kişinin az ile yetinmemesi,
sürekli olarak halinden şikâyet etmesi…
Şükürsüzlüğün en büyük alametlerinden biridir bu.
Sürekli her şeyi yetersiz görüyor,
her şeyin daha fazlasını istiyorsa bu insan şükür kelimesini kullansa bile dili şükrediyor ama davranışları şükretmiyor manasına gelir.
Bu tarz davranışların arka planında da genellikle şu vardır;
kendilerinin egoları yüksektir,
kendilerini çok iyi şeylere layık görme eğilimindedirler.
Hayat felsefeleri de konformizme yakındır.
Egoizm ile konformizm burada birleşmektedir.
Birleştiği zaman lükse düşkünlük oluyor,
medeniyet fantezilerine düşkünlük artıyor
ve bu kişide sürekli bir mutsuzluk hali oluşturuyor.
Bunun çözümü yaşam felsefesini belirlemekten geçer.
Sıradan şeyler ile mutlu olmayı öğrenmeliyiz,
sahip olduğumuz şeylerin kıymetini bilmeliyiz.
Her insan hayat standartları iyi bir şekilde yaşamak ister ama gücümüzün yeteceği şey var yetmeyeceği şeyler var.
Eş, gücünün yetmediği şeyleri hedeflerse,
bunun için borca girip birçok şeyini feda ederse kendi psikolojik sermayesini yanlış kullanıyor demektir.
Rahatına düşkün olma, konformizm,
bu çağın hastalıklarından birisidir.
Bunun arka planında da şükürsüzlük vardır.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan