You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Allah Varsa Neden Göremiyorum ? Görmek mi? Tanımak mı?

Anket Başlığı: Soruya Verilen Cevap Faydalı Oldu mu?

Bu ankette oy kullanma yetkiniz yok.
Evet 1 (100.00%)
Hayır 0 (0%)
Yeterli Değil 0 (0%)
* Siz bu anket için oy kullanmışsınız. Katılımcı sayısı:: 1 (100%)

Allah Varsa Neden Göremiyorum ? Görmek mi? Tanımak mı?

Süper Moderatör
Allah Varsa Neden Göremiyorum ? Görmek mi? Tanımak mı?
Soru :  Saskin   Allah Varsa Neden Göremiyorum ? Görmek mi? Tanımak mı?
 
 
Hayır Yanlış !.. Cenab-ı Hak İnsan’ın Ruhunu Dünya’da ki Beden Giysisine Hapsettiğinden Sonra Kainata Açılan İki Pencereyi Ona Bahşetmiş. Yanın Bir de Akıl Gözü Ve Kalp Gözü Vermiş. Bakmak İle Görmek Arasında -Genel Anlamda- İnce Bir Fark Vardır. Bakmak: İnsanın Yüzüyle Gözüyle Bir Şeye Doğru Yönelmesi Demektir. Bu Yöneliş, Bakılan Nesneyi Yakından Tanımaya, İdrak Etmeye, Kavramaya, Anlamaya Yönelik İse, Buna Görmek Denir. Eğer Bu Bakışta Kasıtlı Bir Tecessüs (Yani Bir Şeyi Kasti Olarak Görüp Anlama ), Tanımaya Yönelik Bir Tahassüs (İç Yönünü Görmek Bakmak Ve Araştırmak İle İlgili), Bir Bakış Yoksa, Buna Görmek Değil, Bakmak Demek Daha Doğru Olur.
 
Buna Yaygın Olarak Bilinen Bir Misal Verecek Olursak: Bir İnsan Uzakta Olan Bir Cisme Dikkatle Bakmakta İken, Yakında Burnunun Ucundaki Gözüne İlişen Şeyleri Fark Etmez. Keza Çok Yakın Bir Nesneye Bakarken, Uzaktan Göze İlişen Şeyler Fark Edilmez. Veya Aradığımız Bir Şey Aklımızdadır O Şey Gözümüzün Önünde Burnumuzun Ucunda  Olsa Dahi Onu Göremeyiz. Demek Ki, Her Bakmak Görmek Değil, Fakat Her Görmek Aynı Zamanda Bakmaktır.
 
 
Aklınız Gözünüze İnerek Bir Şeye Bakarsanız Çok Yanılırsınız. Mesela Baş Parmağımızı Kaldırsak Az İlerdeki Bir Kamyona Baksak. Zahir Gözümüz Bize Parmağımızın Daha Büyük Ama Akıl Ve Kalp Ve Ruh Gözümüz İse Bunun Yakınlık Uzaklık Algısı İle Alakalı Olduğunu Söyler Ve Kamyonumuzun Parmağımızdan Büyük Olduğunu Bize Söyler. Demek ki Göz Yanılır ! Ama Ruh Ve Akıl Ve Kalp Gözü Yanılmaz !...
 
Bu Açıklamalar Işığında Kur’an-ı Kerime Bakmak İle Görmek Arasındaki Farka Bakacak Olursak; Kur’an’ı Gözleriyle Yüzünden Okuyan, Fakat Kalbi Gaflet İçinde Olan Bir Takım Ateist Deist Ve Felsefeciler Kur’an’a Bakıyor, Fakat Ondaki İsmi Harfi Arkasında ki Mana Harfini Okuyamıyor, Görmüyorlar. Keza, Aslında Manasını Bildiği Halde, Kur’an’ın Manasını Düşünmeden Aceleyle Ayetleri Okuyup Hatmetmek İsteyen Kimse De Kur’an’a Bakıyor, Fakat Görmüyor. Yani Manasını Kavramıyor...
 
