Şii sözcüğü Arapça'da "yandaşlar, yardımcılar, birine uyanlar" anlamına gelir. Terim olarak da halifeliğin Hz. Ali'ye ve onun soyundan gelenlere ait olduğunu savunanlar için kullanılmıştır. Şiiler'e göre Hz. Muhammed sağlığında Tanrı'nın buyruğu üzerine Hz. Ali'yi halife olarak seçmişti. Ama ölümünden sonra Müslümanlar'ın büyük bölümü bunu tanımayarak sırasıyla Hz. Ebubekir'i (632-634), Hz. Ömer'i (634-644) ve Hz. Osman'ı (644-656) halifeliğe getirmişlerdi. Hz. Ali ise ancak Hz. Osman'ın öldürülmesi (656) üzerine halife olabilmişti. İlk üç halife döneminde gittikçe yaygınlaşan tartışmalar Hz. Ali döneminde çatışmaya dönüştü ve Müslümanlar birbirine düşman kamplara bölündüler. Hz. Ali'nin öldürülmesi (661) ve Muaviye'nin Şam'da halifeliğini ilanetmesi Müslümanlar arasındaki ayrılıkları daha da derinleştirdi.
Muaviye'nin halifeliğini tanımayan Hz. Ali yandaşları halifeliğin Hz. Ali soyuna ait olduğu inancıyla oğlu Hz. Hasan'ı halife tamdılar. Ama Hz. Hasan'ın kısa bir süre sonra halifelikten vazgeçmesi Şiiler arasında da bölünmeye yol açtı. Bir bölümü Hz. Hasan'ın halifeliği devrettiği Muaviye'ye uyarken, bir bölümü Hz. Hasan'a bağlılıklarını sürdürdüler.
Şiiler Hz. Hasan'ın ölmesinden (667) sonra kardeşi Hz. Hüseyin'i halife tanıdılar. Hz. Hüseyin'in 680'de Muaviye'nin oğlu Yezid tarafından Kerbela'da öldürtülmesi Şii hareketine yeni boyutlar getirdi. Şiilerin bir bölümü Muhtar es-Sakafi'nin çevresinde toplanarak Hz. Ali'nin üçüncü oğlu Muhammed el-Hanefi'yi halife tamdılar. Şiiler'in büyük bölümü ise Hz. Hüseyin'in oğlu Ali Zeynel-âbidin'e bağlarıdılar. Ondan sonra da Zeynel-âbidin'in soyundan gelen sekiz kişiyi imam (halife) tanıdılar. Şii inancına göre 869'da doğan ve babası Hasan el-Askeri'nin 873'te ölmesi üzerine imamlığa geçmesi gereken 12. imam Muhammed el-Mehdi gizlenmiştir; aslında sağdır ve kıyametin kopmasından önce ortaya çıkarak dünyaya adaletli bir düzen getirecektir.
12 imam inanana bağlı olan Şiiler İmami-ye topluluğu olarak anılır. İmamların sayısına ve soy zincirlerine göre Şiiler birçok kola ayrılmıştır. Bunların en önemlileri Ali Zeynel-âbidin'in oğlu Zeyd'e bağlarıanların oluşturduğu Zeydiye ile altıncı imam Cafer Sadık'tan sonra yerine geçen Musa Kâzım'ı değil, öbür oğlu İsmail'i imam olarak kabul eden İsmaili-ye'dir. İsmailiye yedi imamdan sonrasını tanımadığından Sebiye (Yedi İmamcılık) olarak da anılır. Bunun dışında, Şii inançlarından yola çıkmakla birlikte sonralarıçok farklı bir nitelik alanNusayrilik ve Dürzilik ile ayrı bir din SayılarıBabilik de vardır.
Şiilik'te Hz. Ali'ye ve onun soyuna bağlılık gösterilmesi ibadetlerde ve toplumsal yaşamda özel bir önem taşımakla birlikte birçok dinsel buyruğun yerine getirilmesinde Sünnilik ile Şiilik arasında büyük farklılıklar yoktur. Özellikle altıncı imam Cafer Sadık'm sistemleştirdiği İslam hukuku kurallarına uyan İmamiye'ye bağlı Şiiler bu bakımdan Sünniler'e en yakın topluluğu oluştururlar.
Şiiler İslam tarihinde Karmatiler (894-977),
Büveyhiler (932-1062) gibi egemen devletler, Fatımiler (909-1171) gibi halifelik merkezleri yaratmış olmakla birlikte, başta İran olmak üzere İslam dünyasının hemen her yerinde dağınık topluluklar olarak yaşadılar. Şiilik ilk kez 16. yüzyıl başında İran'da Safevi egemenliğini kuran Şah İsmail döneminde (1501-24) resmi mezhep durumuna getirildi. Şiilik bugün İran dışında Yemen'de (Zeydiye kolu) de resmi mezheptir. Ayrıca Irak, Suriye, Mısır, Pakistan ve Hindistan'da da çeşitli Şii toplulukları yaşamaktadır.