You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Şafii Mezhebinde Namazın Sünnetleri

Şafii Mezhebinde Namazın Sünnetleri

kıdemli üye
Şafii Mezhebinde Namazın Sünnetleri
Fıkıh'ta sünnet, Hz. Peygamber'in vacib olmayarak yapmış olduğu şeyleri ifade eder. Namazın sahih olması için birtakım şart ve rükûnların olduğunu söylemiştik. Bir de namaz kılan kişiden istenen, namazın bir­takım sünnetleri vardır. Fakat bunlar farz gibi zorunlu olarak istenmez. Bu sünnetlere riayet eden sevap alır, riayet etmeyen ise günahkâr olmaz. Bu sünnetler namazdan öncej namaz içinde ve namazdan sonra olmak-üzere üç kışıma ayrılır:

A.Namazdan Önceki Sünnetler

Namazdan önceki sünnetler üç tanedir:
1. Ezan.
Ezanın tarifi, delilleri, şartlarının beyanı ve bununla ilgili meseleler daha önce geçmişti.
2. İkâmet (Kamet)
Kâmet'in tarifi, şartlarının beyanı, ezan ile kamet arasındaki farklar daha önce zikredilmişti.
3. Sütre
Kişinin namaz kılarken önüne -duvar, direk, baston gibi- bir sütre alarak önünden geçenlerle kendi arasında bir perde yapması, hiçbir şey yoksa önüne bir çizgi çekmesi sünnettir.
Abdullah b. Ömer şöyle rivayet ediyor: "Hz. Peygamber bayram günü (namaza) çıktığında (hizmetçisine) bir harbe taşımasını emrederdi. (O harbe namazda) karşısına dikilir, kendisi de ona doğru namaz kılar, halk da arkasında namaza dururdu. Bunu seferde de yapardı".[1]
En efdal olanı, sütrenin secde yerine yakın olmasıdır; zira Sehl b. Sa'd şöyle rivayet ediyor: 'Hz. Peygamber'in musallası (namaz kıldığı yer) ile (kıble cihetindeki) duvar arasında bir davar geçebilecek kadar yer vardı1.[2]

B. Namaz İçindeki Sünnetler


Namaz içindeki sünnetler ikiye ayrılır:
1. Eb'az
2. Heyet
Eb'az, namazda terkedildiği takdirde sehiv secdesiyle telafi edilmesi­nin sünnet olduğu şeylerdir.
Heyet, terkedildiği takdirde sehiv secdesiyle telafi edilmesinin sünnet olmadığı şeylerdir.
Sehiv secdesini ve onunla ilgili hususları namazın amelleri bahsinde açıklayacağız. Namazdaki eb'âzlar ise şunlardır:

Eb'âz


a. Birinci Teşehhüd
Birinci teşehhüd, arkasından selâm gelmeyen teşehhüd'dür. Bu da öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarında ikinci rekattaki oturuştur. Bu oturuşta teşehhüd okumak sünnettir. Çünkü namazını güzel kılmayan bir kişiye Hz. Peygamber şöyle demiştir:
Namazın ortasında oturduğun zaman önce istikrar bul, sonra sol ayağını yay, sonra teşehhüd oku.[3]
Bu teşehhüd'ün sünnet olduğunun delili, Abdullah b. Buhayne'nin rivayet ettiği şu hadîstir: 'Hz. Peygamber bir namazda bize iki rekât kıldırdı. Sonra (birinci teşehhüd için) oturmadan kalktı. Cemaat (ona uya­rak) ayağa kalktı. Namazını tamaladığı zaman biz selâm vermesini bekler­ken selâm vermeden önce tekbir aldı ve oturduğu halde (yanılmaktan dolayı) iki secde yaptı, sonra selâm verdi'.[4]
Eğer bu teşehhüd rükün olsaydı, Hz. Peygamber onu yerine getirir, sehiv secdesiyle telafi etmezdi.
b. Teşehhüd'den sonra Hz. Peygamber'e salâvat getirmek. Salâvat terkedildiği zaman sehiv secdesi yapmak onu telafi eder.
c. Birinci teşehhüd için oturmak.
Böylece birinci teşehhüd'de-, oturmak, teşehhüd okumak ve Hz. Pey­gamber'e salât etmek olmak üzere üç tane sünnet olduğu anlaşılmaktadır.
4. Rükün olan son teşehhüd'den sonra Hz. Peyğamber'in âline salât etmek.
Son oturuşta rükün olan teşehhüd'ü okuduktan ve Hz. Peygamber'e salâvat getirdikten sonra Hz. Peyğamber'in âline de salât etmek sünnet'tir. Çünkü salât'ın lafzında âl kelimesi de geçmektedir.
5. Sabah namazında ikinci rekâtın itidaline kalkıldığında, Ramazan'ın ikinci yarısında, vitir'in son rekâtında ve hangi namazda olursa olsun son rekâttaki itidâl'de felaketler için kunut okumak sünnettir.
Enes b. Mâlik şöyle rivayet ediyor: 'Hz. Peygamber dünyadan ayrılıncaya kadar sabah namazında kunut yaptı[5]
Enes b. Mâlik'e, Hz. Peyğamber'in sabah namazında kunut yapıp yapmadığı sorulduğunda, şöyle demiştir:
- Evet, kunut yaptı.
- Rükû'dan önce mi sonra mı?
- Rükû'dan sonra az bir müddet[6]
Namaz kılan kişi hangi lafızla olursa olsun Allah'a övgü ve duada bulunursa kunut sünnetini yerine getirmiş olur. Meselâ Aüahummağfirli yâ gafuru dese yeterlidir. Kunut'un en mükemmel şekli ise, Hz. Peygamber'den rivayet edilen kunut duasını okumakla yerine getirilmiş olur.
Hasan b. Ali şöyle demiştir: Hz. Peygamber bana birkaç kelime öğ­retti, vitir'de onları okuyordum:
Ey Allahim! Verdiğin hidayetinde beni daim kıl! Verdiğin afiyetlerle beni afiyette kıl. Emanına aldığın yerde beni de emanına al! Bana verdiğini mübarek kıl! Kaza ettiğin şeyin şerrinden beni koru! Sen hükmedersin, fakat kimse sana hükmedemez. Senin dost edindiğin zelil kılınamaz. Senin düşman olduğun aziz olamaz. Sen yücesin, ey Allahım sen büyüksün.[7]
İmam'ın bu lafızları cermsigası olarak; ihdini yerine ihdim, afini ye­rine afim, tevelhnî yerine tevellena şeklinde okuması gerekir.
Hişam'ın, Muhammed b. Sirin'in ashabından rivayet ettiğine göre Ubey b. Ka'b (Ramazan'da) onlara imamlık yapıp Ramazan'ın son yansında kunut yapmıştır.[8]
Ebu Hüreyre şöyle rivayet ediyor: 'Hz. Peygamber sabah namazının ikinci rekâtında başını rükû'dan kaldırdığı zaman ellerini kaldırıp kunut duası okurdu'.[9]
Âlimler şu ibarenin eklenmesinin de müstehab olduğunu söy­lemişlerdir.
Namazın Sünnetleri
Hükmettiğine karşılık hamd sana mahsustur. Ey Rabb'imiz! Senden mağfiretini diler ve sana yöneliriz. Peygamber Efendimiz (en-Nebiyyü'l-timmî olan) Hz. Muhammed'e, âline ve ashabına salât u selâm eyle! Nitekim bu hususta dua ve zikirden sonra Hz. Peygamber'e getirilen
sa/âvat hakkında sahih hadîsler vardır.[10]
Kunut okurken elleri kaldırmak sünnettir. Ellerin iç kısımları göğe doğru olmalıdır.
• Heyetler
Biz daha önce heyetlerin, namazın sünnetlerinden olduğunu, terke-. dilmesi halinde sehiv secdesiyle telafi edilmesinin sünnet olmadığını, Eb'azlann ise sehiv secdesiyle telafi edileceğini söylemiştik. Namazdaki heyetleri şöyle sıralayabiliriz:
1. Tahrim tekbiri alırken, rükû'ya giderken ve rükû'dan kalkarken el­lerin kaldırılması sünnettir.
.Bu sünneti yerine getirmenin keyfiyeti şöyledir: Ellerin ayaları kible'ye doğru açılıp parmaklar yayılmalıdır. Baş parmaklar kulak memeleri hizasında olup ellerin ayaları açık olmalıdır.
İbn Ömer şöyle rivayet ediyor: 'Hz. Peygamber namaza durduğu zaman ellerini omuzları hizasına kadar kaldırır, sonra tekbir alırdı. Rükû'a gitmek istediği zaman da, rükû'dan kalktığı zaman da böyle yapardı. Fakat secdeye gittiğinde ve secdeden kalktığında böyle yapmazdı'.[11]
2. Vakfe'de sağ eli sol elin üzerine koymak.
Bunun şekli şöyledir: Sağ eli sol elin üzerine koyup sağ elin parmak­larıyla sol elin bileğini tutmalı, elleri göbeğin üstüne göğsün de altına koymalıdır.
Vail b. Hucr şöyle rivayet ediyor: 'Hz. Peygamber namaza başladığı zaman ellerini kaldırıp tekbir alır, sonra sağ elini sol bileği üzerine ko­yardı'.[12]
3. Kıyamdayken secde yerine bakmak.
Namaz kılan kişinin bakışlarını sağa sola çevirmesi mekruhtur Yukarıya veya önündeki birşeye -Kabe bile olsa- bakması mekruhtur' Sünnet olan, devamlı secde yerine bakmaktır. Kişi teşehhüd okurken işaret ettiği parmağına bakabilir. Böyle yapılmasının delili Hz Peygamber'in fiilidir. ,
Teveccüh
4. Tekbir'den sonra namaza teveccüh okuyarak başlamak. Teveccühün lafzı, Hz. Ali'nin rivayet ettiği şu lafızlarla okunmalıdır.
Şüphesiz ki ben, yüzümü bir muvahhid olarak o gökleri ve yerleri yaratmış olan Allah'a yönelttim. Ben müşriklerden değilim. Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm hiçbir ortağı olma­yan âlemlerin rabbi Allah'ındır. Ben ancak bununla emrolundum ve ben müslümanlardanım.[13]
Teveccüh'ün Müstehab Olduğu Yerler


