İslami Forum

Tam Versiyon: alevilikle ilgili bazı gerçekler..
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Sayfalar: 1 2
Ahmed b. Hanbel Hz. Ali radiyellahü anh'tan şunu rivayet etmiştir: Beni Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellem çağırdı ve buyurdu ki, " Sende İsâ'ya benzer bir yön vardır. Yahudiler onu öylesine horlamışlardır ki, anasına iftira bile etmişlerdir. Hırıstiyanlar da öylesine sevmişlerdir ki, onu kendisine layık olmayan bir yere indirmişlerdir." Hz. Ali şöyle devam etti: Dikkat edin, iki grup, benim hakkımda kendilerini gerçekten mahvedeceklerdir. Birisi sevenlerdir ki, beni bende olmayan şeylerle öveceklerdir. Diğeri de horlayanlardır ki, bana olan kinleri onları bana iftiraya zorlayacaktır. Bakın, ben peygamber değilim. Bana vahiy gelmez. Ama ben gücümün yettiği kadar Allah'ın kitabına ve Resulüllahın sünnetine uygun iş yaparım. Size Allah'a boyun eğmeyi emrettiğim sürece hoşunuza gitse de gitmese de bana boyun eğemek görevinizdir. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I/160)
Hz. Ali hakkında aşırılık edenler iki gruptur. Biri ona aşırı sevgi besleyenler diğeri de onu aşırı derecede horlayanlardır. Hz. Ali 'nin ifadesi ile bunların her ikisi de kendilerini mahvetmişlerdir.
Hırıstiyanlar, Hz. İsa'ya olan aşırı bağlılıklarnıdan dolayı onu Allah'ın oğlu kabul etmişler, Tanrının Hz. İsa'nın şahsında insan kılığına büründüğünü söylemişlerdir.
= Ric'at İnancı=
İmamların ölümlerini kabul etmek istemedikleri için bazı aleviler ric'ata veya ruh göçüne inanmışlardır.
İran şiilerinin ric'ata inanır. Bunu şöyle açıklarlar :
" İmamiyenin, Ehl-i beytten gelen rivayetlere göre, Allah Teâlâ'nın ölenlerin bir bölümünü öldükleri surette dünyaya getireceğine, böylece de bir bölüğün yüceltileceğine, bir bölüğünün alçaltılacağına, gerçeklerin haklı olduklarının, zalimlerin haksız bulunduklarının meydana çıkacağına inançları vardır."
=Takiyye İnancı=
Bu inanç şöyle açıklanmaktadır :
Takiyye, bir toplumdan yahut birinden çeşitli suretlerde korunmak, mensub olduğu zümreyi o zümrenin malını canını, inancını zarardan emin etmektir. Bu, kendilerinden ve kendilerine uyanlardan zararı uzaklaştırmak, canlarını korumak, müslümanların düzeninini ve birliklerini sağlamak için Ehl-i beytin şiarıdır.
Takiyyenin sebep olduğu aşırılıklar :
Hz. Ali'nin 30 sene takiyye yaptığı, düşman olduğu halde dost göründüğü iddia ediliyor. Bu onun haşa, hilekar, iki yüzlü ve münafık tipli olduğu kanaatini vermez mi ?
Diğer taraftan Hz. Ali'nin ve ehl-i beytin dışında olanlar, onlara düşman oldukları halde iki yüzlülükle onlara dost görünmüş olmazlar mı? Sonuçta Resulüllah'ın bütün ashabı münafık ve iki yüzlü içi başka, dışı başka kişiler durumuna düşmezç mi? O zaman Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kendi ashabını iki yüzlü bir şekilde yetiştirmiş demektir.
HZ. ALİ'Yİ AŞIRI HORLAYANLAR
