Sual soranlar dört sınıftır:
1- Suâli ve îtirâzı haset ve düşmanlık sebebiyle olandır. Onun suâline en güzel ve açık surette cevap verildikçe kin ve hasedi artar. Bunda doğru yol ona cevap vermekle meşgul olmamaktır. Hasedden dolayı olan düşmanlık hariç bütün düşmanlıkların kaldırılması mümkündür.
2- Ahmaklık hastalığı ilaç kabul etmez. Nitekim Îsâ Aleyhisselâm: “Ölüleri diriltmekten âciz olmadım, amma ahmağı tedâvi etmekten âciz kaldım” demiştir. Burada bahsettiğimiz ahmak şu kimsedir: Bir vakit ilim tahsiliyle meşgul olur, aklî ve şer‘î ilimlerden bir şeyler öğrenir. Sonra ahmaklığından büyük âlimlere îtirâz eder. Buna cevap vermekle meşgul olmamalıdır.
3- Büyüklerin her kelâmını anlamayıp ancak güzelliğinden dolayı soran irşâd talebindeki kimsedir. Bu istifâde için sormaktadır. Lâkin anlayışı kıt olup sorduğu şeyi öğrenmeye ehil değildir. Verilecek cevâbın hakikatini, inceliğini idrâk edemez. Bu da hâline münâsib bir cevapla gönderilir. Nitekim hadîs-i şerîfte: “Biz peygamberler topluluğu insanlara akılları mikdarınca konuşmakla emrolunduk” buyurulmuştur.
4- İlaç kabul eden tek sınıf ise irşâd olmayı taleb eden akıllı, zekî, anlayışlı, hasedine ve gazabına mağlup olmamış, Hak yolunu arayan kimsedir. Hasedinden veya inadından dolayı yahut itiraz ve imtihan için sormaz. İşte böyle kimsenin sualine cevap vermek îcâb eder.
(Hâdimî, Eyyühe’l-Veled Şerhi)