You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Delilleriyle Hanefi Fıkhı-1 (Önsöz)

Delilleriyle Hanefi Fıkhı-1 (Önsöz)

Kıdemli Üye
Delilleriyle Hanefi Fıkhı-1 (Önsöz)
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...

Alemlerin yaratıcısı, din gününün sahibi, ibadete sadece kendisinin layık olduğu üce Rabbimize, şanına layık kelimelerle hamd ederim. Salat ve selamın en güzeli, getirdiği inanç ve şeriat ile insanları Allah'ın izniyle hem itikatta hem de amelde, karanlıklardan aydınlığa çıkaran son Nebi Muhammed (s.a.s.)in üzerine olsun. Allah'ın pisliklerden arındırdığı Ehl-i Beyte ve İslamın Asr-ı Saadetteki muazzez savunucuları olan sahabelere de selam ederim.

Allah Azze ve Celle, cinleri ve insanları ancak kendisine kulluk etsinler diye yarattı. İrade sahibi tüm mahlukatın yaşam gayesi ve hedefi olan ibadet vakıası, Allahtan başka ibadet edilenlerin reddi ve yegane mabud olarak Allah'ın kabulü ile başlar. İbadetin ikinci basamağı sadece Allah'a yönelmiş muvahhid kula, Rabbi tarafından bir takım sorumlulukların yüklenmesidir. Bu sorumluluklar kulun sadece Allaha yapmaya ahid verdiği ibadetlerdir.
Allah (c.c.) kuluna yüklediği gerek ameli gerek kavli gerekse niyete dayalı bu ibadetlerin kabulü için bazı şartlar bildirmiştir. İbadetlerin kabulü iki şartın gerçekleşmesine bağlıdır. Allah için yapılması ve Allah'ın istediği şekilde amel edilmesi. İbadetlerin Allah rızası için yapılması şartı "ihlas" hususunu gündeme getirir. Şeri sınırlar dahilinde nefis terbiyesini gerçekleştiren ve nefsinin kontrolünü eline alabilen kişi için "ihlas" hususu dolayısıyla ibadetlerde Allah'ın rızasını gözetme şartı sorun olmaktan çıkacaktır.
Asıl dikkat ve çalışmayı gerektiren husus "ibadetlerin Allah'ın razı olduğu şekilde yapılması" şartıdır. Allah Azze ve Celle kullarına bu şartı tahakkuk ettirebilmeleri için tek bir yol göstermiştir: Ameller hususunda Kurana ve sünnete teslimiyet ve her ibadeti Kurandan ve sünnetten almak, yapılan her hareketi, söylenen her sözü Kuran ve sünnetten destekleyebilmek... Bu husus ile birlikte dinin delilleriyle bilinmesi gündeme gelmekte. İbadetlerin kabulünü ve hakkıyla Muhammed (s.a.s.)e indirilen şeriate teslim olmayı isteyen kişi yatığı amellerin kitabdan ve sünnetten aslini araştırarak buna uygun amel etmek, dolayısıyla bidat, hurafe, körü körüne taklid gibi müslümana asla yakışmayan düşünce, söz ve hareketlerden sakınmak zorundadır.
Bunu hakkıyla gerçekleştirmeyen kişinin küfür ve şirk bataklığına düşmesi her an için ihtimal dahilindedir. Nitekim, tarihe dönüp şöyle bir baktığımızda bu husustaki hataların birçok kimsenin doğru yoldan sapmasına, hakikatten uzaklaşmasına hatta küfür ve şirkine sebep olduğunu görürüz. Bunun en somut örneği cahil insanların mezhepler konusundaki tutumları olmuştur. Önceleri Allah (c.c.)nün: "Bimiyorsanız zikir (İlim) ehline sorun."
