Her nefis ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz. Ankebut-57
Bu dünya hayatı sadece bir eğlence ve oyundan ibarettir. Asıl hayat ahiret yurdundaki hayattır. Keşke bilseler! Ankebut-64
sümer tabletleri
sümer tabletleri
Sümerler milatta önce 4000-2000 arasında yaşamış kadim bir medeniyetin insanlarıdır. “Uyaran bir peygamber gelmiş olmayan hiçbir millet yoktur.” (Fatır, 35/24) mealindeki ayette ifade edildiği üzere, Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e kadar gelmiş geçmiş bütün insanlara mutlaka bir peygamber gönderilmiştir. Zaten, İslam inancına göre, bir peygamberin mesajını duymayan insanların sorumlulukları da yoktur. “Biz bir peygamber göndermedikçe kimseye azap etmeyiz” (İsra, 17/15) mealindeki ayette bu gerçeğin altı çizilmiştir.
- İşte bu açıklamalardan anlaşıldığı üzere, yaklaşık 2000 yıllık bir zaman diliminde tarih sahnesinde yer alan Sümerlere de bir çok peygamber gönderilmiştir. Sümer medeniyetinin güzel ve doğru yanları, bu peygamberlerin öğrettikleri ilahi vahiy ışığında şekillenmiştir.
Bu sebeple, daha sonraki semavi dinlerin bildirdiği bazı hakikatlerin Sümerler döneminde de söz konusu olması, bu dinlerin oradan kopyalandığını değil, bütün dinler gibi Sümerlerin medeniyetinin de aslı semavi dinlerin öğretilerine dayandığını göstermektedir.,
Nitekim, Hz. İbrahim, Sümerlerin son devrelerini yaşadığı m. ö 2. bin yılında yaşamıştır.
Demek ki, uzun bir süre yaşayan Sümer medeniyetinin kaynağı olan dinlerden sonra, Hz. İbrahim ile başlayan yeni bir dönemde artık İbrahimi dinler devri başlamıştır. Bu her iki medeniyetin kaynağı da Allah’ın gönderdiği dinlerdir.
- Şu anda ayakta olan ve binler seneden beri devam eden İbrahimi dinlerin hepsi Orta doğu coğrafyasında yer aldığı için, insanların bu konudaki bilgilerinin kaynağı, yaşayan bu dinler olduğu için, bildiklerimiz de ister istemez yalnız bu coğrafyadaki dinlerle sınırlı kalmıştır.
Yoksa, yukarıdaki ilgili ayette geçtiği üzere, insanların bulunduğu her bölgeye mutlaka peygamberler gönderilmiştir. İslam literatüründe sayısı 124 bin olarak bilinen bu peygamberlerden sadece bir kısmı Orta doğuda geldikleri bilinmektedir.
Nitekim, İmam Rabbani Hindistan bölgesinde bir çok peygamberin geldiğini keşif yoluyla gördüğünü bildirmiştir. “Hindistan’da görülen Allah’ın sıfatları ve onları tenzih ve takdis eden bazı bilgilerin ve daha başka önemli bilgilerin gerçek kaynağı o peygamberlerdir.” manasına gelen İmam Rabbani’nin açıklamaları vardır. (bk. Arapça, el-Mektûbât, 259. Mektup, 1/313-315)
Demek ki, semavi dinler yalnız Orta doğuya mahsus değildir.
Bununla beraber, Hz. Adem’in ve Hz. Havva’nın cennetten dünyaya gönderildikleri zaman, ilk buluştukları bölge Orta doğu olması da, insanlığın ilk beşiği olan bu bölgede bir çok peygamberlerin gelmiş olması, işin tabiatının gereğidir.
