RE: Osmanlı-Selçuklu eserleri
Kaynak birhayalinpeşinde.com
Konya gezilecek ve görülecek yerler açısından çok zengin bir şehrimiz Hangi birisini sayayım bilmiyorum
Konya mevlana Türbesi
“Günaydınlarrr.” diyerek gözlerimi açıyorum. , içimdeki o çocuk kıpır kıpır.ister Japonya olsun, ister Konya. Benim için en güzel duygu, sabahın ilk ışıkları ile bambaşka coğrafyalarda güne başladığımda bilinmezlik hissinin, yolda olma duygusunun uyandırdığı mutluluk Seviyorum bunu. Seviyorum dünyanın en güzel duygusunu. Konyada sabah ilk durağımız Mevlana Celaleddin Rum-i türbesi sadece bizlerin değil, dünya tarihinin de saygı ile andığı, Mesnevi adlı eseri ile, dünyanın takdirini kazanan Hz. Mevlananın türbesi Konya’nın merkezinde Hz. Mevlana’yı, öyle 2-3 satırda anlatamam. Çok ama çok uzun ve, detaylarla anlatmak gerekir. Muhteşem bir şair ve düşünce adamı Mevlana’yı, özellikle şu sözleriyle çok iyi tanıyoruz :
Gel, gel, ne olursan ol yine gelbİster kafir, ister mecusi, İster puta tapan ol yine gel,Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel…
Hz. Mevlana’nın müzesi, şehrin tam kalbinde Babası ile yanyana türbesi bulunan Hz Mevlana’nın türbe atmosferi çok başka odaların kokusu, havası insanı başka bir ruha sokuyor.Konya demek Mevlana demektir.Mevlana türbesi ziyaret edilmeli
İçeride girdikten sonra, bir çok mezar var Bunlar, o dönemde yaşamış Mevlana’nın akrabaları.bir çok eser sergileniyor. küçük Kuran-ı Kerim örnekleri, görülmeye değer. avlu Kalabalık hınca hınç. ülkemizde en çok ziyaret edilen yerlerden Avlunun ortasındaki çeşme Şeb-i Arus Çeşmesi.
17. y.y.’da yapılan barok tarme nadir camilerden birisi olan ve halk arasında “Pencereleri kapısından büyük camii” olarak bilinen Aziziye camii’ne de uğruyoruz. Gerçekten tarz olarak nadir görebileceğiniz camiilerden kendileri.
Mevlana Müzesi’nde Mevlana’nın felsefesine hayran kaldıktan sonra, sıradaki durağımız çok ama çok enteresan bir camii oluyor. Daha önce hiç böyle bir özelliği olan camii görmediğimi şimdiden belirteyim. Neden mi ?
Efendim İplikçi Camii’nin, Camii kısmından daha önemli özelliği, şadırvanı. 8 adet mermer sütundan oluşan bu şadırvanda, karşılıklı oturan 2 kişi, sessizce konuşsalar dahi, birbirlerinin sesini çok net bir çekilde duyabiliyorlar. Bildiğiniz mikrofondan geliyormuş gibi hemde ! Peki bu nasıl oluyor diye soranlara 17. y.y.’da yapılan barok mimarisi ile nadir camilerden birisi halk arasında “Pencereleri kapısından büyük camii” olarak bilinen Aziziye camii nadir görebileceğiniz camiilerden İplikçi Camii’nin, Camii kısmından daha önemli özelliği, şadırvanı. 8 adet mermer sütundan oluşur şadırvanda, karşılıklı oturan 2 kişi, sessizce konuşsalar dahi, birbirlerinin sesini çok net duyabilir Şadırvanın tavan ustaca yapılmış, matematiksel oranı ahenk içerisinde kullanılmış ki, yanınızdaki konuşsa duyulmaz tam karşınızdaki kişi sessizce konuşsa ses direk kulağınızda belirir. Şadırvanın bu şekilde inşa edilmiş olmasının nedeni abdest alan kişilerin sessizlik ve huzur içerisinde abdest almaları ve yanlarındaki kişilerin huzurunu bozmamaları İnanın bana, ben böyle bir şeyi daha önce görmedim Konya’ya giderseniz, mutlaka bu şadırvana gelin, bir arkadaşınız ile sırtınızı duvara dayamış gibi konuşun. Şaşıracağınıza ve hayran olacağınıza eminim.
Şerafettin Camii Konya sokaklarında kaybolmaya devam ediyoruz. Sıradaki durağımız, İplikçi Camii karşısındaki Şerafettin Camii oluyor. Konya’da gezilecek yerler, özellikle Konya Merkez bölgesindekiler yürüme mesafesinde.Şerafettin Camii, 1336 da inşa edilmiş Ayasofya Camii’ni andırıyor Şemsi Tebrizi Camii ve Türbesi, Konya’da gezilecek en önemli yerlerden Çünkü, Hz. Mevlana’nın gönül dünyasında önemli etkilere neden olmuş çok önemli bir din adamı
iran’ın tebriz şehrinde doğmuş, şeyhlerden ders almak için diyar diyar gezmiş Hz. Mevlana kadar değerli bir alim olan Şemsi Tebrizi hakkında çok uzun yazılabilir
Karatay Medresesi tavanındaki efsane çinileri ile büyüleyen bir sonraki durağmıza Karatay Medresesi’ne ilerliyoruz. Konyada Gezilecek Yerler arasında en önemli noktalardan 1251 de inşa edilen Karatay Medresesi, 1955 ten beri “Çini Eserler Müzesi” olarak kullanılıyor Selçuklu ve Osmanlı izlerini taşıyan medrese, vaktiyle eğitim amacıyla kullanılmış.Konya’da mutlaka görülmesi gereken yerlerden Karatay Medresesi hayran olduğum Karatay Medresesi’nin tavanında bakınca küçücük bir çatı ve pencereler var yazın çatısı açılan bu medresenin pencereleri, kışın tam da ortada bulunan küçük alanda yanan dev ateşin dumanlarının tahliyesi için kullanılıyor görmeden dönmeyin
İnce Minare Medresesi, 1254 te Selçuklu veziri Sahib Ata tarafından yaptırılmış Medresenin yapılma amacı ise, röencilere ve hatta halka hadis öğretmek imlçuklu taş işçiliği konusunda şaheser olarak bilinen bu güzel yapı, günümüzde müze olarak hizmet veriyor.İnce Minare Müzesi (Medresesi) İnce Minare Medresesi, 1254 te Selçuklu veziri Sahib Ata tarafından yaptırılmış Medresenin yapılma amacı öğrencilere ve halka hadis öğretmek selçuklu taş işçiliği konusunda şaheser olarak bilinen bu güzel yapı, günümüzde müze olarak hizmet veriyor.Konya Alaaddin Tepesi Aladdin Tepesi, Karatay Medresesi ve İnce Minare Müzesi’nin karşısında Konya Merkez’deki tek tepe çok enteresan da bir tarihi var Sultan Alaaddin, Konya’da güzel bir cami yaptırmak istediğini bildirir farklı bir karara varırlar. Camii, şehrin ortasında kurulacak olan yapay tepeye yapılacaktır. Bu tepe, için tamamen yapay topraklar oluşturulmuştur. toprağın nasıl toplanacağına ise, toprak vergisi alarak karar verirler. Yani herkes, kendi imkanlarıyla topladıkları toprakları çuvallarla buraya taşırlar ve tepe, halkın katkısı ile inşa edilir.
tepede, Alaaddin camii, içerisinde Sultanlar Türbesi ve tepenin eteğinde Selçuklu Köşkü kalıntıları vardır. burada , güzel bir çay içerek, Konya manzarasının keyfini sürüyoruz.Konya şehirinde tarih kokan Konya sokaklarını keşfettikten sonra, çokkkkk farklı bir yere gidiyoruz. Avrupa’nın en büyük, Türkiye’nin ise tek kelebek bahçesi Konya Tropikal Kelebek Bahçesi takdir ettiğim, çok beğendiğim güzeller güzeli tesis Konya’da gezilecek yerler arasında mutlaka listenizde olsun Konyada efsane bir durak Sille. “Konya’nın dört bir yanı tarih.” diye. İşte, en güzel örneklerinden Sille
Mevlana Kültür Merkezi Sille’den döndükte sonra, “Akşam, Konya’da olmazsa olmazlardan Sema gösterisi ilk defa izleyecekmişim gibi heyecanlıyım. “Sema gösterisini, asıl Konya’da izle harika bir sema Semazenlerin kendilerinden geçermişcesine süzüldükleri an, derinden etkiliyor. semazenlerin, o kadar uzun uzu boyunca 360 derece etraflarında dönmelerine rağmen başları dönmez ? Hiç merak ettiniz mi ?
Sebebi şu : boyunları 20-25 derece eğik bir şekilde dönerler. İç kulakta 3 tane yarım daire kanalı vardır ve bu 3 kanalın birbirleri ile olan mesefeleri eşittir. Semazenler sema yaparken, başlarını sağ tarafa doğru 20-25 derece eğerler ve bu 3 kanal eşit mesafede uyarıldığı için baş dönmesini engeller.
Sema gösterisinde huzura erdikten sonra, artık Konya gezimiz sona yaklaşıyor. Harika geçen 2 günün ardından, İstanbul’a yine harika anılar ile dönüyorum. Her ne kadar Çatalhöyük’e gidememiş olsam da. Hani olurda siz belki daha uzun Konya’da kalırsınız diye, Konya’da gezilecek diğer yerleri de sizlere anlatmak istiyorum.
Mevlana Kültür Merkezi Sille’den döndükte sonra, “Akşam, Konya’da olmazsa olmazlardan Sema gösterisi ilk defa izleyecekmişim gibi heyecanlıyım. “Sema gösterisini, asıl Konya’da izle harika bir sema Semazenlerin kendilerinden geçermişcesine süzüldükleri an, derinden etkiliyor. semazenlerin, o kadar uzun uzu boyunca 360 derece etraflarında dönmelerine rağmen başları dönmez çünkü boyunları 20-25 derece eğik dönerler. İç kulakta 3 tane yarım daire kanalı vardır 3 kanalın birbirleri ile olan mesefeleri eşittir. Semazenler sema yaparken, başlarını sağ tarafa 20-25 derece eğerler 3 kanal eşit mesafede uyarıldığı için baş dönmesini engeller. Sema gösterisinde huzura erdikten sonra, Konya gezimiz sona yaklaşıyor.
Harika geçen günlerin ardından, harika anılar ile dönüyorum. Akyokuş Konya dümdüz bir şehir. olur da, şehri biraz tepeden göreyim derseniz, adresiniz Akyokuş olsun.tüm Konya’yı görebilirsiniz.
Konya Arkeoloji Müzesi Konya’ya kadar gelmişseniz ve tarih vazgeçilmezisiniz ise, Konya Arkeoloji Müzesi adresiniz olsun. 9.000 yıllık tarihi eserlerin sergilendiği müzede, insanlık tarihinin her bir gelişimini gözlemleyebilirsiniz Çatalhöyük, M.Ö. 7400 yılından izler taşır Dile kolay neredeyse 9.500 yıllık bir bölgeden Konya’da, Kapadokya’daki gibi yumuşak taşlara inşa edilen bir şehir
İşte onun adı Kilistra Antik Kenti. M.Ö. 3.y.y’da inşa edilmiş kent, içerisinde bulundurduğu şapeller, pazarlar, su sarnıçları ve nicesi ile günümüze kadar ayakta kalmış. Konya’da yemyeşil bir yer Konya Meram Meram Deresi boyunca yemyeşil bir bölgeye kurulu olan Meram, Konya Merkez’in de en büyük 3 ilçesinden birisi
Nasreddin Hoca Türbesi O’nu, ders niteliğindeki fıkraları ile biliyoruz. Çocukluğumuzun, gençliğimizin, hayatımızın her noktasında adı geçen Nasreddin Hoca, Sivrihisar’da doğmuş, Akşehir’e yerleşmiş ve hayata orada gözlerini yummuş çok önemli bir Hoca’dır.Güldürürken düşündürmesi ile hayatımızın her anında yer edinen Nasrettin Hoca’nın türbesi, Konya’nın Akşehir ilçesinde Konya’da Kyoto Parkı var Japon Kyoto Parkı. Konya ile Kyoto kardeş şehir 2010 da böyle güzel bir park kurmuş Konya Belediyesi. Türkiye’nin en büyük Japon parkı imiş.
Japon parkları, dünyanın bir çok yerinde dikkatimi çekmiştir ve Konya’da var olduğunu duyunca sevindim doğrusu.
Sadece Japon Kyoto Parkı mı ? Tabi ki de hayır : Kültür Parkı, Nene Hatun Parkı, Piri Reis Parkı, Sancaktepe Parkı Konya’da mutlaka görülecek yerlerden.Tuz Gölü gün batımında , gölün üzerinde yansıyan güneşin rengarenk dansını görmeden, asla Konya’dan ayrılmayın derim. Ülkemizin tuz ihtiyacının % 40’ının sağlandığı Tuz Gölü, Konya Merkez’e uzak kalıyor. Kapadokya‘ya gidecekseniz, yol üzerinde Tuz Gölü’ne uğrayabilirsiniz.
Konya’da bir diğer güzel adres Konya Beyşehir Gölü. Ülkemizin en büyük 2. Gölü Beyşehir Gölü, berrak suyu ile nam salmış. Yaz mevsiminde, halk, Beyşehir Gölü’ne gidip yüzermiş. binlerce kuş türüne de ev sahipliği yapan Beyşehir Gölü, Konya turunda mutlaka görülmesi gereken yer
ülkemin tarih, doğa, kültür, sanat zenginliğine hayranım. Dünyanın neresine gidersem gideyim, ülkem her daim özel kalacak. İnanın bana, önce bu ülkeyi gezmek lazım.çok ama çok güzel yerlere sahip bir ülkeyiz. Konya, sadece bunlardan birisi. Hayal edin. Düşün peşine. Ama önce, ülkemizin güzelliklerinin peşine…
Kaynak gezipgördüm.com
İstanbul En Güzel 20 Yer!
İstanbul gezilecek yerler bakımından dünyanın en güzel şehirlerinin başında. İstanbul Boğazı, Ayasofya, Sultanahmet Camii, Kapalıçarşı, Yerabatan Sarnıcı, Galata ve Kız Kuleleri, İstanbul'da gezilecek yerler listemizdeki en önemli yerler dünyanın en güzel şehirlerinden İstanbul
Zengin tarihiyle İstanbul’da herkese yönelik İsterseniz gezinizi sadece olduğu tarihi yapılarla doldurabilir isterseniz de her yaş grubuna hitap eden mekânları tercih edip sanata ve eğlenceye odaklanabilirsiniz. Bizans ve Osmanlıdan izler taşıyan İstanbul’daki tarihi yapılar, eşine az rastlanır özellikleri ve sayılarıyla gezginleri büyülüyor. Tarihi Yarımada’nın en görkemli yapısı Ayasofya, Osmanlı’nın kudretli zamanlarına şahitlik eddi imparatorluğun son dönemlerine ait Dolmabahçe ve Beylerbeyi Sarayları mimarileri ve zengin tarihiyle kentin ne kadar zengin bir geçmişe sahip olduğunun kanıtı
Kapalıçarşı ve Mısır Çarşısı alışveriş yapacakların yüzlerce yıldır kentte uğradıkları ilk adres Soğukçeşme Sokağı birbirinden güzel evleri ile sivil mimariye meraklı gezginlerin vazgeçilmezi İstanbul listemizdeki diğer önemli tarihi yapılara Yerebatan Sarnıcı, Yıldız Sarayı, Galata Kulesi,Kız Kulesi, Rumeli Hisarı‘nı ekleyebiliriz.