Yoksa Mesele Kuranı Okumaksa ? Kur’an-ı Kerim'in İlk Geldiği Yıllarda Da Kur’an-ı Kerimi O Dönemin Kafirleri, Yani Asrın Ateist Ve Deistler De Dinliyor Ve Okuyorlardı ! Peki Neydi Onların Onda Duyamadığı Ve Göremediği Ve Bakamadığı Ve Okuyamadıkları?... Gelin Hep Birlikte Asrı Saadete Gidelim Ve Yaşananları Bir Kere Daha İzleyelim:
 
Peygamberimiz -Aleyhisselâm- Ve O'nun Sevgili Ashâbına Düşmanlıkta Sınır Tanımayacak Kadar İleri Giden Müşrikler, Bir Taraftan Da Kur'ân Üzerine Konuşmaları Duyuyor Ve İçten İçe Kabul Ediyor Ve Her Yeni Ayeti Çok Merak Ediyorlardı. Bu Meraklarını Yenemeyen Birçok Müşrik, Gizlice Kur'ân Dinlemek İçin Her Fırsatı Değerlendiriyordu. Bu Meraklılardan Üç Tanesi Vardı Ki, Üçü De Mekke'nin En Önde Gelen Müşriklerindendi. Onlar Da Meraklarını Yenemeyerek Kur'ân Dinlemek İçin Olmadık Yollara Başvuruyorlardı. Bu Meşhur Liderler; Ebû Süfyân Sahr Bin Harb, Ebû Cehil Amr Bin Hişâm Ve Ahnes Bin Şerik'ten Oluşuyordu. Bu Üç Lider; Bir Gece Birbirlerine Duyurmadan, Gidip Peygamberimiz -Aleyhisselâm-'In Okuduğu Kur'ân'ı Dinlemek İçin Evlerinden Süzülüp Çıktılar.
Oldukça Sessiz Hareket Edip, Kimseye Görünmeden Giderek, Her Biri Bir Yere Sindi. Peygamberimiz -Aleyhisselâm-'In Evinin Yakınına Sokulan Bu Üç Liderin Hiçbiri, Arkadaşlarının Da Orada Sindiklerini Bilmiyordu!

Peygamberimiz -Aleyhisselâm-, Özellikle Gece Namazlarında Uzunca Kur'ân Okurdu. Yine Öyle Yaptı. Bu Gece Daha Uzunca Okuduğu Hâlde, Bu Üç Müşrik Lider Büyük Bir Zevkle Dinlediler. Zaten Oraya Peygamberimiz'in Geceleyin Evinde Namaz Kılarken Okuduğu Kur'ân-I Kerîm'i Dinlemek İçin Gelmişlerdi.

Kur'ân-I Kerîm'e Kendilerine Kaptıran Üç Lider, Gece Boyu O'nu Dinlediler! Kimse Görmeden Tan Yeri Ağarırken, Yerlerinden Yine Sessizce Ayrılıp Çıktılar Ki, Bir Anda Karşılaştılar: Betimleyerek Anlatılacak Olursa : Ne Yapıyorsun Sen Burada? Sen Ne Yapıyorsun Peki? –Ya Sen? Birbirlerine Önce Böyle Çıkıştılar, Sonra Da Yine Birbirlerini Kınadılar:

Bir Daha Buraya Gelip Dinlemeyelim! Eğer Bizi Burada Birisi Görmüş Olsa, Muhakkak Onun Kalbine Şüphe Düşürmüş Oluruz! Yok, Hayır; Bir Daha Böyle Bir Şey Yapmayalım! Böyle Karar Verip, Yine Kimseye Görünmeden Oradan Ayrıldılar Ve Evlerine Gittiler. Fakat Merakları İyice Artmıştı. Dün Gece Dinledikleri Şeyler Çok Hoşlarına Gitmişti. Artan Bu Meraklarını Yenemeyerek İkinci Gece Olunca, Onlardan Her Biri, Yine Aynı Yere, Birbirlerinden Habersiz Olarak Tekrar Gidip Sindiler.
Peygamberimiz -Aleyhisselâm-'In Okuduğunu Dinleyerek Gecelediler. Tâ Ki Tan Yeri Ağarıncaya Kadar! Sabah Olur Olmaz Ortalık Tamamen Aydınlanmadan Oradan Ayrılıp Evlerine Dönüyorlardı Ki, Yine Karşılaştılar!

