Takva Tesettürü.
Takva Tesettürü...
Tesettür, insanoğlunun temel ihtiyaç ve mükellefiyetlerindendir. Lügatte “örtünme” ve “gizlenme” anlamına gelen tesettür, aynı zamanda insanı diğer canlılardan da ayıran bir hususiyettir. İnsanlar için bunun temel bir ihtiyaç olduğunu Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle açıklamıştır: “Âdemoğlunun şunlar dışında bir hakkı yoktur: Oturacağı ev, bedenini örtecek elbise, yiyecek ekmek ile su koyacak kap.”[1]
Tesettür mefhûmunun, hayâ nimetiyle de yakından bir alâkası vardır. Zira bu duygu, fıtrî bir duygu olup Allah Te‘âlâ’nın insana bahşettiği büyük bir nimettir. Tesettür, bu nimetin bir tezahürüdür
Kadının örtüsü, bir mükellefiyeti îfânın yanında, diğer insanlara da şeriatın bu konudaki hükmünü, edebe dair hususları ve iffet duygusunu telkin anlamı taşır.
Tesettürün bir zâhiri, bir de bâtını vardır. Cismi belli etmeyecek şekilde giyinmek, tesettürün zâhirini yerine getirmektir. Bâtını ise, bedeni örtmeyle beraber hâl ve hareketlere de dikkat etmek suretiyle yerine getirilir. Kur’ân-ı Kerîm’de zâhiri ve bâtınıyla bu elbise, “takvâ elbisesi” olarak ifade buyurulmuştur.
يَا بَن۪ٓي اٰدَمَ قَدْ اَنْزَلْنَا عَلَيْكُمْ لِبَاسًا يُوَار۪ي سَوْاٰتِكُمْ وَر۪يشًا۠ وَلِبَاسُ التَّقْوٰى ذٰلِكَ خَيْرٌۜ﴿
﴾ذٰلِكَ مِنْ اٰيَاتِ اللّٰهِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ
“Ey Âdemoğulları! Gerçekten Biz sizin üzerinize, avretlerinizi örtecek bir elbise, bir de (süsleneceğiniz) ziynet libâsı(nı temin edeceğiniz ürünleri yetiştiren suyu) indirdik. (Îman, Allâh korkusu, güzel ahlâk ve avret yerlerini örtme gibi) takvâ elbisesi(ne bürünmek) ise; işte bu (süslü elbiselerden) daha iyidir! İşte bu (libâsların indirilişi), Allâh’ın (gönderdiği) âyetlerindendir, tâ ki onlar (nimetlerini) iyice düşünsünler (de çirkin işlerden sakınsınlar)!”[2]
Âyet-i kerîmede asıl dikkat edilmesi gereken nokta, zâhirî tesettürün ötesinde, edeb ve hayâ sınırlarına riâyetin önemine yönelik vurgudur. Fizikî olarak örtündükten sonra, bilhassa umuma açık ortamlarda, yani yollarda, caddelerde tesettürün vakarına uygun olmayan şekillerde yürümek ve edeb sınırlarını zorlayacak şekilde gülüp gülüşmek, karşı cinsin dikkatini çekecek birtakım hareketlerde bulunmak, bu mefhûmun mânâ ve gayesine asla uygun düşmeyecektir. Bu davranışlar, tavır sahibinin vakarını zedeleyeceği gibi itibarını düşürecek ve fitne kapısının açılmasına sebep olacaktır.
Tesettür Koruyucu Bir Kalkandır
Bahsettiğimiz hassasiyet, yürüyüş esnasında ses çıkarmaya yönelik nehyi de kapsayacak şekilde Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle beyân buyurulmuştur:
“(Halhal gibi) gizlemekte oldukları o ziynetleri bilinsin (de, kendilerine meyledilsin) diye ayaklarıyla da (yere) vurmasınlar! Ey mü’minler! Hep birlikte Allâh’a tevbe edin! Tâ ki siz (iki cihan saâdetine kavuşarak) felâha erebilesiniz!”[3]
Şâri‘ olan Allah Te‘âlâ, zâhirî ve bâtınî tesettürü emretmekle, kadını kötü durumlara düşmekten ve karşı cins için hedef hâline gelmekten muhâfazayı gaye edinmiştir. Bu gayeye uygun şekilde amel eden ve bu hudutları gözeten hanımlar hem Allah Te‘âlâ tarafından bol ecirle mükâfatlandırılacak hem de gerek kişiliği gerekse bu vakur hâliyle ciddi derecede itibar kazanacaktır.
Bu açıklamalar elbette erkeklere de şâmildir. Tesettür, fıkıh kitaplarımızda detaylı şekilde beyân edilen hükümler doğrultusunda erkeklere de farzdır. Mevlâ Te‘âlâ cümlemizi, hudutlarına riâyet eden kullarından eylesin.
[1] Tirmizî, Zühd:30
[2] A‘râf Sûresi:26
[3] Nûr Sûresi:31’den.
Sabret, Şükret, Seyret...
Bunu ilk beğenen sen ol.