You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Osmanlı'nın Tarihi

Osmanlı'nın Tarihi

Kıdemli Üye
Osmanlı'nın Tarihi
Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'dir. Babası Ertuğrul Gazi'dir. Onun babası da Süleyman Şah'tır.

Oğuzların en kıymetlisi, Kayı hanın kabilesi idi. Bunun torunlarından Süleyman Şah, Cengiz zamanında Anadolu tarafına gelmiş 1229 senesinde Fırat'ta boğulmuştur. Dört oğlu kalmıştır. Bunlardan Ertuğrul Bey, Cengizlerden uzaklaşmak için kabilesi ile Sivas tarafına geldi. Selçuklulara yardımları olmuştur. Sultan, Ertuğrul Beyin kabilesini Ankara'ya yerleştirdi daha sonra Söğüt'e yerleştiler.

Ertuğrul Gazi etrafın fethi ve İslamiyet'in yayılması için çok çaba göstermiştir. Çok cömert bir adam olmakla birlikte, iyi de bir adamdı. Fakirlere yardım eder, düşkünlere daima yardım ederdi. Yarım asır adaletle idare ettiği bölgede Hristiyanlara da İslamiyet'i sevdirdi. 1281 yılında Söğüt'te vefat etti ve oraya defnedildi. Vefatından sonra küçük oğlu Osman Gazi babası yerine emir seçildi.

Osmanlı Devleti 1299 yılında, Osman Gazi tarafından Söğüt'te kuruldu.

Devletin dini, (İslamiyet) idi. Kanunlar ve bütün sosyal işler ve insanların güzel ahlakları, hep İslam dini sayesindeydi. Müslümanlar ile, başka dine sahip olanlar da, ticaretlerini serbest yapıyor, rahat yaşıyorlardı. İnsan haklarına ve adalete kavuştukları için hepsi Müslüman oluyorlardı.

Osmanlı sultanları 1517 den itibaren bütün Müslümanların halifeleri oldular. Her işlerinde İslamiyete uydular. Altıyüzyirmiüç sene İslamiyet'e hizmet ettiler, ne yaptılarsa İslamiyet'e uygun olarak yaptılar. Ehl-i sünnet olup, hanefi mezhebindeydiler. İslamiyeti korumak ve kafirlerle başa çıkmak için cihad ettiler. İslamiyet'i bozmak isteyen mezhepsizlerden kurtulmak için çok çare aradılar. Alusi, (Galiyye)nin doksanbeşinci sayfasında diyor ki, (Yeryüzümü salih kullarıma miras bırakırım) ayet-i kerimesinin Osmanlı sultanlarını övdüğünü, Abdülgani Nablüsi bildirmektedir. (Burhan) kitabı da bunu yazmaktadır.

Masonların ve İngilizlerin oyunları ile 1908 de halifelerin salahiyetleri sınırlandı. 1922 de Devlete, 1924'te de hilafete son verildi. Azgın İslam düşmanlarından İngiliz casusu Lawrence'nin bu işlerde çok tesiri oldu. Osmanlı üzerinde kurulan küçük Arab devletleri, Avrupalıların kontrolü altında kaldı. İkinci cihan harbinden sonra da, başlarına geçen din cahili devlet adamları, İslamiyet'i içerden yıktılar. Doktor Muhammed Savaş tarafından 1911 de Şam'da üçüncü baskısı yapılan (Müzekkiratü sultan Abdülhamid) kitabında Osmanlı devletinin yıkılması ve İslamiyet'in yok edilmesi için, ingilizlerin hileleri ve askeri hücumları uzun uzun yazılıdır.

Osmanlı devleti Avrupa'da Viyana ve Karpat dağlarına kadar yayıldı. Macaristan, Romanya, Basarabya, Kırım ve Asya'da Hemedan ve Tebriz ve Basra Körfezi, Umman denizi sahilleri ve Afrika'da Sudan, Büyük Sahra, Libya, Tunus, Cezayir ele geçti.

Devletin kurulması ve genişlemesi savaşla olduğu için, savai sanayisinde çok ilerideydiler. Avrupa'da ateşli silahları ilk olarak Osmanlılar kullandılar. Hicretin dokuzuncu ve onuncu asırlarında Osmanlı fen adamlarının yaptıkları toplar, koruganlar, Avrupa'da savaş tekniğinin başlamasına vesile oldu. Şimdi Midilli, İstanbul Boğazı ve Van istihkamlarında (Mustafa ustanın yapısıdır) ve (Ali Ustanın yadigarıdır) damgaları bulunan büyük toplar turistleri hayrete düşürüyor. Bu topların İstanbul'dan Bağdat, Van gibi uzak yerlere nasıl götürüldüğü de bilinmemektedir.

Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u almak için döktürdüğü büyük topların yapımcıları (Sarıca) isminde bir Türk Mühendisi ile (Urban) isminde bir Macar döküm ustası idi. Dinamit de ilk olarak Fatih tarafından kullanılmıştır. Gedik Ahmed Paşa, İtalya'da Otranto'yu alınca güzel kale yaptırdı. İtalyanlar bu kaleyi gördükleri zaman hayran kalırlar. Güzelliğine doyamazlar. Harplerde de böyle istihkamlar yapılmaya başlandı. İran seferlerinde yüzellibin kişilik orduların sevk ve idaresinin büyük ilgi ve maharete muhtaç olduğu şüphesizdir. Böylece Osmanlı İmparatorluğu, o zaman, Avrupa'nın en ileri gelen bir devletiydi.

Mimarlıktaki üstünlüğün şehitleri, büyük camiler ve medreselerdir. Fatih camiini yapan Mimar İlyas’ın, Bayezid camiini yapan Mimar Kemaleddin’in ve Süleymaniye ve Şahzade camilerini yapan Mimar Sinan’ın ve daha nice mimarların büyük üstad olduklarını eserleri göstermektedir. Bursa'da Çelebi Sultan Mehmed camiinde ve türbesinde olan o kıymetli çinilerin yapımı (Deli Mehmed Usta)'ya aittir. Bunların bazılarında (Ameli Muhammed Mecnun)'ın da katkıları bulunmuştur. Hindistan padişahı Hümayun şah, sultan Süleyman'dan inşaat ustaları istemiş, Mimar Sinan'ın şakirdlerinden Musa usta gönderilerek Hindistan'da Osmanlı inşaatı üzere büyük ve mükemmel binalar yapılmıştır. Osmanlı medreselerinde fizik, matematik ve astronomi dersleri öğretilirdi. Bunlar hala Süleymaniye kitaplığında bulunmaktadır.

Osmanlılarda ziraat ve ticaret de çok ilerlemişti. Her millet iş bölümüne ayrılmış, görevlerini yapıyorlardı. Millet, servet ve refah içinde yaşıyor, din kardeşi olarak seviliyor, devlet reisi yani Padişahlar, Peygamber vekili olarak biliniyor, ona itaat etmek büyük ibadet sayılıyordu.
Osmanlılarda isyan, ihtilal, devrim gibi şeyler kimsenin aklına gelmiyordu. Din düşmanlarının, haçlıların, Yahudilerin, masonların, Ehl-i sünnet düşmanlarının, yurt dışından yaptıkları kışkırtmalarla çıkardıkları Samavneli oğlu Bedreddin, Celali, Hurufi ayaklanmaları milletin güç birliği ile kısa zamanda bastırılmıştı.

Sultan Süleyman zamanında Mekke kadılığı ihdas edildi. Sinan paşanın Yemen seferinden sonra, Cidde gümrülüğünün gelirlerinin yarısı Mekke'nin şeriflerine bağışlandı. Daha sonra, (Hicaz Beyler beyi) isminde valilik yapıldı. Her sene hac zamanında, halifeler tarafından Mekke şeriflerine hediyeler gönderildi. Kırım hanları para bastırır, Osmanlı halifelerine dua ederlerdi. Kırkbin askerleri vardı, Moskova'ya kadar ilerleyip, Ruslardan vergi almışlardı. 1328 yılında Bursa'da altın para basıldı. 1395 senesinde Anadolu hisarı kalesi yapıldı.

1516 senesinde İstanbul'da tersane kuruldu. O zamanın en büyük gemileri yapıldı. 1526 da Sultan Süleyman, Fransa'yı himayesine aldı. Haliçte yapılan Osmanlı donanması 1538 de Avrupa Devletleri Birleşik Donanması'na karşı galip geldi. 1560 da Malta açıklarında haçlı donanması yok edildi. 1579 da Takıyüddin efendinin başkanlığındaki heyet, yıldızları tetkit ve logoritma cetvelleri ile hesap yaptı. 1657 de Osmanlı donanması Venedik donanmasını mağlup etti. 1723 de Üsküdar'da Osmanlı matbaası kuruldu. 1791 de Deniz Savaş okulu kuruldu. 1827 de Osmanlı Tıp Fakültesi kuruldu. 1837 yılında Unkapanında Mahmudiyye köprüsü, 1838 yılında Karantina yapıldı. 1844 de Mecidiyye köprüsü yapıldı. 1852 de boğaziçi vapurları işletmesi kuruldu. 1856 da deniz altı telgraf hattı kuruldu. 1867 de Sultani liseleri, 1868 de sanat okulları, 1870 de orman ve madenler mektebi, 1871 de İstanbul tramvay ve itfaiyye alayı, 1873 de İzmit demiryolu ve Galata tüneli yapıldı. Avrupa'da İngiltere'den sonra en modern Medeniyet oldu.

