İslami Forum

Tam Versiyon: Oruç Batıni/ Alevi Yorum
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Sayfalar: 1 2

Alevi-Bektaşi'nin orucu ile Sünni ve şii'nin orucu birbirinden farklıdır..

"...Sizin orucunuz Ramazan ayında yememektir. ve içmemektir. ve cinsel ilişkiye girmemektir, Amma bizim orucumuz dünyada olan her şeyden elini çekmektir, insanı rezil edecek kötü ahlaktan kaçınmaktır ....."

Orucun başlangıcı ve bitimi ile ilgili olarak " Kurana göre oruc siyah iple beyaz ip ayird edilemiyecek duruma gelinceye kadar kadar sürer. ve yine sahur da, beyaz iple siyah ip ayırt edildiği ana kadar yenililir ve içilir. Bize göre sünni görüşün ötesinde, buradaki siyah ip kafirdir beyaz ipse mümindir. yani oruc , bir ömür boyu kiyamete kadar, müminle kafir ayird edilene kadar tutulacaktır.

Yine Hemen belirtmek gerekir ki oruçta derece derecedir... Herkesin Tuttuğu oruçta aynı değildir.

Bu bağlamda;

"...Ey Derviş bil ki, oruç üç derecedir. Birincisi halk (avam) derecesi, İkincisi Seçkinlerin (havas) derecesi ve üçüncüsü ise seçkinlerin seçkinleri derecesidir.

Birinci derece orucu, karnı ve cinsel organları orucu bozan şeylerden korumaktır.

İkinci derece orucu, gözü namahreme bakmaktan, kulağı uygun olmayan sözleri duymaktan ve dili konuşmaktan korumaktır.

Üçüncü derece orucu ise peygamberlere ve evliyalara mahsustur ki, bunlar gönlü Hakk'tan gayri seylerden korur. Nitekim Hz. Ali dünya bir gündür ve orada bizim için oruç vardır. demek ki, onun bütün ömrü oruç tutmakla geçmiştir."

Salatın sonu ilahi olgunluk; zekatın sonu gönlü Hakk'ın sevgisine vermektir. orucun sonu Hakk'da zenginleşerek yaratılış unsurlarından uzak durmaktır.

Batıni anlamda oruç bir ömür boyu tutulur.. Alevi-islam inancında oruç sadece yılın belli zamanlarında aç kalmak değildir.. Alevi anlayışında oruç şekilselliğin yanında ( Muharrem ve hızır orucu gibi) Bir ömür boyu tutulur..

Bu manada Alevi bektaşi daimi oruç üzre olandır.. Bir Ömür tutulan bu oruç nasıldır:

1-Elini, gözünü, gönlünü yasaklanmış şeylerden bir ömür boyu her an uzak tutmak

2-Sofradan daima doymadan kalkmak, Tıka basa yemek, Alevi-bektaşi inancında, hatadır, ve hamlıktır nefse düşkünlüktür.

3-Yok iken şükretmek, bulunca paylaşmak, hiç bir şeyde ifrata (Aşırıya-israfa)kaçmamak

4-Allah'ı her daim anmak (zikretmek) ve anmayı sadece belirli vakitlere bırakmamak (daim ibadet halinde olmak)

5-Uyanınca yataktan kalkmak, zamanını iyi şeylere harcamak,boş durmamak

6- Her daim, bilgi peşinde koşar olmak,bir ömür boyu öğrenmek, öğretmek,

Alevi-bektaşi anlayışında, zahiri anlamda oruç ise, Hızır orucu (3 Gün), ramazan orucu (3-10 arası değişebilmektedir), Muharrem Orucu ( 12 gün) tutulur..

1-Sabah sadece niyet için kalkılır. (bazı yörelerde akşam yatarken niyet edilir. sabah kalkma yoktur...) Sabah niyete kalkanlar kesinlikle yemek yemez... oruç öncesi, yemek gece yatmaya doğru yenir... sabah yemek yemek yoktur.

2-Alevi-bektaşi anlayışında İftar geleneği yoktur. Akşam Oruç bozma yemeyi güneş tam olarak battıktan sonradır. Ancak sofradan yine doymadan kalkılır.


Saygılarımla


Öncelikle oruç sadece islama ait bir ibadette değildir. Oruç, hemen hemen yer yüzündeki bütün dinlerde değişik biçimlerde de olsa mevcut olan bir ibadettir. Sadece İslam’a yada İbrahimi dinler denilen dinlere özgü bir ibadet değildir.

Kimi dinler oruç ibadetini bir kısım yorum ve gerekçelerle terk etmişken kimileri de bazı yeni düzenlemelerle sürdürmeye devam etmektedir.

Oruç sözcüğünün Arapça’daki karşılığı sıyam ve savm ifadeleridir. Anlam itibariyle yeme, içme, yürüme, konuşma gibi eylemlerden uzak durmak demektir. Konuşmamaya / sessiz kalmaya da savm denilmektedir. ( Meryem suresi,26)

Bu manada Alevi-bektaşi anlayışında Sususluk orucu ve Konuşmama orucu da tutulmaktadır (Söz orucu)

Dinsel literatürde oruç, Tanrı’nın rızasını kazanmak ve nefsi terbiye etmek için yemeden içmeden ve cinsel ilişkiden uzak durma anlamına gelmektedir. Oruç ibadetindeki asıl nokta nefis terbiyesidir. Bu yönüyle ele alındığında nefsi terbiye için yapılan tüm etkinlikler oruç olarak değerlendirilebilir…

Alevi-bektaşi anlayışında oruç bu ndenle bir ay yada belli bir zamana dayalı olan değil.. bir ömür zarfınca tutandır.. Batıni anlamda, Alevi bektaşinin orucu bir ömürdür.

Bu manada oruç tüm Peygamber’lere emredilen bir ibadettir. Nitekim Kur’an’da Bakara suresi 183. ayette

“ Ey İnananlar, oruç sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sizin de üzerinize yazılmıştır. Böylece korunmanız umulmaktadır.” Denilmektedir…

Alevi-bektaşiler Ramazan orucunu 3 gün tutarlar.. bununla ilgili Ayet ve Batıni yorumunu sonraki mesajlarda sunacağım

Şimdi, Alevi Bektaşi ulularının.. orucu sadece aç kalmak olarak yorumlayanlara karşı, eleştirilerini konu edinen değişleri sunalım..

“Namazımız dara durmak,
Orucumuz sabretmek ,
Biz bir oruç tutarız ki,
Ramazana benzemez…”

Seyyid Nesimi


"Oruç, namaz, zekat, hac
Cürm ü cinayetdür
Fakir bundan azaddur,
Has u havas içinde...”

“Savm (oruç), Salat, Hac, Zekat
Hicaptır aşıklara !
Aşık, bundan münezzeh,
Naz u niyaz içinde… “
Yunus Emre

saygı ve sevgilerimle
Hacı Bektaş-ı Veli'ye göre Oruç;

"Ey Derviş bil ki, oruç üç derecedir.

Birincisi halk (avam) derecesiİkincisi Seçkinlerin (havas) derecesi ve üçüncüsü ise seçkinlerin seçkinleri derecesidir.

Birinci derece orucu, karnı ve cinsel organları orucu bozan şeylerden korumaktır.

İkinci derece orucu, gözü namahreme bakmaktan, kulağı uygun olmayan sözleri duymaktan ve dili konuşmaktan korumaktır.

Üçüncü derece orucu ise peygamberlere ve evliyalara mahsustur ki, bunlar gönlü Hakk'tan gayri seylerden korur.

Nitekim Hz. Ali dünya bir gündür ve orada bizim için oruç vardır. demek ki, onun bütün ömrü oruç tutmakla geçmiştir."

Salatın sonu ilahi olgunluk; zekatın sonu gönlü Hakk'ın sevgisine vermektir. orucun sonu Hakk'da zenginleşerek yaratılış unsurlarından uzak durmaktır.

Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulur:

"... oruç benim içindir ve ben onu mükafatlandırırım."
( makalat-ı gaybiyye, s. 41

Saygı ve Sevgilerimle..
İsmişah! Bismişah Allah Allah...

Hakk, Dost, Zahir, Batın, Hazır, Gaib. Sırr-ül Sır Erenlerinin Gülcemallerine aşk...

Ber-Cemal-i Muhammed, Kemal-i İmam Hasan, İmam Hüseyin, Ali ra Bülende salavat...