Hz. Ali'yi aşırı horlayanların başında Haricîler gelir. Bunlar başlangıçta Hz. Ali taraftarı iken Hz. Ali ile Muaviye arasında çıkan Sıffîn savaşında Muaviye, kaçmaya yeltendiği bir sırada bu zor durumdan kurtulmak için hakem tayini düşüncesini ortaya attı. Muaviye'nin ordusu, Kur'an-ı Kerim'i havaya kaldırdılar. Fakat Hz. Ali savaşa devamda kararlıydı. Daha sonra haricî adını alan bir grup önce Hz. Ali'yi hakem tayinine ve bilirli bir hakemi kabul etmeye zorladıkları halde daha sonra hakeme baş vurmayı büyük bir günah saydılar. Hz. Ali'nin, işlemiş olduğu bu günahtan dolayı tevbe etmesini istediler. Çünkü onlara göre Hz. Ali hakeme başvurmakla küfre girmişti. Nitekim kendileri de bu sebeple kafir olduklarını ve tevbe ederek yeniden islama girdiklerini sanıyorlardı. Haricilerden bir kısmı Hz. Ali'ye tabi olanları da müşriklikle suçluyorlardı.
yani alevilerin bir kısmı HZ.ALİ ra hakkında ifrata aşırılığa kaçmışlardır.hatta bazıları peygamberliğin HZ ALİye geldiğini ama HAŞA EFENDİMİZİN PEYGAMBERLİĞİ ALİNİN elinden zorla aldığını söylerler.ve bazı sapık inanışlarından dolayı bazı alevilerin küfre düştükleri ve o yüzden müslüman bir bayanın alevilerle evlenmeleri dinimizce yasaktır...
Buhârî'nin rivayetine göre Muhammed b. el-Hanefiyye diyor ki, babama (Hz. Ali kerremellahü veche'ye) sordum : Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemden sonra insanlarin en üstünü kimdir ? Dedi ki, " Ebubekr'dir. Ondan sonra kimdir, dedim. Dedi ki, Ömer'dir. Bundan sonrakinin Osman olduğunu söylemesinden korkarak dedim ki, "Sonra da sensin." Dedi ki, "Ben başka değil, sadece müslümanlardan biriyim." (Buhârî, Fedâil'üs-Sahabe, 5)
Bilindiği gibi bugün Şia, Hz. Ali'nin halifeliğini bir iman meselesi saymaktadır. Onlara göre imanın şartlarından biri de Hz. Ali'nin ve soyundan gelenlerin Hz. Peygamberden sonra halife olduklarına inanmaktır. Ezan okurken "Eşhedü enne Aliyye veliyyullah" demeleri bu inanç esasını ilan etmekten başka bir şey değildir.
İNŞAALLAH BU KARDEŞLERİMİZDE KURAN VE SÜNNET YOLUNA GİRERLER EN KISA ZAMANDA.''YAHUDİNİN TAHTA KILICI''DİYE BİR KİTAPTA OKUMUŞTUM KAHROLASI MASONLAR KENDİ İNANÇ VE İBADETLERİNDEN BAZI ŞEYLERİ ALEVİLİĞEDE SOKMUŞLAR.MESELA ALEVİLER İBADET YAPARKEN KIZLI-ERKEKLİ-ÇALGILI ÇENGİLİ İBADET YAPARLAR YAHUDİLERDEDE ÇALGIYLA İBADET İNANCI VARDIR...
rabbim o nlara hidayet versin ..
amınn kardesım onlara dogru yolu uyanmayı nasıp etsın mevlam
tesekkurlr...
TAKIYE
Sünniler, Alevileri takiye yapmakla itham ederler. Aleviler için içleriyle dışlarının birbirine uymadığını söylerler.
Aslında takiye, İslam’ın özünden kaynaklanan, Kuran’ın ve Peygamber sünnetlerinin içinden fışkıran bir inanç şeklidir.
Hayrettir ki Sünniler kendi kitaplarının, kendi sahihlerinin dediklerini inkâr etmeye yeltenirler. Yüce Kuran-ı Kerim Âli İmran süresinin 28. ayetinde “Müminler, müminleri bırakıp ta kâfirleri veli edinmesin ve kim bunu yaparsa Allah’tan ilişiği kesilmiş olur. Ancak onlardan gelebilecek bir tehlikeden sakınmanız başkadır. …” derken, Allah katında günah, sakıncalı ve yanlış sayılan bir durumun zarardan çekinilerek sadece dille söylenmesi, inanmış birisini kurtarmaya yetiyorsa, affedilebiliyor.
(Kaynak: Celâleddin Suyuti’nin Ed-dürül-mensur adlı eseri)

İbni Abbas’tan naklen, Yüce Allah: “Kâfirlerden ya da herhangi bir yerden gelebilecek tehlikelerden korunmak için…” demekle, inanmış bir insanın sadece diliyle tersini konuşup kendini kurtarması, yüce Allah tarafından affedilmektedir.

