İmam Hatip Liseleri'nin Türkiye'ye en önemli katkılarından birisi şüphesiz ki kız çocuklarının eğitimi alanında oldu. Bu gerçek İHL'ler olumsuz bakanlar tarafından bile itiraf edilirken, kamuoyu araştırmaları da imam hatip liseleri olmasaydı, yaklaşık 500 bin kız çocuğunun okuyamayacağını ortaya kokuyor.
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) Türkiye genelinde Adana, Erzurum, Diyarbakır, Samsun İmam Hatip Liseleri ile İstanbul'da Kağıthane ve Üsküdar Anadolu İmam Hatip Liseleri'nde 59 öğrenci ve 13 öğretmenle, ayrıca 8 idareci, 38 mezun, 24 veliyle derinlemesine mülakat yapılarak gerçekleştirdiği "Efsaneler ve Gerçekler: İmam Hatip Liseleri" başlıklı araştırması imam hatip liseleri ve kız öğrencilerinin eğitimine ilişkin her şeyi söylüyor. "Kız öğrencilere "İHL'ne gitmeseydiniz başka okula gider miydiniz?" diye sorulan TESEV araştırmasında kız öğrencilerin yarıya yakını "Hayır gitmezdim" karşılığını veriyor. Hayır cevabının büyük kentlerde daha fazla olduğu dile getirilen aynı araştırmada öğrenciler arasında İHL'nde öğrenim gördüğü için pişman olan kimsenin bulunmadığı ifade ediliyor.
Kızlar neden İHL'ne gitmek istiyor
TESEV araştırmasında Neden imam hatip lisesine geldiniz diye sorulan kız öğrencilerin verdiği cevaplar ise şu şekilde sıralanıyor: "Başörtüsü takabilmek, normal eğitimle birlikte din eğitimi alabilmek, iyi arkadaşlık ilişkileri, öğretmen ve idarecilerle iyi ilişkiler, kötü alışkanlıklardan uzak olmak vs" TESEV araştırmasının sonuç bölümünde İHL'li kız öğrencilerin tercihleri şöyle dile getiriliyor: "Araştırmaya katılan büyük çoğunluk bir İmam Hatiplilik olgusunun var olduğunu belirtirken, bu olguyu tarif ederken bir dizi milliyetçi ve muhafazakâr değer sıralandı ve İHL mezunları arasından "terörist, hırsız, hortumcu" çıkmadığı ısrarla tekrarlandı. Liselerde seçmeli Kuran, hadis, gibi derslerin konulması durumunda İHL'ne ilginin azalıp azalmayacağını sorduğumuz öğrencilerin tümü "azalır" dedi, ancak bu durumda İHL dışındaki liselere gideceğini söyleyenlerin oranı düşük oldu."
Aileler, kızlarını okuldan çekiyor
TESEV araştırmasının bir başka çarpıcı sonucu ise şöyleydi: Özellikle sekiz yıllık kesintisiz eğitime geçilmesiyle birlikte, bazı muhafazakâr aileler, beşinci sınıftan sonra kızlarını okullardan çekiyorlar. Hele sekiz yıldan sonra kız öğrencilerin okutulması konusunda ülkemizde büyük sorunlar yaşanıyor. Söz konusu aileler, İHL'ye kız çocuklarını, sadece din eğitimi alsınlar diye değil, aynı zamanda ve belki de daha önemlisi, ahlaki kaygılarla yolluyorlar. Sonuçta İHL'leri günümüz Türkiye'sinde kızların okullaşması konusunda, çarpıcı ve olumlu bir istisna oluşturuyor."
'İnancıma ters düşmeyecek eğitim alsınlar'
Sultan Zozik de İHL'ye yollayan velilerden biri. Ankara, Demetevler İmam Hatip Lisesi'nde iki kızı eğitim gören Zozik, "Bir kızım daha var onu da imam hatibe yollayacağım." diyor. Sultan Hanım'a "Neden? diye soruyoruz" O da şu cevabı veriyor. "Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Kızlarım 8.sınıfı bitirinceye kadar gittikleri okulda, her geçen gün benden uzaklaştılar. Kızlarımla arama uçurumlar girdi. Sekizinci sınıfın ardından, benim inancıma, yaşantıma ters düşmeyecek, çocuğumla arama girmeyecek bir şekilde yetişmeleriiçin imam hatibi tercih ettim. "
Zozik, "Kızlarınızı bu okula vaiz olmaları için mi yolladınız?" şeklindeki sorumuzu ise şöyle cevaplıyor: "Hiçbir zaman onları kısıtlamadım. Kızlarım da bir meslek uğruna inançlarından taviz vermek istemiyor. Büyük kızım, çok başarılı okulda. Katsayı engeli nedeniyle yurtdışı için çaba harcıyoruz. Bazen bana sitem ediyor. Ancak imam hatibe gittiği için pişman değil." "İHL olmasaydı düz liseye yollar mıydınız? diye sorduğumuz Zozik, TESEV'in araştırmasını teyid ediyor: "Hayır vermeyi düşünmüyordum. Çünkü derin yaralar açıyordu. Biz aile olarak, doğru yanlışı göstermemize rağmen, uçurumlar girdi çocuklarımla arama. Düşündüm henüz daha ilköğretim safhasında biz bu uçurumlarla uğraşıyorsak, lisede çocuklarım bizden tamamen kopacaktır. Çünkü verilen eğitim, çocuklarımı benden koparıyordu. Bu yüzden liseye göndermeyi düşünmüyordum."
