You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

İSLAMA GÖRE ORGAN BAĞIŞI CAİZ Mİ?

İSLAMA GÖRE ORGAN BAĞIŞI CAİZ Mİ?

Kayıtsız
Ziyaretçi
İSLAMA GÖRE ORGAN BAĞIŞI CAİZ Mİ?
Günümüz hastanelerinde organ bekleyen nice hastalarımız için umut ışığı olan, bununla beraber dini hassasiyetlerini göz ardı etmeyenleri de düşündüren organ nakli hakkında İslam fıkhının, diğer bir tabirle İslam âlimlerimizin bakışı nedir?
Soruda ifade edilen organ nakli meselesinin dini hükmüne girmeden önce, kısaca organ naklinin tanımını ve tarihçesini vermek isterim.
Organ nakli; vücutta görevini yapamayan bir organın yerine, başka bir canlıdan veya ölüden aynı görevi yapacak bir organın nakledilmesi ile yapılan bir tedavi yöntemidir. 18. yüzyılda başlayan organ nakli, her geçen gün geliştirilerek 19. yüzyılda insandan insana doku ve organ nakline başlanmıştır. Önceleri deri ve kas nakli şeklinde başlayan bu tedavi, giderek gelişmiş; kalp, böbrek ve kemik iliği gibi hayati organların nakli de mümkün olmuştur.
Ancak insandan insana organ nakli böylesine önemli bir tedavi yöntemi olmasının yanı sıra, soruda da temas edildiği gibi bazı dini ve hukuki meseleleri de beraberinde getirmiştir. Lakin şunu da bilmek gerekir ki, organ nakli İslam fıkhına tamamıyla yabancı bir şey değildir. Nitekim ilkyazımızda da temas ettiğimiz gibi, hakkında eski müçtehit imamlarımızdan sarahaten bir bilgiye ulaşamadığımız meselelerde, benzer konular hakkında yapmış oldukları içtihatlarına rastlamamız mümkün oluyor. Şöyle ki, İslâm âlimlerinin evvelkileri, insanın cüzünden istifade etmenin caiz olup olmaması konusunda tartışmışlardır.

Mezhep Büyüklerine Göre Organ Nakli
El-Fetâve’l-Hindiyye adlı esere baktığımız zaman, Ebû Hanîfe’nin talebelerinden olan ve aynı zamanda da mezhebini tedvin eden, (kayıt altına alan) İmam-ı Muhammed el-Hasan eş-Şeybânî’nin bu konuya ışık tutması açısından şu sözünü görürüz: Kişinin tedavi için koyun, katır, at gibi hayvanların kemiğini kullanması caizdir. Lakin necaseti liaynihi (bizzat necis) olduğu için domuzun, hürmetine (saygınlık ve üstünlüğüne) binaen de insanın kemiğini tedavi için kullanmak tahrîmen mekruhtur.1
Bu görüşe göre, ister canlı olsun ister ölü olsun insanın parçasından istifade etmek caiz değildir. Zira insan keremli, saygın, üstün bir varlıktır, cüzlerinin bezl edilmesi (uluorta saçılması) caiz olmaz.
Hz. Aîşe’den (radiyallahu anha) rivayet olunduğuna göre Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) “Ölü bir kimsenin kemiğini kırmak, diri iken kemiğini kırmak gibidir” buyurmuştur. Efendimizin bu hadis-i şerifi, yukarıdaki görüşü kuvvetlendirmektedir.
Şafî uleması ise; “hayvanın cüzünden organından istifade etmek caiz olduğu gibi, zor durumda kalan kimse için de insanın cüzünden-organından istifade etmek caizdir” demişlerdir. Nitekim İmâm-ı Nevevî, El-Mecmû adlı eserinde şöyle buyuruyor: Açlıktan zor durumda kalan kimse ölmüş birini bulsa onun etinden yemesi helaldir zira diri yani hayatta olan kimsenin hürmeti (üstünlülüğü) ölüye nispetle daha fazladır.
Mâlikî fukahası da, insan cüzünden-organından istifadenin caiz olup olmaması konusunda ihtilaf etmişlerdir. Sahih olan görüşe göre ise bunun muzdar (zor) durumda olan kişi için caiz olmasıdır.

