You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Kibriyâ, Allahü teâlâya mahsustur

Kibriyâ, Allahü teâlâya mahsustur

Profesör
Kibriyâ, Allahü teâlâya mahsustur
Allahü teâlâ, kullarına gönderdiği kitâpların hepsinde, kibri, gururlanmayı kötülemiş ve yasak etmiştir. Kur'ân-ı kerîmde, Nahl sûresinin 23. âyetinde meâlen;

(Allahü teâlâ, kibirli olanları elbette sevmez!) buyurulmaktadır.
Müslüman, kibirli değil, tevâzu sahibi, alçak gönüllü olur, kimseye tepeden bakmaz.
Vaktiyle Manisa’da yetişen Ahmed Şemseddîn hazretlerinin kerâmetleri, Mısır'a kadar ulaşır. Arab Molla isminde, ilmiyle mağrur bir zât, Ahmed Şemseddîn hazretlerini imtihân etmek maksadıyla Mısır'dan Manisa’ya gelir. Ahmed Şemseddîn hazretlerini çekemeyenler, Arab Molla'ya, o zâtın aleyhinde pek çok sözler söylerler. Bu hâl, Arab Molla'nın nefsini, gururunu okşar ve onlara;


"ONU BANA BIRAKIN!.."
-Siz onu bana bırakın. Onun hakkından ben gelirim ve evliyâlık, şeyhlik ne imiş ona gösteririm der.
Kendini beğenen, benlik dâvâsıyla mağrur olan Arab Molla, ertesi gün Ahmed Şemseddîn hazretlerinin dergâhına gider. Kapıda iki talebe kendisini karşılar ve;
-Ey Molla! Ahmed Şemseddîn hazretleri sizi bekliyor derler. Arap Molla geleceğinden hiç kimseye bahsetmemiş ve bu talebelerle de daha önce hiç karşılaşmamıştır. Bu hâle şaşırır ve dayanamayıp;
-Siz kimi karşılarsınız. Ben ziyâret edeceğimi bildirmemiştim der. Onu karşılayan talebeler;
-Siz Mısır'dan gelen Arab Molla değil misiniz? diye sorarlar. O da şaşkınlıkla;
-Evet diyebilir ve talebelerin îkazıyla dergâhtan içeri girer, kendisini bekleyen Şeyh Ahmed Şemseddîn hazretlerinin huzûruna varır.
O sırada Ahmed Şemseddîn hazretleri birkaç talebesiyle sohbet etmekte, onlara İslâmiyetin güzel ahlâkından bahsetmektedir. Molla Arab'ın oturması ile sözüne devam ederek;
-Ey dostlarım, kibirden sakınınız. Peygamber efendimiz;
(Kalbinde zerre kadar kibir olan Cennete giremez) buyurdu. Kibir, Allahü teâlânın kullarına hakâret, aşağılık gözü ile bakmaktır. Kendini herkesten üstün görmektir. Ebû Hâşim Sûfi hazretleri;
"Dağı iğne ile kazıp yerinden yok etmek, kalpden kibri söküp atmaktan daha kolaydır" demektedir buyurur.
Bu nasîhatlere rağmen Arab Molla'nın nefsi, Ahmed Şemseddîn hazretleri ile yarışmak ister ve;
-Ey Şeyh, sizin erbaîninizi, kırk gün çile çekmenizi, nefsinizi yola getirmekteki gayretinizi çok medhettiler. Birlikte erbaîne, kırk gün çile çekmeye girsek ne dersiniz? diye sorar. Ahmed Şemseddîn hazretleri;
-Hay hay, biz misafirimizi kırmayız buyurur. Arab Molla;
-Ancak benim bir şartım var. Yemek içmek serbest, fakat dışarıya, helâya çıkmak yasak olacaktır der. Ahmed Şemseddîn hazretleri;
-Kabul, her şartınızı kabul ediyorum deyince, birlikte bir hücreye girerler.
Ahmed Şemseddîn hazretleri, kendisine kuzu dolması getirilmesini ve misafirine de ne isterse verilmesini söyler. Arab Molla sadece birkaç zeytin ile yetinir. Ahmed Şemseddîn hazretlerinin kuzu dolmasını yemesini seyreder ve biraz sonra dayanamaz dışarı çıkar, diyerek de, için için güler. Ancak zamânın su gibi geçmesine, Ahmed Şemseddîn hazretlerinin leziz yiyecekleri birbiri ardı sıra bitirmesine rağmen, Molla Arab'ın beklediği ân bir türlü gelmez. Bir, iki, üç ve nihayet dördüncü gün o nefis yiyecekleri yiyen sanki Ahmed Şemseddîn hazretleri değil de kendisiymiş gibi, kendisini dışarıya zor atar. İhtiyâcını gördükten sonra dışarıda kendisini bekleyen talebelere;
-Yahu! Ben iki üç zeytin tanesiyle dayanamadım. Bu zât bunca yemeği nasıl yiyor ve nasıl duruyor? diye söylenir. Talebeler;
-Bu hâl, kuru ilim sahibi ile, öğrendiği ilimle, ihlâsla amel edenlerin, evliyânın arasındaki farktır cevabını verirler.


O DA HATASINI ANLAR...
Bu cevap ve hâl karşısında Arab Molla, hatasını anlar. Derhal Ahmed Şemseddîn hazretlerinin ellerine sarılarak affedilmesini diler ve;
-Ey zamânın Yûsufu, sen Mısır'a sultan olmuşsun. Bu günâhkârı da talebelerinin arasına kabul et der. Daha sonra Molla Arab, Ahmed Şemseddîn hazretlerinin en büyük halîfelerinden olur.
Netice olarak, kibirlenmek, Allahü teâlânın sıfatına, hakkına tecâvüz etmek olur. Kullara kibirlenmek yakışmaz. En büyük günâhtır. Hadîs-i kudsîde buyurulduğu gibi:
(Azamet ve kibriyâ bana mahsûstur. Bu iki sıfatta, bana ortak olmak isteyenlere, çok acı azâb ederim.)
.
Bunu ilk beğenen sen ol.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren İslami Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.