar
kralın büyüklüğü yönettiği toprakların genişlik ve büyüklüğüyle ölçülmez; topraklardaki adaleti ve liyakatiyle ölçülür!
Bir el parçası kadar toprağa adil hükmeden imparator, dünyaya zulmeden kraldan daha büyüktür! "
Haritalar insanı bir yerden bir yere götürür, ama çoğu zaman harita insana gideceği yeri değil geldiği yeri kendisini anlatır.
Biz insanlar bazen başımıza gelen olayların sıradanlığıyla aldanırız. Bilmeyiz ki aslında bu sıradanlık aldatıcıdır.
Hayatımızı değiştiren olayları coğu zaman fark etmeyiz bile.
Bazen benliğimizi öyle büyütür, nefsimizi öyle şişiririzki kendi mezarımızı kendi ellerimizle kazarız
haddimizi unuturuz. Kirletiriz kendimizi, zulmederiz özümüze.
Karanlık yeryüzünü sardığı zaman,
Yıldızlar yere düştüğü zaman,
Deryalar kuruduğu zaman Türk, insanlığa adaleti getiricek.
Merhamet unutulduğu zaman,
Ateş yeryüzüne hakim olduğunda,
Güneş hilali doğacak
Türk, insanlığa adaleti getiricek.
Atının yelesi alevden,okunun tüyü kartaldan olacak
Her zaman gidilecek bir yer, geçilecek bir yol, keşfedilecek bir mekan vardır.
Her zaman yeşertilecek bir vadi, çiçeklendirilecek bir bahçe, sulandırılacak bir çiçek vardır.
Biz zaten bahçelere konmaya gelmedik; bahçe yapmaya geldik.
Biz ufuk seyretmeye değil, ufuk keşfetmeye geldik, oğul.
Kızımla evleneceksin. Sizin nikahınız Levh-i Mahfuz'da yazılmış, arşta kıyılmış.
Hükümdarlık onu bilmeyenler için kuştüyü yastıklar, onu adaletle yaşayanlar için ise çivili yastıktır
Ey Osman Sonun topraktır. İskender gibi güçlü. Süleyman kadar kudretli de olsan ebedi tahtın toprak altında unutma.
Türkler bu dünyaya çivi çakmaya değil, yayılmaya gelmişler.bu dünyaya adım atmak, ata binmek, sürekli hareket etmek için gelmiş.
İlmin dini ve ırkı yoktur, İnsanlığın ortak malıdır.
İnsan kağıdı karaladıkça kalbini ağartır.
Hiç düşündün mü, Neden bu güzel kokular hoşumuza gider? Neden bunlardan zevk alır, mutluluk duyarız
Çünkü güzellik insanın içindedir,"
Fıtratında vardır insanın iyiye ve güzele duyduğu muhabbet.
İnsan olmak, güzelliği takdir etmek değil midir?
"Bu topraklarda insan neye gülüp neye ağlayacağını şaşırıyor.
Bir Bahçenin Bakımını Yapabilen Bir Ülkeyide Pekâlâ İdare Edebilir.
Çicekler Vardır Her Gün Sulanmak İster.Otlar Vardır Yolunmadı mı Çiçekleri Yok Eder Ağaçlar Vardır, Gölgeleri Serinlik Yapar
Bir Sultan Suladığı Çicekler Gibi Tebaasını Her Gün Gözetmeli Pis Otları Yolduğu Gibi Haksızlığı Cezalandırmalı
Güçlü Ağaçlar Gibi Ülke Sınırlarına Güvenilir Komutanlar Yerleştirilmelidir Ki,Onların Korunmasında Halk Rahat Etsin Çicekler Yeşersin
Cihad kimisi için kılıç tutmaktır, kimisi için top dökmek, bir başkası için ise kürek çekmektir.
Cihad Alim için kalem tutmak, kemankeş için ok atmak, bir oduncu için ise baltasını ustalıkla kullanmaktır
Zordur Fatih hakkında yazmak. Azıcık batıyla olan ilişkisinden bahsedersiniz, sizi liberal olmakla suçlarlar
Sultan'ın dinine vurgu yapsanız size
İslamcı zaferlerinden söz açsanız size Osmanlıcı , milliyetçi diye etiketlerler. Osmanlı'dan olumsuz bahsedince objektif , olumlu bahsedince şucu bucu" diye adlandırıldığımız bir ülkede yaşıyoruz
nefis diri oldukça insanoğlu aç kalmaya mahkumdur.
Savaş biter, ilim kalır. İmparatorluklar geçicidir, ilim ise katlanarak devam eder.
Biz hepimiz uykudayız; ölünce uyanacağız
Beni şimşek gibi çarpan madalyonda Latince şöyle yazıyor: Osmanlı Sultanı Mehmet, Türklerin İmparatoru Bir Savaş Şimşeği, İnsanlara ve Şehirlere Hükmeder
Rakamların ve hesabın sırrı, ölçünün ve güzelin gizemi hat sanatında buluşur.
bazıları ona "ruhun geometrisi demiştir. Hattın anlamı yazmak Allah'ı keşfetmek yeryüzünü idrak etmek, dillendirmek ve bilmektir.
"Halbuki gerçek,her zaman kurgudan daha şaşırtıcıdır
Sırf senden değil diye işini ehliyle yapanları hakir görme;
sırf senden diye işini hakkıyla görmeyenleri cezasız bırakma!
Yanan kağıdı su söndürür, yanan bedene merhem fayda eder. Peki yanan ruha ne iyi gelir?!'Adem,
Yeryüzündeki her iş öyle değil midir?Her zorluğu bir kolaylık izler.
İnsan kendi doğrusunu tek doğru bilmemeli.Elbet yürekten inanmalı inandığını yaşamalı,amma başkasının doğrusuna el uzatmamalı.