Bu Hareketlerinin Hiç De İyi Bir Şey Olmadığını İleri Sürerek, Önceki Gece Birbirlerine Söyledikleri Sözleri Tekrarladıktan Sonra Oradan Ayrıldılar. Fakat İkinci Defa Dinledikleri Kur'ân, Onlara Daha Çok Etki Etmişti. Meraklarını Da Büsbütün Artırmıştı. Birbirlerine Kesin Söz Vermiş Olmalarına Rağmen, Üçüncü Gece Olunca, Yine, Onlardan Her Biri Evlerinden Gizlice Çıkıp Gelerek Peygamberimiz -Aleyhisselâm-'In Okuduğu Kur'ân İle Gecelediler. Tan Yeri Ağarıp Ortalık Aydınlanmaya Başlayınca, Yine Gizlice Evlerine Gitmek İçin Sindikleri Yerlerinden Çıkınca Bir Anda Karşı Karşıya Geldiler! Gecenin Sabaha Döndüğü Sırada Bir Anda Karşı Karşıya Gelince Birbirlerini Tanıyamayıp Suçlandılar:

Yakalandık! Kur'ân Dinlerken Yakalandık! –O'nu Dinlerken Yakalandık! Ardından Birbirlerini Tanıyınca Önce Sinsi Sinsi Gülüştüler, Sonra Da Bu İşi Burada Bitirip Kapatmayı Düşündüler: –Bir Daha Buraya Gelip O'nu Dinlemeyeceğimize And İçmedikçe Buradan Ayrılmayalım! –Bizi Böyle Görenler Ya Da Duyanlar Ne Derler? «Kur'ân Dinlerken Yakalandılar!» Derler Herhâlde! –Öyleyse And İçelim! –Bir Daha Buraya Gelip Kur'ân Dinlemeyeceğiz! Karşılıklı Yeminler Edip And İçtikten Sonra, Yine Kimseye Görünmeden Evlerinin Yolunu Tuttular!
Bu Müşrik Liderlerinden Ebû Cehil Amr Bin Hişâm Nasiplenmeyi Hiç Düşünmedi. Müşrik Kalmada İnat Ederek, Bedir Savaşı'nda Yine Müşrik Lideri Sıfatıyla Ölüp Cehenneme Gitti! Ebû Sa‘Lebe Übeyy Bin Şerîk Bin Amr El-Ahnes Es-Sekafî, Mekke Fethi'ne Kadar Her Türlü Düşmanlıkta Sürekli Başı Çekti. Fetihten Sonra Müslüman Olduysa Da Zikzak Çizerek Sağlıklı Bir Kişilik Sergileyemedi. Ebû Süfyân Sahr Bin Harb İse, Mekke Fethi Öncesi İslâm İle Şereflendi. Zamanla Çok Güzel Bir Müslüman Oldu. Mekke Fethi'nden Sonra İslâm'a Giren Hanımı Hind İle Beraber Çok Güzel Hizmetlerde Bulundu.
 
Anlaşılacağı Üzere Mesele Tamamen Hangi Gözle Bakıldığıdır. Ağma (Kör) Olan Nice Nice Kimseler Vardır ki Akıl Gözü Ve Kalp Gözü İle Baktıkları Kur’an-ı Kerime Aşık Olmuş Onun Hak Olduğunu Gözle Görenlerden Daha Kati Bir Surette Görüp İspat Edip Hem Ruhen Hem Aklen Hem de Kalben Tasdik Etmişlerdirİslam Literatürüne Göre, Kur’an’ı Yüzünde Okumak Daha Sevaptır. Çünkü Yüzünden Okumakla Kişi Hem Gözleriyle Allah’ın Kitabına Bakıyor Hem De Kalbiyle Onun Mesajlarını Algılıyor. Yani Hem Bakıyor Hem De Görüyor...
 
