You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Cezairli Alim İbn Badis'e "kafir devlete cinsiyet(vatandaşlık)" hakkında soruldu:

Cezairli Alim İbn Badis'e "kafir devlete cinsiyet(vatandaşlık)" hakkında soruldu:

Acemi Üye
Cezairli Alim İbn Badis'e "kafir devlete cinsiyet(vatandaşlık)" hakkında soruldu:
1. Soru: “Vatandaşlık” hakkında Allah’ın hükmü (tekfir edilmeleri) ve ondan tevbe etme.

El-Cevap(Parantez içi şerhdir):

İslami olmayan her hangi bir cinsiyyet (vatandaşlık) üzere olmak demek, İslamî Şeriat’ın ahkamını reddetmek demektir. Ve: her kim İslam kühümlerinden tek bir hükmü dahi reddederse, o zaman El-İcma ile (Müslümanların ittifak’ı ile), İslam’dan çıkmış ve mürted olmuştur. (Böyle) Addedilir. O zaman: El-İcma ile (ihtifal söz konusu olmaksızın) vatandaş (cinsiyyet sahibi) olan kimse, mürteddir. Ve: Fransız kanunları üzere olan mütecennis (vatandaş) kimsenin, nesli üzerine de vatandaşlığı cereyan edecektir. Bu nedenle, kendi (karısını, çocuklarını ve tüm neslini) İslam dairesinden çıkarıp (kendisi gibi kafir bir devletin vatandaşı yaptığı için) onlara karşı cinayet işlemiş olur. Ve bu cinayet öyle bir cinayettir ki, zulümün en şerlisi ve en kirli olanıdır. Ve: kendi cinayeti sebebi ile İslam Şeriat’ından dışarıya çıkarttığı (vatandaş) nesli sürdüğü müddetçe, günahı hep kendi boynunda tekrar tekrar yenilenmeye devam etmektedir. (Bu cinayet) Kendi nefsine ve nesli üzerine her ne kadar sürerse (o kadar süre devam eder ve kafirlik şerri ve günahı hep boynunda kalmaya devam eder). Eğer vatandaş kimse tevbe etmeyi irade ediyor ise, bu durumda illa ki de (vatandaşlıktan) çıkması şarttır. Nasıl ki bu (işlediğin günahtan soyutlanman), icma ile her tevbenin lazım olan şarttıdır. (Vatandaşlık küfründen) Çıkman da, ancak ve ancak İslam Şeriat’ına geri dönüp de, onun dışındaki her şeyi reddederek olabilir.

(Dikkat edersek Hoca isbat eder ki; Şerî İslam bir din, vatandaşlık ayrı bir dindir. Her birinin kanunları ve nizamı vardır. Her hangi bir vatandaş, İslam dini dışında bir dini olduğundan, icma ile kafirdir. Müslüman olabilmesi için, vatandaşlık ile alakalı tüm bağları kopartmadan asla tevbe etmiş olmaz. Tevbe etmemişse de, kafirliği devam ediyor demektir. Bu da, vatandaş olan ve kalan herkesin tekfirindeki icmayı nakletmek demektir.) Ve: Fransız kanunları, kişinin kendisinin (vatandaşlığından) çıktığını iddia eden, artık (vatandaşlık küfründen tamamen) ayrılıp (hiçbir bağı kalmadığını) iddia etse dahi, kendi üzerine (Fransız kanunları tarafından) cereyan etmeye devam edeceği için, Bizim inancımıza göre, onun sadece (vatandaşlığı) hul etmesi (çıkartması, kimlik pasaport vb. tüm evrakları yakıp yok edip onlardan her türlü ayrılması), halin zahirinde (bu kadarı ile küfür vatandaşlığından kurtulduğu) tahkik edilmemiş olur. Çünkü: hasebi hali (bulunduğu bölge ve durumu) nedeni ile (küfür devletinin) El-Ahkam’ı (kanunları) halen üzerinde cereyan etmeye devam etmektedir. Ancak illa ki o kanunlarca şu (vatandaşlık küfrünü) aldığı beldeden, (hiçbir vatandaşlık küfrüne bulaşmadan, tamamen Şerî ahkamlar gölgesinde) ayrılırsa (o ve beldeden-ülkeden uzaklaşırsa), (sonra da) İslam Şeriat’ının ahkamının cereyan ettiği bir beldeye giderse, (bu durumları tahkik etmediği sürece bizler onu kafir görmeye devam ederiz). Kendisi (kafir beldede iken, eğer vatandaşlık küfründen az önce açıkladığımız gibi her türlü bağlılığını kesip, alakasını koparır da onlardan olmadığını ilan ederse) kendisi ile Allah arasında sadık olabilir (evet, uhravî olarak gerçek bir tevbe ile, hiçbir küfre bulaşmama yönü ile müslüman olmuş olabilir). Lakin bizlere gelince, ancak (İslam’a göre) emredildik ki kendi üstünde bir hükmü cereyan edebilmemiz için, ancak zahiren (görünene göre) hareket edebiliriz.

(Görünürde vatandaşı olduğu kafir beldeyi terk etmediği sürece, bizler onu Müslüman göremeyiz ve halen kimlik, pasaport vs. vatandaşlık bağını izhar edenlerden de farklı görmeyiz. Böylelikle onu (küfür beldesinden çıkmadan) tasdik edemeyiz (ve ona inanamayız). Ve kendisi halen (küfür beldesinde) kaldığı sürece, vatandaşlık ahkamları nedeni ile mürted olduğu küfürlerin içinde bulaşmaya devam ediyor.

(Kuşkusuz Nizamul-küfür, kendi vatandaşlarına belli başlı ahkamlar tanımaktadır. Sen onları kabul etmesen dahi, onlar seni kendilerinden addettikleri için sana belli ahkamlar ve rahatlık tanırlar. Eğer sen gerçekten onları tekfir edip de, onlardan ayrıldı isen, neden halen onların arasında kalmaya devam ediyorsun? Eğer gerçekten Müslüman oldu isen ve Dar’ul-küfürden çıkma imkanın varken çıkmadı isen, bizler de seni tekfir etmekten ve tekfir ettiğimiz vatandaşlardan farklı tutmayız.) İşte bu nedenle tevbesi kabul edilmez. Ve Müslümanların ahkamı bu kimsenin üzerinde cereyan etmez. (Eğer vatandaşlıktan çıktığını ilan ettiği halde, zahiren vatandaşlık ile arasında hiçbir bağı kalmasa da, halen zamanında kendisinin veya ilk mürted olan ecdadından birisinin vatandaş olduğu küfrü nizamın gölgesinde sırf kalmaya devam etti diye ulema bu adamı tekfir ediyorlar ise, bir de bunları hiç kale almayan, ya da bunu küfür dahi görmeyen, ya da halen vatandaşlık haklarından istifade edip de küfür evraklarını ve benzerlerini kullanan şu son yüz yılın insanlarını görselerdi, acaba İbni Badis ve yanındaki Ulema bunları nasıl da tekfir ederlerdi?)
Bunu ilk beğenen sen ol.
Son Düzenleme: 20-10-2023, Saat:08:58 AM, Düzenleyen: Intruder.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren İslami Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.