GÖKYÜZÜ
O kaygısız alayı sonsuz gök mavisinin
Gamsız güzelliğiyle ezer çiçekler gibi,
Kupkuru bir acılar çölünde için için
Ökeliğine lanet eden güçsüz şairi.
Kaçsam, gözümü yumsam da duyumsarım yine
Bir pişmanlık gibi o bakar bomboş ruhuma,
Nereye kaçsam? Bu acı alayın üstüne
Hangi amansız geceyi atsam dalga dalga?
Yükselin sisler, bir örnek külünüzü serpin
Uzun duman paçavralarıyla gökyüzüne:
Boğulsun mosmor bataklığı donuk gözlerin
Ve bir büyük, bir sessiz tavan çekin üstüme!
Ve sen canım Sıkıntı, çık Lethe göllerinden
Çık da gel topla soluk sazları ve balçığı,
Yorulmaz elinle ör delikleri yeniden
O yaramaz kuşların mavilikte açtığı.
Kara yüzlü ocaklar dumanlarını salsın
Ve söndürsün islerin o gezici zindanı
Ürpertisi içinde kara uzantıların,
Ufukta can çekişen sarı gün ışığını.
Gök öldü. Ey madde, koşuyorum sana doğru!
Unutayım Günah'ı, zalim Ülkü'yü sende,
Bırak, mutlu insan sürüsünün uyuduğu
O rahat ağılı paylaşsın bu çileli de!
Değil mi ki hıçkıran düşünceyi süsleyecek
Hünerini yitirmiş artık şu bomboş beynim,
Duvar dibinde yatan düzgün kabına örnek;
Karanlık bir ölüme yasla esner giderim.
Ama gök baskın, çanda şarkısın duyuyorum
O hayın zaferiyle bizi daha derinden
Vurmak için o sese dönüşüyor ey ruhum,
Canlı madenden mavi dualarca dökülen.
Kopup eskiliği içinde sisler ardından,
Deliyor doğuştan sancını bir kılıç gibi;
Boş başkaldırısıyla nereye kaçar insan?
Mavi gök, mavi gök tutsak etmiş düşüncemi.
Türkçesi: HÜSEYİN DEMİRHAN