EFENDiM iz Sav tek bir çadır bile olsa oradaki tek bir simaya, Bıkmadan usanmadan, insana yakışırca yaşamayı anlatıyor her çadırdan çıktığında yanındaki ardından geliyordu müşrikler Siz O'na aldırmayın. yeğenimizdir (haşa) meczuptur," diyordu. Efendimizi takip edenler bu iftitanın iğrençiğini işitiyordu efendimize inananlar SAV den uzaklaştırılmaya çalışılıyordu Efendimiz'in amcası Ebu Leheb tebliği karalıyor efendimizin gezdiği her yerde mübarek havayı kırmaya çalışıyordu.
Efendimiz Sav e yakın olup onu anlayamamak çok büyük hüsrandır. Ebu leheb kendisine yazık etti ve hakkında Tebbet Suresi nazil oldu Mekke'de Ebu Leheb, Efendimiz'in hicretinden sonra ölmüş Çocukları onu evlerinin arkasına defnetıniştir fakat Ebu Leheb'in naaşını toprak kabul etmemiş. Cesedin kokusu artmış ve bütün mahalleyi kaplamış. İnsanlar Ebu Leheb'in oğullarına, babalarının cesedini ortadan kaldırmalarını söylemiş çocukları, babalarının cesedini evlerinin arkasındaki tepeye terk edince cesedin kurda kuşa yem olmuştur buradan geçilirken bu tepede şeytana taş fırlatılır atılan taşlar, tepede ikinci bir tepe oluşturmuştur
Mekke şehrinin dışında sadece tarihi pazarlar değil, savaşların olduğu mekanlarla karşılaşırız Huneyn Savaşı. Huneyn Vadisi nde yapılmıştır Taif şehrine giden yolda Zeylü'l-Kebir denilen Taif-Riyad yolunda ilerlerken yolun sağında kemer li bir yapı dikkat çeker bir Osmanlı su kemeridir yaptıran Sultan Süleyman dır karşımıza. Hey koca Kanuni hey Sen ne güzel bir insansın. Padişah olunca İstanbul'da artan nüfusla baş gösteren su sorunu için kolları sıvamıştır. Mimar Sinan'la görüşüp suyun gelmesi için fedakarlıklara katlanmıştır O kadar işi arasında defalarca Eyüp sırtlanna gidip Mimar Sinan'ı yakından takip etmiştir Kırk Çeşme Sularını İstanbul'a getirmiştir Taksim Meydanı'nın adını aldığı, meydanın göbeğindeki Su sebilini yburadan taksim edilen suyu her köşeye dağıttırmıştır
Osmanlı Efendimiz Sav i çok sevip O'nun yolundan gitmeye çalışıyordu Sav e layık bir ümmet olarak güzel hizmetler meydana getirdiler O şefkat anlayışından Mekkenin kızgın çölleri de nasibini aldı. Kanuni'nin Mekkedeki su kemerleri kilometrelerce uzanırdı Kesme taştan çok muntazam inşa edilmişti. Mekke'ye gelen hacı sayısı her sene artıyordu. Buradaki su problemini halletmek üzere Sultan Süleyman, Huneyn Vadisi'nden Mekke'ye su nakli su kemerleri yaptırdı su kemerleri 70 km lik bir yoldan geliyordu Sultan Süleyman'ın su ile ilgili başka projelerinin de vardı Mekke'nin su problemini çözmek için Hudeybiye Hadda köyündeki suyu taşımak ister. arazinin yüksekliğinden dolayı meyil yapılamaz ve pompalama sistemleri olmadığı için başarılamaz. Ancak, "Mekke'ye götüremiyorsak başka yere taşırız," der ve suyu Cidde'ye ulaştırır. bugün Kanuni'nin taşa kazdırdığı su kanalları Hadde'de hala durur
su kemerlerinin ilerisinde yolcu konaklama menzili görülür bir kasır büyüklüğündeki yapı, yolculukta barınmak için inşa edilmiş Osmanlı yapısıydı. konaklama ve ihtiyaçları sağlardı. Su kemerlerinde bir çalıda Arap bülbülleri vardır Sivri uzun gagaları ve siyah tüyleriyle kendilerini ele verirler sıcakta yaşama imkanı vermiş Rabbimiz onlara. Yaşama ve buraları şenlendirme vazifesi ...
Mekkede Kanuni hanın yaptırdığı su kemerlerinden bugün hala oluk oluk su akmaktadır 450 yıl önce yaptırılan su kemerlerinden bugün hala su aktığını duymak şaşırtıcı Bölgenin en yaygın ötücü kuşu Arap bülbülü ve Osmanlı Mekkesinden çıktıktan 50 km sonra su kanalları karşımıza çıkar Köyün girişi otlar ve yeşillikle kaplı güzel bir alan bir kanal. İçinden su akıyor ve çevresini cennete çevirmiş bir su bu su kemerini. Kanuni getirmiş ve bu su bugün hala buralara hayat veriyor yaptığı hayırların sevaplannı Kanuni'ye gönderiyor
Mekke'den uzakta dağlar arasında bir patika uzanır. Burası Efendimiz'in Taife giderken kullandığı yoldur. o güzel insanın şereflendirdiği yolda keskin kayalıklar vardır bugün Başlarımızda bizi güneşten koruyan sağlam başlıklar, gözlerimizde en kara gözlükler olsada güneş perişan ediyor. ilerleyemiyoruz Buraları görüp hislenmemek elde değil. "Sen ne güzelsin ey Resuller Resulü. sen ümmetine ne düşkünsün. Biz klimalı arabadan çıkıp dışarıda 5 dakika duramazken sen Mekke'den Taife, 80 km'lik yolu yaya ve tam 2 günde aşmıştın. sıkıntı ile aştığın yolun sonunda keşke seni en serin mekanlarda, en soğuk sularla, en leziz yiyeceklerle karşılasalardı onlar Sav in getirdiği güzelliklerin farkında bile değillerdi. Sen onları kurtarmak ve hayat olmak için gelmiştin, onlar seni taşlamışlardı. .. Hz. Muhammed peygamberliğinin lO. yılı, Şevval in 27. günü vardı buraya. Yeşil güzel bir yerdi Taif. Efendimiz lO gün kalıp insanları İslam'a davet etti. Davete icabet. etmediler ayak takımı insanları kandırarak Efendimiz ve Hz. Zeyd'i taşlattılar. Onlar Efendimiz'in kıymetini bilmiyorlardı Allah, sevgili kuluna bir güzel insan eliyle Taifin üzümlerinden ikram ettirecekti. Bu genç, Addastı
Peygamberimiz Taifteki üzücü hadiselerden sonra yanındaki Hz. Zeyd'le Addas ra nın üzüm bağına konuk oldu ikram edilen suyu içerken besmele çekti. Addas karşısındakilerin tek bir Allah'a inandıklarını görünce kendisinin Ninovalı olduğunu söylemiş Peygamberimiz, "Kardeşim Yunus Peygamber'in memleketinden. demişti. bu diyaloğun geçtiği o bağlar bugün duruyor Taif te. üstü başı tozlu, ayaklar kan içinde de olsa o güzel Peygamber'in yeniden buradan üzüm yemesini gözlüyor
TAİF in meşakkatli ve çileli yollarından aşıp Mekke'ye girmek ayrı bir sıkıntı idi Efendimiz için. SAV İslam'ı açıkça anlatıyor ve Mekke'deki müşrikler kendisine b zarar vermek için fırsat kolluyordu Taifte olanlar Mekke'de duyulmuştu. niyetsziler de bu hadiselerden yüz bulup işi çok ileriye götürdü Efendimiz Taif dönüşü Cebel-i Nur'a gelmişti. Mekke önündeydi Hz. Zeyd, Efendimiz'e Şehre nasıl gireceğiz ya Resulallah?" diye sordu. Efendimiz oranın çobanı Urakıd'a seslenerek, "Süheyl bin Amr'a söyle beni himayesine alsın," der. Süheyl kabul etmeyince Beni Mahzum'dan birisinin adını söylenir reddedilir. Mutim bin Adiyy'e haber gönderir ve o SAV i kabul eder. Hz. Peygamber Mekke'ye girdiğinde Kabe'yi tavafa başlar. Tavafı Ebu Cahil görür ve Mutim bin Adiyy'e, "Kefili misin tabisi misin?" diye sorar. Mutim, korumam altındadır," deyince koruman altında olana dokunmayız," der. SAV Mekkede tüm tehlikeye karşı tebliğini sürdürüyordu. Bedir Savaşında Mutim bin Adiyy'in oğlu esir düşer. Peygamberimiz "Baban sağ olsa ve Bedir esirlerini bırak deseydi, ben hepsini bırakırdım," der. Allah Resulü bir müşrikin iyiliğini bile unutmaz SAV vefa doludur .
GÖNÜLLERE İSTiKAMET KAZANDIRAN VADi: HUNEYN
MEKKENİN asfalt yollarında dümdüz bir arazi uzanır çöl toprakları arasından ilerlendiğinde bir kayalık arazide gitmeye başlarız iki yanımızda yüksek ve dik iki tepe beliriverir Burası Huneyn Vadisidir. Huneyn deyince Mekke'nin fethi, İslam ordusunun Mekke'ye girişi ve burayı putlardan temizlemeleri akla gelir. Mekke halkı Hudeybiye sulhünden islama kalben ısınmış Mekkenin fethi kalplerdeki endişeleri yok etmiştir. Fakat Mekke dışındaki kabileler islam'ı, ve Müslümanları tanımıyordu Önyargılıydılar uslanmaz kışkırtıcılar ve desisler büyük bir şer ittifakı oluşturdu Ortalığı velveleye verenler, "Kureyş savaşmaktan ne anlar. Medine'den gelenler bizi görsün diyorlardı. Mekke dışındaki en büyük iki kabile Sakif ve Havazin Müslümanlara karşı birleşerek 20 bin kişilik bir ordu topladı. Askerler kaçmasın diye kadın, çocukları yanlarına alıp Huneyn'de toplandılar Kanatın Efendisi şer birliğini dağıtmak için askerlerinin başına geçip sefere çıktı. İslam ordusu Huneyn'e ileriediğinde Havazin Kabilesi gelip vadiyi tutmuştu.
Hicretin 8. senesi, Şevval in 5. günü İslam ordusu Mekke'den ayrıldı. Müslümanlar 12 bin kişiydi. Ordu Biz artık sayı olarak çokuz Mekke'yi aldık. kimse bizim önümüzde duramaz. düşüncelerine kapılıp Muvaffakiyetİn yalnız Allah'tan olduğu unutulur gibi oldu. her şey o anda gerçekleşti. İslam ordusu vadiye girince dört yandan üzerlerine ok yağdırıldı Müslümanlar panikleyip kaçışdı. Muvaffakiyetin Allah'tan olduğu dersi verildi Sayıca üstünlük bir şey değildi önemli olan. Bedir'de çok az iken Allah mürninleri galip kılmamış mıydı bu panik anında sarsılmadan duran Hz. Peygamber Yanındakilere, dağılanları isimleri ile çağırılmalarını istedi, "Ey ensar! Ey muhacirler!" nidalarıyla toplanan sahabe muvaffak olmuş İslam zafer kazanmıştı Müşrikler dağıldılar. Huneyn vadisi bize tarihi olayları huneyn günü sahabeye verilen dersi anlatır "Her şeyin Allah'tan olduğunu unutmayın. Sayıca azız diye üzülmek fazlayız diye sevinmek, fakirlik, zenginlik bunlar değildir önemli olan. Asıl önemlisi Allah'a layıkıyla tevekkül edip itimad edmektir. Bu seviyede kalırsanız sırtınız yere gelmez." KALPLERiN FETHİ BAŞLIYOR
Mekke'den 30 km kadar ilerideki Hudeybiyedi hafızamız nice olayı hatırlıyor Mekke'den Medine'ye hicretin 6. yılıdır. Muhacirler doğdukları, acı tatlı nice olay yaşadıkları topraklara hasrettir. kalplerde Kabe özlemi vardır ona yönelerek namaz kılınır ama yıllardır kendisini göremezler Kainatın Efendisi müjdeyi verir O sene hacca gidilecektir sevinç rüzgarı dalgalanır Medinede. Herkes hazırlanır sabah yola çıkılır Seniyyetü'l-Veda tarafında. Uzun ve meşakkatli bir yol izlenip Hudeybiye'ye gelmişlerdi. Mekke'ye çok az kalmıştır Efendimiz'in devesi burada durur ileriye geçmez Peygamberimiz Fili bağlayan benim devemi de bağladı, diyerek fili hatırlar Mekke'den yaklaşık 20 km sonra şehrin en uzak harem hududu olan Hudeybiye Haremi vardır. Bu sınırdan umre yapılabilir Efendimiz bu sınır dışında 3 hafta konaklamış sahabe ile Hudeybiye hududu içinde namazları eda etmişdir. Bunun sebebi Harem sınırlarındaki her ecrin 100 bin derecesinin olmasıdır.
Peygamber Efendimiz'in sünnetinden dolayı islam alimleri, "Harem hudutlarında nerede yapılırsa yapılsın her ecre 100 bin derece vardır hükmüne varmışlardır Hudeybiye Mikadı'nın bulunduğu yerde Harem hududunun işaret taşları vardır. ikisi tarihidir Osmanlı'dan kalmadır. Diğer ikisi gösterişli olup Suudlarındır Hudut taşlarının yanında Osmanlı çeşmesi vardır çok güzel bir yapıdır. Osmanlı'ya ait bir kitabesi bulunur Kral Abdülaziz restore edmiş. yeni bir kitabe eklenmiş. suyu akmayan bir çeşmedir çeşmenin yanındaki tarihi kuyunun başında büyük ve derin bir kuyu bulunur Burası çöldür ancak Allah'ın hikmetiyle kuyu içinde su görülür. Kuyunun içinde güvercinler Zavallı hayvanlar öğle sıcağında sığınacak gölge bulamadıklan için kuyu içine girmişlerdir. dışarıdaki 50 derece sıcaklığa göre kuyu serin ve suyu var Birkaç km sonra Hudeybiyeye gelinir Hudeybiye Anlaşmasının olduğu mevkide yol yoktur Kumların üzerinde ilerliyoruz. Ağaçtan oluşan bir öbeğin önünde Hudeybiye antlaşması ÇÖLÜN ORTASINDA YAPILAN BiR ANLAŞMADIR
Efendimiz ve 1400 sahabenin üç hafta konakladığı Hudeybiye stratejik bir konuma sahiptir Çünkü Mekke'den gelen buraya görünmeden yaklaşamaz Efendimiz buraya yerleşince Mekke'ye elçi gönderir niyetlerini aktarır elçi Hz. Osman dır savaşmak için değil hacc maksadıyla geldiklerini anlatır Mekke'ye yola çıkan Hz. Osman'ın ardından "Müşrikler Hz. Osman'ı şehit ettiler!" şeklinde haber alınır. Efendimiz ağac altında tüm sahabeden biat alır. Buna "Rıdvan Biatı" denir. 1400 sahabe ile biatlaşılır bu mevkii sahabe yıllarca muhafaza edip yerinin kaybolması önlenir Bir süre sonra Hz. Osman'ın öldürüldüğü haberinin asılsızlığı anlaşılır Mekke elçileriyle görüşülür anlaşmaya varılamaz. taviz verilmek istenmez Görüşmeler tıkanınca Mekkeden gelen bir kişi görünür. gelen kişi Süheyl bin Amr dır. Efendimiz, "İşte anlaşmaya varabilecek bir kişi," der Süheyl bin Amr birçok müşrike göre mülayimdir görüşmeler olumlu geçer bir konuda sinirler gerilir Bunlardan bir tanesi anlaşma "Allah'ın Resulü Muhammed" ibaresidir. Süheyl, "Biz bunu kabul etseydik anlaşmaya gerek kalmazdı," der. Efendimiz maddeleri yazan Hz. Ali'den bu ibareyi sildirir Hz. Ali'nin eli varmaz. Efendimiz bizzat kendi eliyle siler yerine, "Abdullah oğlu Muhammed" yazdım. Anlaşmanın en kritik anıdır anlaşma imzalanınca Süheyl bin Amr'ın oğlu Ebu Cendel, ellerindeki zincirle gelir SAV e Kurtar beni ya Resulallah," der Babası Süheyl, oğlunu İslamiyet'le şereflendi diye zincire vurmuştur Hz. Peygamber Süheyl'den Ebu Cendel'i vermesini ister Süheyl kabul etmez anlaşma maddelerinden biri "Müslümanlardan biri müşriklere sığınırsa geri verilmeyecek, müşrikler Müslüman olduğunda teslim edilecekti Peygamberimiz gözyaşlarıyla Ebu Cendel'i geri verir
Hudeybiye anlaşması Müslümanların aleyhine gibi gözüksede kader bu maddeleri kısa sürede Müslümanların lehine çevirir eşsiz bir fütuhat gerçekleşir bu GERÇEK FETiH KALPLERiN FETHİYDi Mürninler Hudeybiyeden gelirken Fetih Suresi nazil olmuştur. bir fetih yok gibidir ve. Ağır bir anlaşma yapılmış gibi gözükür Fakat Hudeybiye Anlaşması'nın bir maddesi, "O sene hac yapılmayacak fakat gelecek seneden itibaren her sene üç gün Müslümanlar Mekkeyi haccedebilecekler,dir. İşte bu 3 günlük birliktelik, Müslümanlar ve müşriklerin buzlarını eritmiş İslamiyer'e girenler çığ gibi artmıştır. Hudeybiye döneminde ki 3000 Müslüman sayısı, tam 3 sene sonra Veda Hutbesi'nde 20.000'e çıkacaktır. İslamiyer'e göre gerçek fetih kılıçla yapılan fetih değil, kalplerin fethidir. Hudeybiye'nin en can alıcı sahneisi de buradaki 3 haftalık konaklamanın son günlerinde yaşanan hadisedir. Anlaşmada o yıl hac yapılmayacaktır. Efendimiz sahabeye, kurban kesip Mekke'ye girmeden Medine'ye döneceklerini söyler sahabe kurban kesmeye yönelmez. Efendimiz eşi ile istişare eder. Efendimiz'in her davranışı hakikattir SAV . ahlakın en güzeliyle ahiaklanmıştır eşinin görüşlerine değer verir mübarek eşi kurbanınızı kesin ya Resulallah, sahabe sizi takip eder," der ve Efendimiz kurbanını kesince tüm sahabe kurbanlarını kesmiştir . •
Hudeybiye Anlaşması'nın olduğu yerde gözler başımızı sokacak ve dua edip namaz kılacak bir gölgelik arar fakat bulamayız Osmanlılar burada Hudeybiye Mescidini yaptırmış Suud Kralı Faysal, yenisini yapmak için yıktırmıştır. Temeller atılıp duvarlar örüldüğünde ne yazık ki Vehhabi saldırısıyla bu mescitte tahrip edilmiştir. mescide ait temeller Hudeybiye'de hala görülür Hudeybiye Kuyusu tarihi bir kuyudur yerinde durur Buradan ayrılırken boyunları bükük, yıllardır göremediği Kabe'ye yaklaşmışken şehre giremeyen sahabenin burukluğunu hatırlayıp hisleniyoruz. yaşanan olaylardan sonra Efendimiz'e gösterdikleri itaat ve arzu ettikleri yere 500 km yol kat edip 30 km yaklaşmışken geri dönmeleri. sahabe olmanın en önemli şartı yani sonsuz itaati anlıyoruz