Nahl süresinin 106. ayetinde; “Kalbi iman ile sükûnet bulduğu halde dinden dönmeye zorlananlar dışında, her kim imanından sonra küfre kalbini açarsa, mutlaka onların üzerine Allah’tan bir azap gelir ve kendilerine çok büyük bir azap vardır.”
İbni Esir, ibni Münzir, İbni Ebu Hatim, Beyhaki, İbni Abbas’tan naklen diyorlar ki; iman ettikten sonra, Allah’a küfredenlere büyük bir azap ceza vardır. Ancak buna zorlananlar, kalpleriyle inandıkları halde dil ile küfredenler bundan müstesnadır, bunlara ceza yoktur. Yüce Allah, inananların niyetine ve yürekten olan inançlarına göre değer verir.

Büyük Sünni alimler, bunların olmasında bir sakınca olmayacağını söylerken, Sünniler bu bağlamda Alevilere nasıl itham yükleyebiliyorlar? Sünnilerin en tanınmış sahih ve mesnedleri, bu yapıcı yalanlara cevaz veriyor. Böyle iken, Bunu yapıyorlar diye Alevilere saldırıyorlar. Bu yüzden de Emevi ve Abbasiler, Alevileri az mı katledip, zulmettiler?

Ehlibeyt, kendilerini korumak ve savunmak için takiyeye başvurmuşlardır. Kendileriyle birlikte, onların yanında olanları tehlikelerden, zarardan, zulümlerden, fitnelerden, saldırılardan korumak ve kurtarmak için takiye yapmışlardır.
Oysa Sünnilerin böyle bir sıkıntısı yoktu. Onlar, hep hükümdarların yanındaydılar. İnançları yüzünden, düşman ve saldırılar karşısında kalmamışlardır, zulüm görmemişlerdir. Bu durumda takiye’yi inkâr etmeleri doğaldır. Emevi ve Abbasilerin istekleri doğrultusunda, Alevilere itham ve iftira düzeceklerdir. Sünnilerin tutumu bu yolda gelişmiştir.
Kaldı ki, yüce Allah (c.c) bu bağlamda ayetler indirmiştir. Kullanılabilecek ayrıca hükümler bildirmiştir.
Takiye konusu, Sünnilerin düşündüğü gibi sadece nifak yorumu ile izah edilemez. Çünkü nifak denilen şey, küfrü gizleyerek imanı gösteriş olarak ortaya çıkarmaktır. Nifakta, küfrü saklamak ve imanı yalandan gösterme gayreti vardır. Takiye’de ise, imanı gizlemek ve zor bir durumdan kurtulmak için küfrü gösterme şekli vardır.

Açık iman + küfrü saklamak =Nifak

Açık bir küfür + saklanılan bir iman = Takiye

-----------------------------------
NOT: Dr. Muhammed et-ticani Es-semavi'nin "Alevilik Ehlibeyt'in yolu" adlı kitabıdan alıntıdır.
Anadolu Alevileri olarak bilinen Bektaşiler Alevi değildir. Alevilik başka, Bektaşilik başkadır. Karıştırmayın!

Kim hangi dinin emrini yapıyorsa o dindendir, kim hangi önderin tavsiyesini uyguluyorsa o kişiyle beraberdir.

Gerçek bir Alevinin yaptığı her ibadetin şekli 12 imamların (Ehlibeyt imamları) sözlerine ve tavsiyelerine uygun olmalıdır.
Çünkü Kuran-ı Kerim'i en iyi onlar biliyor ve peygamberimizin sünnetini en iyi onlar aktarıyordu.
herkes bırsey soyluyor
evet her kafadan başka şey çıkıyor...

ben bazı inançları anlamıyorum yaa sen git peygamberimizin kabrini ziyaret et, yanında yatan hz. ebu bekire terlik fırlat ki o ehli beytten biri..
Sayfalar: 1 2