Allahümme Salli Ala Seyyidina Muhammed-in ve ala Ali Muhammed...

Hayırlar Fet ola... Şerler def ola.. Hakk-Muhammed-Ali yardımcımız, yol göstericimiz... rehberimiz ola...


“….Artık ye, iç. Gözün aydın olsun. Eğer insanlardan birini görürsen şöyle de: Ben Rahman için Oruç adadım. Onun için bugün, insan cinsinden hiç kimseyle konuşmayacağım… MERYEM SURESİ AYET 26 ”

Bak suyun yiyeceğin hepsi önündedir
Onlardan ye, iç. Vücudunu güçlendir.

Şayet sana oğlundan sual eden olursa,
Ben Tanrı rızası için oruçluyum, bilhassa

Ağzım kapalı konuşamam, siz ne sorsanız de
Cevap istiyorsanız bebeğe (hz. İsa’ya) sorun işte
(Meryem Suresi 26)


Alevi-Bektaşilerin, Söz orucu Meryem suresine dayanır.. Yüce Allah, Meryem suresinde açıkça söz orucundan bahseder....

Öncelikle Bâtıni anlamda oruç bir ömür boyudur… Oruçtan maksat, Eline Diline Beline hâkim olmak, ez cümle İnsan-ı Kamil olmaktır…

Bu manada Oruç nefis terbiyesi içindir… Söz orucu sunun için tutlur ki, gözünle görmediğini söylememek,dedikodu yapmamak, diliyle kimsenin kalbini kırmamak, ağızdan kem söz çıkarmamak, her daim, iyiye güzele, ve Hakk olanı diline getirmek içindir..

Bu anlamda söz orucu dile hâkim olmak için, Tutulan oruçtur…

Nitekim Hacı Bektaş-ı Veli Orucu üçe ayırmıştır..

"Ey Derviş bil ki, oruç üç derecedir. Birincisi halk (avam) derecesi, İkincisi Seçkinlerin (havas) derecesi ve üçüncüsü ise seçkinlerin seçkinleri derecesidir.

Birinci derece orucu, karnı ve cinsel organları orucu bozan şeylerden korumaktır.

İkinci derece orucu, gözü namahreme bakmaktan, kulağı uygun olmayan sözleri duymaktan ve dili konuşmaktan korumaktır.

Üçüncü derece orucu ise peygamberlere ve evliyalara mahsustur ki, bunlar gönlü Hakk'tan gayri seylerden korur. Nitekim Hz. Ali dünya bir gündür ve orada bizim için oruç vardır. demek ki, onun bütün ömrü oruç tutmakla geçmiştir."

Saygı ve Sevgilerimle
PEKİ ORUÇ NASIL OLMALI NASIL TUTULMALI



"....Diyorlar ki oruç tuttuğumuzu niye görmüyor Allah, isteklerimizi denetlediğimizi neden fark etmiyor?

Deki:

Oruç tuttuğunuz gün keyfinize bakıyor, işçilerinizi eziyorsunuz. Orucunuz kavgayla, çekişmeyle, şiddetli yumruklaşmayla bitiyor. Akşam iftar sofralaınızda fakirler değil şölen salonlarınızda, haram laokmalarınızla yine kendi hemcinslerinizin karnını doyuruyorsunuz..

Deki onlara..


Bugünkü gibi oruç tutmakla sesinizi Arş-ı Ala'ya duyuramazsınız.


İstediğim oruç bu mu sanıyorsunuz?


İnsanın isteklerini denetlediği gün böyle mi olmalı?


Zalimin önünde boyun eğip Mazlumun garibanın hakkına mı girmeli


Siz buna mı oruç, Rabb’i hoşnut eden gün mü diyorsunuz?


Benim istediğim oruç; Haksız yere zincire, boyunduruğa vurulanları salıvermek, ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak, her türlü boyunduruğu kırmak değil mi?


Yiyeceğinizi açla paylaşmak değil mi?


Barınaksız yoksulları evinize alır, çıplak gördüğünüzü giydirir, yakınlarınızı gözetirseniz ışığınız tan yeri gibi ağıracak, çabucak şifa bulacaksınız…


Doğruluğunuz önünüzden gidecek, Rabb’in yüceliği artçınız olacak, o zaman yardım çağrılarınızı Rabb cevaplayacak, feryat ettiğinizde “İşte buradayım” diyecek!