Günümüzde Organ Nakli
Günümüzdeki organ naklinin caiz olup olmadığına gelince; güncel olan bu mesele hakkında ne nasslarda (âyet-hadis), ne de elimizde mevcut olan klasik fıkıh kitaplarında açık bir ifadenin bulunmadığı bir gerçektir.
Böyle olunca, günümüz âlimleri yeni bir tedavi şekli olan organ nakli konusunda görüş bildirmede başlangıçta tereddüt etmişler ancak organ nakli tedavisinin zamanımızda alternatifi olmayan bir tedavi yöntemi olması sebebi ile bu tereddüt ve çekimserlikleri nispi olarak terk etmişlerdir.
Daha öncede ifade ettiğimiz gibi hakkında ayet-i kerime ve hadis-i şerif olmayan, evvelki müçtehit imamlarımızdan da hakkında bir bilgi bulunmayan meseleler karşısında ehil olan kişilerin ferdi hüküm vermelerindense, ehil olan âlimlerin bir araya toplanıp konuyla alâkalı kişilerle de istişâre etmek suretiyle aralarında bir hükme bağlamaları daha uygundur. Bundan dolayıdır ki bu konuyla alâkalı ferdi görüşleri nakletmektense konseyin yani âlimler topluluğunun ortak kararını nakletmek daha uygun olacaktır.

Organ Naklini Caiz Yapan Şartlar
1988 tarihinde Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde toplanan İslam Fıkhı Konseyi mensupları, toplantıya gelen tabiplerle de yaptıkları mütaalalarından sonra organ nakli tedavisini belli şartlarla caiz görmüşlerdir.
Yukarda geçen bu komisyon, üyeleri organ nakli tedavisinin caiz olabilmesi için şu şartları ileri sürmüşlerdir:

Organ naklinde söz konusu zaruret olması.
Doktorlarda, bu tedavi ile hastanın iyileşmesine dair güçlü kanâat olacak.
Organı alınacak olan kimsenin izninin veya öldükten sonra vârisinin izninin alınması.
Organı alınacak olan kişinin ölümünün kesin olması. Ölümün kesin olması, İslam hukukuna göre kalbin ve beynin her ikisinin ölmesi ile olur. Zira ölünün yıkanması, kefenlenmesi, hanımının iddeti ve miras gibi şer’î olan hükümler, bu ikisinin (kalbin ve beynin) ölümüne bağlıdır. Dolayısıyla kişi tıbben öldü deyip, kalbi daha henüz atarken, uzvun alınıp başkasına nakli caiz değildir. Bu 4. madde hakkında fıkıh konseyi daha sonraki toplantılarında bazı âlimlerin öngörüsüyle birtakım değişikliklere gitmiştir. Onlar: “İnsan vücudunda bulunan bazı organlar, gerçek ölümün yani kalbin ve beynin ölümüyle fonksiyonlarını kaybetmektedirler. Bu durumda da nakil mümkün olmayacaktır. Aynı zamanda tabipler, tıbbi ölümü gerçekleşen kimsenin bir daha hayata geri dönmesinin mümkün olmadığından bahsetmişlerdir.” diyerek beyin ölümü gerçekleşenin organlarının naklini caiz görmüşlerse de konseyin ilk toplantıda aldığı karar daha isabetlidir. Zira kendisi hakkında tıbbi ölüm gerçekleşti denip de hayata dönmüş olan insanlara rastlamamız mümkündür. Hatta bunlardan bir tanesi, ölümü gerçekleşti denilip morga dahi kaldırılmıştır. Bu şahıs şuanda Üsküdar da bir camide imamlık vazifesine devam etmektedir. Bu olayların tamamı konseyin ilk kararının doğruluğunu göstermektedir. Dolayısıyla bir kişinin tıbben ölümü vâki oldu diye bıçak altına yatırılıp organlarının alınması, diğer bir tabirle tıbbi ölümünü gerçek ölüme çevirmek kanâatimce doğru değildir. Tabiiki en doğrusunu bilen Allah’tır.
İslam Konseyi’nin, organ naklinin cevazı için koştuğu şartların beşincisi ise; Organın herhangi bir ücret veya karşılıkla alınıp verilmemesidir.
Organ Naklinde Takip Edilecek Yol Şu kadar var ki, kişinin organ nakli konusunda evvela aşağıdaki tertibe riayet etmesi de gerekmektedir.

