RE: Selçuklular
Kaynak beyaztarih.com yazan Cihan PİYADEOĞLU
Büyük Selçuklu Devletinin Kurucusu: Çağrı Bey
X. yüzyılda tarih sahnesine çıkan Selçuklularda büyük rol oynayan Çağrı Bey, Gazneliler ile yaşanan savaşlarda hem askeri hem de politik tercihleriyle Büyük Selçuklu Devleti’nin kurucusu olmuştur. başarılı hayat hikâyesine rağmen tarihte yeterince yer alamamış,kardeşi Tuğrul Bey’in gölgesinde kalmıştır. Çağrı Bey’in hayatı, Selçuklular Tarihi’nin ayrılmaz parçasıdır. Tuğrul Bey’den üç yaş büyüktür. İslâmi adı Davud olan Çağrı Bey’in doğum tarihi 990 tarihidir. Çağrı, Türk geleneğindeki üç efsanevî kuştan biridir. Büyükbabası Selçuk’un hâkimiyet kurduğu Cend’de dünyaya gelmiştir. Oğuz Yabgu Devleti’nde subaşı ordu komutanı görevinde bulunan Selçuk Bey’in, güneydeki Cend’e hâkim olması ve ardından İslam’a girmesi, Türk tarihinde yeni bir dönemin başlamasına neden olmuştu.
Babaları Mikail şehit olduğu için Çağrı ve kardeşi Tuğrul Bey, Selçuk beyin gözetiminde yetiştirildi. Buhara merkezli Samaniler Karahanlılar’a karşı zorda kalınca Selçuklular farklı bir bölgeye adım attı Samaniler verilen destekle Buharaya yerleşti Ancak buraya Selçuk’un büyük oğlu Arslan Yabgu ve Türkmenlerde yerleşti. Samaniler’in başkenti Buhara, Gazneliler ve Karahanlılar’ın işbirliğiyle düştü (999). Samaniler’den Muntasır, Arslan Yabgu ile mücadele ettiyse de, Arslan Yabgu Karahanlı Han Nasr’ın tarafına geçmişti. İsmail öldürülünce samaniler tarihden çekildi Arslan Yabgu kendisine yeni bir müttefik buldu Selçuk Bey’in 1009 daki ölümüyle Cend’de kalamayan Çağrı ve Tuğrul Bey, amcalarının yanına Maveraünnehir’e gelmişlerdi.
Karahanlılar içindeki iktidar mücadelesine taraf olmak durumunda kalan Selçuklular Çağrı ve Tuğrul Bey, Arslan Yabgu ile ittifakını sonlandıran Han Nasr’ın hedefi haline geldi. Bu da Çağrı ve Tuğrul’un Karahanlı Buğra Han’ın hizmetine girmesine neden oldu. güvensizlik, Buğra Han’ın Tuğrul Bey’i hapsetmesiyle sonuçlandı. Kardeşini kurtarmak üzere harekete geçen Çağrı Bey, ilk askeri başarısını kazanmış olacaktı. Bu Maveraünnehir’e dönmek anlamına geliyordu.
Karahanlı Hükümdarı Arslan tarafından hapsedilen şehzade Ali Tegin serbest kalarak Arslan Yabgu’nun desteğiyle Buhara’da bağımsız bir devlet kurdu Arslan Yabgu’nun elde ettiği askeri güç, Maveraünnehirdeki yeğenleri Çağrı ve Tuğrul için pek bir anlam ifade etmedi.
yeğenlerinin başarısı ve gücünden çekinen Arslan Yabgu, onlara mesafeli davrandı Ali Tegin ise onları kontrolde tutmak amacıyla üzerlerine asker sevk etmişti. Amcalarından destek alamayan kardeşler, yeni bir yurt arayışına girdi. Bulundukları coğrafya paylaşıldığı için hedef farklı olmalıydı. Tuğrul Bey, çöllere çekilmiş, Çağrı Bey ise Bizans hâkimiyetindeki Doğu Anadolu’ya sefere çıkmıştı.
Çağrı Bey’in sefer tarihi 1015-1021 olarak verilir Ermeni Urfalı Mateos, 17 Mart 1018-16 Mart 1019 Türk olarak adlandırılan bir grubun Vaspurakan a (Van gölü çevresi) girdiğini kaydederek: “…Bu zamana kadar bu cins Türk atlı askeri görülmemişti. Ermeni askerleri onlarla karşılaşınca onları acaib şekilli, yaylı ve kadın gibi uzun saçlı olduklarını gördüler.” demektedir.
Çağrı Bey, Vaspurakan’da van gölündeki mücadelesinde yapılan usta ok atışlarıyla zafer kazanmış, Gürcüler’in hâkimiyet bölgesinde Nahcivan’a yönelmişti. başarılı sonuçlar elde eden Çağrı Bey, Gazneliler’in takibine uğramamak için askerlerini tüccar kılığına sokmuş Horasan Valisi Arslan Cazib’in saldırısından kurtulmuştu Buharada kardeşi Tuğrul’a haber vererek geri döndüğünü bildirip şu raporu sunmuştu: “Bizim burada Karahanlılar ve Gazneliler ile mücadelemiz mümkün değil. Horasan, Azerbaycan ve Doğu Anadoluya gidelim, oralarda bize karşı koyacak devlet yoktur.”. Ancak Gazneli Mahmûd’un bu sefere izin vermeyeceği açıktır. gelişen olaylar Selçuklular’ın batıya gelmesine izin vermeyecekti.