Eğer boyunduruğa, başkalarını suçlamaya, kötü konuşmalara son verirseniz, açlar uğruna kendinizi feda eder, yoksulların ihtiyaçlarını karşılarsanız ışığınız karanlıkta parlayacak, karanlığınız öğlen gibi olacak!


Rabb her zaman size yol gösterecek, kurak topraklarda sizi doyurup güçlendirecek. İyi sulanmış bahçe gibi, tükenmez su kaynağı gibi olacaksınız.


O zaman Rabb’den zevk alacaksanız!


Halkınız eski yıkıntıları onaracak, geçmiş kuşakların temelleri üzerine yeni yapılar dikeceksiniz. “Duvardaki gedikleri onaran, sokakları oturulacak hale getiren” denecek sizlere… Alıntıdır..."

Saygı ve Sevgilerimle
Alevi inancında ramazan 3 gündür. ve dolunay vakitleri tutulur..

"Şehr-i Ramazan" ifadesindeki "ramazan" kelimesi bir ay ismi değil, Kur'an'ın indiği anı tanımlayan bir sıfattır. bu manada RAMAZAN KELİMESİ, YAKAN KAVURAN GÜN DEMEKTİR...

"ŞEHR" KELİMESİ İSE AYIN DOLUNAY ANINI TASVİR EDER. Bu manada

"Şehr-i Ramazan" lafzı, ramazan ayı değil, yakan kavuran günün dolunay vakti olarak türkçeye çevrilebilirki İşte kur'an böyle bir gün inmeye başladığı için bu zamanlarda oruç tutulur.

Acaba Kur'ani Kerim, Miladi olarak hangi ay inmiştir?

yapılan hesaplamalar Kur'an'ın ilk vahyinin 610 yilinin 10 Agustos unda indiğini göstermektedir.

Bu bağlamda, Bakara Suresi ayet yerli yerine oturuyor:


2:185 “Şehr-i ramazan”; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an, onda indirilmiştir. O halde kim EŞ-ŞEHR'E TANIK OLURSA onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır.

Türkçeleştirelim ayeti..




2:185 "...YAKAN, Kavuran Günün dolunay vakti; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an... İşte o vakit indirilmiştir. O halde kim dolunaya TANIK OLURSA onu oruçlu geçirsin.... Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır...."

Degerli canlar, Ayette geçen "RAMAZAN" İFADESİ YAKAN KAVURAN SICAK GÜN ANLAMINDA BİR SIFATTIR., Ramazan ayı olarak bilinen hicri takvimdeki ay ismi Ömer zamanında uydurlmuştur.

Dolayısıyla Kur'andaki ramazan ismi ile ay kasdedilmez... Bu bağlamda,

Sehr-i Ramazan. yakan kavuran sıcak günün dolunay vakti olarak türkçeleştirilebilir..

Dolayısıyla ramazan orucu, Kur'an miladi olarak 10 ağustos günü indiği için, ağustos dolunay vakti ramazan orucu olarak sabit bir şekilde tutulması gerekir.


"...Sayılı günlerde olmak üzere . Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa diğer günlerde kaza eder. oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir fakir doyumu kadar fidye gerekir. Bununla beraber kim gönüllü olarak hayır yaparsa, bu kendisi için daha iyidir. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır...." Bakara 184


1- Ramazan Orucuyla ilgili olarak Farz kılındığı söylenen ayetin orjinalinde gecen.. "Eyyamen Me'dudat" kelimesi yukarıda da verildiği gibi Sayıli gün manasina gelir

2-orjinalinde gecen.. "Eyyamen Me'dudat" kelimesi yukarıda da verildiği gibi Sayıli gün manasina gelir...Peki ama bu kac gündür? 3 gün müdür? 30 gün müdür? 300 gün müdür? Bununla ilgili Kur'an-ı Kerim'de ilgili ayette kesin bir ifade yer almaz

3-Kuran öncesi dönemde Ramazan denilen bir ay olduğuna dair bir kanıtta yoktur...."Ramazan adında ay ismi... ömer zamanında uydurulmuştur...

