Okunan Kur'an'ın, insan ruhuna hâkim olması ve onu mânen yükseltmesi için, dikkat edilmesi gereken bâzı hususlar vardır. Bu hususları şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Okunan Kur'an'ın büyüklük ve ulviyetini anlamak... Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurulur:
"Eğer biz Kur'an'ı bir dağın üzerine indirseydik, muhakkak o dağı, Allah korkusundan baş eğmiş ve parçalanmış görürdün..." (el-Haşr, 21)
Allah, dağların bile çekemiyeceği bir yükü, insanlara vermiş olduğu kabiliyet ile taşıtmaktadır. Şu halde Kur'an okuyan kimse, ilk olarak, okuduğu kelâmın azamet ve ulviyetini idrâk etmelidir. 2. Mütekellimi tâzim: Kur'an okuyan kimse, o Kur'an'ın sâhibinin (mütekelliminin) Allah olduğunu düşünmeli, okuduklarının bir beşer sözü olmadığını her an hatırlamalıdır. 3. Kur'an'ı kalb huzuru içinde okumak, nefsin dedikodularını terk etmek... Bir âlime, "Sen Kur'an okurken gönlüne başka şeyler gelir mi?" diye sorulmuş. O da "Benim için Kur'an'dan daha sevimli bir şey yoktur ki hâtırıma gelsin" şeklinde cevab vermişler. 4. Tedebbür (okuduğu hakikatları düşünmek)... İnsanın bâzen Kur'an'ı, üzerinde düşünmeden okuduğu olur. Halbuki Kur'an kırâetinden esas maksad, onu düşünmek, ders ve ibret almaktır. Düşünmeye imkân verdiği için, Kur'an'ı ağır ağır okumak sünnet kabûl edilmiştir. Hazret-i Ali, "Anlamadan yapılan ibâdette, düşüncesiz yapılan kırâette hayır yoktur" demiştir. Peygamber Efendimiz ål-i İmran sûresinin 90. âyetini okumuş, daha sonra da: "Bu âyeti ağzınada okuyup (veya geveleyip) de üzerinde düşünmeyenin veyl hâline..." buyurmuştur. 5. Tefehhüm (anlamak)... Kur'an okuyan kişi, okuduğu kısmın mânâsını imkân nisbetinde anlamaya da çalışmalıdır. 6. Kur'an'ı anlayışa mâni olan hallerden uzaklaşmak... Kur'an'ın mânâsını anlamaya mâni hallerin başlıcaları şunlardır: a) Taklid ve taassub: Bâzı fikirlere taassubla bağlanmak veya taklid yoluyla bilgi edinmek, Kur'an'daki inceliklerin keşfine ve anlaşılmasına mâni olur. b) Kibir, günahta ısrar veya dünyanın geçici heveslerine iptilâ gibi haller de, Kur'an'ın hakikatlerini anlamaya perde olur.