Haydar Paşa tıp fakültesi, Viyana tıp fakültesinden sonra Avrupa'nın en iyi hastanesiydi. Her bölümün laboratuvarları en yeni alet ve makinalarla donatılmıştı. 1931 senesinde, bu fakültede okuyanlar, Histoloji laboratuvarında her talebe için bir mikroskop olduğu, her mikroskop üzerinde sultan Abdülhamid hanın tuğrası, yani ismi oyma olarak yazılı olduğunu söylemişlerdi. Avrupa'dan getirilen en modern asistanlar, hocalar, doçentler tıp alanında ilim öğretiyorlardı. Değerli bilgili gençler yetişiyordu.

Kolağası kimyager Cevad Tahsin beyin 1903de (Mektebi Tıbbiyyeyi şahane matbaası)nda bastırdığı kimya kitabı, bugünkü yeni bilgileri ve analizleri müthiş bir şekilde yazmaktadır. Miralad Mehmed Şakir beyin 1901de basılan (Dürüsi Hayati Beşeriye) kitabındaki, modern tıp bilgilerini görenler ve tıb fakültesinde hijyen profesörü Muhammed Fahri beyin 1906'da basılan (İtam ve Tağdiyye) kitabındaki tıp bilgilerini okuyanlar ve tıp fakültesinde kimya muallimi olan tabip kolağası Vasil Neun beyin 1895 de basılan (İlmi Kimyayı Tıbbi) kitabını ve yine o sene Mısırda basılan (Hulasatül Kavl fi tahlilil-bevl) kitabını okuyanlar ve mektebi tıbbiyyeyi şahane botanik muallimi tabip Şerefeddin beyin 1888 senesinden beri talebenin ellerinden düşmeyen (ilmi nebatat) kitabını okuyanlar ve mektebi mülkiyeyi şahane ve hendese-hane fizik muallimi Salih Zeki beyin (Hikmeti tabiye) kitabını ve bunlar gibi nice kıymetli kitapları görenler, Sultan ikinci Abdülhamid han zamanında çok değerli mütehassıs doktorların ve fen adamlarının yetiştirildiğini tasdike mecbur kalmaktadır.

Osmanlı sultanları, ilme, fenne bu kadar önem verdikleri gibi, İslamiyet'e hizmette de, Abbasi ve Emevi de diğer İslam devletlerini geçmiş, bu çalışmaları ile de şan ve şöhret bırakmışlardır.Yavuz Sultan Selim han, Kâbe’nin içini süpürmeye mahsus olan süpürgelerden biri getirildiğinde, süpürgeyi bir taç gibi kaldırarak başına koymuştur. Kendinden sonra gelen sultanların taçlarına koydukları süpürge işareti buradan gelmektedir.

Kanuni Sultan Süleyman, Arafat meydanındaki tıkanmış olan su yollarını açarak Arafat'ı ve Mekke'yi suya kavuşturdu. İkinci Abdülhamid han, bu su yollarını yeniden temizleyerek hacıları suya doyurdu. Medine'deki Ayn-ı zerkayı Abdülmecid han tamir ve tevsi eyledi. Vehhabiler Mekke'de, Medine'de, hiçbir kafirin ve zalimin yapamayacağı vahşet ile Ehl-i Sünnet Müslümanlarını kılıçtan geçirip, Selefden yadigar kalmış bütün türbeleri, camileri yakıp yıktılar. Mukaddes makamları ve kabristanları çöle çevirdiler. İkinci Sultan Mahmud, vehhabi eşkiyalarını oradan defettikten sonra bütün bu eserleri tekrar yaptırdı.

İşte bunun için Allahü teala, Müslümanların bölünmelerini yasak etmiş,kardeş olduklarını bildirmiş, birbirlerini sevmelerini, vatan düşmanlarına karşı birleşerek kuvvetli olmalarını emretmiştir. (Birleşmemiz kâfirleri korkutur ve Allah’ın yardım etmesine sebep olur. Tefrikaya düşmemiz kâfirleri sevindirir ve Allah’ın gadabına uğramamıza sebep olur) nasihati, her Müslümanın kalbine işlenmiş olmalıdır.
Elhamdülillah, Müslümanım.
Bunu ilk beğenen sen ol.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren İslami Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.