Kişinin madenî (platin vs.) eşyalardan istifadesi.
Kişinin temiz olan, tezkiye edilmiş (besmeleyle kesilmiş) hayvanın parçasından istifadesi.
Domuz ve köpeğin dışında olan hayvanlardan istifadesi.
Köpekten istifade mümkün değil ise domuzdan istifadesi.
Ölmüş olan insandan istifadesi.
Eğer organını veren kişinin sağlığına herhangi bir zarar getirmiyor ise canlı olan insandan istifade etmesi.
Bu meseleyle alakalı şunu da ifade etmek isterim ki, İslâm düşmanlığı yapıp, küfre hizmet eden kimselere, organ bağışlamak doğru değildir.
Bazı âlimlerimiz de bu sıralamayı şöyle yapmışlardır:
İnsanın kendi vücudunda olan organının kendisine nakli. Damarı, derisi, kemik parçası vs. cüzlerinin hasta olan kısmına aktarılması gibi.
Ölünün parçasından istifade ederek canlı kimseye organını nakletmek.
Canlı kimseden, canlı kimseye organ nakletmek.
Bütün bu kısımlar, yukarıdaki şartlara haiz olunca, organ naklinin cevazı hususu, âlimler arasında itibar görmüştür. Ancak canlı kimseden, başka canlı kimseye organ nakline muhalefet eden âlimler, diğer iki kısıma nispetle daha fazladır. Bunun sebebi, insan kendi cüzüne malik (sahip) değildir ki onda tasarruf etsin! Ancak şiddetli zaruret halinde ve organı alınan kimseye hiçbir zarar gelmeyecekse, bu kısıma da yani canlıdan canlıya organ nakline cevaz verilmiştir.
Netice olarak, estetik, güzellik için ve zaruret bulunmaksızın organ naklinin caiz olmadığı aşikârdır.
Yukarıda bahsedilen zaruret, İslâm âlimlerinin beyan ettiği organ veya canın helak olması durumudur. Bu işleme ihtiyaç duyan kimseye, bu işe teşebbüsünden önce bir ilim adamıyla görüşüp istişare yapmasını tavsiye ederiz.

FATİH KALENDER
Bunu ilk beğenen sen ol.
Ahval Paranormal
RE: İSLAMA GÖRE ORGAN BAĞIŞI CAİZ Mİ?
Teşekkürler güzel konu..Geçenlerde bi haber görmüştüm tv de. Adam iki kolunuda kaybetmişti. Çocuğu küçüktü sarılmıyordu evladına Sad Ama ölen bi kişi kollarını ona bağışlamış..Artık iki kolu da vardı. Ne kadar güzel bi duygudur o baba için gülücük Öncedende düşünüyodumda o haberde çok etkiledi beni. Vermek isterdim bende öldükten sonra. Tabii vereceğin kişi önemli. Ama aileler için zor bi durum..Kabul edemezler.
Kavalyem oLsa Öpebilir miyim öLümü ?
Bunu ilk beğenen sen ol.
Uzman
RE: İSLAMA GÖRE ORGAN BAĞIŞI CAİZ Mİ?
islam canlıyken bile kardeşin için fedakarlık etmeyi tavsiye ederki
ölmüşken hayli hayli tavsiye deer

islam güzellikleri paylaşmaktır
bir dost
Bunu ilk beğenen sen ol.
köyün delisi
RE: İSLAMA GÖRE ORGAN BAĞIŞI CAİZ Mİ?
biri bana akciger versin be hacı benimkinde bişeyler var :D
PEAH!


“Somali'de, 90 günde, 29.000'den fazla çocuk açlıktan öldü. Mübarek Ramazan ayında son altmış yılın en büyük kuraklığını yaşayan Afrika ülkelerine 5 TL. yardım etmek için bir kısa mesaj atabilirsiniz:

Afrika yaz 5601 (Türkiye Diyanet Vakfı)
Afrika yaz 2868 (Türk Kızılayı)
Afrika yaz 3072 (İHH- İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı)..
Bunu ilk beğenen sen ol.
köyün delisi
RE: İSLAMA GÖRE ORGAN BAĞIŞI CAİZ Mİ?
vur baco ha bugün ölmüşüm ha yarın :D :D
PEAH!


