Bir hasta oruç tuttuğu taktirde hastalığın artmasından veya uzamasından korkarsa oruç tutmayabilir veya tutmakta olduğu orucu bozabilir. Sonradan iyileşince tutmadığı günleri kaza eder.
Hastalığın bu nitelikte olup olmadığı konusunda müslüman olan bir uzman doktorun bilgisine başvurmalı, yahut hastanın tecrübesinden veyahut görünen belirtilerden dolayı kendisince kuvvetli bir zan bulunmalıdır.
Oruç tuttuğu taktirde hasta olacağını galip zan-la bilen veya müslüman doktorun bilgisine dayanan sağlam kimse de hasta hükmündedir.(72 Hindiyye, 1/307. Şafiîlere göre hasta hükmünde değildir (el-Fıkhu'l-islâmî, 2/645).)
2-Yolculuk:
Ramazan ayında yaklaşık doksan km. veya daha fazla mesafeli bir yolculuğa çıkan kimse oruç tutmayabilir. Yolculuk hali bitince tutmadığı günleri kaza eder. Fakat mukim olan bir kişi oruca niyet ettikten sonra gündüzleyin yolculuğa çıksa bu yolculuk o ilk gün için özür sayılamaz. Bundan dolayı o gün orucuna devam etmesi gerekir. Bununla birlikte o gün yola çıkar da ondan sonra orucunu açarsa yine kendisine sadece kaza lâzım gelir.
3-Zorlama (İkrah) hali:
Orucu bozmak için ölümle veya vücuduna bir zarar vermekle tehdit edilen kimse orunu bozabilir. Bozduğu orucu sonradan kaza eder.(73 Şafiîlere göre böyle bir zorlamadan dolayı oruç bozulmaz (Tuhfe, 3/408).)
4-Şiddetli açlık ve susuzluk:
Oruç tutan bir kimse açlık veya susuzluk nedeniyle aklına veya bedenine ciddi bir zarar geleceğinden korkarsa orucunu bozabilir. Tutamadığı oruçları sonradan kaza eder.
5-Yaşlılık:
Her gün biraz daha geriye giden ve oruç tutmaya güçleri yetmeyen yaşlı (şeyh-i fani) kimseler oruç tutmazlar. Tutamadıkları her gün için bir fidye verirler. İyileşme ümidi olmayan hastalar da böyledir.
6-Gebe ve emzirme hali:
Gebe ve emzikli olan bir kadın Ramazanda oruç tuttuğu taktirde kendisine veya çocuğuna bir zarar geleceğinden korkarsa oruç tutmayabilir. Gebelik ve emzirme hali sona erince tutamadığı günleri kaza eder.(74 Şafiîlere göre yalnız çocuk zarar görül endişesiyle-oruç tutmayan emzikli kadına kaza ile birlikte fidye "de lâzım gelir (el-Fıkhu'l-İslâmî, 2/6447).)Başkasının çocuğunu emziren için de durum aynıdır. Ancak çocuğa kendisinden başka süt verenin bulunmamış olması veya bulunduğu halde çocuğun memesini emmemiş olması gerekir.(75 Reddu'l-Muhtar, 2/422