Dünya yalan,ömür kısa ve hayatın gerçeği de yok olmaya mahkum
Türkler Asyadan gelip de uçsuz bucaksız suları görünce bunun en büyük denizi olduğunu düşünmüştür bu yüzden “büyük,uçsuz bucaksız”deniz anlamında Kara Deniz demişlerdir
Büyük insanların büyük sınavları olur
Harita bir rüyadır Yeryüzünün önce akılda, sonra da kağıtta yansıyan sureti, algısı ve imgesidir.
Haritayı matematik çizer ama kalplerimiz besler.Haritalar hayallerimizdir.
ilim, ölümsüzlüğün belki de tek yolu.
Bir insanı olduğundan büyük göstermek ters etki doğurur, onu küçültür.
büyük adamlar yalnız kalmaya, yalnız karar vermeye mahkumdur
Fatih'e ve Türklere "Barbar" diyen Batı, kendi tarihine baktığında Fatih'in tırnağı dahi olamayacağını rahatlıkla görür
Önce kitapları yakarlar, sonra insanları.
Avrupalı çevirmenler İbn Sina'nın on dört ciltlik tıp külliyatını ele geçirince ağzına kadar altınla dolu bir sandığı bulan hazine avcıları kadar mutluydular.
Sen bilmez misin engel gibi görünen şeyler, bizi hedefimize götürecek basamakları oluşturur?
Kudüs'ün İşgalini Anlatan Şövalye şöyle diyordu Süleyman Tapınağına saklanan herkesi kılıçtan geçirdik. Öldürdüklerimiz o kadar fazlaydı ki, kan bileklerimize kadar çıkıyordu.
Stefan zweig
Başkalarını çok fazla düşünen bir kimse, kendisini unutur.
nasıl biri olduğumu bilseydiniz beni selamlarken yüzünüzde gördüğüm o tatlı, dostane gülümseme kim bilir nasıl donup kalırdı dudaklarınızın kıyısında!"
Ve sanırım beni ölüm döşeğimden çağırsan, birden ayağa kalkıp sana gelecek gücü bulurdum
söz konusu başkalarının derdi olunca nasıl da hep daha zeki ve daha nesnel oluruz-
Nedenini bilmiyorum ama hissizleştim yalnızlıkdan kimse beni çıkarmıyor.
Ve insan her şeyi içine atmaktan boğuluyor zamanla...
Satrancın çekiciliği tek şeyden kaynaklanır; stratejinin farklı beyinlerde farklı biçimlerde gelişmesinden
Muhtemelen kitabı hemen alıp okuduğumu düşüneceksiniz. Kesinlikle hayır! Önce kitabım olmasının sevincini yaşamak istiyordum.
İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz
İnsan bekler, bekler şakakları zonklayana dek düşünür ve Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız...
yeryüzünde hiçbir şey kuytulardaki bir çocuğun fark edilmeyen sevgisiyle karşılaştırılamaz.
İyilikle gülümseyebilen insanlar vardı
Ölmüş olan biri hiçbir şey istemez, sevilmeyi de, kendisine acınmasını da, teselli edilmeyi de istemez.
ölüyorum diye üzülseydin, ölemezdim!
Bize hiç bir şey yapılmadı, yalnızca tam bir hiçliğin içine koyulduk,
dünyada hiçbir şey insan ruhunu hiçlik kadar baskı altına alamaz.
kendini bulmuş olan kişinin yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık.
Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar
Sonunda yalnızdım ve artık asla yalnız olmayacaktım!
Dünyanın en önemli şeyi, insanın kendi kendisi olmayı bilmesidir.
insanın algı gücü zayıftır. Kendilerini ilgilendirmeyen hiçbir şey akıllarına kazınmaz, dikkatlerini bile çekmez.”
Ne olduğun o kadar bağırıyor ki, Ne dediğini duyamıyorum.
Hiçbir şey anlamıyorum, bilmiyorum, yapmıyorum, tükeniyorum..
Binlerce insanın arasında yapayalnız olmanın ne anlama geldiğini bilemezsin.
Bir şeyi yarım yapmak, yahut yarım söylemek hiç bir zaman iyi değildir. yeryüzündeki kötülükler bundan doğar
Gülen, sohbet eden binlerce insanın içinde ben kendi içimdeki o kayıp insanı arıyordum.
"İçerdeki gözyaşları dışarı akandan daha fenadır.
Ben seni, senin kendini tanıdığından daha iyi tanıyorum.
“Ruhu çoktan ölmüştü, geriye öldürülecek yalnızca bedeni kalmıştı
Gülerek, sohbet ederek dalgalanan insan kalabalığının ortasında kendi kendimi arıyordum,
içimdeki o yitik insanı arıyordum…Tek bir insanın diğeri için neler ifade edeceğini hiç bilmemişti,
Güvenin şartı samimiyettir, kayıtsız şartsız samimiyet.
hiç ağlamamış bir erkeğin ki kadar şiddetli ve korkunç bir hıçkırık sesi duyuldu .çaresine bakmalı.
Korku cezadan daha berbattır,
ceza bellidirhafif ceza, daha az ürkütür.
Ağlaması seni şaşırtmasın: Gözyaşları şimdi dışarıya akıyor, daha önce içeride birikip kalmıştır.
İçerdeki gözyaşları dışarı akandan daha fenadır.
''Zamanın çoktan sildiği bir hata için cezalandırılabilir miydi insan
Kimdim ki ben senin gözünde? Yüzlercesi arasından sadece birisi,
Bir şey yaptığımız ya da yapmadığımız için kendisinden utanacağımız birilerinin olması iyidir.
