İslami Forum

Tam Versiyon: Kanuni ve macaristan siyaseti
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
KANUNİ VE MACARİSTAN SİYASETİ
Kaynak enfal.de.com

bir buçuk asır Türk hâkmiyetinde kalan Macar yönetiminde son derece akıllı hareket eden Osmanlılar, Budin'e tayin edilecekleri birinci derecede değerli kimselerden seçiyorlardı muktedir bir serdar,siyasî kuvveti olan diplomatlar ve son derece mert, dürüst ve faziletli
kimselerden seçiliyordu

Osmanlı idaresinde gelişen Macar medeniyeti ile Müslüman dünyası, aynı coğrafyada yaşıyorlardı. Macarlar'dan devr alınan kültür ve medeniyet mirası eserler muhafaza edilerek şehrin Müslüman ülkesi haline gelmesine gayret edilmiştir.
Budin, saraylar, câmiler, mescidler, medreseler, imâretler, köprüler, hanlar, ziyâret ve mesirelerle tipik bir Müslüman Türk beldesi oluvermişti.

Osmanlılar, Budin'i önemli bir merkez kabul ediyorlardı. İla-hi kelimetullah için islâm sehri haline getirmeyi önemli ve vazgeçilmez bir hedef sayıyorlardı Bu sebeplede, l54l'de Osmanlı Devleti'ne ilhak olunan Macaristan toprakları, payitaht beldelerinden sayılarak Budin merkez olmak üzere, yeni bir eyâlet teşkil edilmiş beylerbeyinin idaresi altına konulmustur.

Budin beylerbeyinin protokolde önemli bir yeri vardı Koçulu kayığa binmek, solak yürütmek selâhiyetine sahipti Budin Beylerbeyi tımar tevcihi, kethüda tayini gibi haklara sahibti hudud muharebelerinde komutan tayin edilirdi
komşu devletlerin ihtilaflarında hakemliğine müracaat olunurdu. Kanunî'nin Macaristan fütûhatında, bir tek hedefi oldu ilâ-yi kelimetullahı ve islâmiyeti uzaklara götürmek

günümüzde, Kanu-nî'nin Macaristan ve Batı seferlerini tenkid edenler bu gücün iran ile Türkistan taraflarına,Türk ve Müslüman sahalarına harcanıp bu sayede türklerin tek bir bayrak altında toplanması sağlanamazmıydı demektedirler. bu tenkidlere söyle cevap verelim

1) O dönem, günümüzden uzaktır. devrin zihniyetini kavramak mümkün olamayabilir. Bunun içinde tarih ile uğraşanlar, dönemin olaylarını incelerken o günün sartlarini, hesaba katmak zorundadırlar.bu sâyede doğruya ulaşabilirler.

2) Arap ve Müslüman devletlerin topraklarını, uzun zaman idaresinde tutan Osmanlı Devleti, başarısını muazzam bir disiplinle yetistirdigi askerî güce borçludur ordunun kaynağını devşirme yani gayr-i müslim çocuklar oluşturmaktadır Avrupa seferlerinde kayb edilen nüfus gayrı müslimler devşirilerek müslüman nüfusa ikame ediliyordu

Devşirme sistemiyle Kur'an'a muhalefet edilmiyor, savaslarda ölen ve yaralanan asil Müslüman nüfus korunmuş oluyordu. Böylece Osmanlı Devleti, islâm'ın yayilmasinı sağlıyordu.ve Osmanli, Bati ile savaşmakla kârli çıkmış oluyordu.

c) Cihadın faziletleri ve Müslüman olmayan bir devletle cihâd yapmanin, hayırlı ve sevaplı bir mücadele olmasi. ilâ-yi kelimetullah mücadelesinin ne kadar hayırlı bir iş olduğu
Kur'an -i Kerim'de ve Hz. Peygamber'in hadislerinde belirtilmiştir.Müslümanlar, cihâdla ilgili müjdelere nail olmak için devamlı Müslüman olmayanlarla mücadele vermişlerdir.

d) Ganimet elde etme arzusu. ve Fethedilen memleketlerin maddî imkânlarindan istifade etmenin etkisi avrupa seferlerinde önemlidir savaşmak için ordu ve paraya ihtiyaç vardır. Bu da zenginlerden elde edilir. Orta Avrupa ve Macaristan için sefer yolu kısa ve ulaşılması kolaydır.

XVI ve hatta sonraki asırlarda günümüzdeki gibi milliyetçilikten söz edilemez Türkmenistan'daki Türklerle birlik sağlanmak istenmesi, türklük bilinciyle degil,Müslüman ve Sünnî olmalarından kaynaklanmaktadır

Sultan Süleyman,islâm birliğine zararı dokunmadığı müddetçe, Müslüman devletlerle uğraşmak istemiyordu.bu ayni dine mensub insanları birbirine düşürecek, islâm ümmetine zarar verecekti cihâd da söz konusu olmayacaktı. cihâd, gayr-i müslim devletlere karşı yapılan bir mücadele idi. Kanunî, Müslüman Doğu ile uğraşmak yerine, Hiristiyan Batı ile uğraşmış ancak İslâm birliğini tehhlikeye düsürecek Şiilere karşı harekete geçmekten de çekinmemistir.