4-Ramazan sıfat olup “YAKAN KAVURAN” anlamlarına gelir.... Bu kök Kuran’da bir kere geçtiğinden karşılaştırma yapma imkanımızda malesef yoktur.

5- BAKAR :185'den bildiğimiz gibi.... “ŞEHR-İ RAMAZAN” Kuran’ın indiği zamandır

6- üzerine durulması gereken bir başka nokta ise... "ŞEHR" kelimesinin ne manaya geldiğidir?

Klasik (Eski) Arapça Sözlüklerinden olan bu kelimenin etimolojisi incelendiğinde, aynı kökten gelen “ EŞHERAT” sözcüğü... Hamileliği ilerlemiş bir kadını anlatmak için kullanılır.... “ŞEHİRET” kelimesi de benzer şekilde geniş ve kilolu bir kadını anlatmak için kullanılır....YANİ gerek kelimenin kendi ve gerekse aynı kökten gelen keliemelerin tüm etimolojik anlamları incelendiğinde “GENİŞ OLAN”.... “ GÖZE ÇARPAN”anlamı ve manası ön plana çıkmaktadır...

Peki geniş olan...Göze çarpan ayet dikkete alındığında ne anlama gelir? Ayet Kur'an'ın indiği zamanı anlatmaktadır... Araplarda zaman ayın konumuna göre belirlendiğine göre... Burada ayın dolanay konumuna dikkat çekilmiştir...


Söz konusu açıklamalar sonucunda ayet çevirimizi tekrar yapalım:

2:185 "...YAKAN, Kavuran Günün dolunay vakti; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an... İşte o vakit indirilmiştir. O halde kim dolunaya TANIK OLURSA onu oruçlu geçirsin.... Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır...."


ALLAH dilese idi pek ala basitce "otuz gün oruc tutun ramazanda" yahut "kirk gün oruc tutun " da diyebilirdi...Buna ragmen Yüce ALLAH böyle birsey söylememisdir...

Oysa Yüceler Yücesi Allah Kur'an'nında birçok ayette sayılardan bahseder...

7.142 "...Musa ile otuz gece için vaatleştik. Ve bunu, bir on ekleyerek tamamladık. Böylece Rabbinin belirlediği süre kırk geceye ulaştı. Mûsa, kardeşi Hârun'a dedi ki: "Toplumum içinde benim yerime sen geç, barışçı ol, bozguncuların yolunu izleme!..."

Görüldügü gibi ALLAH aciz olmayandır (hasa).... gerektiği yerde Sayilarla kullanandır... Bakın Yüce Allah Ramazan orucu ile ilgili bir sayı belirtmezken, Ne hikmetse Hz Musa ile nasil vaadlesdigini, kac gün Tur daginda durdugunu ayetine almakda...Demekki ALLAH dileseydi pek ala günlerin sayısini da belirtebilirdi...

Alevi-Bektaşi, Ramazan orucunu 3 (üç gün) tutandır... Çünkü Allah "sayılı gün" den ne anlaşılması gerektğini, yine Kur'anın da açıklayandır...

"... Allah'ı sayılı günlerde anın. Kim hemen iki gün içinde işini bitirirse ona günah yoktur. Kim de bunu geciktirir-ertelerse, sakınıp korunduğu takdirde ona da günah yoktur. Allah'tan sakının ve bilin ki, siz O'nun huzurunda haşredileceksiniz..." (Bakara Suresi 203)
bu konu altında neler yazdıgını okumaya korkuyorum Şahit.
Haberın olsun bazı konularını sılmek durumunda kalacagım zaman ıcersınde
Ben okumaya çalıştım, Alevilerin islam dininin Farzlarını kaldırıp yerine kendi zavallı beyinciklerinin getirdiği kuralalrı gördüm

insaın şöyle diyesi geliyor "be ey zavallı senin minicik beyninle düşündüğünü peygamber düşünmedimide Orucu oruç gibi tutmak farz oldu birde orucu kaldırıp yerine koyduklarınız zaten islamın kendisinde var.. bir müslüman hem orucunu tutar hemde temiz bir ahlaka sahip olur...sizi zavallılar gürüühu sizi, kendinize islamı bırakıp yeni bir din çıkartmışsınız...yazıklar olsun size Allah ıslah etsin düştüğünüz küfrün farkında değilsiniz...
Sayfalar: 1 2