Karahanlı Ali Tegin hareket eden Arslan Yabgu Karahanlı Hükümdarı Yusuf Han ile Gazneli Mahmûd’un dikkatini çekmiş ve Semerkandda bir görüşme gerçekleştirmişler (1025) Ali Tegin’in hâkimiyetine son verilmesi, Arslan Yabgu’nun bertaraf edilmesi ve başıboş Türkmenler’in Horasan’a nakledilmeleri kararı çıktı. Kararda Selçuklu lideri Arslan Yabgu, Gazneli Mahmûd tarafından esir edilerek Hindistan’daki Kalincar kalesine hapsedildi. Çağrı ve Tuğrul Bey Selçuklular’ın yeni lideri olacaktı. Gazneli Mahmûd, Türkmenler’i Horasan’a nakletti. Böylece Arslan Yabgu ve Türkmenler’in bertaraf olduğunu düşünüyordu. Türkmenler, Horasan’da karışıklık çıkarınca Sultan Mahmûd’un emriyle Horasan Valisi Arslan Câzib, bizzat Sultan Mahmûd bunu gerçekleştirecekti. Türkmenler’in kayıpları bir hayli fazla olmuş ve dağılmışlardı (1029). Balhan dağları Azerbaycan,ve Doğu Anadolu’ya harekete geçmişlerdi.
Arslan Yabgu’yu kurtarılamamış, sadece oğlu Kutalmış kurtarılmıştı. Arslan Yabgu 1032 de esir tutulduğu kalede vefat edti. Sultan Mahmûdun, yeni hedefi Çağrı ve Tuğrul Beydi. Yurt sıkıntısı çeken kardeşlere yeni yerler öneren Sultan Mahmûd’a hayır denmişdi. Karahanlı Ali Tegin, Gazneliler ve Karahanlılar’a karşı birlikte hareket etmeyi önermiş, iki kardeş bu teklifi de geri çevirmişdi. Sultan Mahmûd ve Ali Tegin’e verilen olumsuz cevap, Selçuklular’a karşı sert bir politika izlenmesine neden oldu. Ali Tegin, Selçuklular’ı birbirine düşürmeyi planlamış Selçuk Bey’in oğlu Yusuf Yınal’ı lider ilan etmişti başarılı olamayan Ali Tegin, Selçuklular’ın üzerine yürümüş, Yusuf Yınal ve üst düzey Selçuklu beylerini öldürtmüştü.
çabuk toparlanan Selçuklular, Alp Arslan’ın doğumunu uğur kabul ederek harekete geçmiş, seferi kazanmışlardı (1030). Selçuklular için önemli bir olay gerçekleşmiş Gazneli Mahmûd ölmüştü. Ancak Ali Tegin’in saldırılar ıdevam edince kendilerine yeni yurt arayan Selçuklular, Gazneliler’e tâbi olan Vali Altuntaş’ın hâkimiyetindeki Harizm’de kışladı Harizmşah Altuntaş’ın ölümüyle (1032) de yerine oğlu Harun geçti. Harun’un düşüncesi Gazneliler’den bağımsızlık kazanmaktı. askere ihtiyacı olduğundan Çağrı ve Tuğrul Bey’e Harizm’de kalabileceklerini, bunun karşılığı ordusunun en ön saflarında savaşmalarını istemişti. Çaresiz durumdaki Selçuklular, bunu kabul etti
Harun’un bağımsızlık isteği Gaznelilerce hoş karşılanmamış ve ona suikast tertip etmişlerdi. Cend hâkimiyetlerinden beri düşman olan Oğuz Yabgu Devleti hükümdarının torunu Cend hâkimi Şah Melik, Selçuklular’a ani bir baskın düzenleyerek 8 bin civarında insanı öldürdü verilen büyük kayıp ile Çağrı ve Tuğrul Bey, Harizm’den ayrılıp Horasan’a hareket etçmişlerdi. Harun, onları Harizm’de kalmaya ikna etti. Çaresiz Harizm’e dönen Çağrı ile Tuğrul, Harun’un Gaznelilerce öldürülmesiyle zor durumda kaldı. Şah Melik’in saldırısından çekindikleri için başka bir bölgeye gitmek istiyorlardı. Buhara hâkimi Ali Tegin’in ölümünden sonra (1034) idareyi ele geçiren oğullarıyla araları bozuk olduğu için Maveraünnehir’e gidemezlerdi. Harizm’de kalmaları mümkün olmadı yeni hedefleri Gazne hâkimiyetindeki Horasan olacaktı (1035).