( Nahl: 43) kavline uygun ve tamamen şeri sınırlar dahilinde seyreden alimlere bağlılık, zaman geçtikçe cahil insanlar tarafından yanlış anlaşılmış ve alimlerin fikirleri, içtihadleri mutlak doğrular olarak kabul edilmiş ve insanların sözlerini Kurana ve sünnete göre değerlendirdikten sonra kabul veya reddetme gerçeğinden tamamen uzaklaşılmıştı...
Buradaki suç elbette mümtaz islam alimlerinin değildi. Zira, onlar Kuran ve sünnetten hareketle amel ederler, bunlara göre hayatlarını düzenlerler, bu hakikatlere razı olup, insanları ancak Kuran ve sünnete teslim olmaya ve her "hususta yegane değer ölçüsü olarak ilahi vahyi kabul etmeye çağırırlardı, imam Malik (r.a.) bir hadis naklettikten sonra kendisinin de aynı görüşte olup olmadığı sorulduğunda: "Rasülün buyruğuna aykırı hareket edenler, başlarına bir belanın gelmesinden veya can yakıcı bir azaba uğramaktan sakınsınlar."
(Nur:6.3)
ayetini okuması;
İmam Şafi (r.a.)in: "Siz brnim kitabımda Rasulullahın sünnetine muhalif birşey bulursanız, Rasulullahın sünnetini alınız, benim söylediğimi bırakınız" ve
İmam Ebu Hanife (r.a.)in: "Benim sözümü, deliliyle olmaksızın nakletmeyin" demesi hep, o mümtaz şahsiyetlerin bu husustaki hassa-siyetlerini gösteriyor.Evet, mutlak doğru olan şey ancak Allah ve Rasulünün bildirdikleridir. Bunların dışında kalan fikir ve içtihadlar da Kitaba ve sünnete uygunluk gösterdiği nispette doğrudur. Bu sebeple her müslümanın ibadeterini, amellerini ancak bu ilahi kaynaklara göre düzenlemesi şarttır.
Lakin; bu gerçek, İslam alimlerinin söz ve içtihadlerini bir kenara atmak, derinlemesine araştırma yapmadan, konuya heryönüyle vakıf olmadan sadece bir ayetten ya da bir hadisten hüküm çıkartarak "müçtehid" kesilmek manasına asla gelmez. Zira görüş ve fikirlerini ancak elindeki ilahi kaynaklı delillere dayandırarak ve büyük bir hassasiyetle ortaya koyan, her hususta kılı kırk yararak araştırma yapan saygıdeğer islam alimlerinin görüşlerine itibar etmemek büyük bir haksızlık ve eksiklik; bu yanlış düşüncede daha da ileri gidip onlara hakaret etmek, küçümsemek ise büyük bir gaflet ve cehalettir. Şüphesiz o kimseler de insandı ve hatadan yanılmadan masum değillerdi. Bu sebeple onların görüşlerine itibar edip, saygı göstermek ne kadar gerekli ise görüşlerini kabullenirken Kur'an"a ve sünnete göre değerlendirmek ve getirdikleri delilleri asla gözardı etmemek te en az o kadar önemli ve gereklidir. Bu kitabtaki araştırmanın gayesi, işte bu hakikatin pratik olarak uygulanmasına vesile olmak veü
İmam Ebu Hanife gibi, Allah kendisinden razı olsun ve cihadının karşılığını kat kat versin seçkin bir islam aliminin görüşlerini delilleriyle ortaya koymak, körü körüne itaat gibi müslümana yakışmayan davranışların gerçek yüzünü ortaya çıkarmak ve saygıdeğer İmam'in:
"Benim görüşlerimi delilleriyle << aktarınız" vasiyetine uymaktır. Allah nasip ederse, bu araştırma, diğer mezhep imamlarını da (Allah onlardan razı olsun) içine alacak şekilde devam edecektir. Tevfik Allah'tandır.
Bunu ilk beğenen sen ol.
Son Düzenleme: 11-11-2014, Saat:07:03 PM, Düzenleyen: Hakikat.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren İslami Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.