You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

YASİN SURESİ MEALİ!

YASİN SURESİ MEALİ!

Acemi Üye
YASİN SURESİ MEALİ!
Pek çokları bu sureyi Arapça olarak her gün okuyor ama çoğu orada ALLAH'ın ne söylediğini bilmiyor,bu yüzden paylaşıyorum.
1. Yasin
2. Hikmetli Ku'ran'ın hakkı için!
3. Emin ol ki sen, o elçilikle gönderilen peygamberlerdensin!
4. Bir dosdoğru yol üzerindesin.
5. Güçlü ve çok merhametli Allah'ın peyderpey indirdiği vahyi ile.
6. Babaları uyarılmamış olup gaflet içinde olan bir topluluğu uyarasın (vehameti haber veresin) diye.
7. And olsun ki, pek çoklarına karşı söz hak olmuştur da artık onlar imana gelmezler.
8. Çünkü Biz, onların boyunlarına kelepçeler geçirmişiz de, onlar çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmaktadırlar.
9. Hem önlerinden bir set, hem arkalarından bir set çekmişiz ve kendilerini sarmışızdır; artık baksalar da görmezler.
10. Onları uyarsan da uyarmasan da farketmez, inanmazlar.
11. Sen ancak Kur'an'a uyan ve Rahman'dan gıyabında saygı besleyen kimseyi sakındırırsın; İşte onu, hem bir bağışlama hem de değerli bir mükafatla müjdele!
12. Gerçekten Biz Biziz, ölüleri diriltiriz; önden gönderdiklerini ve bıraktıkları eserleri kitaba geçiririz. Zaten her şeyi açık bir kütükte "İmam-ı Mübin" de de ihsa (sayıp tespit) etmişizdir.
13. Ve onlara o şehir halkını örnek ver. Hani oraya o gönderilen elçiler varmıştı.
14. Hani onlara o iki elçiyi göndermiştik de onları yalanladılar; Biz de bir üçüncüsüyle onları güçlendirdik, varıp: "Haberiniz olsun, biz sizlere gönderilmiş elçileriz." dediler.
15. "Siz bizim gibi insandan başka bir şey değilsiniz, hem Rahman hiç bir şey indirmedi; siz sırf yalan söylüyorsunuz!" dediler.
16. Elçiler: " Rabbimiz biliyor ki, biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz.
17. Açık bir tebliğden ötesi ise bizim üstümüze (vazife) değildir!" dediler.
18. Onlar: "Doğrusu, biz sizi uğursuzluk nedeni saydık. Yemin ederiz ki, vazgeçmezseniz sizi hiç tınmadan taşlarız ve kesinlikle size bizden acıklı bir azap dokunur." dediler.
19. Elçiler: "Sizin uğursuzluk kuşunuz beraberinizdedir. Size öğüt verilse de öyle mi? Doğrusu siz israfı adet etmiş bir topluluksunuz." dediler.
20. o sırada şehrin ta ucundan bir adam koşarak geldi ve dedi ki: "Ey hemşerilerim, uyun o gönderilen elçilere!
21. Uyun sizden bir ücret istemeyen o zatlara ki, onlar doğru yola ermişlerdir.
22. Hem neden kulluk etmeyeyim ben o beni yaratana, hep de döndürülüp O'na götürüleceksiniz!
23. Ben hiç O'ndan başka tanrılar mı edinirim? Eğer o Rahman, bana bir keder irade buyurursa, onların şefaati benden yana hiçbir şeye yaramaz ve beni kurtaramazlar.
24. Şüphesiz ben, o takdirde açık bir sapıklık içindeyimdir.
25. Haberiniz olsun ki, ben Rabbinize iman getirdim, gelin dinleyin beni!"
26. Denildi ki: "Haydi. gir cennete!" O: "Ah ne olurdu, kavmim bilseydi
27. Rabbimin beni bağışlamasını ve beni ikram olunan kullarından kıldığını."
28. Arkasından kavminin üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değildik.
29. O sadece bir sayha (gürültü) oldu; hemen sönüverdiler.
30. Yazıklar olsun o kullara ki kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.
31. Baksalar ya kendilerinden önce nice nesiller helak etmişiz. Onlar, hiç onlara dönüp gelmiyorlar (dünyaya bir daha dönmüyorlar).
32. Ancak hepsi toplanıp, bizim huzurumuza celbedilmişlerdir.
33. -Hem ölü toprak onlara bir delildir. Biz ona hayat verdik ve onda taneler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar.
34. Orada cennetler yaptık; hurma bahçeleri, üzüm bağları (daha neler) neler! İçlerinde pınarlar akıttık.
35. Ürününden ve kendi elleriyle elde ettikleri mamüllerinden yesinler diye; hala şükretmeyecekler mi?
36. Yüce ve münezzehtir o ki, herşeyden çiftler meydana getiriyor; yerin bitirdiklerinden, kendilerinden ve daha bilmeyecekleri neler, nelerden!
37. Gece de onlara bir delildir. Ondan gündüzü soyarız (çekip alırız), bir de bakarlar ki, karanlığa dalmışlar.
38. Güneş de, (bir delildir ki) kendisine mahsus bir karargah için akıp gidiyor, işte bu, güçlü ve herşeyi bilen (Allah) in takdiridir.
39. Aya da; ona da bir takım menziller tayin etmişizdir, nihayet dönmüş (dolanmış) eğri bir hurma dalı gibi olmuştur.
40. Ne güneşin Aya (yetişip) çatması kendisine (çarpması) yaraşır, ne de gece gündüzü geçer; herbiri birer felekte (yörüngede) yüzerler.
41. Onlara bir delil de o dolu gemide zürriyetlerini taşımamız;