Osmanlı’nın mimari açıdan ne kadar gelişmiş olduğunun bir başka göstergesi ise İstanbul’un görkemli camileri. Sultanahmet Camii huzur kaynağı Eyüp Sultan’ kudretli Süleymaniye’de imparatorluğun kültürel birikimini yakından görebilirsiniz.
İstanbul gezilecek yerler listelerinize dâhil edebileceğiniz diğer önemli dini yapılar ise Mihrimah Sultan Camii, Rüstem Paşa Camii, Fatih Camii, Ortaköy Camii, Yeni Camii ve Beyazıt Camii.
sanata meraklılar için de İstanbul’da ziyaret edilebilecek pek çok mekân var. Osmanlı’nın hükmettiği kıtalardan getirilenler ile Anadolu’da keşfedilenlerin bir arada sergilendiği İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Eczacıbaşı Ailesi’nin önderliğinde Türkiye’nin ilki olma özelliğiyle açılan İstanbul Modern Sanat Müzesi en çok ilgi çekenleri.Sanata ve kültüre meraklıysanız İstanbul Deniz Müzesi, Sakıp Sabancı Müzesi, Galata Mevlevihanesi, Türk ve İslam Eserleri Müzesi gibi yerleri de geziye ekleyebilirsiniz. İstanbul’da yer alan müzeler sadece bunlar değil
İstanbul gezilecek yerlerde yetişkinler kadar çocuklara da keyifli saatler yaşatacak sahip bir kent. ünlülerin balmumu heykelleri ile fotolar çekmek isterseniz Taksim‘deki Madame Tussauds Müzesi’ne, çocuklarınızla eğlenceli vakitler geçirmek isterseniz Alibeyköy‘de Tema Parkı‘na gidebilirsiniz. Sunay Akın’ın kurduğu İstanbul Oyuncak Müzesi’nde tarihi oyuncaklar aracığıyla farklı bir bakış açısından değerlendirebilir, su altı dünyasının zenginliklerine Sea Life’da İstanbul Akvaryumu’nda şahit olabilirsiniz. Kentte 18 yaşından büyüklerin yanlarında 14 yaşından küçük bir çocuk olmadan giriş yapamayacakları tek mekân LEGOLAND Discovery Centre küçük bireylerin yeteneklerini eğlenerek geliştirmelerine yardımcı oluyor.İstanbul gezip görülecek çok sayıda yeri barındıran, kültürel anlamda her yaş grubuna hitap eden zengin bir şehir. mekânlarda seçim yapmak zor
İstanbul gezilecek yerler listesinin ilk sırasında dünyanın en etkileyici yeri İstanbul Boğazı var. İki kıtayı ayıran İstanbul Boğazı, en güzel kent manzaralarını gözler önüne serer dokusuyla hayran bıraktırır. Boğazı gezmenin en keyifli yolu Boğaz Turları Ortaköy, Eminönü Üsküdar gibi noktalardan kalkan turlar 2 saatsürüyor. Turda gezerken çevrenizdeki yapılar hakkında GPS bazlı bilgilendirmeler yapılıyor.Ya da size özel tekne kiralayarak organizasyonlar yaptırabilirsiniz.
Topkapı Sarayı İstanbulda gezilecek yerlerin en başında Sarayburnu’ndaki 700.000 metrekarelik alana 1460-1478 yıllarında inşa edilen Topkapı Sarayı, 4 yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetim merkezi olarak kullanılmış.4 avludan oluşan saray, 1924 te Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk müzesi haline getirilerek halka açılmış. 300.000 parçalık koleksiyona ev sahipliği yapan görkemli yapının en çok ilgi çeken bölümü Divan-ı Hümayun, Bağdat Köşkü, Harem ve Kutsal Emanetler. Müzeyi detaylıca gezmek en 3 saat ayırmanızı öneririm.