 
Ezcümle: Müslüman Eserde Müessire Giderek Maddi Gözü İle Değil Mana Gözü Olan Akıl ve Kalp Gözü İle Allah’ı Görür Tastik Eder. İlim de Hem Tümden Gelim. Hem de Tüme Varım Yöntemi de Kullanılmaktadır. Allah’ın Kainattaki Zerreden Kainata, İnsan’dan Dünya Ve Kainata Kadar Her Şeyin Vahdet Ve Ehadiyet Mühründe Allah Yazmaktadır ..
Eserden Müessire Geçmek Demek, Aslında Varlığa İsmi Harfi Arkasında ki Manayı Harfiyle Bakmak Demektir. Manayı Harfi İle Bakmak İse; Varlığa  Onun Sahibi Olan Allah Hesabıyla Bakmaktır. Yani, Eşyaya Bakarken, Aslında O Eşyayı Yapan Zatı Bilmek, Onun Varlığını Kabul Etmektir. Eşyaya Eşya Nazarıyla Bakış, Çok Sathi Bir Nazardır, İsmi Harfiyle Bakmaktır. Ama O Eşyaya ( Server,Pc,Cep Telefonu Gibi) , Onu Yapan Ustası Hesabına Bakmak, Manayı Harfiyle Bakmaktır. İşte İslam Böyle Kamil Ve Kemal Bir Nazar İle Bakar Görür Anlar Yorumlar !...
 
Aynen Öyle De Kainat da İnsan Da Bir Eserdir, İnsana Bakarken De Allah Hesabına Bakmamız Gerekir, Dolayısıyla Bu Bakışımız Da Manayı Harfiyle Bakış Açısı Olur Ki, Eserden Müessire Geçişi İfade Etmektedir... Şimdi Elimizdeki Cep Telefonuna Bakalım. Muhteşem Bir Tasarım !... Kişi Eğer ki O Cep Telefonunu Görüyor Ondaki Muhteşem Tasarıma Bakıyor Ama Onu Gören Gözünü, Duyan Ve Konuşan Kulak Ve Ağızını Ve Onu Tutan Elini Görmüyorsa O Gözleri Olan Bir Kör ! Kulakları Olan Bir Sağır ! Ağzı Olan Bir Dilsizin Ta Kendisidir !..
 
Evet Kati Bir Şekilde Tartışmasız Olarak İspat Etmişiz ki: "Eserden Müessire" Gitmek Gerekiyor. Lakin Eserdeki Sanat-I İlahiyi Görmek İçin De İman Ve Hidayetin Bakış Açısı Gerekiyor. Yani Kâinattan Allah’a Kur’an’ın Perspektifi İle Gideceğiz. Çünkü Salt Akıl (Vahye Tabi Olmayan Akıl) Eserden Müessire İntikal Edemiyor.
 
Allah’ı Tanımanın En Sağlam Ve Güzel Yollarından Birisi "Eserden Müessire" Doğru Gitmektir. Yani Eserlerinden Hareket Ederek Eser Sahibini Tanımaktır. Bu Yüzden Kâinat Ve İçindeki Sanatlar Hepsi Birer Penceredir, Bu Pencerelere İman Gözü İle Bakılırsa, Marifet Şuaları Parıldar. Her Bir Eser Üstünde Allah’ın İsim Ve Sıfatları Tecelli Eder. İnsan Bu Tecellileri Takip Ederek Kaynağı Olan Allah’a Ulaşır. Bu Tecelliler İçinde Allah’ın Bin Bir İsmi Tecelli Eder; Her Meslek Ve Meşrep Sahibi Bu İsimlerden Birisini Esas Alır Ve O İsmin Gözlüğü İle Kâinata Ve Eserlere Bakar. O İsme Yapışır Ve O İsmin Tecelli İpi İle Allah’a Ulaşır.
 
İşte Eserler Üstündeki Bu Marifet Parıltılarını Düşünmek Ve Okumak Tefekkür Oluyor Ki, Buda Ateistlerde Deistlerde Ve Felsefecilerde Kamil Manada Bulunmamaktadır. 
 
 
Soru : Saskin Peki Allah’ı Görseydik Onu Tanıyabilir miydik? Yani Görmemiz Varlığını Bilmemizi Sağlar Ama Tanımamız İçin Yeterli Olur muydu? Müslümanlar Allah’ı Somut Olarak Anlatmaya Çalışıyor. Neden Soyut İzah Etmiyorsunuz ? Böyle Bir Durumda da Gene İnkarcılık Ortaya Çıkar mı? Her Gördüğümüz Somut mu? Tanımlaya Biliyor muyuz?
 