Gazneliler’den izinsiz Horasan'a gelen, Çağrı, Tuğrul ve amcaları Musa Yabgunun Selçukluları kendilerine yurt verilmesi hususunda Horasan’ın en üst yöneticisine başvurdu Gazneli Sultanı Mesud, oldubittiye sinirlenmiş, vezirinin muhalefetine rağmen Çağrı ve Tuğrul Bey’in üzerine ordu göndermişti. Seçkin askerlerden oluşan 15 bin kişilik kuvvet, Çağrı Bey’in askeri dehası sayesinde mağlup edildi (29 Haziran 1035). Gaznelilerin moralleri bozuldu, Selçuklu endişesi arttı Gazneli vezirinin çalışmalarıyla iki anlaşma yapıldı. Çağrı Bey’e Dihistan, Tuğrul Bey’e Nesa ve Musa Yabgu’ya Ferave yurt olarak verilip kendilerine dihkan unvanı verilmişti. Selçuklular, küçük de olsa siyasi birlik olmayı başarmışlardı.
barış uzun sürmedi. Çağrı, Tuğrul ve Musa Yabgu’nun üzerine Gazneliler ikinci bir ordu gönderdi (1036 yazı). Selçuklu liderleri Gazneliler’e itaat bildirdi kendilerine verilen yerlerin arttırılmasını istemişlerdi. Aba altından sopa gösterip üzerlerine gelinmesi durumunda kendilerini savunacaklarını bildirdilei Gazneliler kabul edmedi. Horasan’a gönderilen Sübaşı ağır ve donanımlı ordunun hafif silahlara ve taktiksel bir güce karşı başaralı olamayacağını bildiğinden, savaşmak istemiyordu. Amacı Selçuklular’ı kontrol altında tutmaktı. vezirlerinin tüm muhalefetine rağmen Sultan Mesud’un Hindistan Hansi kalesine sefer düzenlemesi (Ekim 1037), Selçuklular’ın Horasan’da rahat hareket edebilmesini sağlamıştı.
Başarılı bir seferle Hansi’yi alan Sultan Mesud, Horasan’ı kaybetmek üzereydi. savaş emri verdi. İstemeyerek savaşa giren Sübaşı, Telhâbda Selçuklular’a yenilmekten kurtulamadı (Mayıs 1038). galibiyet ile Selçuklular, bağımsızlık yolunu kat etdi. Çağrı Bey, Melikü’l-mülûk unvanıyla Merv’de Tuğrul Bey Nişabur’da hutbe okutdu
Selçuklular’ı durdurmak isteyen Sultan Mesud, 1039 da harekete geçti. 100 bin kişilik gazneli Mesud’un karşına 6 bin kişilik ordusuyla çıkan Çağrı Bey oldu. Ulyââbâd savaşı, Çağrı Bey’in mağlubiyetiyle sonuçlandı (6 Nisan 1039). Hiç kimse az bir kuvvetle neden Mesud’un karşısına çıktığını anlayamadı esirlerden öğrenildiği kadarıyla Çağrı Bey, kaçınılmaz olan asıl mücadele için Gazneli ordusunun savaş gücünü test etmek amacıyla böyle bir şey yapmıştı.
galibiyet Gaznelilerde sevince neden oldu. Sultan Mesud, Serahs’a giderken Selçuklular yaptıkları görüşmelere Tuğrul Bey ile Musa Yabgu, “Büyük orduya sahip, haşmetli ve büyük” sultanla savaşamayacakları için Horasan’dan ayrılmayı önerdi. Ancak Çağrı Bey, Horasan’dan ayrılmaları durumunda tutunmalarının mümkün olmayacağını, Ulyââbâd savaşındaki ordunun yenilemeyecek bir ordu olmadığını söyleyerek herkesi ikna etti. savaş kararı alındı. kazanan Gazneliler olmuştu. Sultan Mesud üst üste aldığı iki galibiyet mutluluğuyla tekrar Selçuklulara saldırıldı selçuklular Gaznelileri yıprattı. Yaşadıkları su nehri Selçuklularca değiştirilince, Gazneliler çaresiz barış istedi 1035 yılındaki sınırlara dönülmek şartıyla anlaşma yapıldı (Temmuz 1039).
Her iki tarafın amacı zor şartlardan kurtulmak ve mücadeleye hazırlanabilmekti. Herat’a çekilen Sultan Mesud’un saldırıya geçmesi Çağrı ve Tuğrul Bey’i zor durumda bıraktı (Kasım 1039). Her şey Gazneliler’in istediği gibiydi. kurak geçen kış, orduda zorluklara neden oldu.endişe içindeki Selçuklular, yaptıkları görüşmelerde Tuğrul Bey ve Musa Yabgu, savaşılmaması yönünde görüş belirtmişti. tek itiraz eden Çağrı Bey oldu. Çağrı Bey, başarılı olmaları durumunda bir devlete sahip olacaklarını, başarılı olamazlarsa kaçmayı düşünmeleri gerektiğini söyledi herkes onu destekledi Bu süreç Selçuklular’ı Dandanakan Savaşı’na ve bağımsızlığa götürecekti (24 Mayıs 1040).
