Şüphe hakikate götürür mü?

Şüphe hakikate götürür mü?

Bu konu benim de aklımı kurcalamıştı. Bu düşüncenin İslami olmadığını gördüm.

İlim hakikate götürür.
İlme de merak götürür.

Günümüzde bil hassa ateistlerin öne sürdükleri şeydir şüphenin hakikate götürdüğü söylemi.
Fakat İslam şüpheyi kabul etmez.
Şüphenin olduğu yerde iman yok demektir.

Halbuki merak öyle değil.

Aslında konu uzun ama şimdilik bu kadar yazayım.

Hakikat doğru bilgi anlamında ise bir noktaya kadar düşünmenin yöntemi olarak kullanılabilir.
Fakat Hakkın bilgisi söz konusu ise metafizikte yetersiz,hatta yanlış mantık süreçlerine ve sonuçlarına çıkarabilir.
Burda şüphenin kendisi kadar şüphe edenin niyeti,birikimi,mantık yapısı,ortamı ,şüphenin konusu vb. şeklindeki değişkenler de dikkate alınmalı.

Benim fikrimce hangi meselede şüphe ettiğine göre değişir.İmani meselelerde şüphe etmek küfre götürür örneğin.

Bu konu benim de aklımı kurcalamıştı. Bu düşüncenin İslami olmadığını gördüm.

İlim hakikate götürür.
İlme de merak götürür.

Günümüzde bil hassa ateistlerin öne sürdükleri şeydir şüphenin hakikate götürdüğü söylemi.
Fakat İslam şüpheyi kabul etmez.
Şüphenin olduğu yerde iman yok demektir.

Halbuki merak öyle değil.

Aslında konu uzun ama şimdilik bu kadar yazayım.

Kalb görerek inanmak istiyor. Bu süreçte de şüphenin merakla karışmış olması doğal bir şey değil mi?

Hakikat doğru bilgi anlamında ise bir noktaya kadar düşünmenin yöntemi olarak kullanılabilir.
Fakat Hakkın bilgisi söz konusu ise metafizikte yetersiz,hatta yanlış mantık süreçlerine ve sonuçlarına çıkarabilir.
Burda şüphenin kendisi kadar şüphe edenin niyeti,birikimi,mantık yapısı,ortamı ,şüphenin konusu vb. şeklindeki değişkenler de dikkate alınmalı.

Benim fikrimce hangi meselede şüphe ettiğine göre değişir.İmani meselelerde şüphe etmek küfre götürür örneğin.

Var mıyım yok muyum ondan bile şüphem var

Bu konu benim de aklımı kurcalamıştı. Bu düşüncenin İslami olmadığını gördüm.

İlim hakikate götürür.
İlme de merak götürür.

Günümüzde bil hassa ateistlerin öne sürdükleri şeydir şüphenin hakikate götürdüğü söylemi.
Fakat İslam şüpheyi kabul etmez.
Şüphenin olduğu yerde iman yok demektir.

Halbuki merak öyle değil.

Aslında konu uzun ama şimdilik bu kadar yazayım.

Kalb görerek inanmak istiyor. Bu süreçte de şüphenin merakla karışmış olması doğal bir şey değil mi?

İman ikiye ayrılır taklidi iman ve tahkiki iman.
Siz tahkiki imanı arıyorsunuz ki doğrusu da bu.
Tahkiki iman da üçe ayrılıyor.

-İlmel yakin. İlmen iman. Okuyarak, dinleyerek, duyarak ve aklederek elde edilmiş iman
-Aynel yakin. Görerek iman. Örneğin yaratılmışlara bakarak O'nu görmek. Ya da varlığınıı hissetmek.
-Hakkel yakin. O imanı yaşamak, vakıf olmak.

Hz Musa'nın Tur dağında Allah Teala'yı görmek istemesi şüphe değil hakkel yakine erişmekdi.

Burada ve hiçbir imanda şüpheye yer yoktur. Çünkü şüphe varsa iman yoktur. Hangi ateist şüphe etmiyor? Hangi ateist gerçekten merak edip araştırma yapıyor da iman etmiyor?

Hakkel yakine nasıl erebiliriz?

Araştırmak,sorgulamak,neye inandığını tam manasıyla bilmek hakikate götürür.Tabi ki bunda niyet önemli.Bir yanlış aramak istiyorsan şüphen seni buna götürür yani yanlışa götürebilir. Sadece hakikati aramak için araştır.

Hakkel yakine nasıl erebiliriz?

"Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım (aynî veya kifaye) şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mü'min kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem."(Buhârî, Rikak 38.)

"Allah Teala Hazretleri diyor ki: Ben, kulumun benim hakkımda yaptığı zanna göreyim. O , beni zikretti mi onunla beraberim. Eğer o beni nefsinde zikrederse ben de onu onunkinden daha hayırlı bir cemaat içerisinde zikrederim. O bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir zira yaklaşırım, o bana bir zira' yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim." [Buhari, Tevhid 50; Müslim, Zikr 2, (2675); Tirmizi, Da'avat 142, (3598)]

İkisi de kutsi hadistir.
Bu hadislerin şerhlerine bak. Her kaynağa bak bir kaynağa bakıp anladım deme. Bu iki kutsi hadis aradığın cevabı söylüyor.