El Cevap :
 
Nerede Görülmüş Cenab-ı Hakkın Varlığının Veya İlmi Bir Mevzunun  İspatı İçin Kullanılan Yöntemin Eleştirildiği ?...  Hadi O Kullanılan Yöntem Belki O Meselede  Yanlış Olabilir Ama Yöntem ve Metod Bir Değil ki! Hele ki Bu Cenab-ı Hak ise Mahlukatın Sayısı Kadar Olup, Cenab-ı Hakka Gidecek Bir Çok Metod Ve Vesileler Vardır !... Bunlardan Dilediğini Seçerek Allah’a Vasıl Olabilirsin. Sen Hangi Yöntem Ve Metodu Kullandığımıza Değil , Asıl İspat Yönteminin İspat Edip Etmediğine Bakmalısın. Üstelik Bir Değil Binlerce İspat Varken  Ve Yöntemler Milyarlarca Gelmiş Ve Geçmiş Ulvi Peygamberlerden Tut da Nebilere, Sıddıklara ,Salihlere ,Şehitlere ,Şühedaya, Veli Ve Evliya’ya Kadar Her Asırda O Asrın O Devletin O Milletin O Bölgenin En Mümtaz Şahsiyeti Olarak Hem Maddi Hem de Manevi İlimlere Mührünü Vurmuş Ve Herkes Tarafından Saygı ve Sevgi İl Karşılanmış Yüz Milyonlar  Zatların Fermanını İşitmemek Duymamak Ve Görmemek Akıl Kabil Bir Mesele Değildir !...
 
Ve Aynen Öyle de: Nasıl ki Size Desem Şuan Senin Bulunduğun Odada Renkler Ve Benim Bulunduğum Odada Sesler Var Desem ! Zahir Perest Ateist Hemen Der Ve Demeli ki Bu Odada Renkler Var Ses Mes Yok Kafayı Yemişsiniz Siz Der ! Oysa ki  Eline Küçücük Bir Kutu Alıp Onun Antenini Kaldırıp Cihazı Açınca 1’Den 180’E Kadar Tüm Radyo Kanallarındaki Sesleri İşitir. Evet O Sesler Soyuttu Ve O Radyo Denilen Kutunun İçinde de Değillerdi ! Odanın İçindeydiler Ama Sen Onları Nazar Edemedin. Ve  Ne Zaman Sen O Sesleri Duya Bilecek Latiflikte Bir Cihaz Kullandın O Sesleri Duymaya Başladın ! Ve İşte Aynen Öyle de Cenab-ı Hak Gibi  Zamandan Mekandan Münezzeh Olan, Yarattığı Her Şeyden Subhan Olan , Tek Ve Bir Olan , Doğmamış Ve Doğurmamış Olan Yüceler Yücesi Allah’ın Tıpkı Seslerdeki Zatı Değil Ama Kulaktaki Tınısı İle Anlamlandırdığımız Hissiyatı İle Neyse Allah’ta Aynen   Öyle  Maddi Gözümüze Göre Daha Latif Olan  Akıl Ve Kalp Gözü İle Görülür ! Zatı Değil Ama Sıfatı İle de Bilinir!...
Bulunduğumuz Odadaki Renklerde Binlerce Çeşittir. Ve Biz Bu Renkleri Gözümüzle de Görürüz!. Ama Kati Bir Şekilde Biliriz ki Renkler Somut Değil Soyutturlar. Tamamen Soyut Olan Renkler, Doğrudan Doğruya Asla Tanımlanamaz. Belki Fizik Biliminin Olanaklarına Göre, Dalga Boyu Ve Yansıma Olayı Olarak Anlamlandırma Olsa da Ölçünlü Dilde Kullanılan Bir Yöntem Değildir. Renkleri Tanımlamak İçin İse Çoğu Zaman : Nesnelerin, Bitkilerin, Renklerinden; Bir Rengin Açıklık Veya Koyuluğundan Vb. Değişik Yöntemlerden Yararlanmak Suretiyle Ancak Tanımlanır. Ölçünlü Dilde Yer Alan Renk Adları Yanında Ölçünlü Dilde Yer Almayan Binlerce Rengin Tanımında Da Farklı Güçlüklerle Karşılaşılmaktadır. Bu Güçlük, Renklerin Her Türlüsü İçin Geçerlidir. Doğada Bulunan Veya Sanayide Üretilen Binlerce Renk İle Ara Renklerin Tümünü Tanımlamak Mümkün Değildir. Olsa Olsa, Bunların Belli Başlılarını Oda Sadece Belki Benzemeler Suretiyle Tanımlayabiliriz. Hal Böyle Olunca İnsan Daha Gözünün Gördüğü Renkleri Anlayıp Tanımlayamaz Ve İfade Edemezken Her Şeyden Münezzeh Olan Ve Sübhan Olan Allah’ı Nasıl Göreceksin ? Nasıl Anlamlandıracaksın ? Daha Önemlisi Nasıl Tanıyacaksın?
 