Ancak her ne kadar maddeye bağlı değil gibi görünseler de, düşünceler bile bir dayanağa gereksinim duyarlar,
düşünceler bile bir dayanağa gereksinim duyar aksi durumda öteye beriye çark etmeye ve anlamsızca etraflarında dönmeye başlarlar;
düşünceler de hiçliği kaldıramaz
İyi olan şey unutulmaz, seni unutmayacağım,"
Dokuz yıl oldu ve sesinin tek bir tonu değişmemiş.Sevginin gücü hiçbir zaman tam olarak anlaşılmaz...
Senden uzaktayken mutlu, halimden memnun yaşamak istemiyordum
kendi kendimi acılardan ve yalnızlıktan oluşma, karanlık bir dünyaya gömmüştüm.
Yaşlanmak, artık geçmişten korkmamaktan başka nedir ki.
Öfke insanı zalimleştirir...
Seni çok sevdim ve artık her şey bitti; her şey mazide kaldı
ilk kez bu dünyaya ait birisi için var olduğumu hissediyordum.
Evde bir ölü yaşıyor, fark etmiyor musunuz?
Günümüzde paradan, lanet olası paradan başkası geçerli değil, bir de yapabildiğiniz kadar reklam. Bunu yapamayan yok olup gidiyor.
insanın sinirlerine hâkim olması şu günlerde çok zor.
Gülmek, duygunun mutlu ve özgür biçimde dışa vurumudur.
"Ben seni yaşamım boyunca sevmekten yorulmadım ! “
Bir sözcük, çarpan kalbinde bütün dünyanın alevlendiği o sonsuz ateşi söndürebilir mi?"
Bahane arayan, her zaman bulur.
İnsan ölümün gölgesinde yalan söylemez."
Kitaplar, insanın hayat yolculuğunda yanına alabileceği en iyi besinlerdir.
Herkes en azından bir parça delirir.
Beni teselli edecekler ve birtakım sözcükler söyleyecekler, fakat ne yardımı dokunabilir ki sözcüklerin
Dünyadan kopuk yaşayanlar, karınca gibi, dünyanın tuhaf ve eşi benzeri olmayan bir maketini kurarlar
Suskunlaşmak ölmek bu diye düşündü.
Belki de bizim gerçek yolumuz budur:
Hüzünle geriye ve özlemle ileriye bakarak huzuru arayarak ama daima huzursuzluk içinde olmamızdır.
Birisi üzerime aniden tabanca çevirse yüreğim etrafdaki bunca insanın yüreğinin bir avuç para için attığı kadar atmazdı.
Bu hayat bir fırtına gibi üstüme çökmekteydi"...İçinde milyonlarca yüreğin attığı şu kocaman kent
Tek bir sözcük duymanın hasretini o an olduğu kadar hiç çekmemişti.Bekledim seni, kaderimi beklercesine
Senden önce sadece kasvet dolu, hafızamda karışıklık vardı toz tutmuş, örümcek ağlarıyla sarılmış, karanlık nesnelerle ve insanlarla dolu mahzen
Sebepsiz yere kaçmaz insan
Sadece onsuz yaşamak istemediğimin farkındaydım ve yaşamıma nasıl son vereceğimi bilemiyordum.
Güzellik kadınlardan gider gitmez, bilgelik koşa koşa gelip yerini alır.
beni bırakın... ben yorgunum... artık dayanamıyorum Cehalet, bütün alanlarda ortak olmak üzere
insanın kavrulan bir yüreğinin olması lazım,idrak etmesi için
Dikkatimi hiçbir şey üzerinde toplayamıyordum.Yarım yamalak bir gerçegin hiçbir degeri yoktur,
Yer yarılsaydı da içine girseydim!
Kaçabilseydim! Yok olabilseydim
Utançların en büyüğü... İnsanın kendine en yakın bildiği kimselere karşı duyduğu utançtır.
Ahlaken zayıf olanların her zaman bir mazereti vardır zaten.
İlk önlerine çıkana kendilerini teslim ederler ve hiçbir şeyi düşünmezler. Sonra Tanrı'dan medet umarlar.
İnsana mutluluk kadar sağlık katan bir şey yoktur ve en büyük mutluluk da başka bir insanı mutlu etmektir.
insanlar' tanınmayanlar.
Bunlar bizleriz yeryüzüne yayılmış sayısız varlık; Basit, sakin hayatımız dışında hiçbir şey istemeyen
bizler şurada, burada, ve her yerde
5 Sabahattin ali sözleri
Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum.
Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim.
Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.
okurken geçen iki saatin, ömrümün senelerinden daha dolu ve ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.
İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. büyük ve insanca bir sebep lazımdı."
en çok okuduğum kitabın, en çok okuduğum bir satırı bile bana bazen başka şeyler söyleyebilir...''Aşk
beklediğim aşk başka bütün mantıkların dışında, tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey.
Sevmek ve hoşlanmak başka; istemek bütün ruhuyla ve bütün vücuduyla, her şeyiyle istemek başka... Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilmez istek
Varlığı büyük boşlukları dolduracak mahiyette değildi; fakat yokluğu müthişti..."
Bir ümidim yok. Bu sondu. Ahiç bir şeyin değişmesine imkan yok,
Bu yaşıma kadar mevcudiyetinden haberim olmayan insan birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi?
hep böyle değil midir ? Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz?
Ben böyleyim işte!” dedi. “Ben garip bir kadınım. ahbaplık etmek isterseniz tahammüle mecbur kalacaksınız.
İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir
İnsanlara ne kadar muhtaç olursam, onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu...
Kalbimin etrafında mütemadiyen sıkışıp ezilen bir şey vardı.."
O gelmez artık!'' dedi.Nereden biliyorsun dedim.Gidişinden belliydi
İlkbahar gibi bir mevsimi olan bu dünya, üzerinde yaşanmaya değer...
Ne olursa olsun dümdüz bir beynim olacağına hiç olmamasını tercih ederdim.
İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor. Ben de
yaşayacağım... Ama nasıl yaşayacağım hayatım nasıl dayanılmaz bir işkence olacak!.. Ama ben dayanacağım
Şimdiye kadar olduğu gibi...
Kuru ve sabit gözlerin arkasında nasıl ateşin yandığını kalkıp inen göğsünde nelerin kaynadığını bilimediği için, insan ürkeklik ve tereddüt içinde üzülür.
Her gün odamda oturur, kitap okumaya çalışırdım. Bir tek harf bile fark etmeden sayfaları çevirir dikkatle azimle baştan başla fakat zihnimin başka yerlerde dolaştığını görürdüm.
Odamda beni kitaplarım bekler. Bu yegâne tesellidir.Kendim kendime yeterim."Niçin uyandım?..
Hayatımda hiç bu kadar mesut olduğumu, içimin bu kadar genişlediğini hatırlamıyordum.
Bir insanın diğer bir insanı, hiçbir şey yapmadan, bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu
Yollarımız bir kere karşılaştı. Fakat ona dair hiçbir şey bilmiyorum onun yanında içimi müthiş bir korku, onu kaybetmek korkusu sarardı.
Hiç geçmeyen, hiç unutulmayan şeyler de var, beyefendi Ölünceye kadar insanın sırtından atamayacağı şeyler de var...
Berlin'de yalnızsınız değil mi?" dedi.
Tamamen yalnızım... Ama Berlin'de değil... Bütün dünyada yalnızım...
Küçükten beri..."Kendinde kuvveti görmek, sonra yapılacak hiçbir şey bulamamak... Tükenmek bilmez bir sabırla bir meçhulü beklemek
Etrafımız o kadar çirkefle dolu ki, temiz kalmak için bir tek çare kendi dünyamıza çekilmek
hepimiz acınmaya layıkız; ama kendi kendimize acımalıyız. Başkasına acımak ondan kuvvetli olduğunu zannetmektir
ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkasını bu kadar zavallı görmeye hakkımız yoktur.
Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir. mukabele edilmesini bile beklemeden sadece sevmek.
unuttum diyemem, fakat üzerimde bir tesiri kalmamış...
Tam yaşamaya başladığım andan itibaren beni öldü saysınlar.
Fakat her şey geçer, her şey unutulur. Kendini felâketin içinde kaybetmenin mânâsı yoktur.
İnsan birazcık kalender olmalıdır!Kendimi kendim bile tanımıyor
Ondan ayrılmanın güç geleceğini biliyordum. Fakat bu kadar korkunç, bu kadar acı olacağını tasavvur edememiştim
Demek beni anlamaya çalışacaksın? Fena fikir değil... Fakat bana öyle geliyor ki, boşuna emek!.."
Acaba şuanda o ne düşünüyor? Herhalde beni değil... Niçin?..
Orada bir müddet yaşamak için neleri feda etmem ki?.. Her şeyi...Her şey bitti mi? Zannetmem.
İkimizin de çocuk olmadığımızı biliyorum. Yalnız bir müddet dinlenmek ve uzak kalmak lazım. birbirimizi tekrar görmek ihtiyacını şiddetle duyuncaya kadar...
Şimdi ben gidiyorum. Fakat ne zaman çağırsan gelirim..."dedi. Nereye çağırırsan gelirim!"
Sensin Kalbim değildir Böyle göğsüme vuran.
Bir arkadaş istiyorum Beni tamamen anlayacak ve benimle karşı karşıya hiç konuşmadan oturabilecek bir arkadaş.
İçimde biriken hislerin birdenbire patlayarak beni zerreler halinde dağıtacağından korkuyorum
İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile... Sadece bir yalnızlık ihtiyacı.
Yerinde bir cevap, keskin bir nükte bütün hakikatlere bedeldi.
İstediğin kadar güzel resim yap… Anlayan, kıymetini bilen olmadıktan sonra…
Hiçbirimizin yüzünde gülme takati kalmamıştı...Anlıyorum, anlıyorum... Tamamen yalnızım... Bütün dünyada yalnızım...
Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynir hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz?
Yaramın nerede olduğunu bilmiyorum. Yalnız bir yerlerim acıyor. Çok acıyor...
Bir tek ümidim, ayakta duramayacak kadar yorgun oluşumdu.Bizim evde de !
Bizim evde de ekmek almak bir mesele
Yalnız söyleyebilsem... Bir kişiye olsun içimdekileri dökebilsem...
Bunu sahiden istesem bile artık bir insan bulmama imkân yok Bende arayacak hal kalmadı...
Mevcut olmayan bir şeye malik olalım derken mevcut olanları kaybettik.
Kendimi bildim bileli günlerimi, haberim olmadan nefsime itiraf etmeden seno aramakla geçirmiş ve tüm insanlardan kaçmıştım.
Etrafın seni sıkmaya başladığı zaman kitap oku..
Belki de yeni bir başlangıç yapmanın vaktidir. Yeni bir başlangıç için her şeyi yıkmanın vakti.
Önce kendi kendimize acımalıyız. Çünkü Başkasını zavallı görmeye hakkımız yoktur.
Dünyadaki hayatın bir tek manası sevmektir.
6 Dostoyevski sözleri
bir kadın hem zeki hem de kıskanç olursa, iki kadın haline gelir ve bu bir felakettir
Sevebileceğin birine öyle kolayca rastlayamazsın
Bir çocuğun ölümünü görmektense, dünyaya geliş biletimi iade etmek isterim.''
neden hiçbir iş yapmıyorsun?
- Yapıyorum.
- Ne yapıyorsun?
- İş yapıyorum.
- Ne işi yapıyorsun?
- Düşünüyorum.”
Hiç tanımadığınız birinin gülüşü daha ilk karşılamanızda hoşunuza giderse, karşınızdakinin iyi bir adam olduğundan tereddüt etmeyiniz.