Dini eğitim alınmazsa şahsiyette bütünlük olmuyor
Türkiye'de imam hatipler üzerine yapılan tartışmaların taraflarını, bu pek dillendirilmese de "din eğitimi isteyenler ile buna karşı olanlar" oluşturuyor. Gariptir ki, Türkiye, din eğitimi tartışmalarında, karşı olanlar tarafında yer alan bir çok kişinin, aradan yıllar geçtikten sonra tam tersi beyanlarına şahit oldu. Bu isimler içinde en önemlisi ise İstanbul Üniversitesi eski adıyla Darul Fûnun Emini (Rektörü) İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu'ydu. 1924'te Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edilmeden bir ay kadar önce, Edebiyat Fakültesi Reisi (Dekanı) Fuat Köprülü, Hukuk Fakültesi Reisi Tahsin, Tıp Fakültesi Reisi Dr. Vasıf ve Fen Fakültesi'ni temsilen Matematikçi Şükrü'den oluşan bir heyetin çıkarılacak kanunla ilgili görüşlerini Mustafa Kemal'e nasıl aktardıklarını Baltacıoğlu, "Hayatım" isimli kitabında şöyle aktarıyor: İzmir'de Atatürk'le heyetin görüşmesinde mesele şu idi: Terbiye dinî mi olmalı, yoksa millî mi olmalı? Bu soruyu bana soruyordu. Bütün dikkatimi topladım ve şu cevabı verdim: 'Din içtimaî bir müessesedir. Realitede yaşamaktadır. Fakat devlet onu mekteplerinde öğretmeye mecbur değildir. Devlet terbiyesinin karakteri ancak millî olabilir. İnkılâp maarif müesseselerini lâikleştirmelidir. Türk milleti dünyanın en realist, en müspet kafalı bir milletidir. Cevabımın iyi karşılandığını seziyordum..."
Dinin önemini 50 yaşından sonra anladı
Baltacıoğlu, bu konuşmasından yaklaşık 25 yıl sonra ise Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi'nin açılması konusu Meclis'te müzakere edilirken yaptığı konuşmada ise şunları söylemişti: "Yeni nesilde bir nevî şahsiyet zaafı vardır. Bu bizde yoktur. Çünkü politik şeâmet bir tarafa, bizim neslin formasyonu bütündür, dinî terbiye almıştır. Formasyon bütün olmazsa bir aralık şahsiyette tezatlar, otomizm psikolojik başlar. Ben ancak 50 yaşından sonra şu kanaate vardım, bir insan, dini formasyona tâbî tutulmazsa şahsiyette bütünlük olmuyor."
'İmam-Hatip'ler sayesinde kızlar üniversiteli oldu'
Prof. Dr. Beyza Bilgin, İmam-Hatiplerde başörtüsüyle okunabilmesi ve üniversite yolunun açılması sayesinde kızların okullu olma hayallerini gerçekleştirdiklerini söyledi.
Türkiye'de kız çocuklarının okutulması yönünde önemli çabalar harcayan ve bunu sık sık dile getiren Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyza Bilgin de sorularımızı cevapladı.
Kız çocuklarının okutulması noktasında İmam Hatiplerin bir fonksiyonu olduğunu düşünüyor musunuz?
Benim İmam Hatip Okuluna öğretmen olduğum yıl kız öğrenci kayıt edilmeye başlandı. Önce, imam hatip yetiştirecek bir okula kız öğrenci alınamayacağı ileri sürülmüş, sonra okulun yazılı kabul şartlarında cinsiyet bildirilmediği fark edilmiş ve kızların kaydı yapılmış. Ben Yozgat'ta iken üç kız öğrenciyi hatırlıyorum. Ben o yıl hastalandım ve sağlık sebebi ile Ankara'ya ailemin yanına tayin edildim. Benim arkamdan, yani bir yıl sonra veliler, kızların büyüdüğünü, erkeklerle baş açık okuyamayacaklarını ileri sürüp, başörtüsü isteğinde bulunmuş. Zaman içinde kızlar için özel sınıf açan İmam Hatip okulları oldu, hatta okulu böldüler, bahçeyi böldüler, kapıları ayırdılar, bununla birlikte kız öğrenci sayısı da arttı. Benim kanaatim o kızlar, İmam Hatip okulu olmasaydı, orta okula gönderilmeyecek olan kızlardı. Bu kızlar sadece Kuran Kursu öğretmeni olmakla kalmadı, lise fark dersleri sınavlarını verebilenler veya daha sonra, İmam hatip okullarına Lise hakkı verildikten sonra üniversite sınavlarında başarılı olanlar üniversiteye de gidebildiler. İmam Hatipler ve kızların başörtülü olarak devam edebilmesi sayesinde kız öğrenci kaydı arttı ama istenmeyen olaylar da yaşandı.
Bir zamanlar kızlar üniversiteye yollanmazdı. Bu durumun aşılmasında İHL'lerin bir katkısı oldu mu sizce?
İmam hatiplere üniversiteye gidebilme hakkı verilmesi ve tabii başörtüsü sayesinde olmuştur. Başörtüsü sayesinde okullu olacak kızların hevesleri yerine gelebilmiştir. Ancak bunu art niyetli kullananlar da olmuştur. Bugün durum eskisi gibi değil. Meslek liseleri ile düz liseler üniversite sınavında aynı şartlarda yarışamıyor. Meslek liseleri mezunlarının bıranşları doğrultusunda yüksek tahsil yapması ilkesi yürürlükte. Kızlar daha çok İlahiyat fakültelerine girebiliyor. Kızlar çok çalışkan olduğu için de erkekleri geçiyor ve İlahiyat Fakültelerinde, özellikle öğretmenlik bölümünde kız sayısı erkek sayısını aşıyor. Bu kadınlar açısından iyidir, Bin yıllık mazimizde İslam alanında hep erkekler öğrenim gördü ve kadınları evin içi ile sınırlayan fetvalarla şöhret yaptılar. Şimdi kadınlar İslam'ın kendileri ile ilgili haberlerini, bizzat Allah'ın sözlerini okuyarak öğreniyorlar. Bir süre böyle gitmesi iyi olur, kanaatindeyim.
Özellikle köylerde yaşayan vatandaşların İmam Hatip liselerine yoğun ilgisinin sebebi nedir?
O zamanlar İmam Hatip Okuluna erkek öğrenciler de ağırlıklı olarak köylerden veya küçük yerleşme bölgelerinden geliyordu. Dışarıda Kuran Kursuna gitmiş, Kuran öğrenmiş, tam veya yarı hafız olmuş gençler, ya öğrenci olarak geliyor, din görevlisi olmak için okuyorlardı, ya da dışardan tek tek bütün derslere hazırlanıp sınıflara göre sınavlara giriyor ve diploma alıyorlardı. Bu bir meslekti. Lise hakkı verilince veliler şöyle düşünmeye başladılar: Nasıl olsa diğer liseler gibi bunların da önü açık, düz liseye gideceğine İmam Hatip Lisesine gitsin gençler, böylece Kuran bilgisini de öğrenmiş olurlar. Anarşi döneminde bu okullarda hadise olmaması da onlara rağbeti arttırmıştı.
Binlerce kız okullu oldu
İmam hatip okulları yönetmeliğinde, imam hatipte okuyabilecek öğrenciler için her hangi bir cinsiyet şartı belirtilmemesi nedeniyle 1960'lı yılların sonlarına doğru aileler kız çocuklarını imam hatip okullarına kaydettirmeye başladı. Ancak 1972'de yürürlüğe konulan "İmam Hatip Okulu İdare Yönetmeliği'nin 117. maddesi ile kız öğrencilerin kayıt yaptırmaları yasaklandı. Bunun üzerineimam hatipe kızını kaydettirmek isteyen bir veli, Anayasa'nın eşitlik ilkesinin ihlal edildiği gerekçesiyle hukuk mücadelesine girişti ve bu uzun mücadelenin sonunda Danıştay 11. Dairesi'nin 14 Aralık 1976 tarihinde verdiği kararla, İHO'na kız öğrenciler resmen alınmaya başlandı. Kız öğrencilerin imam hatip liselerindeki oranı ise yukarda belirtilen nedenlere bağlı olarak özellikle 1990'lı yıllardan itibaren artmaya başladı. İmam hatip liselerinden bugüne kadar mezun olan öğrencilerin sayısının, orta okuldan veya liselerin ara sınıfların başka okullara geçiş yapan öğrenciler de eklendiğin de yaklaşık 2 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Kızların imam hatiplere alınmaya başlandığı tarihten itibaren kız öğrencilerin oranı ise yüzde 30 ile 50 oranında değişiklik gösteriyor. Buna göre yaklaşık 400-500 bin kız öğrencinin imam hatiple tanıştığı tahmin ediliyor.