Dandanakan Savaşı’ndan sonra topraklar üçe bölündü. Çağrı Bey, Merv merkezli Horasan’ın doğusuna, Tuğrul Bey Nişabur merkezli batıya hâkim olacaktı. Çağrı Bey, Karahanlılar ile Gazneliler’in Selçuklular aleyhindeki faaliyetlerine engellemişti, İki kardeşin birlikte son seferi Şah Melik’e karşı gerçekleştirdikleri Harizm seferi oldu. Şah Melik öldürülmüş ve Harizm Tuğrul Beye geçmişti (1043). iki kardeş bir daha birbirini göremedi. Çağrı Bey’in doğuyu kontrol etmesi ve komşu devletleri engellemesi, Tuğrul Bey’in arkasını düşünmeden hızlı fetihler yapmasına imkân sağlamış ve hâkimiyetini genişletmişti.
Devletin kurulmasındaki belirleyiciliğine rağmen, Tuğrul Bey’in geniş bir coğrafyaya hükmetmesi, Tuğrul Bey merkezli bir tarih yazımına sebep oldu
Çağrı Bey hakkındaki bilgiler kısıtlıdır Sürekli mücadelelerden sonuç alınamamış Çağrı Bey, Karahanlılar ve Gazneliler ile barış imzalamış kısa süre sonra vefat etmiştir (Ağustos-Eylül 1059). Mezarı Merv’de bulunan Çağrı Bey, Dandanakan savaşının yapılmasına ve savaşlardaki komuta yeteneğiyle Selçuklular’ın kurucusu en önemli kişilerindendir hak ettiği değeri maalesef görememektedir.
Büyük Selçuklunun İlk Hükümdarı: Tuğrul Bey
Yazan Cihan PİYADEOĞLU
Büyük Selçukluların kurucularından Tuğrul Bey sahip olduğu küçük hâkimiyet bölgesini dünya tarihine yön veren büyük bir devlet haline getiren Türk Tarihi’nin önemli şahsiyetlerdendir. Ağabeyi Çağrı Bey ve amcası Musa Yabgu ile kurdukları devlet sınırlarını kendisinin bile tahmin edemeyeceği sürede Anadolu’ya kadar genişletmiş, Selçuklulara kişilik kazandırmış Ortadoğu, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’ni etkilemiştir. Babası Mikail’in ölümüyle ağabeyi Çağrı Bey ile büyükbabası Selçuk tarafından yetiştirilen Tuğrul Bey, Selçuklu aklının temsilcisidir. Cend şehrinde, 983 de dünyaya gelen Tuğrul Bey, devletin kuruluşunu ağabeyi Çağrı ve amcası Musa Yabgu ile Dandanakan Savaşı’na kadar birlikte yürütmüştür.
Dandanakan Savaşı’ndan sonra Selçuklu liderlerinin kurultayında “Horasan Emîri” olarak selamlanan kişidir. Kurultayda hanedan paylaşılmış olduğundan Nişabur merkezli ülkenin batısına hâkim olmuştur. en büyük şansı ağabeyi Çağrı Bey’in Merv ve Doğu Horasan hâkimiyetidir. doğu tehlikelerini Karahanlılar ve Gazneliler’in saldırıların engellenmesiyle kolayca ilerlemiş şehzadelerin yardımıyla batıya yönelmiştir. Cürcan ve Taberistan ele geçirilmiş İran’a hâkim güçlü bir devletin bulunmayışını Tuğrul Bey fırsata çevirerek Hazar Denizi’nin güneyindeki Ziyariler ve Bavendiler gibi yerel hanedanları kontrol altına aldı (1041-1042).
Kısa süre sonra büyük babasının Cend hâkimiyetinden bu yana kendilerine düşmanlık eden ve 1034 de Harizm’de baskınına uğradıkları Şah Melik’in Harizm’e inmesi üzerine, ağabeyi Çağrı Bey ile gerçekleştirdikleri askeri harekâtla Harizm’i ele geçirdi. Şah Melik de yakalanarak öldürüldü. Bu harekât iki kardeşi son kez bir araya getirmiş ve bir daha birbirlerini görememişlerdi. Selçuklular’ın batıya yönelmesi, Türkmenler’i rahatsız etmiş ve dağıtmıştı Tuğrul Bey’in kardeşi İbrahim Yınal, Türkmenler’i kontrole almak amacıyla batıya gönderildi. İbrahim Yınal Rey, Hemedan ve Cibal’i ele geçirdi Türkmenler batıya çekildi. Tuğrul Bey, Dandanakan Savaşı’ndan sonra alınan kararlara muhalif bir şekilde Rey’i İbrahim Yınaldan aldı başkentini Nişabur’dan buraya nakletti. batıya yönelik seferlerde merkezi bir konum elde edildi
Batıya çekilen Türkmenler, Azerbaycanda Ebu Mansurun hizmetine girmiş, onunla anlaşamadıkları için Urmiye Gölüne yerleşmişdi. İbrahim Yınal’ın batıya yönelmesini endişe ile karşılayan Türkmenler, Batman taraflarına ilerledi. harekâtın bölgede huzursuzluk yaratması (1042), Abbasi Halifesi Biemrillah’ın Tuğrul Bey’e şikâyet amaçlı mektup yazmasına neden oldu. Tuğrul Bey, Türkmenler’i Bizans seferlerinde kullanmak istemiş Türkmenler, Mansur, Göktaş, ve Boğa liderliğinde Azerbaycanda Selçuklu idaresine girdi. Tuğrul Bey’in bir sonraki adımı Azerbaycan’ın ele geçirilmesi için Musa Yabgu,. Çağrı Bey, ve Kutalmışı görevlendirdi Anadolu seferleri başlatıldı
Selçuklu hanedanı emirlen harekete geçti. Kutalmış, Kafkasya’da faaliyetlerde bulunurken, Şehzade Hasan’ın hedefi Anadolu idi. Van Gölüne inmesi, Bizans’ın Vaspurakan Valisi Aaron’un harekete geçmesine neden oldu. Büyük Zap Suyunda düşürüldüğü pusuda mağlubiyet alan Hasan, şehit düştü. Buna çok üzülen Tuğrul Bey, büyük orduları sistemli bir şekilde Anadolu’ya sevketdi. İbrahim Yınal’ı Azerbaycan Valiliği’ne atadı, Kutalmışı da ona destek görevi verdi. 100 bin kişilik kaydedilen Selçuklu ordusunun harekete geçmesiyle İmparator IX. Konstantin Gürcüler’den büyük bir kuvvet topladı General Liparit’in desteğiyle Bizans kuvvetleri ancak 35 bin kişiydi Bizans’ın barış isteği, Şehzade Hasan’ın intikamını alabilmek düşüncesiyle İbrahim Yınal tarafından reddedildi. iki taraf Hasankalede karargâh kurdu.
İbrahim Yınal ve Kutalmış’ın savaşı bütün gün ve gece devam etmiş, kazanan Selçuklular olmuştu (18 Eylül 1048). esir edilen Liparit, büyük miktardaki ganimet ve saygınlıkla Tuğrul Bey’in huzuruna çıktı. Bu zafer, Bizans karşısında alınan ilk büyük zaferdi ve Balkanlar’da Peçenek tehlikesi karşısında Bizans barış istedi görüşmelerden sonra Emeviler döneminde İstanbul’da inşa ettirilen cami ve medresenin tamir ettirilmesi, okutulmakta olan Şii hutbenin Abbasi Halifesi ve Tuğrul Bey adına değiştirilmesi, caminin mihrabına Selçuklu hâkimiyet sembolü olan ok ve yay figürünün işlenmesi şartlarıyla barış yapıldı (1049-1050). Selçuklular’ın vergi isteği ise imparator tarafından reddedilmişti.
Bizans, anlaşma sürecinde Doğu Anadolu’daki mevzileri güçlendirdi Tuğrul Bey İranla ilgilendi
devletin eski Türk geleneğinin aksine merkezi otorite düşüncesiyle hareket etmesi, “Türkmen Meselesine neden oldu. Kuruluş sürecinde rol alan ve Horasan’a göç eden Türkmenler, yerleşecek alanlar bulamadıkları için İbrahim Yınala yöneldi İbrahim Yınal Türkmenler’i Azerbaycan, ve Anadolu’ya yönlendirdi Tuğrul Bey’in İbrahim Yınal’ın bölgesini alması, geleneğe ve Merv’deki kararlara muhalefet anlamı taşıdığından isyan ile sonuçlanacaktı (1049-1050). İsyanında başarısız olan İbrahim Yınal’a Tuğrul Bey iki seçenek sundu Ya yanımda kal, ya da senin hâkimiyetindeki bölgeyi sana ikta edeyim.”. İkinci seçenek kendi hâkimiyetinden vaz geçmesi ve Tuğrul Bey’e bağlanması anlamına geldiğinden İbrahim Yınal ilk seçeneği uygun bulmuştu.
isyan Türkmen Meselesini başlattı isyan eden hanedan mensubuna en yoğun destek Türkmenlerden gelecekti.Bizans anlaşmasından beş yıl sonra bizzat komuta ettiği kuvvetle Anadolu’ya gelen Tuğrul Bey’in düşüncesi merkeze sorun çıkaran Türkmenler’e yurt bulabilmekti. en uygun yer de Anadoluydu. Tuğrul Bey, Azerbaycan’a girdi. Burada hüküm süren Vehsudan ve Ebu’l-Esvar itaat altına alındı kuvvetler üçe ayrıldı. İlk grup, Kafkaslar’dan Erzincan’a İkinci grup, Oltu’dan Çoruh Irmağına ilerleyerek Bayburtta Frank askerleriyle mücadele etti. Üçüncü kol Kars’taki Bizans kuvvetlerini mağlubiyete uğrattı. Tuğrul Bey’in kuvvetleri Muradiye ardından Erciş’i ele geçirdi. Bir sonraki hedef Malazgirt, Selçuklular’ın kullandığı mancınığın Norman askeri tarafından yakılması sebebiyle neticelendirilemedi.
Tuğrul Bey, Karstan Erzuruma gelmiş, Bizans kuvvetleri onun karşısına çıkamamıştı ikinci kez Malazgirt kalesini kuşattıysa da kış sebebiyle kuşatmayı kaldırdı. Bir sonraki sene tekrar Anadolu seferine çıkma düşüncesiyle geri dönerken Abbasi halifesinden gelen davetle bunu gerçekleştiremedi
Şii Büyeyhi Devleti’nin İran ve Irak’taki gücü aslen Türk olan komutan Arslan Besasiri sayesinde Bağdad’daki Abbasi halifesi üzerinden devam ettirilmişti. Selçuklular’ın batıya ilerleyişi ve kazandığı güç, Abbasi halifesi nazarında onların kurtarıcı gibi görünmelerine neden oldu. Arslanın baskısı, ve halifenin düştüğü sıkıntı, Fatımi münasebetleri hutbenin onlar adına değiştirilmesi, Abbasi Halifesi Biemrillah’ın Tuğrul Bey’i Bağdad’a davet etmesini sağlamıştı.
Sultan Tuğrul Bey, almış olduğu davet ve sekiz fillik ordusuyla Bağdad’a yürüdü. Arslan Rahbe’ye çekilerek Fatımiler’in himayesine girmişti. Tuğrul Bey, Aralık 1055bde Bağdadda konakladı. Selçuklu askerlerinin saldırıya uğramasıyla ordu şehre girerek kargaşayı bastırdı. Tuğrul Bey, Büveyhi Hükümdarı Hüsrev ve kargaşanın elebaşlarını hapsetti. Böylece Büveyhiler’in Irak kolu sona erdi
Bağdad’daki düzen tesis edilince Tuğrul Bey, askerlerini de Büveyhiler’in binalarına yerleştirdi. Aytegin de Bağdad askeri valiliğine atandı. Büveyhiler’den alınan Basra, Ahvaz, Huzistan ikta organizasyonuna dâhil edilerek Bengir’e verildi. Büveyhiler’in bölgedeki hâkimiyetine son verildi hâkimiyet Abbasiler’e devredilmedi. Tuğrul Bey siyasi yetkileri üzerine alarak Abbasi halifesini sadece dini otorite olarak bırakmıştı.
Bağdad’da kalıcı olduğunu göstermek için şehrin doğusunda Dicle’nin kenarına Cuma Mescidi, evler, hamam, çarşı ve saray inşa ettirildi. Tuğrul Bey olarak isimlendirilen yerleşke, Sultan Melikşah zamanında daha da genişletildi İki hanedan arasındaki yakınlaşma evlilik güçlendirilerek Çağrı Bey’in kızı Hatice Hatun ile Abbasi Halifesi Biemrillah nikâhlanmıştı. Selçuklular’ın Bağdad hâkimiyeti Fatımiler’i endişelendirdi Bağdad’dan kaçan Şiiler, Kilab ve Esedoğulları kabilelerinden destekle kuvvetlerini artıran Arslan Besasiri’ye Fatımiler’in gönderdiği askerler eklenince büyük bir ordu meydana geldi Sultan Tuğrul Bey, Kutalmış ile Musul hâkimi Kureyş’i Arslan Besasiri’nin üzerine gönderdi. yapılan savaşta Kureyş’in taraf değiştirmesi Selçuklular’ın yenilmesine ve ağır kayıplar vermesine neden oldu. Bu gelişme Tuğrul Bey’in Bağdad misafirliğinin sonu anlamına geliyordu.
Tuğrul Bey’in harekete geçmesi Arslan Besasiri’yi Rahbe ve Balis’e çekilmek zorunda bıraktı. Cizre, Sincar ve Musul’u ele geçiren Tuğrul Bey, burayı kardeşi İbrahim Yınala bıraktıktan sonra Bağdad’a döndü. Tuğrul Bey’i halifelik sarayında kabul eden Halife Biemrillah, onu yanındaki tahta oturtarak taç giydirmiş, altın kılıç kuşatmış, hilat, sancak ve hediyeler vermişti. Tuğrul Bey’e Melikü’l-maşrık ve’l mağrib (doğunun ve batının hükümdarı), Kasimü Emirü’l-Müminin (Halifenin ortağı) ve Rükneddin (dinin direği) lakapları da verilmişti (23 Ocak 1058) İbrahim Yınal’ın isyanı her şeyi değiştirdi. İlk isyanından sonra on yıl Tuğrul Bey’in yanında kalan İbrahim Yınal, kendisine bir bölge istedi. Tuğrul Bey’in cevabı olumsuz olsa da ele geçirilmiş olan Musul, onun hâkimiyetine bırakıldı.
İbrahim Yınal’ın Musul’dan ayrılarak Cibal’e gitmesi isyan olarak algılanmış, fakat Tuğrul Bey ikna edilmişti (1058). İbrahim Yınal’ın Musul’u terk etmesi Arslan ve eski hâkim Kureyş’in şehri ele geçirmesine neden oldu. Tuğrul Bey, Musul’u ele geçirmek isterken Fatımiler ile yazışan İbrahim Yınal, Arslan Besasiri’nin teşvikiyle ikinci kez isyan etti. Türkmenler’den aldığı destekle, İbrahim Yınal, Hemedan’a ilerledi. İbrahim Yınal’ın yeğeni Muhammed ve Ahmed büyük bir orduyla amcalarına katıldı. İbrahim Yınal’a karşı koyamayacağını anlayan Tuğrul Bey, başkent Rey’e çekilmek zorunda kalmış, yeğeni Alp Arslan, eşi Altuncan Hatun ve Vezir Amidülmülk’ten yardım istemişti. Alp Arslan, Kavurd ve Altuncan Hatun’un yardımıyla İbrahim Yınal mağlup edildi.