Duvarı yıkacak gücüm yoksa, onu yıkmak için kendimi paralayacak halim yok fakat önümde duvar var diye ona boyun eğecek de değilim."
Sizi kime benzetiyorum, bilir misiniz? Cellatların elinde gülerek, parça parça olmaya katlanan kişilere.Denginiz değilim efendim, dengesizim
Namuslu olmak sizi diğer insanlardan üstün yapmaz, övünme hakkını vermez, herkes yaşadığı sürece namuslu olmak zorundadır
İnsana en çok acı veren şey,
Söyledikleriyle söylemek istedikleri arasındaki Uçurumdur
Önce ağladılar, ama alıştılar şimdi. Aşağılık insanoğlu her şeye alışır
Etrafınıza göz gezdiriniz! Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile!
Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız.
İnsanın zihni neyle meşgulse rüyasında onu görür.
içiniz rahat olmadı mı, gerçeğe ne kadar da uyar rüyalarımız
İnsanın önünden geçtiği bir ağacı görebildiği için mutlu olmamasına şaşırıyorum.
düşündüklerinizin en önemlisini başkasına açmadan dünyadan göçer
gidersiniz.
Çağımız ki, insanların yüreklerini
bir şaşkınlıktır almış.
Bütün hayatın konfordan ibaret olduğu düşüncesi propaganda edilir olmuş!
Arzularımı yok edin ideallerimi silin, bana daha iyi şeyler gösterin, seve seve peşinizden koşarım.
Yakınlarımı nasıl seveceğimi hiçbir zaman bilemedim. Bence yakınlarını sevmek, yabancıları sevmekten daha zordur.
Tembellik, bütün kusurların anasıdır.
Param olduğunda, benim de son derece orijinal biri olduğumu göreceksiniz.
Paranın en bayağı, en iğrenç yanı insana yetenek bile verebilmesidir.
Ben kötü bir insan değildim. Ne aksi bir adamım,ne de uysal biriyim. Ne alçağın biriyim,ne bir kahramanım, ne de korkak. Ben hiçbir şey olamadım
Her şey üstüne üstüne geliyorsa, belki de sen ters gidiyorsundur.
Yalan söyleyerek dünyanın öbür ucuna gidersin ama geri dönemezsin."
Anıların güzel olanları da, kederli olanları da insanı hep hüzünlendirir.
Sizin tecrübeli bir doktor olduğunuz kadar ben de tecrübeli bir hastayım
Sevebileceğin birine öyle kolayca rastlayamazsın.."
Hayattan pek çok şey öğrenen insanlar, neşeli ve masum kalamazlar.
Dostlara bile açılamayacak, insanın kendine saklayacağı sırlar da bulunur.
Böylesine bir heyecana karşı durmak, kutsal bir şeyi lekelemek gibi olacaktı.
Kendi yolunda eğri gitmek,
Başkasının yoluyla doğru gitmekten yeğdir.
Öyle bir sınıra gelirsin ki aşamazsan mutsuz olursun, aşarsan, belki o zaman daha da mutsuz olursun.”
Kuyuya tükürme, gün gelir içersin... derler.”
Korkak, korkar ve kaçar... Korkan, ama kaçmayan, henüz korkak değildir
Kendinize en yakın bilip yardım beklediğiniz insanlardan sadece kötülük gördünüzse Merhametiniz'le ezin onu. Nasıl sarsıldığını göreceksiniz
Öylesine mutsuzsunuz ki, hep, asıl suçlu benim, diye düşünüyorsunuz.
yaptıklarımdan korkuyorum.'' diye düşündü.
her şey insanın elindedir. Fakat insan korkaklığı yüzünden çok şeyi kaybedebilir
İnsanların en çok neden korktuklarını bilmek isterdim.
Onları en çok korkutan şey yeni bir adım atmak, yeni bir söz söylemek
biliniz ki, yanlış insana karşı duyulan sevgi çabuk unutulur.
Bence, gerçekten büyük insanlar, dünyada büyük acılar çekmek zorundadır.
İnsanların en önemli işi, sanırım bir cıvata ya da piyano tuşu değil insan olduğunu kendisine ispat etmektir.
İster budalaca,ister akıllı sözler olsun,yanınızda durmadan konuşmak,konuşmak istiyorum.
insanlar kendileri mutsuz olmadıkça, başkalarının mutsuzluğunu asla anlayamazlar
namuslu bir insan namuslu diye övünür mü hiç? Herkes namuslu olmak zorunda değil midir?
Ama ümit insanı aldatır
Zekâyla güzellik birlikte olunca birbirlerine o kadar yakışıyolardı ki...
Hepimiz alınyazımıza dargınız, yaşamdan bıkıp bezmişiz
Konuşmayı bilenler, hep kısa konuşur.
Doğmak elimde olsaydı gülünç koşullarda dünyaya gelmeyi kabul etmezdim._
Bir tutuklu için en önemli, paradan da önemli olan nedir Özgürlük; veya hiç olmazsa onun hayali...
Anlıyor musunuz bayım insanın gideceği hiçbir yerin olmaması ne demektir insanın gidebileceği bir yerin olması gerekmez mi
Yaşama arzum, hayata inancım vardı!.. Fakat bu düşüncenin ardından bir kahkaha attığımı da hatırlıyorum.
7 Zülfi livaneli sözleri
Giriş kapısında niye polis var?' diye sordu. 'Onlar uzun yıllardır üniversiteleri, üniversitelilerden koruyorlar diye cevap verdi
Hayatın özü, büyük sırrı; olmazsa olmazı: Unutmak. Eğer unutmak diye bir şey olmasaydı, yaşam da olmazdı. İnsan, unutmadan hayatını sürdüremez.