Müslüman âlemi kadar Hıristiyanlar açısından da önem taşıyan Ayasofya camii mimari açıdan günümüzdeki şeklini 532-537 yıllarıında I. Jüstinyen tarafından 3. kez inşa ettirildiği zaman
Tamamlanmasının ardından 1.000 yıl boyunca dünyanın en büyük katedrali olan yapı, İstanbul’un fethinin ardından camiye dönüştürülmüş. Görkemli mimarisinin yanı sıra bahçesindeki padişah türbeleri ile ilgi odağı olan Ayasofya, Atatürk’ün isteği ile 1930-1935 arasında çalışmalarla müze haline getirilmiş.
Görkemli iç süslemeleri, mozaikleri ve zemin kattaki dilek sütununu görün. Ayasofyanın Sultan Kabirleri için biraz daha süre ayırın
Sultanahmet Camii İstanbul gezilecek yerler listemizdeki en önemli camilerin başında geliyor.İç kısmını süsleyen 22.000 çininin rengi nedeniyle “Mavi Cami” adıyla anılır Sultanahmet Camii, 1609-1616 yıllarında dindarlığı ile bilinen I. Ahmet tarafından Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa’ya inşa ettirilmiştir en önemli özelliği, İstanbul’un tek 6 minareli camisi olması. Ayasofya’nın tam karşısında yükselen kudretli cami, medrese bölümü günümüzde başbakanlık arşivi olarak kullanılan ve mektep, çarşı, darüşşifa, imaret ve türbe gibi bölümleri bulunan geniş bir külliye içerisinde yer alır
Ramazan ayı boyunca cami çevresinde kurulan şenlikler bölgeye ayrı bir hava katar Fırsatınız olursa Sultanahmet ve çevresini bir de Ramazan’da görün.
Kapalıçarşı Istanbulda gezilecek yerler listesinde en değerli 20 mekândan biri tarih ve alışveriş tutkunlarının gözdesi Kapalıçarşı. Tarihi Bizans İmparatorluğu’na uzanan çarşının genişletilmesine Fatih döneminde başlanmış. Sandal ve Cevahir adlı iki büyük bedestenin birleşiminden oluşan pazaryerinin içerisindeki sokaklarda binlerce dükkân yer alıyor.Geçmişteki meslek gruplarından adlarını alan sokaklardaki dükkânlarda lezzetli lokumlar, ustalıkla işlenmiş ahşap ürünler, ilgi çekici süslemeler şifa kaynağı bitki çayları satılıyor.
Dolmabahçe Sarayı İmparatorluğun son dönemlerine ışık tutan en önemli yapı Sultan Abdülmecid’in emriyle dönemin gözde mimarı Garabet Balyan ve oğluna 1856 da inşa edilmiş. geleneksel “Türk Evi” mimarisine sadık kalınan yapı Rokoko, Barok ve Neo-Klasik anlayışdan izler taşıyor. 1984’e kadar imparatorluğun yönetim merkezi olan saray, 1924’te müze haline getirilmiş.Atatürk’ün hayata gözlerini burada yummuş Mabeyn, Harem ve Muâyede Salonu en ilgi çeken bölümler Sarayı belirli saatlerdeki turlara katılarak gezebilirsiniz.
Mimar Sinan’ın kalfalık eseri olarak anılan süleymaniye camii 1551-1557 yıllarında inşa edilmiş. Medrese, hastane, sıbyan mektebi, hamam, imarethane ve kütüphane gibi birçok bölümden oluşan külliye Fatih camiinden sonra Osmanlı’da inşa edilmiş en büyük 2. yapıdır bahçesinden Haliç, Topkapı Sarayı ve Boğaziçi’ni görebileceğiniz caminin minare ve şerefe sayıları Kanuni’nin tahta kaçıncı sırada çıktığını belirtir İç mimarisi ile büyüleyen caminin bahçesinde Kanuni ve eşi Hürrem Sultan‘a ait türbeler bulunuyor. Yapının mimarı Koca Sinan’a ait olansa camiye çok yakın bir noktada yer alıyor.