Misal Ben Burada  Nick’im İle Duruyorum. Beni Bir İnsan Farz Etsen Gelsem Karşın da Otursam. Sana Deseler ki Bu Kim ? Ne Dersin ? En Fazla Bir Erkek Ve İnsan Dersin. Şeklimi de Tarif Edebilirsin Ama Bunların Hiç Birisi Beni Sana “TANITTIRMAZ” .. Ne Zaman Ben Ayağa Kalkar Ve…
 
Elime : Cerrah Bıçağını Alıp Maharetli Ve Kabiliyetli Bir Doktor Olarak Beyni Ve Vücudu Ameliyat Ederim Yaptığım İşe Göre Bu Bir Doktor der Sıfatımla Eserimle Benim Hakkımda Bilgi Edine Bilirsin. Ne Zaman ben Elime Kalem Alır Bina Çizersem Kabiliyetli Bir Mühendis Doğa Çizersem Yetenekli Bir Ressam Der Ortaya Koyduğum Eserle Benim Hakkımda Fikir Edinirsin. İşte Aynen Böylede Sen Görmeyi Bırakıp Bakmaya Başlarsan O Zaman Allah’ın Eserlerinden Sanatı İlahinin Kainata Nakşeden Nakşından Nakşeden Nakkaşı Bulur İman edersin !..
 
Oysaki Her Şey Gözümüzün Önündedir Ama : “Şiddet-i Zuhurundan Gizlenmiş Ve Azamet-i Kibriyasından Tesettür Etmiş Zat'ı Akdes" Olan Allah Esasen O Derece Açık Ve Göz Önündedir Ki, Bu Açıklık Onun Görülmemesine, Fark Edilmemesine Sebep Olur.
 
• Güneş O Derece Varlığı Bedihi Olmasına Rağmen, İnsanlar Tarafından Çok Da Farkına Varılmaz. Ayrıca, Gün Ortasında Çıplak Gözle Güneşe Bakmaya Çalışsak Gözümüz Buna Dayanamaz. Onun Nurunun Şiddeti, Görülmesine Engel Olur.
• Deniz O Derece Gözler Önündedir Ki, Balıklar Bu Denizin Farkına Varmazlar. Bizlerin Daima Hava İle İç İçe Olmamıza Rağmen Havanın Farkına Varmayışımız Gibi... İşte Allah'ın Varlığı O Derece Açık Ve Bedihidir. Fakat Bu Açıklık Ve Bedihi Oluş O'nun Görülmesine Perde Olmuştur. Şair Şöyle Der:"Zuhuru Perde Olmuş Zuhura.Gözü Olan Delil Mi Arar Nura?"
 
Ve Aynen Öyle de : Sen Perdeleri Kapatıp Sonra Güneş Yok Ve Doğmuyor Ve Güneş Evin İçine Girmiyor Ben Işığını Ve Isısını Ve Rengini Görmüyorum Diyemezsin. Güneş Her Gün Doğuyor Önemli Olan Sen Perdeleri Açıyor musun Açmıyor musun ? Sen Esma-i İlahiye Müteveccih Olan Kalp Aynanı Ona Çevirirsen  Nasıl Camı Kırmadan içeri Giren Güneş Işığı Ve Isısı İle İçeri Girer Aynen Bu  Misaldeki Gibi de Cenabı Hakta Akıl Ve Kalp Gözüne Görünür İman Edersin !
 