Sağcı solcu, milliyetçi tarikatçı, Fenerbahçeli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı, genç-yaşlı, kadın-erkek, köylü-şehirli, Doğulu-Batılı, zengin-yoksul olmanız fark etmez. Yeter ki düzgün insan olun!
Onca sayfa okunur mu hiç ya? Derken iPad'i işaret ediyordu. O zaman hayatı, aşkı, ölümü, felsefeyi 140 karakterlik tweet'lerle ifade eden bir kuşakla konuştuğumu kavradım.
Sokakta birisi Sokrates'e hakaret edip tekme atmış. Sokrates hiç aldırmadan yürüyüp gitmiş. niye bir tepki göstermediğini sormuşlar. O Bir eşek beni ısırsa onu dava mı etmeliyim sizce?' demiş.
Zaten dünyanın hangi köşesinde huzur kaldı ki...
İnsanlar acı çekerken, İstanbul'da en iyi suşinin nerde yenileceğini konuşanlara dayanamıyordum.
İnsan hiçbir umut beslemediği zaman durumu kabullenebiliyor ama
kapkara bulutlar arasından iğne ucu kadar bir güneş ışını belirince insanın dünyası o ışığa bağlı oluyor...
Uçakların icadı Zweig'ın neslini çok heyecanlandırmış savaşların sonunun geldiğine inandırmıştı.
Uçaklar insan düşün dü ki bu uçak havadan uçtuğuna göre sınır falan tanımazdı Dolayısıyla sınırlar yok olacak, barış gelecekti.
Uçaklar icat edildikten birkaç yıl sonra gökten bomba yağdırarak dünyayı yıktı
Bir şeyler yapıyorum, yürüyorum, konuşuyorum, yemek yiyorum her zaman yaptığım işleri bir boşluk duygusu içinde sürdürüyorum
Sanki içimde bir hiçlik var inan bana, insanların çoğunun ruhu, bedeninden önce çürür.
Kıskanmayı bile unutmak. Onu mutlu eden herkesi ve her şeyi sevmek. O noktada sahiplenmek biter, saf aşk kalır.
Aramızdaki fark ne Sen insanlarda üniforma bayrak ve din görüyorsun ben ise İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken acıkan, üşüyen, korkan insanı görüyorum
"Haklı olanı güçlü kılamadığımız için güçlü olanı haklı kılıyoruz...
Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor
dediğimi nasıl anlamaz? Düpedüz, sarıl bana dedikten sonra sarılmanın ne anlamı kalır
Andre Gide,komünist olarak çıktığı Sovyetler gezisinden antikomünist olarak dönmüş ve cesurca yazmaktan çekinmemişti.Aydın namusu bunu gerektiriyordu.
İnsan sevmeden yaşayabilir mi?
Ona çok acıyordum, hiç mi âşık olmamıştı acaba, sevdiği biri yok muydu?
Her insan kendi hayatının başrolünde oynuyor.
Aşkın, gözü kapalı uçurum kıyısında yürümek olduğunu bilen biri aşık olur mu hiç?" deyip sustum.
midemi bulandırıyor bu koca şehir. Kaçmak istiyorum...
Hiç bişey bilmiyorsunuz .
Modaya uyup cahilce işler yapıyorsunuz .
Şairlerin dediği gibi ‘Paris güzel bir salon, Londra güzel bir park, Berlin güzel bir kışla ama İstanbul en güzel şehir'di
Bazı şeyleri boş inanç diye küçümsemeyin, onlarsız insan kültürü olmazdı.
Aşk denen şey bazen yürür,bazen uçar;bazen koşar biriyle birlikte;
Aşk bir başkasıyla ölümcül bir yürüyüşe çıkar üçüncüyü buzdan heykele çevirir dördüncüyü atar alevlerin içine.Birini yaralar öldürür
Bir yerde kötülük varsa, oradaki herkes biraz suçludur.
Beni alıp tekrar karnına soksan bile koruyamazsın anne!"Sakın ola hiçbir şey için üzülme
bol bol kız, öfkelen, dövüş, savaş, küfret ama üzülme. İnsanı üzüntü çürütür
Bilemiyorum, bilinçaltında olup biten şeyler için Nietzsche’ye katılmamak mümkün değil: “Müziksiz hayat hatadır!
Demişti
Ankara Üniversitesi'nde ders vermiş Ernst Reuter ne demişti bilmiyor musunuz? "Türkiye'de önemli insanlar değersizdir, değerliler ise önemsiz
Merhamet zulmün merhemi olamaz!"
Coĝrafya kaderdir. Coĝrafya kader olduĝu gibi tarih de kaderdir
İnsanların kendi millet veya inancını diğerlerinden üstün görmesi, ne korkunç olaylara, ne büyük acılara neden oluyordu bu dünyada
Asil insanların en neşeli zamanında bile bir hüzün vardır, düşük ruhlar ise en sefil zamanında bile neşelidir.
Her insanın içinde iyi ve kötü, yan yana durur. Hangisini beslersen o galip gelir.
Bilgi ne garip bir şeydir. Şişede hapsedilmiş gibi yıllarca duruyor, senin kapağını açacağın günü bekliyordu.
Türk erkeklerinin bir numaralı özelliği sinirlenince hız yapmalarıdır. hiç biri ile direksiyon başında tartışmayacaksın.
Hepimiz isimsiz, birbirimize uzak yaşıyoruz; başka kılıklar altında birer yabancı olarak acı çekiyoruz.
İnsan İnsanın zehrini alır" oğlum.
insanları konuşarak tanıyamazsınız... Dil, yalan söyler...insanları dinlemek, onları anlamak için yeterli değil
çürüme içten başlar.Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve korkar
Çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür; nedense bundan kimse korkmaz!
İnan bana, insanların çoğunun ruhu,bedeninden önce çürür.
