Suyu mavi ve berrak olan denizin kıyısında insanlar dolaşır, stres atarmış.
Aynı nehrin suları bu iki denize akar, her ikisini de doldururmuş.
Dağların kollarından süzülüp gelen sular birinci denizin sularını tazeler, rengini mavileştirirmiş.
İkinci denize de aynı suların birikmesine rağmen bu deniz hep kirli kalır, bir türlü maviliği yakalayamazmış. Bu yüzden de bu denize “Ölü Deniz” denir olmuş.
İki denizin birbirinden farkı: Suları berrak ve mavi olan deniz, nehrin kendisine getirdiği suları başka denizlere aktarırmış. Yani aldığı gibi vermesini de bilirmiş.
Bizim ölü deniz ise aldığını kendinde saklar, bir damla suyu bile başkasına vermezmiş.
Aldığını veren deniz temiz ve canlı iken, aldığını stok edip saklayan deniz kirli ve ölüymüş.
İşte böyle; vermek insanı yaşatır, saklamak ve insanları bundan mahrum etmek ise öldürür.
Alıntı