“Ey Farslı, gel de şunu taşı” dedi.
Hazret-i Selman çuvalı yüklenip onu takip etti. İnsanlar Hazret-i Selman'ı (radıyallâhü anh) gördükçe selâm veriyorlardı. Adam onlara:
“Bu zât kimdir?” diye sorunca,
“Selmân-ı Fârisî'dir” dediler. Adam hemen özür dileyerek: “Efendim, vallâhi sizi tanıyamadım, çuvalı bana veriniz” dedi. Lâkin Selman (radıyallâhü anh) şöyle buyurdu:
“Hayır, ben bu yaptığımla üç türlü hayır kazanacağımı umuyorum.
Birincisi, kibirden kurtulmuş oluyorum.
İkincisi, bir Müslümanın ihtiyâcını karşılamakta ona yardımcı oluyorum.
Üçüncüsü, eğer senin dediğin şeyi yapmamış olsam, sen onu benden daha zayıf kimseye taşıtacaktın. Ben o zayıfı korumuş oluyorum.”
(Hilyetü'l-Evliyâ)
*
Demek ki görmüyorsun, sana gösteriliyor.