42. ve kendilerine o gibisinden binecek şeyler yaratmamızdır.
43. Dilersek onları (suda) boğarız da o zaman onlara ne feryatçı vardır ne de onlar kurtarılırlar.
44. Ancak tarafımızdan bir rahmet ve bir zamana kadar yaşatmak başka.
45. Durum böyle iken onlara : "Önünüzdekini ve arkanızdakini gözetip korunun ki rahmete erişesiniz." denildiği zaman;
46. kendilerine Rablerinin ayetlerinden her hangi bir ayet de gelse, mutlaka ondan yüz çevire geldiler.
47. Onlara: "Allah'ın size rızık olarak verdiği şeylerden hayra harcayın" denildiği zaman, o kafirler, iman edenler için şöyle dediler: "Allah'ın, dileseydi yiyecek verebileceği kimseyi biz hiç yedirir miyiz, siz apaçık bir sapıklık içinde değil de nesiniz?"
48. Ve:"Ne zaman bu tehdit , (gerçekleşecek eğer) doğru (sözlü) iseniz." diyorlar.
49. (Ondan) sadece bir tek sayhaya bakıyorlar, bir sayha ki, onlar çekişip dururlarken kendilerini yakalayıverir.
50. o zaman bir tavsiyede bile bulunamazlar; ailelerine de dönemezler.
51. Sur üfrülmüştür, bir de ne görsünler kabirlerinden Rablerine doğru akın ediyorlar.
52. "Eyvah başımıza gelenlere! Bizi uyuduğumuz yerden kim kaldırdı? O Rahman' ın va'd buyurduğu işte buymuş. Gönderilen peygamberler doğru söylemişler" derler.
53. Başka değil, sadece bir sayha olmuş, derhal hepsi toplanmış huzurumuza getirilmişlerdir.
54. Artık bugün hiç kimseye zerrece zulmedilmez. Ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.
55. Gerçekten cennetlikler bugün bir eğlence içinde zevk etmektedirler.
56. Kendileri ve eşleri gölgelikler içinde koltuklar üzerinde kurulmuşlardır.
57. Onlara orada bir meyve vardır. Onlara orada ne isterlerse vardır.
58. Merhametli Rabbın kelamı bir " Selam " olacak.
59. Haydin ayrılın bugün ey suçlular!
60. Ey Adem oğulları, Ben size şeytana kulluk etmeyin, o size açık bir düşmandır, diye and vermedim mi?
61. Bana kulluk edin, doğru yol budur, diye.
62. Böyle, iken yüceliğime karşı o içinizden bir çok nesilleri yoldan çıkardı. O zaman sizin akıllarınız yok muydu?
63. İşte bu va'd olunup durduğunuz cehennem.
64. Bugün yaslanın bakalım ona inkar ettiğiniz için.
65. Bugün ağızlarını mühürleriz de neler kazandıklarını bize elleri söyler, ayaklar şahitlik eder.
66. Hem dileseydik gözlerini üzerinden silme kör ediverirdik de yola dökülürlerdi. Fakat nereden görecekler.
67. Yine dilesek kendilerini oldukları yerde kılıklarını değiştirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne de dönebilirlerdi.
68. Bununla beraber kimin ömrünü uzatıyorsak yaratılışta onu tersine çeviriyoruz (güçten düşürüyoruz)
. Hala akıllanmayacaklar mı?
69. Biz ona şiir öğretmedik, ona yakışmaz da; o sadece bir öğüt ve parlak bir Kur'an'dır.
70. Diri olanı uyandırmak, nankörlere de o azap sözünün gerekmesi için.
71. Şunu da görmediler mi: Biz onlar için ellerimizin yaptıklarından bir takım yumuşak hayvanlar yaratmışız da onlara sahip bulunuyorlar.
72. Onları kendilerine zebun etmişiz de hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.
73. Onlarda daha bir çok menfaatleri ve türlü içecekleri de var. Hala şükretmeyecekler mi?
74. Tuttular bir de Allah'tan başka bir takım ilahlar edindiler. Güya yardım olunacaklar.
75. Onların onlara yardıma güçleri yetmez; onlar ise onlar (tanrılar) için celbolunan askerlerdir.
76. O halde onların lakırdıları seni üzmesin. Biz onların içlerini de biliriz dışlarını da.
77. İnsan görmüyor mu ki, Biz onu bir nutfeden yarattık da şimdi o çeneli bir çekişgen kesildi.
78. Yaratılışını unutarak Bize bir de mesel (örnek) fırlattı: "Çürümüşken o kemikleri kim diriltir?" dedi.
79. De ki:"Onları ilk defa yaratan diriltir ve o yaratmanın her türlüsünü bilir."
80. O ki size yeşil ağaçtan bir ateş çıkarmasını sağladı da şimdi siz ondan tutuşturup duruyorsunuz.
81. Gökleri ve yeri yaratan onlar gibisini yaratmaya kadir değil midir? Elbette kadirdir. Yaratan O, her şeyi bilen O!
82. O'nun emri, birşeyi dileyince ona sadece "Ol!" demektir. O da oluverir.
83. Artık tesbih edilmez mi öyle herşeyin hükümranlığı elinde bulunan yüce Allah! Hep de döndürülüp O'na götürüleceksiniz.
Bunu ilk beğenen sen ol.
Yönetici
RE: YASİN SURESİ MEALİ!
Allah razı olsun, mükemmel paylaşım.
Diğerleri iyi vatandaş, İslam iyi insan yetiştirmeyi amaçlar.


Herkes aynı fikirdeyse,
hiç kimse yeterince
düşünmüyor demektir.
Mevlana
Bunu ilk beğenen sen ol.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren İslami Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.