You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Kur'anin evrenselliği konsunda düşünceler

Kur'anin evrenselliği konsunda düşünceler

Uzman
Kur'anin evrenselliği konsunda düşünceler
KUR'ANIN EVRENSELLİĞİ KONUSUNDA DÜŞÜNCELER


'' kur'an isimli kitap müslümanlarca evrensel veya diğer anımı ile kıyamete kadar güncelliğini koruyacak ilahi bilgilerin içerildiği kitap olarak bilinir.
kur'ana bakıldığında evrensellikten uzak sadece arab yarım adasında bir bölge halkının hata ve yanlışlarını düzelten fakat aynı dönemde dünyanın diğer bölgelerindeki hata ve yanlışları yazmayan mesela o dönemde avrupada asyada amerika kıtasında kutuplarda yaşayan halkların hayatlarını tanzim etmeyen düzenlemeyen bir kitap olarak karşımıza çıkar.''

Gibi Kur'anın ilk bakışta bögesel olduğu,evrensellikten uzak olduğu düşünceleri ileri sürülüyordu.


İlk bakışta kuranın arabistanda ,gelmesi ve de genelde o günkü toplum şartlarını düzenleyen bir kitap gibi göründüğü doğrudur.Burada sizin sorunuz ''eğer evrensel olsaydı,eskimoların,kızılderililerin,afrika yerlilerinin
ve çinlileri ,yaşam şartlarını ve yanlışlarını da düzelten bir kitap olmalıydı. Evet bu da ilk bakışta yüzeysel mantıkla doğrudur.

Ancak bu sorunun devamı bir soru daha var o sorulmuyor..Onu sorulursa ilk bakışta yüzeysel mantıkla doğru olan sorunun gerçek mantığı ortaya çıkar. Sorulmayan o soru şu idi:
Eğer kuran evrensel ise mekan olarak farklı yerdeki toplumların hata ve yanlışlarını da düzeltmeli ve aynı zamanda bu toplumların dilleri ile de gelmeliydi.Evrensellik için mekan şartı aranacaksa dil şartı da aranmalıydı.eğer kuran arabistanda yaşayanlara arapça gönderildiyse aynı zamanda ,eskimoca,kızılderilice,çince de gelmeliydi.

Burada bir vahyin evrensellik için tüm dillerde gelmesi şartı mantıksız ise,bir vahyin dünyanın değişik coğrafi bölgelerinde yaşayan toplumların yaşamlarını aynı anda düzenlemesini istemek te mantıklı sayılamaz.
Bu durum da evrenselliği bölgesel ve dil farklıkları üzerine monte edemeyiz demektir.Çünkü vahiyler bir bölgeye gelecek eğer evrensel ise bu bölgeden tüm dünyaya yayılacaktır. Başka bir yol ve alternetif yoktur.Sorun buradaki evrensellik beklentisinin yanlışlığındadır.

O ZAMAN EVRENSELLİK NEDİR ?
Bir vahyin ,yani kur'anın EVRENSELLİĞİNDEN bahsediyorsak, Kur'anın yer yüzündeki tüm toplumlara, hitap etmesi,yer yüzündeki tüm toplumlara ortak öğütler sunması,tüm toplumlarda yüksek ahlak,iyilik ,dürüslük
meziyetlerini sunması,tüm toplumların birlik ve beraberliklerine zemin hazırlayacak teklif ve öğütler getirmesi,ve evrende küresel barış ve kardeşliğe yol açmasıdır.
Bu durumda bize gelen vahiy, kur'an yukarıdaki özellikleri taşıyor mu ? Neden arabistan ve arapça ?

Neden arabistan ve arapçadan başlayalım:
Yüce Alahın insanlığa göderdiği kur'ana geliş zamanı,yeri ve dili olarak bir bakalım:
Yıl 600 lü yıllar, asya-avrupa kıtası ile amerika kıtası henüz tanışmamış. İnsan yoğunluğu asya -avrupada.Yüce Allahın göndermeyi tasarladığı vahyi-kur'anı bir program olarak düşünürsek,bu program çabuk ve kolaylıkla yayılması için avrupa ve asya arasında orta kuşakta yani ORTADOĞU kuşağında olmalıdır.
Bu kuşaktaki dillere baktığımızda ,vahye en uygun dilin kelime zenginliği ve her kelimenin birden çok fazla 8-10 a kadar değişik manaları olan bu kuşaktaki en zengin dil oldığu görülür. Yani yer ve dil seçimi mükemmeldir.

Bu nedenle 600 lü yıllarda Yüce Alah tarafından ,Hz. Muhammed Mustafa KUR'ANIN tebliğİ ile görevlendirimiştir. Yıl 600 ler peygamber karşısında asırlardır putlara tapan,vahşet derecesinde kara cahil bir toplum ve kendisinden tüm bir toplumun dinini değiştirmesi isteniyor. Bunun zorluğu
tasavvur dahi edilemez. Peygamber etrafındaki ,bilemiyorum 100-150 kişiyi inandırdığı anda ,toplumdan gördüğü tacizler ölüm tehlikesine uzanıyor ve peygamber medineye hicret etmek zorunda kalıyor.

Bu durumda kur'an evrensel görünsün diye ,tebliğler içinde:
Karınızı evinize gelen erkek misafirlere ikram etmeyiniz.( eskimolar böyle yapar)
Yakaladığınız insanların kafa derilerini yüzmeyiniz. (kızılderililere)
Yakaladığınız insanları kesip yemeyiniz. (Afrikalılara)

böyle öğüt ve tavsiyeler olsaydı, o mekkeliler peygambere inanırlar mıydı?
Demezler miydi, biz bunları yapmıyoruz ki,nereden uyduruyorsun bunları.
Tabii vahyin, kur'anın ne kabulü nede yayılması mümkün olurdu.

Şimdi gelelim son ve can alıcı noktaya:

Yukarıda kur'an tarifini yaptığımız evrensel özellikleri Taşıyor mu? Tüm insanlığa hitap ediyor mu ?

Kur'anın tüm insanlığa hitap etme özelliğini irdelerken önce VAHİY in özelliklerine bakmamız gerekir. Vahiyi iki evrede mütelea etmek gerekir. Birinci evre hazırlanıp, peygamberinin zihnine gönderilmiş olan evre yani,peygamberin zihninde bulunan ,henüz tebliğ edilmemiş,ilahi program. Vahiy kelimesi
aynı zamanda kur'an anlamında da kullanıldığı için, peygamber zihnine indirilmiş,bu ilahi programı program-vahiy olarak adlandıralım. Peygamber zihnine indirilen bu program -vahiy ,peygamber tarafından
tebliğ edilmek üzere kelimelere çevrilir ve kelimeler olarak ifadesini bulur ki buna KUR'AN denir.

Peygamber zihnindeki bu program -vahyi dil bilgisi ve ifade gücü,kendi bilgi ve eğitimi,yaşadığı zaman,içinde yetiştiği ve yaşadığı sosyal çevre,ve bu çevrenin kendisine sunduğu şartlar etkisinde kelimelere dökülerek
ifade edilecektir.Bu nedenle program -vahy ve kur'anı ikitemel unsur olarak düşünmek,program -vahyi islamiyetin RUHU olarakta anlayabiliriz.Kur'anın tüm alemlere ve tüm zamanlara geldiği açık ve nettir.

Ancak asırlar değiştiği,yer yüzündeki muftelif mekanlarda muhtelif insanlara bu vahiy nasıl hitap edebilecek. Burada din adamlarına düşen görev Kur'anı ayet ve kelimelerindeki anlamı ,lugat manalarıyla değil program-vahiy veya ESAS RUH temelinde yorumlara gitmeleridir.
(Bu konuda Pakistanlı din adamı FAZLURRAHMAN ın ANA KONULARIYLA KUR'AN adlı eserinden yararlanabilinir. )

Bu yapılabildi mi maalesef hayır. 12. asra kadar din alimleri farklı farklı dini yorumlarla islamiyeti mezhepler,tarikatler,cemaatler olarak yüzlerce parçaya böldüler,birbirleriyle aşırı tartışmalara daldılar,ve bu parçalanmalara son verebilmek için 12. asırda yorumlamalara yasak getirdiler,ictihat kapısını kapattılar.
Bu nedenle islamiyet kavramı,değerlendirmesi 12. asır yorumlarında kaldı. Aziz dinimizin ilk muhatabı olan araplar tarafından aziz dinimiz, yüzbinlerle hadisler uydurularak karmaşık hale getirildi.

16. asra kadar islam dünyası ,ortaçağ avrupasından İLİM ve TEKNOLOJİ olarak yüzyıl ilerdeyken,islam alimlerinin İLİM demek islami ilimlerdir,müsbet ilimler İLİM değildir yorumları nedeniyle müsbet ilimler ihmal edildi. Buna karşı avrupa 17. asın sonrası rönesansını tamamladı, din-devlet çatışmasını bitirdi tüm
gücünü İLİM VE TEKNOLOJİ ye verdi. netice İSLAM ALEMİ AVRUPADAN YÜZ YIL GERİDE KALDI.

Ancak bugün ümidimiz ve beklentimiz odur ki ilim ve teknoloji islam aleminde de hızla yayılmaktadır, ileri kuşaklarda yetişecek din alimlerimiz Aziz kur'anın program vahyine esas ruhuna ulaşabilecek çalışmaları yapacaklar, ve Aziz dinimizin ESAS RUHUNDAKİ evrensel vasıfları tüm dünyaya tanıtabildiklerinde istenen amaca ulaşılacağına inanıyorum. Sadece kendi gözlemlerim avrupalıların bile inançlarından mutlu olmadıklarıdır.




TÜM İNANALARA KUR'AN YOLUYLA İLAHİ VAHYE, PROGRAM -VAHYE ULAŞMAYA ÇALIŞMAYI TAVSİYE VE ,TEMENNİ EDERİM. EN İYİ DİLEKLERİMLE.

SELAMLAR
[Resim: 26064.gif] [Resim: 25448.png]
------------------------------------------------------------------------

Cok güze bir gece...
Bunu ilk beğenen sen ol.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren İslami Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.