Kayseri velîlerinden. 1761 (H.1175) yılında Kayseri'de doğdu. 1842 (H.1258) yılında yine orada vefât etti.
Babası Göncüzâde Mehmed Efendidir. İlk tahsilden sonra bir müddetAnkaralı Sarı Abdullah Efendi ile Akşehirli Osman Efendinin derslerine devâm etti. Sonra büyük âlim Ebü's-Saîd Mehmed Hâdimizâde Mehmed Emîn Efendinin sohbetlerine katıldı. Uzun yıllar onun derslerine ve hizmetine devâm ederek 1797'de icâzet, diploma aldı. Fazîlet sâhibi ilimde eşsiz bir zât oldu. Hocasının isteği üzerine Kayseri'de ilim öğretmeye başlayınca, ders halkası bir anda yüzlerce talebe ile doldu. Şöhreti kısa bir süre içinde bütün Anadolu şehirlerine yayıldı. Âlimler arasında "Kâsım Allâme" ünvânıyla şöhret kazandı.
Şeyh İbrâhim Tennûrî Câmii şerîfinin Şeyhlik kürsüsü ile Hatiplik vazîfesi Kâsım Efendiye verildi. Şeyh Kâsım Efendi bundan sonra bütün vakitlerini kâh câmide, kâh câminin karşısında bulunan evinde olmak üzere İslâmiyeti anlatmak, ilim öğretmek vâz ü nasîhat etmekle geçirdi. Kırk altı sene bu hizmetleri yerine getirebilmek için canla başla çalıştı. Pekçok âlim yetiştirdi. Beş yüzü aşkın talebesine icâzet, dîni yayması için izin verdi. Bunlardan pekçoğu sâhib olduğu ilim dalında en yüksek zirveye çıktı. Nitekim ondan icâzet alan Hacı Torun Efendi, tefsîr ilminde en ileri dereceye çıkmıştı.
Göncüzâde Kâsım Efendi, halîm selîm, alçak gönüllü bir zâttı. Dünyâya hiç değer vermezdi. Haramlara düşme korkusu ile şüphelilerden çok sakınırdı. Çok ibâdet ve zikrederdi. 1842 (H.1258) târihinde vefât eden Göncüzâde Kâsım Efendi, Kayseri'de Hunad Câmii-i şerîfi içindeki husûsî kabrine defnedildi. Kabrinin baş tarafındaki mermer kitâbede şu beyitler yazılıdır:
Hazret-i Kâsım Efendi ki odur bahr-i ulûm
Kâm alırdı der-i fazlında sıgâr ile kibâr
Seyyid-i Cürcânî'ye hem Sa'd-i Teftazânî'ye
Olmuş idi sânî her vech ile ol devlet-şi'âr
Nice bin tüllâba tahkîk-i fünûn-ı ilm ile
Neşr-i feyz eylerken oldu âzim-i Dârü'l-karâr
Târîhi üçler çıkıp etdi hesâbı Hayretâ
Göçdi bir allâme-i âlem ferîd-i rûz-gâr.
Mânâsı:
İlimler denizi olan Kâsım Efendinin fazîlet kapısında, küçükler, büyükler maksatlarına erişirlerdi.
O devletli her yönden Seyyid Şerîf Cürcânî ve Sâdeddîn Teftâzânî'ye halef olmuştu.
Kaç bin talebeye ilim fenlerinin gerçeklerini ortaya koymak sûretiyle feyiz yayarken, dâimî kalacağı eve gitti.
Ey Hayret! Üçler çıkıp târihi hesapladılar Dünyânın en büyük âlimi, zamânın eşsiz kişisi göçtü.
Göncüzâde Kâsım Efendinin pekçok eseri arasında en önemlileri: Er-Risâletü'l-Hücceti fi'l-Mantık ve Şerhü Enmuzeci'l-Ulûm'dur.
KAYNAKLAR
1) Meşhûr Mutasavvıflar; s.242, 244