Aptallık o kadar yaygın ki, kapıyı pencereyi sıkıca kapamazsan havayla bile içeri girer.
Dünyanın en bulaşıcı hastalığıdır aptallık."
Karasevda dedim. "İşte insana o çılgınlıkları yaptıran duygunun adı
Dünyayı güzellik kurtaracak Bir insanı sevmekle başlayacak her şey.
8 Kafka SÖZLERİ
senin yanında öylesine huzurlu öylesine huzursuz, Öylesine baskı altında ve öylesine özgürüm ki söz bulamıyorum,
Öyle bir sessizlik çöktü ki, bu sessizliğin içine seslenemiyor insan.
Yanımda yürüyordun düşünsene, yanımda yürümüştün! aşık biri için ne büyük nimet değil mi?
Erken kalkmak,"diye düşündü,"insanı bir hayli aptallaştırıyor. İnsan uykusunu iyi almalı.
Odamda günlerdir yalnızım,
ziyanı yok dünyada da yıllarca yalnız değil miydim?”
Evet, seni seviyorum budala! Tıpkı denizin, kendi dibindeki bir çakıl taşını sevmesi gibi
Evet, sevgin beni böyle kaplıyor Ve Allah izin verirse, senin yanında ben çakıl taşı olacağım...
"Kalbimin içerisinde sen varken her şeye katlanabilirim.
sürekli değişen, hiç kalıcı ve samimi olmayan insan ilişkileri
çocuklarına vereceğin herhangi bir ders değil, örnek bir yaşamdı.
sen başkaydın. Hasta bir adamı sevecek kadar hastaydın
İki saattir kanepede uzanmış yatıyorum ve bu süre boyunca senden başka hiçbir şey düşünmedim
Palto giymeye üşenirken bu koca dünyayı sırtımda nasıl taşırım ben?
İçinde bulunduğum durumu kimseye anlatamam. Sen de anlamazsın Ben bile anlamıyorum ki başkasına nasıl anlatırım?
Biraz daha uyusam bütün bu olanlardan kurtulabilir miyim?"
Paltom bile ağır gelirken, Nasıl taşırım
Koskoca dünyayı
Herkes beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor."
Mesela senin odanda duran, sen sandalyende ya da masanda otururken, uzanır ya da uyurken,seni gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim
bu sessiz geceler insanı boş hayallere sürüklüyor,
aslında yok etmek istediğim mutluluklar değil, acılarım.
Bu dünyada olduğun için teşekkürler;
Dünyaya bakıp da, senin içinde bulunabileceğini düşünemezdim. ''Ah, Milena Ah
Üstümdeki paltoyu dahi taşımaya üşenirken ben, bu dünyanın yükünü sırtımda nasıl taşıyayım
her şey abartı, yalnızca özlem gerçek, o abartılamaz.
sana hitap ederken her şeyi unutuyorum. “Seni hiç görmesem bile,
En iyiyi ararken iyiyi kaybediyorsunuz
pek çok şeyin bambaşka olmasını isterdim..."
Evlenmek, önce güven ister.
Yoksa birinin yalnızlığını, bir başkasınınkine eklemek, bir yuva değil, tersine, bir zindan yaratır.
Sorularımızın değerini cevaplarımızla düşürüyoruz.
Aynı saatte
Aynı şiirde
Aynı satırda
Yıldızlar eşliğinde buluşalım.
”Konu yalnızca unutmak değil, çok daha ötesi.Çünkü insan unuttuğuyla yeniden tanışabilir.
Öyle zaman olur ki, odada yalnızken bile “yok oluverir” insan, bunun nedenleri çoktur,
kişi yaşarken bile ölebilir. 'Bu dünya için kendini paralaman gülünç.
Benim yalnızlığım insanlarla dolu...İnsanın umudunu kıran:
Çevrenin zorlayıcı gücü ve düş kırıklıklarına alışma..
Sana dokunmayan bir şey beni öldürebilir."
Kendime denk biriyle konuşacağım birkaç kelime yapacağım upuzun konuşmalardan çok daha aydınlatıcı olacaktır benim için.
Dış görünüşün vız geliyordu bana, sözlerine önem veriyordum yalnız
Bak Milena, ‘En çok seni seviyorum.’ diyorum, ama gerçek sevgi bu değil belki,
Sen bir bıçaksın, ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla’ dersem, gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki.
kalbimde sen varken her şeye katlanabilirim..
"İnsan aslında, nelere sahip olduğunu bilmeyen bir kapitalist.
mutluluktan ölünüyorsa, bu benim başıma gelmeli.
İnanmak, kendi içindeki yok edilemez cevheri kurtarmaktır, kendini kurtarmaktır olmaktır.
Ölmekten müthiş bir şekilde korkuyordu çünkü henüz gerçek anlamda yaşamamıştı.
İnsanlarla iyi geçinmek hem çok zordu hem de çok kolay; bunun kuralı yoktu
Tek suçum insan olmak Güzel bir söz duymayı hak ediyor muyum
Milena ben sana hoşuna gidecek
güzel bir söz söylemeyi hak etmiyorum, aksi taktirde söylemiş olurdum.
Bir sürü boş şey arasında adalet kaybolup gidiyor Ortada hiçbir şey yokken, mahkeme bir suç buluyor
koşup yaşama sığınmıyorsa insan, yaşamdan zevk alabilir mi?
Kimse benden, benim kendimden istediğimin daha fazlasını bekleyemez.
benim ihtiyaç duyduğum miktarda huzur dünyada yok
Dünyanın herhangi bir yerinde ihtiyacımı karşılayacak kadar çok sabır var mıdır
Kafesin biri kuş aramaya çıktı
İnsan yalnızca sevinçli olduğu zaman gevezelik eder.
Herkes beraberinde taşıdığı parmaklıkların ardında yaşıyor.