“Somali'de, 90 günde, 29.000'den fazla çocuk açlıktan öldü. Mübarek Ramazan ayında son altmış yılın en büyük kuraklığını yaşayan Afrika ülkelerine 5 TL. yardım etmek için bir kısa mesaj atabilirsiniz:

Afrika yaz 5601 (Türkiye Diyanet Vakfı)
Afrika yaz 2868 (Türk Kızılayı)
Afrika yaz 3072 (İHH- İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı)..
Bunu ilk beğenen sen ol.
köyün delisi
RE: İSLAMA GÖRE ORGAN BAĞIŞI CAİZ Mİ?
amin baco ama ecmain :D
PEAH!


“Somali'de, 90 günde, 29.000'den fazla çocuk açlıktan öldü. Mübarek Ramazan ayında son altmış yılın en büyük kuraklığını yaşayan Afrika ülkelerine 5 TL. yardım etmek için bir kısa mesaj atabilirsiniz:

Afrika yaz 5601 (Türkiye Diyanet Vakfı)
Afrika yaz 2868 (Türk Kızılayı)
Afrika yaz 3072 (İHH- İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı)..
Bunu ilk beğenen sen ol.
Yeni Üye
RE: İSLAMA GÖRE ORGAN BAĞIŞI CAİZ Mİ?
Bağlı olduğu makinenin fişi çekilince hayata döndü
Kastamonu'da 1 aydır yoğun bakımda yatan ve beyin ölümü gerçekleşen Hamdi Mantar, bağlı olduğu yaşam destek makinesinin fişleri çekilince hayata döndü.

Geçtiğimiz Mayıs ayında askerlik sülüsünü almak için yola çıkan Hamdi Mantar, Kastamonu Süt Fabrikası mevkiinde motosikletiyle bir kamyonun altına girmesi sonucu ağır yaralandı. Kaldırıldığı Kastamonu Doktor Münif İslamoğlu Devlet Hastanesi'ndeki 3 günlük yoğun bakımın ardından Mantar, doktorların "Yapabileceğimiz başka bir şey yok" demesinin ardından Kastamonu Özel Anadolu Hastanesi'ne sevk edildi. Vücudunda çok sayıda kırık, iç organlarında ve beyninde hasar meydana gelen Hamdi Mantar'ın yoğun bakımındaki 12'inci gecesinde doktorlar, Hamdi'nin beyin fonksiyonlarının yüzde 90'ının durduğunu ve ailesine makinelerin fişinin çekileceğini söyledi. Bunun üzerine Mantar ailesi, Hamdi'nin mezarını kazdırarak, kabir kurbanını kestirdi ve belediyeden yapılacak vefat ilanını hazırladı. Baba Hasan Mantar, doktora Hamdi'yi makineden çıkartmamasını, annesinin hasta olduğunu ve Hamdi'yi sabah son bir kez burada yatarken görmesini istediklerini belirtti. Anne Ferda Mantar oğlunu son kez gördükten sonra hastane görevlileri, Hamdi Mantar'ın bağlı olduğu yaşam destek makinesinin fişini çekti ve fişin çekilmesiyle birlikte Hamdi Mantar yeniden hayata döndü. Dışarıda oğullarının ölüm haberini beklerken hemşirelerin Hamdi'nin hayata döndüğünü ve yaşam ünitelerinin yeniden çalışmaya başladığını söylemesi üzerine aile, mutluluk gözyaşlarına boğuldu.

Yaklaşık 1 ay boyunca yoğun bakımda kalan ve 12 gün boyunca da yaşam destek ünitesinde bağlı olan Hamdi Mantar'ın durumunu öğrenen Kastamonu Askerlik Şubesi, tedavinin devamı için Hamdi Mantar'ı GATA Hastanesi'ne kaldırdı. Hamdi Mantar'ın 20 gündür GATA Hastanesi'nde tedavisi sürüyor.

Oğlunun tedavisi boyunca hastaneden hiç ayrılmayan Hasan Mantar, Hamdi için kestirilen kabir kurbanını yetiştirme yurduna bağışladığını belirterek, "Özel Anadolu Hastanesi'nin bütün çalışanlarına her şey için çok teşekkür ediyorum. Oğlumu hayata döndürmek için ellerinden gelen tüm gayreti gösterdiler. Halen bile her gün bizi arayarak, oğlumun durumu hakkında bilgi alıyorlar. Doktorundan hemşiresine, hasta bakıcısından kat görevlisine ve idari personeline kadar herkes oğlum için çok ilgilendi hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum" dedi.