Ve Aynen Öyle de : Sana Hergün Ve Hatta Her An Mesaj geliyor ! Senin Telefonun Kapalı İse Sen O Mesajı Alıp İçeriğini Okuyamazsın ! Burada Kabahati de Mesajı Gönderene Değil Kendin Aramalısın. Bak Çooook İstiyorum İstiyorum Bana Mesaj gelsin Diye Sabahtan Akşama Kadar Bağırsanız Dahi Mesaj gelmeyecektir Çünkü Cep Telefonunuz Kapalıdır. Aynen Bunun Gibi de Evet İnanmak İstiyorum Hadi Hadi Demekle İman Edemezsin. Bunu Dilinden Değil Kalbinle Söylemelisin. Sen Önce Esma-i İlahiye’ye Ayna Olan Kalbini Aç !...
 
İşte Bu Ve Bu Misaller Kati Bir Surette İspat Ediyor Ki Allah Vardır Ve  İnsana Şah Damarından Daha Yakındır … Allah Dilediğine Şifayı Verir" Hakikatini Herhalde Şöyle Anlamayız: İnsan Yerinde Durur, Allah Şifa Verir. Allah'ın Şifa Veren Olduğunu Bildiğimiz Halde Niçin Doktora Gidiyoruz. Çünkü Şunu Biliyoruz: Allah'ın Şifa Vermesi, Benim Sebeplere Teşebbüsüme Bağlıdır. Ben Doktora Gider, İlacı Kullanırım. Ancak Allah İsterse Şifa Verir, İstemezse Vermez.
 
Ve Aynen Öyle De; Biz, Hidayet Adına Bir Arayışın İçine Gireceğiz. Hak Ve Hakikata Talip Olacağız. Ancak Hidayeti Verecek Olan Allah'tır. Yoksa Herkes Yerinde Duracak, "Allah İstediğine Hidayeti Verecek, İstemediğine Vemeyecektir" Şeklinde Anlamak Doğru Değildir.
 
Soru :  Saskin İmanın Tarifinde "Cenâb-I Hakkın, İstediği Kulunun Kalbine, Cüz-İ İhtiyarının Sarfından Sonra İlka Ettiği Bir Nurdur." Denilmiş, Bu Durumda Haksızlık Olmuyor Mu?
 
Bu Tarif Zaten O Haksızlığa Bir Cevap Niteliğindedir. Yani İman Ya Da Küfrü Allah, Kulun İradesine Bağlamış, Kul İrade Etmedikçe Allah Zorla Kimseye Ne İman Ne De Küfür Vermiyor. İman Da Küfür De İnsanın İradesinden Ve Seçiminden Sonra Kalbe Veriliyor.
 
Şayet Allah Dilediğine İman Dilediğine Küfrü Zorla Verecek Olsa İdi, İnsanın Sorumluluğu Giderdi Ve Kafirin Cehennemde Yanması Zulüm Olurdu. Oysa Allah Zulüm Ve Haksızlık Etmekten Münezzeh Ve Mukaddestir.
 
İman Nuru, Bir Mahluk Olduğu İçin, Bunun Yaratılma Ve Kalbe Akıtılma İşlemi Allah’a Aittir. Lakin Allah Sonsuz Adaleti Gereği Bu Nuru İnsanın İradesine Şart Yapmıştır. Yani İnsan İstemedikçe Allah Bu Nuru Kalpte Yaratmıyor. Durum Küfür İçin De Aynıdır.
 
Bir Ateist Önce Ama En Önce Şunu Kati Suretle Bilmelidir Ki Allah Vardır Ve "Tezyin Allah’a Şahit, Tevzin Allah’a Delildir. İtkan Allah’a Şahit, Vücut Allah’a Delildir. Halk Allah’a Şahit, Daimî İcad Allah’a Delildir. Hüküm Allah’a Şahit, Emir Allah’a Delildir." 
 
Saygılarımla
Fakir Ebu Bekir 
Bunu ilk beğenen sen ol.
Son Düzenleme: 09-10-2021, Saat:12:37 AM, Düzenleyen: Tikky.

Allah Varsa Neden Göremiyorum ? Görmek mi? Tanımak mı?

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren İslami Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.