Erkeğin kadına ve kadının erkeğe vereceği en büyük söz, çocuklara gülümseyerek söylemeye özen gösterilen şu derin cümledir: Senden vazgeçmem.
İnsanı büyüklüğe götürecek yol, ancak onun küçüklüğünden geçer.
Hareketleri ağırlaşmıştı nedeni yorgunluk değil, anıların yarattığı yüktü
Asla beraber olamayacağız,
aynı evi, aynı teni paylaşmayacağız,
aynı masada oturmayacağız,
hatta aynı şehirde bile oturmayacağız..'
Eğer sana güvenmeseydim, sen böylesine kıymetli olur muydun hiç?
Ahmet haldun terzioğlu sözleri
Eğer ölümümün yararı olacaksa, feda olsun canım bu devlete."
Ya istiklal, ya ölüm Bu seçimi yapmak, kahramanların işiydi.
O Gök gözlü kahramandı. Türk'ün umudu..
Üstte gök basmasa, altta yer delinmese; Türk ulusu; senin ilini, töreni kim bozabilir?Hiç kimse!
Türk ulusunun ilini, töresini kim bozabilir Hiç kimse Yalnız kendi kendinin yağısı kendini bilmediğinde.
Türk, dış yağılarına karşı koyarken, içindeki yağıları bilmez, duymaz ve onlardan etkilenirse kolayca yağıya tutsak olurdu.
Yaşamamız, yaşamda kalmamız için gerekliydi öğrenmek.
Zorlu bir yaşam bizi bekliyordu. Belki dünden daha kolay, belki dünden daha zor,...
Korku Ne rezil bir duygu.
Korktuğu için yazgısını yenen ve daha uzun yaşayan kimse olmadı.
Baharın kendisi, özünde yeniden doğuşu simgeler.
Her yeşillenme yaşamanın işareti, her çiçek doğuma gülümseme, her doğum gök buyruğu
Gök altında neresi varsa gidebildiğimiz hep bizim" diyebilmekti göç.
Ulus adla yaşar. Adını unutan, her şeyi unutur. Adını değiştiren, her şeyini değiştirir.
Yaşamak onurlu olunca güzeldir.
Bozkırda devlet kurmak istiyorsa Türk gerekliydi büyük bir devlet kurmak istiyorsa Türksüz olmazdı.
şunu unutma, Türkler değmez belledikleri kişilerin ardından asla gitmezler
Korku! Ne rezil bir duygu Korktuğu için yazgısını yenen ve daha uzun yaşayan kimse olmadı.
Dün gerçekti Turan, bugün düş ama yarın yeniden kurulacak kutlu bir ülkedir
İlk değillerdi. Son da olmayacakları kesindi.
Garip sistem, bu memleketin öz çocuklarını harcamak üzere kurulmuştu. Gelecekte çok arayacağı, ama bulamayacağı, çocuklarını
Ne zaman ki töre terk edildi, o zaman yıkım başlıyor. Çin'e tutsak olma çağı geliveriyor.
Çin'e tutsak olmak demek illa bağlanıp köle kılınmak değil. Çin ipeğiyle, altınıyla, eşyasıyla, rahatlığıyla, töresi ve ahlakıyla tutsak alıyor bizi
Bir sır daha var, çözdüklerimizden başka! Bir ışık daha var, ışıklardan başka.
Hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye:
Bir şey var bütün eserlerden başka
Çin sık sık 'Böl ve Yık' yolunu deniyordu.
Kişiler yok olup gider ama devlet ve ulus süreklidir
Irmaklar, akan sular hep temiz kalmalı. Asla kirletilmemeli!”
Varsın uzakta olsun. Gün gelir kavuşulur Allah yazdıysa...
Ölmek için her yer güzeldir! Yeter ki vatan toprağı olsun! Yeter ki Turan yurdunda bir yer olsun
Beklenen etki, beklenmeyen zamanda vurulan darbe ile sağlanır!
Seçkin erler, seçkin ordunun izidir.
Acının en büyüğünü ihanete uğrayanlar yaşarlar.
Benlik ve yükselme hırsı sonu gelmez bir yıkıma götürür devleti.
"Yönetilen değil yöneten olmak için yaratıldık!"Türk, kurtuluş ve özgürlük ardında, tutulamaz bir güçtür.
Huzursuzluğunu susarak belirtir! Susar, susmak nasıl bir tepki ise
Seni anlamıyorum Çavuş! İbadetin yaşla ne ilgisi var! insan yaşlandım diyerek ibadete başlarsa dürüstlük olmaz ki.
Gönül işidir ibadet. İnanç işidir.İnanmak yolun yarısıdır. İnanınca olmayacağı varsa da oluverir...
Küçük, güzel, mutlu bir dünyası vardı. Bu dünyayı seviyordu
Kişioğlu düşler ülkesinde mutlu olunca, uyanmak istemiyor, uyanınca mutlu olmuyor.
Öyle ucuz ölümleri sevmiyoruz. Türk ölmemeli görüşü egemen gönüllere.
Türk yaşamalı ve mücadele etmeli. Türk değil, Türk yağıları ölmeli.
Öleceksek, öldüğümüze değmeli!
10 Okay tiryakioğlu
Takdir-i Hüda, belki fetih müyesser olur Haydi bre Reisim! ne bekleriz. Hele başlayalım görsünler bizimle uğraşıp fitne sokup Müslümanlara zulmetmek ne demek
En ufak bir disiplinsizliğe göz yummuyorlardı. Seferin ruhunu artık iliklerine kadar kavramış tı asker
Türk askeri üstlerine sorun çıkarmamak ve kayıtsız şartsız itaatte, dünya harp tarihine geçecek mutlak örnek bir tavır
insanın yaşadığı toprağın alt?
Bunu ilk beğenen sen ol.