- Enbiya suresindeki “Big bang” teorisine işaret eden ayetin verdiği bilginin Sümerlerde de olduğuna dair soruya gelince; şunu söyleyebiliriz:
a) Önce bu bilginin Sümerlerde de olduğuna dair (Sümer kaynaklı) sağlam bir belgenin gösterilmesi gerekir. Bu belge gösterilmediği sürece, bu iddia (başka bazı konularda da görüldüğü gibi) bir kısım dinsizlerin yaptığı palavradan öteye geçemez.
b) Şayet böyle bir belge gösterilirse, bu takdirde yukarıda belirttiğimiz gibi, o devirdeki Allah’ın peygamberlerinden alınmış bir bilgi olduğunda şüphe yoktur. Çünkü, insanların o devirde böyle bir ontolojik meseleye vakıf olması düşünülemez.
c) İslam’daki bu bilginin Sümerlerden kopyalandığını iddia etmek kadar akıldan uzak bir iddia olamaz. Çünkü, Kur’an’da açıkça ilan edildiği üzere, Hz. Muhammed gibi okuma-yazması olmayan bir insanın yetiştiği çok cahil bir çevrede, cehaletin kol gezdiği bir dönemde, bir Sümer yazısını okuyup ondan kopyalar almasını düşünmek için gerçekten akıldan istifa etmek gerekir.
d) “Çoğu uzmana göre insanlık tarihinin en önemli buluşu olan yazının, ilk olarak M.Ö. 3500 yıllarında Sümer rahipleri tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Sümer rahipleri yazıyı, tapınak ve depolarda bulunan malları kaydetmek amacı ile kullanmışlardır” ifadesinden de Sümerlerde dinin ve din adamları rahiplerin bulunduğunu göstermektedir.
Demek ki Sümerlere vahiy yoluyla bazı bilgileri öğreten Allah, aynı bilgileri daha sonraki dinlerle de vahiy etmiştir.
Demek ki, bilgili kopyalama yok, kaynak birliği vardır.
Demek ki görmüyorsun, sana gösteriliyor.
- Bu açıklamalar kesin olmamakla beaber, anlaşılıyor ki, Sümerlerde din olgusu önemli bir yer tutmaktadır. Dinlerin ilk defa Orta Doğu'da başladığı bilinmektedir.
- Ayrıca, Kur’an’da adı geçen Hz. İbrahim (as)’den de önce var olduklarına göre, Sümerliler için Hz. Nuh (as)’tan başka bir peygamberin adını veremiyoruz. Tabii ki, Kur’an’da adı geçmeyen binlerce peygamber gelmiştir.
Elmalılı Hamdi Yazır Nuh Suresi 1-3. ayetlerin tefsirinde şöyle der:
“Kavmine gönderdik.” Burada Hz. Nûh’un bütün insanlara değil, kavmine gönderildiği anlaşılıyor. Zira peygamberler içinde bütün insanlara gönderilmiş olmak Peygamberimiz (asm)’e ait bir özelliktir. O zaman yeryüzünde ne kadar insan ve hangi kavimler vardı ve yeryüzünün nerelerinde insanlar yaşıyordu, onu da ancak Allah bilir. Bununla beraber Alûsî’nin açıklamasına göre denilmiş ki, Hz. Nûh’un kavmi Arap yarımadası ve ona yakın yerlerde oturuyordu. Meşhur olan da onu Kûfe topraklarında yani Irak’ta yaşadığı ve orada kendisine peygamberlik görevi verilmiş olmasıdır..." (Hak Dini Kur'an Dili)
Hz. Nuh (as)’un yaşadığı tarih ve coğrafya ile Sümerlerin yaşadığı tarih ve coğrafya örtüşüyor.
Bazı bilgilere göre, Hz. Nuh’un adı Sümer dilinde Ziusudra’dır. Zisudra destanı yaklaşık olarak M.Ö. 2900 yılında geçiyor ve M.Ö. 2600 de tabletlere yazılıyor..
Bu konuda kesin bir şey söylemek şu anda mümkün görünmüyor. İleride yeni arkeolojik keşifler bu konuya da ışık tutabilir.
Demek ki görmüyorsun, sana gösteriliyor.
Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi