Zalim olmamak kendi elimizde olur mu? Zalim, kur-an ayetlerini inkar eden kişilere denir. Zalim olmamak için, kelime-i şahadet getirerek dine girilmelidir. Dine girmeden önce kişi zalim olur. Kelime-i şahadet" Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh."diyerek olur. Bu sözle dine girilir ve müslüman olunur. Dine girilince dinin farzları ve sünnetleri yapılmaya çalışılır. Kul hakkına girmemeye çalışmalıdır. Ve hakkı geçen insanlardan helallik alınmalıdır. Kul hakkının affı yoktur. Kul hakkına girilince sevaplarımızın bir kısmı hakkına girdiğimiz kişiye verilir. Sevap kalmazsa hakkına günahı kendimize yüklenir. Büyük günah işlenirse tövbe edilmesi gerekir. Örnek tövbe duası:"Tevbe ya Rabbi estağfirullah,tevbe ya Rabbi estağfirullah,tevbe ya Rabbi estağfirullah.    "diyip kelime-i şahadet getirerek tövbe edilebilir. Yada tövbe namazı kılınabilir. Tövbe namazı iki rekattır. Dinden çıkacak küfür veya isyan gibi durumlar olursa, "Lâ ilâhe illallah diyerek iman tazelenir. Yada iman tazeleme duası okunur. Iman tazeleme duası " Allahümme innâ ürîdü en üceddidel imâne tecdîden bir kavli lâ ilâhe illallâh Muhammedur resûlullah." denir ve üç defa tekrarlanır. Bu şekilde zalim olduktan sonra dine yeniden girilir ve müslüman olunur. Ölmeden öncede imanlı ölünmelidir. Yani ölmeden evvel şeytana kanmamalıdır. Ve ölüm anında yine imanlı olunmalıdır. Ölüme yaklaşan kişiye "Lâ ilâhe illallah" demek telkin edilmeli ve ölmeden önce son söz" Lâ ilahe illallah" olmalıdır.

Bırak demişler sarhoşu.. Yıkılana kadar gitsin..! İyi yolculuklar.

Benim burada anlattıklarım en temel olan bilgiler. Yani dine girmek ve dinden çıkmak ile ilgili. Zaten yapılması gereken çok farz ve sünnet ve çok ilim var. Hepsi bir arada bir konuya sığdırmamız imkansız. Benimde yapılması gerekenlerin hepsini saymam imkansız burada. Ben bu konuda en temel ilimi yazdım. Daha çok bilgi kendiniz alimlerin kitaplarından öğrenebilirsiniz. Saygılar.

Rahman ve Rahim olan Allah'a karşı kul hakkını affetmeyeceğine dair iddianızın delili nedir? nice günahlar varken.

''Allah, kendisine şirk koşulmasını kesinlikle bağışlamaz. Bunun altındaki günahları ise dilediği kimse için affeder. Kim Allah’a şirk koşarsa, hiç şüphesiz korkunç bir iftirada bulunmuş, pek büyük bir günah işlemiş olur.''  (Nisâ sûresi : 48 - Nisâ sûresi : 116)

De ki: “Rabbim açık ve gizlisiyle yüz kızartıcı bütün çirkin fiilleri, her türlü günahı, haksızlık edip ölçüyü aşmayı, ilâh kabul edilebileceklerine dair haklarında Allah’ın hiçbir delil indirmediği birtakım nesneleri O’na ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır. (  A'raf 33 )

Hz. Muhammed s.a.v peygamber olduktan sonra, islamın beş şartı ve imanın altı şartı bulunduğunu söylemiştir yani bildirmiştir. İslâm,ın beş şartı:"1-Kelime-i şahadet getirmek 2-Senede bir ay ramazan orucu tutmak.3- Beş vakit namaz kılmak 4- Kudreti olanın önünde bir defa hacca gitmesi 5- Zengin olanın bir defa malının zekatını vermesi." İlk şartı yerine getiren dine girmiş olur. Kelime-i şahadet şudur:" Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh." (Allah'tan başka ilah olmadığına şahadet ederim, Muhammedin onun kulu ve resulü olduğuna şahadet ederim.)demektir.

İmanın ise 6 şartı vardır:"1-Allah Teala'nın birliğine inanmak 2- Allah Teala'nın meleklerine inanmak 3- Allah Teala'nın gönderdiği kitaplara inanmak 4- Allah Teala'nın peygamberlerine inanmak 5- Ahiret gününü öldükten sonra dirilişe inanmak 6- Kadere yani hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna inanmak."

Dinden çıkmak küfür olan söz ve işleri yapmak yada dinden dönmek anlamına gelir. Mesala müslüman olduktan sonra ateist olmak gibi durumlarda kişi dinden çıkar. Harama helal demek,helala haram demek, kafire Allah razı olsun demek,sünnetleri küçümsemek, şeytanın düşüncesini benimsemek, farzlara ehemmiyet vermemek, haramları aldırış etmeden işlemeye devam etmek,küçük günahta ısrarcı olmak,işlediği günaha pişman olmamak gibi küfür sayılan iş ve söz vardır. Bu durumlarda gusül abdesti alıp tövbe etmek ve iman tazelemek gerekir. Fakat gerçekten pişman olmak gerekir.
Kendine dini sorulunca Elhamdülillah müslümanın demesi gerekir birde. Dinde kalmak için alimlerin kitapları okunabilir ve yapılmaya gücü yettiğince gayret göstermelidir.

Bunun dışında birde şu var, tam müslüman olanda vardır,tam müslüman olmayanda. Tam müslüman çoğu zaman imanlıdır günah pek işlemez, bu yüzden kolaylıkla azap görmeden cennete girer. Birde tam müslüman olmayan vardır,çoğu zaman imansızdır,çok günaha girer,beş bin yıl gibi uzun sürelerce cehennemden çıkamaz.

Kul hakkının affolmayacağını dini programlarda çok kez duymuştum. Cuma namazlarında vaaz verirken hutbede hocalar tarafından pek çok dile getirilen bir konudur. Bulduğum hadislerden bir kaç tanesini yayınlıyorum.

Ebû Hüreyre"den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse iflas eder de (borçlu olduğu) biri, kendi malını (onun yanında) olduğu gibi bulursa, bu malı almaya (başkasından) daha fazla hak sahibidir. ”
(M3990 Müslim, Müsâkât, 24)
***
Ebû Hüreyre"den nakledildiğine göre, bir gün Resûlullah (sav), “Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu. Ashâbı, “Bize göre müflis, parası ve malı olmayan kimsedir.” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber, “Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekâtla gelir. Aynı zaman şuna sövmüş, buna iftira etmiş, şunun malını yemiş, bunun kanını dökmüş ve şunu dövmüş bir hâlde gelir. Bunun üzerine iyiliklerinin sevabı şuna buna verilir. Üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yüklenir. Sonra da cehenneme atılır.” buyurdu.
(M6579 Müslim, Birr, 59)

 " Kim birinin hakkını yediyse ahirette zor duruma düşmemek için o kişinin gönlünü alın, helalleşin. Borcu olan bir kişi cennete giremez. "

“Ey insanlar! Kimin üzerine geçmiş bir hak varsa onu hemen ödesin, dünyada rezil rüsvâ olurum diye düşünmesin! İyi biliniz ki; dünya rüsvâlığı âhirettekinin yanında pek hafiftir.” buyurdu. (İbn-i Esîr, el-Kâmil, II, 319; İbn-i Sa’d, II, 255)

“Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, nâmusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa, altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyâmet günü gelmeden evvel o kimseyle helâlleşsin. Yoksa kendisinin sâlih amelleri varsa, yaptığı zulüm miktarınca sevaplarından alınır, (hak sahibine verilir.) Şayet iyilikleri yoksa, zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir.” (Buhârî, Mezâlim 10, Rikâk 48)

“Şehîdin, kul hakkı dışındaki bütün günahlarını Allah Teâlâ mağfiret eder.” (Müslim, İmâre, 119)