İbrahim Yınal ve iki yeğeni kaçmaya çalıştıysa da Melik Alp Arslan tarafından esir edildi. Tuğrul Bey, kendisiyle ikinci kez taht mücadelesine giren kardeşi İbrahim Yınal’ı affetmedi. Tuğrul Bey’in emriyle İbrahim Yınal, Ahmed ve Muhammed, yay kirişiyle boğularak öldürüldü (23 Temmuz 1059). Tuğrul Bey için büyük sorun teşkil eden İbrahim Yınal bertaraf edilirken, Alp Arslan kendi tahtını kurtardı Tuğrul Bey’in şehirden ayrılmasıyla Besasiri, Bağdad’a geldi. Aytegin karşı koyamadı. Arslan Besasiri üzerinde Fatımi Halifesi Mustansır’ın adının yazılı olduğu beyaz bayrakla şehre girdi (27 Aralık 1058). halife ve şehrin ileri gelenleri tutuklandı, hutbe Fatımi halifesi adına değiştirilirken ezan da Şii kaidelere göre okunmaya başlandı
Tuğrul Bey, İbrahim Yınal’ın isyanı ile meşguldü. kardeşini bertaraf etti Tuğrul Bey, Bağdad’a ilerledi. Arslan kaçtı Tuğrul Bey, halifeyi makamına oturtmuş ve şehirdeki düzeni sağlamıştı. Arslan meselesinin çözülmesi gerekiyordu. Mezyediler’e sığınan Arslan Besasiri ani bir baskınla öldürüldü (Ocak 1060). Tuğrul Bey, sevinç gösterileriyle Bağdad’a döndü. Burada Emir Porsuk’u şahne tayin eden Tuğrul Bey, halifenin eşi olan yeğeni Hatice Hatun’u alarak başkent Rey’e döndü.
Anadolu’ya seferler düzenlendi. keşif maksadı taşıyan seferlerde Malazgirt, Muş, Erzurum civarı, Erzincan, Kemah, Harput, Çoruh, Kelkit Vadisi boyunca ilerlenerek Şebinkarahisar, Malatya, Urfa, Ergani ve Tulhum gibi pek çok yerde faaliyetlerde bulunulmuştu. Yerleşme amacı taşımayan seferler, kışın üs olarak seçilen Azerbaycan’a dönülerek tamamlanıyordu.
Tuğrul Bey ölümünden kısa süre önce eşi Altuncan Hatun’u kaybetti. eşi ölmeden önce halifenin kızıyla evlenmesini vasiyet etmişti. Vezir Amidülmülk, halifenin kızını Tuğrul Bey’e istemek üzere Bağdad’a gönderildi. Geleneklere göre halifelerin kızları yabancılarla evlendirilmediği için bu istek ilk başta reddedildi. yüksek bir cehizle Tuğrul Bey’in isteğinden vazgeçmesi planlandı Plan işe yaramayınca halife, bağdad’dan ayrılacağını söylemiş, Amidülmülk’ün cevabı istenmeyen bir evlilik için neden cehiz belirlendi olmuştu. Vezirinin sonuç alamadan dönmesi Tuğrul Bey’i rahatsız etmiş ve halifeyi tehdit etmişti. halifenin gelirlerine el koydu Abbasi devlet adamları halifeyi ikna ederek evliliğe onay vermesini sağladı.
Tebriz yakınlarında sultanın otağında nikâh kıyıldı (Ağustos 1062). Tuğrul Bey 1063 te Bağdad’a gelmiş, bir haftalık görkemli düğünden sonra gelini alarak Rey’e hareket etmişti.Sultan Tuğruli dönüşte rahatsızlandı. Başkente döndükten sonra Rey’in yaylağı Tecrişt Köyü’nde 4 Eylül 1063 tarihinde yetmiş yaşındayken vefat etti. Ağabeyi Çağrı Bey ile devlet kurma sürecinde sakin tavrıyla aklı temsil eden Tuğrul Bey, bu yüzden sultan kabul edilmişti. Yirmi üç yıllık hükümdarlığında devlet teşkilatlandı ülke genişledi Tuğrul Bey’in faaliyetleriyle devlet, bölgenin en büyük gücü haline geldi Selçuklular, sadece Ortadoğuda dünyayı şekillendirdi kendinden sonrakileri etkiledi
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
MELİKŞÂH
Büyük Selçuklu Sultânı. Sultan Alb Arslan’ın oğludur. 1055 de doğdu. Büyük Selçuklu topraklarını en geniş hâle getirdi Ebü’l-Feth fetihlerin babası lakabıyla anıldı. üstün hususiyetler sebebiyle, özel bir eğitimle yetiştirildi.’ Küçük yaşlarda itibaren devletin idaresinde yer aldı. 1064-1065 Gürcistan Seferinde, Sultan vekili olarak Nizâm-ül-mülk’ün bir kaleyi fethinde yanında bulundu. büyük erkek kardeşleri olduğu halde: cesareti, idarecilik vasfı meziyetleri, Sultan Alb Arslan tarafından veliahd seçilmesinde rol oynadı. Horasan yakınındaki Radyan’da veliahd ilân edildi. Meliksâh’ın veliahdlığı, Halîfe bi-emrillah’ın tasdikiyle de resmiyet kazandı. Vefatından sonra taht kavgalarını önlemek gayesiyle hareket eden Sultan Alb Arslan; Malazgird Meydan Muharebesinden önce savaş meydanında Meliksâh’ın tahtın vârisi olduğunu ilân etti.