Yerebatan Sarnıcı Yerebatan Sarnıcı, İstanbul gezilecek yerlerden en sıra dışı 9.800 metrekare kaplar Yerebatan Sarnıcı,532 de Bizans İmparatoru Justin tarafından inşa ettirilmiş. 100.000 tona yakın depolama kapasitesiyle Saray’ın su ihtiyacını karşılaması amaçlanan yapının ün kazanmasına Hollandalı gezgin Gyllius’un keşfi neden olmuş.
Kuzeybatı köşesinde Medusa Başları ve inşa sırasında ölen yüzlerce köleyi temsil ettiği söylenen işlemeli sütunun en ilgi çekici kısımlarını oluşturduğu yapı günümüzde sanatsal etkinliklere de ev sahipliği yapıyor.
İstanbul’un önemli yapısı
İstanbul Arkeoloji Müzeleri Arkeoloji, Eski Şark Eserleri ve Çinili Köşk isimli 3 kısımdan oluşan İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin temelleri 1869’da İmparatorluk Müzesi’nin kurulması ile atılmış. 1 milyonu aşkın eseri barındıran müzeyi ziyaret ederek Kuzey Afrika’dan Balkanlar’a, Orta Asya’dan Yakın Doğu’ya geniş bir coğrafyada değişik dönemlerde kurulmuş pek çok medeniyet hakkında detaylı bilgi edinebilirsiniz. Topkapı Sarayı’na çok yakın
Galata Kulesi dünyanın en eskilerinden biri olan Galata Kulesi, ilk olarak 528 de Bizans İmparatoru Anastasius inşa ettirilmiş. revizyon süreçleri geçiren kuleye günümüzdeki şekli II. Mahmut vermiş. Turizme kazandırıldığı 1967 den beri gezginlerin İstanbul gezilecek yerler listelerinin vazgeçilmezi 70 metre yüksekliğe sahip kent manzarası izleyebileceğiniz seyir terası ve konuklarına lezzetli yemekler sunan bir restoran bulunuyor.
Kız Kulesi Tarihte adından ilk kez M.Ö. 410 da bahsedilen Kız Kulesi, Atinalı Alkibiad tarafından yaptırılmış. Tamamlanmasının ardından yüzyıllarca boğazdaki gemi trafiğini kontrol amacıyla kullanılan kule, karaya yakın ancak şehirden izole olması nedeniyle zaman pek çok efsaneye konu olmuş.
1995-2000 arası gerçekleştirilen çalışmaları sonrasında halka açılan yapı, günümüzde müze ve restoran olarak hizmet veriyor. Salacak‘tan kalkan ufak teknelere binerek kuleye ulaşabilirsiniz.
Mısır Çarşısı İnşa süreci 1597’de II. Murad’ın annesi Safiye Sultan’ın isteğiyle başlatılan Mısır Çarşısı, Sultan IV. Mehmed’in annesi Hatice Turhan sultan tarafından Mimar Kazım Ağa’ya tamamlatılmıştır Osmanlı’dan beri geleneksel lezzetler arayanların geldikleri ilk adres çarşı, “L” planlı 6 kapıdan giriş yapılabilen kapalı pazaryeri, Afrika’dan ve Asya’dan gelen baharatları satan dükkânlardan dolayı Baharatçılar Çarşısı adıyla anılıyor. yolunuz Emin önüne düşerse Mısır Çarşısı’na uğrayın, baharat ve çeşit çeşit tatlılardan alın.
