Bir bahar mevsimiydi sana olan son dokunuşum
Beni karşılayan, duvarların asık tarafıydı
Bir volta sahası, dört duvar ve tel örgüler
İşte o tel örgüler arasından izledim mavimsi gökyüzünü
Onu izleyen dumanlı beyaz bulutları
Sonra dönüp kendime baktığımda
Beni terk etmeyen siyahımsı gölgemdi
Nazikçe parmaklarımı soğuk duvarlar arasında gezdirdim,
Hissetmek istedim biriktirdiği tüm anıları
Dili olsa neleri anlatacak belki
Sonra pencereye yansıyan gölgemi fark ettim
Nasıl da akıp gitmiş zaman
Kaç takvim yaprağı eksilttim hatırlamıyorum
Anlatmak isterdim sana kendimi
Derler ya anlatırsan eğer
Sevincin çoğalır kederin azalırmış
Satırlara sığmıyor ki duygularım
Ya da kalem yazmıyor her satırı
Sabah sayımında vermiştim sana yazdığım ilk mektubu
Sonra bana geri döndü sakıncalı olan satırlar
Hepsini sansürleyerek karalamışlar
Anladım ki esir olan ben değilim Eline gelmesini beklediğim özgürlüğümdü
Fark ettim ki sana dair yazdığım
Nadir cümlelerin üzerini kapatan
Görülmüştür kaşeleriydi.
Oysa özenle yazmıştım her bir harfini
Görülmüştür mektuplarımın tek sahibi.
Aldım elime kâğıdı ve kalemi
Buğulu gözlerimle yazmaya başladım
Karalanan tüm cümleleri
Parmaklarım arasında dolaşan kalemim
Mavi mürekkebiyle ağlıyordu
Tutsak olan ben miydim yoksa şiirlerim mi
Saklarsın bir kitap arasında bu güzel dizeleri
Dışardan bakılınca burası nasıl görünüyor bilmem ama
Acı dolu kederli hikâyeleri var
Bense firari olmanın peşindeyim sana doğru
Ardıma bakmadan koşarcasına
Hüzünle yazılmış olan satırlarımın
Ayrı bir hikâyesi var.
Görülen mektuplarımdı aslında
Bir de duyulman sessiz çığlıklarım
Benim selvi boylum
Görülmüştür mektuplarımın tek sahibi
Ahım semada
Özgürce dolaşıyor bulutların arasında
Bir kuşun kanat çırpınışı ile uyandım
Tellere takılmış, tıpkı hayallerim gibi
Soğuk çift cam arkasında görüş beklerken
Sana olan heyecanımı nasıl hissettirmeliydim
Yokluğunda titriyorum, ayaza tutmuş odam
İnci tanesi sözler arıyorum sana dair.
Kar taneleri yüzüme vururken
Her şiiri düzelttiğimde canım yanıyor
Hayatı temize çekemediğimi anlıyorum burada
Yüreğinin derinliğinde olan gözyaşlarınla
Ağrılı ve sancılı olan tüm bu satırları
Özgürce içinden hissederek
İmlasızca yazdığım bu mektubu oku
Karanlık zihnimde canlanıyor gözlerin
Kirpiklerine özlemim düşmüş
Yüreğine düşen tane tane gözyaşlarımı
Al avuçlarınla hasretimize sunarsın
Her bir damlasıyla
Düşlemek istiyorum seni nemli odamda
Geçmişin yorgun mazilerinde
Takılsa da tellere hayallerim
Aldım seni sol yanıma
Çok sessiz bir ortamda Kalp atışlarını duyar gibiyim
Utancım yanaklarımda
Sıcaklığın yanı başımda
Özgürce dolaşıyorum anıların içinde
Sanki bir sonsuzluk gibi
Ellerim başımın altında ranzama uzanmışım
Doğum günü hediyesi gönderdiğin kartpostala bakıyorum
Duvarın rengi sarımsı
Bir yandan gözlerim semada
Yıldızları izliyorum tüm berraklığıyla
Kare kare olmuş karanlık gökyüzü
Tel örgülerin parıltısı vurur gözüme
Senin tel tel kamaştıran saçların gibi
Sonra düşer aklıma senin bana yolladığın gül kurusu
Hâlen kitaplarımın arasında
Görülmüştür yazısıyla süslenmiş mektubunu Aldım akşam sayımında
Bana yazdığın sitemli sözler arasında kayboluyorum
Hasret kokan parmaklarının kokusu
Yayılır küf kokan odama
Dedim ya duygularım sayfalara sığmıyor
Kelimeler kifayetsiz kalıyor çizgiler arasında
Gözlerim yorgun, kalemim kırgın
Bir veda değil sadece tatlı bir hoşça kal
ŞİİR : EMİR ADALI