Teveccüh duasını, farz ve nafile namazların başında Fatiha okuma­dan önce -tek başına kılan için de imam için de- cemaat içinde okumak müstehab'dır.
Eğer besmele çekilmiş veya Fatiha okunmuş veya euzübillahi min'eş-şeytan'ir-racim denmişse, başa dönüp yeniden teveccüh duasını okumak uygun değildir. Unutarak böyle yapmak da hükmü değiştirmez.
Cenaze namazında teveccüh duası okumak müstehab değildir. Vakit dar olduğu zaman farz namazda da okumak müstehab değildir. Teveccüh duası okunduğunda vaktin çıkma ihtimali varsa okunma­malıdır.
5. Teveccüh'ten sonra eûzu billahi min'eş-şeytan'irracim demek.
Bunu takiben Fatiha okunmalıdır. Fatiha okunduktan sonra eûzu çekilmez. Tekrar başa dönüp eûzu çekmek mekruh'tur.
Kur'an okuduğun (okumak istediğin) zaman kovulmuş şeytandan
Allah'a sığın!
(Nahl/98)
6. Kur'an'ı, sesli okunması gereken yerde sesli, sessiz okunması gere­ken yerde sessiz okumak.
Kur'an'ı sabah namazında, akşam ve yatsı namazının ilk iki rekâtında, Cuma, Bayram, Ay Tutulma, Yağmur, Teravih ve Ramazan'da kılınan Vitir namazında tek başına kılan için de, imam için de, cemaat için de açıktan okumak sünnettir. Bunların dışındaki namazlarda işe gizli okumak sünnettir. Bunun böyle olduğuna bir çok hadîs delâlet eder. Onlardan bazılarını aşağıda zikrediyoruz:
Cübeyr b. Mut'im babasından şöyle rivayet etmektedir: 'Ben Hz. Peygamber'in akşam namazında Tur sûresini okuduğunu işittim'.[14]
Berâ b. Âzib şöyle rivayet etmiştir: 'Hz. Peygamber'in yatsı na­mazında Tin sûresini okuduğunu işittim. Ondan daha güzel sesli bir kim­seyi dinlemiş değilim'. [15]
İbn Abbas şöyle rivayet ediyor: 'Hz. Peygamber, ashabına namaz kıldırıyordu. Onlar namazda okuduğu Kur'an'ı işitince kulak verdiler'.[16]
Ebu Katade şöyle demiştir: 'Hz. Peygamber bize namaz kıldırdı. Öğle ve ikindi namazlarındaki ilk iki rekâtta Fatihatu'l-Kitab ile birer sûre okurdu'.[17]
Hz. Peygamber'in aşikâr okuduğunu bildiren hadîsler daha önce geçmişti.
Ubade b. Samit şöyle rivayet ediyor: Biz Hz. Peygamber'in arkasında sabah namazını kılıyorduk. Hz. Peygamber okurken cemaatin okuması ona ağır geldi. Namazı kılınca 'Siz imamınızın arkasında okuyor musu­nuz?' dedi. Biz 'Evet, okuyoruz1 dedik. Hz. Peygamber 'Fatiha'dan
başkasını okumayın. Hakikat şu ki Fatiha okumayanın namazı olmaz' bu­yurdu.[18]
İmam işitmediği zaman gizli okunmuş sayılır. İşte bu hadîsler Hz Peygamber'in, hazır olanlara işittirecek kadar yüksek sesle okuduğuna delâlet eder. Sözü geçen yerlerin dışında gizli okumanın delili de şu ha­dîstir:
Bir kişi Habbab'a şöyle sordu:
- Hz. Peygamber öğle ve ikindi namazlarında okuyor muydu?
- Evet.
- Peki, okuduğunu nasıl anlıyordunuz?
- Sakalının hareketinden anlıyorduk.[19]
Ebu Hüreyre şöyle demiştir: 'Hz. Peygamber her namazda okurdu. Hz. Peygamber'in bize açıktan okuduğu yerde biz de size açıktan okuyo­ruz. Gizli okuduğu yerde biz de size gizli okuyoruz'.[20]
Sahabîler, Hz. Peygamber'in sözü geçen yerlerin haricinde sesli okuduğunu nakletmemişlerdir. Özel namazların delilleri ise yerlerinde belirtilecektir.
Gece kılınan mutlak nafile namazlarda ne gizli ne de aşikâre olma­dan, kıraat normal şekilde yapılmalıdır.
Namazında açıktan okuma, sesini fazla da kısma, ikisi arasında bir yol tut.
(İsra/110)
''Kim Bir Bardak Su İçerse Beni Hatırlasın''[Hz.Hüseyin]

Zalimler İçin Yaşasın Cehennem!
Bunu ilk beğenen sen ol.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren İslami Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.