"MESLEK HAYATIMIN EN GÜZEL OLAYI"
Hamdi'nin doktoru Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mehmet Ali Şemşit, Mantar ailesine hiçbir zaman ümitlerini kaybetmemeleri gerektiğini belirterek, "Bunun en güzel örneği 12 gün boyunca yaşam destek makinelerinde bağlı olan ve beyin ölümü gerçekleşen Hamdi Mantar'ın yeniden hayata dönmesidir. Bu olay tüm hastalarımızın umutsuzluğa kapılmadan hayata sarılmaları gerektiğini gösterir" diye konuştu.
Op. Dr. Şemşit, "Hamdi, Devlet Hastanesi'nde tedavisi yapıldıktan sonra yoğun bakım cihazının olmaması ve emboli atmasından dolayı bize sevk edildi. İlk geldiğinde şuuru kapalıydı ve kandaki oksijen seviyesi yüzde 40'lardaydı. Normalde olması gerekenin yarısından daha az bir seviyedeydi. Yaklaşık 12 gün ciddi bir tedavi yaptık. Bu dönem zarfında Hamdi'nin şuuru hep kapalıydı. Ben ailesine hiçbir zaman ümitlerini kaybetmemeleri gerektiğini her zaman bir ümidin var olduğunu söylemiştim. Yoğun bakımdaki 12'nci gününde hayatımın en güzel olayları arasında yer alan bir şey gerçekleşti ve hayat destek makinelerinin fişini çektiğimiz Hamdi, yeniden hayata döndü" şeklinde konuştu.

Şemşit, "Biz ailesine her şeye hazırlıklı olmalarını söyledik. Anestezi uzmanı ve kardiyoloji uzmanıyla birlikte cihazdan çekelim, kendi soluk alıp vermesine bakalım dedik. Hamdi o güne kadar hiç kendi soluk alamıyordu. Yavaş yavaş cihazdan çektik. İlk başlarda durumu kötüydü. Hatta bir ara solunumu durdu. Ancak ondan sonra Hamdi'nin direnç gösterdiğini fark ettik. 10 saat içinde ciddi gelişme oldu. Şuuru yerine geldi ve Hamdi'yi yoğun bakımdan çıkartarak servise aldık. Yoğun bakımdaki tedaviler genelde ölümcül ve risklidir.Hamdi'nin kafa travması, genel vücut travması, çok sayıda kırıkların olması, kendisinin handikabıydı. Bunlara rağmen direnç göstermesi ve yeniden hayata dönmesi bizleri çok sevindirdi" dedi.

Hamdi Mantar'ın hastanede kaldığı süre içerisinde yanından bir an olsun ayrılmayan Yoğun Bakım Hemşiresi Birsen Özkan ise, "3 yıldır yoğun bakım hemşiresi olarak görev yapıyorum. Hamdi'nin beyini çok fazla etkilenmişti. Kurtulacağını hiç düşünmüyordum. Tepki vermesi gereken zamanlarda hiçbir tepki vermiyordu. Uyanmasını beklemediğimiz bir zamanda uyandı ve hepimizi çok şaşırttı. Gözlerini açtıktan sonra çok kısa sürede kendini toparladı, GATA'ya gitmeden önce birkaç kelime konuşabiliyordu. Hastamızın düzelmesi ve sağlığına kavuşması bizi mutlu etti" diye konuştu.

Hamdi'nin solunumu durduğunda ve solunum cihazından söküldüğü esnada yanında olan Yoğun Bakım Hemşiresi Zeynep Ateş ise, olaydan çok fazla etkilendiğini belirterek, "Bir yıldır yoğun bakımda görevliyim. Hamdi tedavisi süresince ilk defa cihazlar söküldükten sonra tepki verdi. O ana kadar hiçbir hayat belirtisi yoktu. Ben yaşamaz diyordum. Çünkü hiçbir belirti yoktu. İnanamadım" dedi.
Bunu ilk beğenen sen ol.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren İslami Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.