Veliahdlığında devletde vazife alan Melikşâh, Mâverâünnehr seferinde şehîd olan Sultan Alb Arslan’ın yerine, on sekiz yaşında sultan ilân edildi. Melikşâh, sultan olunca babasının veziri kıymetli devlet adamı Nizâm-ül-mülk’ü vazifede bıraktı. Saltanatının ilk seneleri iç karışıklıklarla geçti
Ömrünü seferlerde geçiren Melikşâh, en verimli olabileceği çağda, otuz sekiz yaşında vefat etti. Yirmi senelik saltanatında devletin sınırlarını Kaşgar’dan Batı Anadolu’ya, Kafkasya’dan Yemen’e genişletti. Bağdad’da vefat eden Sultânın naaşı, İsfehân’a nakledilerek kendisi için yaptırdığı medresedeki türbesine defnedildi. Orta boylu, geniş omuzlu ve beyaz yüzlü idi. Büyük bir devletin sultânı olmasına rağmen yumuşak tabiatlı idi. Sarayında devrin âlimleriyle sohbette bulunur kıymetli fikirlerini alırdı. Her cins silâhı mükemmel olarak kullanır, iyi ata binerdi.
Sultan Melikşâh’ın ünvanlarına hiç bir sultan kavuşamamıştı. Yaptığı fetihlerde mağlûb olmadığı için Ebü’l-Feth; sâhib olduğu ülkelerin genişliğini belirtmek için Sultân-ül-a’zam, Sultan-ül-âlem, emrindekilere ve halkına âdil davranışından dolayı Sultân-ül-âdil gibi lakablarla zikredildi Nizâm-ül-mülk, onun hakkındaki düşüncelerini şöyle dile getiriyordu: “Meliksâh, Alpertunga neslinden olup; dindar, âlimlere hürmet, zâhidlere iyilik, fakirlere şefkat ve halka adalet gibi kimsenin hâiz olmadığı yüksek vasıflara sahip ve cihan hâkimidir. Devrinde Selçuklu ülkelerini îmâr ettirmiş, halkı refaha kavuşturmuştur. Tertib ettirdiği takvim. Takvîm-i Celâli ismiyle bilinmektedir, Meliksâh, yarım milyondan fazla askeri olan bir orduyu, mükemmel idare edecek askerî bir dehâya sahipti. Melikşâh’ın, veziri Nizâm-ül-mülk ile te’sıs ettiği idarî, askerî, toprak sistemi ve teşkilât Türk-İslâm devletlerinde tatbik edildi.
Sultan Melikşah'ı kurtaran dua...
Selçuklu Sultanı Melikşaha ihtiyar bir kadın dediki Ey güzel yüzlü, padişah öksüz bir torunum var geçimim bir öküze bağlıdır. Onu kesip yemişler, Sen adilsin hakkımı almazsan, kıyametde kıldan ince sırat köprüsünden nasıl geçersin Yaşlı kadının ağlaması padişahın ciğerlerini sızlatdı. Sultan Melikşah; Ey hatun senden af dilerim hayvanının yerine başkasını kabul eder misin? dedi ve yetmiş tane sütlü inek ve öküz getirmesini emretti ve fakir kadına teslim etti. Yaşlı kadının dualarını aldı
Sultan Melikşah fani âlemden göçünce. yaşlı kadın Melikşah’ın yetim kızını kucakladı, başını kaldırdı ve şöyle dua ettiler Ey Melik-ül müteal, Melikşah kulun azabından korkarak bize acımıştı ve zalimin zulmünü üstümüzden kaldırıp, gammımızı sevince dönüştürmüştü. Sen en büyük rahmet edicisin
niyaz ve temennimiz budur ki aciz kulunu hesapsız kerem hazinenden mahrum kılma, sonu gelmez rahmetinle, gufranına ve rahmetine, gark eyle!
Sultan Melikşaha ihtiyar bir kadın Ey güzel padişah öksüz torunumun geçimi bir öküze bağlıdır. Onu kestiler, hakkımı almazsan, kıyametde sırattan nasıl geçersin diyince sultanın ciğeri sızladı. hatundan af diledi yetmiş inek ve öküz verdi fakirin duasını aldı büyük velîler Sultan Melikşah’ı rüyada görüp Rabbin ne muamele eddi” diye soruldu büyük Sultan Cenab-ı Allaha sonsuz hamd ederim. O yaşlı kadının duası bereketiyle sonsuz rahmete vesile eyledi. Onun duası olmasaydı perişandım
Bunu ilk beğenen sen ol.