İstiklal Caddesi Geçmişin Pera’sı, günümüzün İstiklal Caddesi nin tarihi Bizansa uzanıyor. Veba salgınının ardından bölgeye yerleşen Fransızların mimari ve ticareti zenginleştirdikleri cadde pasajları, yeme-içme mekânları ve mağazaları ile kente gelen gezginleri kendisine çekiyor. İster Taksimden isterseniz Tünel tarafından giriş yapabileceğiniz caddeye güzelliğini katan unsurlar Gayri Müslim halkın inşa ettirdiği binalar İstiklal Caddesi inşaat çalışmalarının gölgesinde kalsa da çalışmalar sonrası hareketli günlerine kavuşması bekleniyor.
Eyüp Sultan Camii ve Türbesi İstanbul gezilecek yerler listemizdeki en önemli dini yapılardan 1458’de Sultan Mehmet’in emriyle inşa edilen Eyüp Sultan Camii ve Türbesi, günümüzdeki görünümüne 1798-1800 de III. Selim tarafından gerçekleştirilen yapım süreci kavuşmuş. Adını Hz. Muhammed’in bayraktarlığını yapan Eyüb El-Ensari’den alan cami, İstanbul’un ilk külliyesi Mistik külliyenin içerisinde imarethane, şadırvan, Şerbethane gibi bölümler var. ziyaretçilerin asıl ilgisini çeken kefeki taşı kullanılarak inşa edilen ve mimarisiyle insanı büyüleyen Eyüp Sultan Türbesi Özellikle sabah namazında dini günlerde ve Ramazan ayında cami ve türbe popüler.Cami ve türbe hakkında detaylı bilgi ve
Yıldız Sarayı Kanuni döneminden itibaren av sahası olarak kullanılan koruluğa, 18. yüzyılda III. Selim tarafından annesi Mihrişah Sultan adına inşa ettirilen Yıldız Sarayı’na ilk yerleşen padişah II. Abdülhamittir
Osmanlı’nın yönetildiği 4 saraydan birisidir önemli birçok siyasi olaya ev sahipliği yapmış. görkemli yapı içerisindeki Yıldız Sarayı, Yıldız Saray Tiyatrosu ve Sahne Sanatları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir müzeleri ile ilgi topluyor. Sarayı bünyesindeki müzeleri koleksiyonları incelemek ve Mabeyn köşklerini görmek, İstanbul listelerinize ekleyebilirsiniz.
Rumeli Hisarı pek çok farklı isimle anılan Rumeli Hisarı, fetih öncesi boğazın güvenliğin amacıyla sultan Fatih’in emriyle 15 Nisan 1452’de inşa edilmis. 30 dönüm araziyi kaplayan askeri yapının tamamlanma tarihi bilinmiyor.İnşası için 300 usta ve 750 işçinin çalıştığı hisarın en önemli kısımlarını, yapımda denetimlerini yapan paşaların adlarıyla anılan kuleler oluşturuyor. Sanatsal etkinliklere ev sahipliği yapan tarihi yapıda fetih zamanı kullanılan topları, gülleleri boğazın kapatılması için kullanılan zinciri görebilirsiniz.
Kaynak gezilesiyer.comEdi
Kaynak gezilesiyer.com
Edirne’de Gezip Görülecek 20 Yer
Edirne’de, Şehir merkezi hariç 8 ilçe vardır. Enez, Havsa, İpsala, Keşan, Lalapaşa, Meriç, Süloğlu, Uzunköprü Marmara Bölgesi‘nin Trakya yakasında, doğuda Kırklareli ve Tekirdağ, güneyde Çanakkale ve Ege Denizi, batıda Yunanistan kuzeyde Haskovo Bulgaristan ile çevrilidir 2015 te 400.852 kişilik bir nüfusa sahipti, Edirne, Türkiye ‘yi Avrupa’ ya bağlayan kara yolu üzerindedir. İklimi karasaldır kışları uzun ve soğuk, yazları sıcak ve kurak geçer. Meriç, Arda ve Tunca nehirlerinin buluştuğu düzlükte kurulmuştur. Edirne’de gezilecek yerler arasında Osmanlı Türk sanatını yansıtan 612 tarihi eser bulunur.
Edirne güney ilçeleri Keşan ve Enez; denizi, sahilleri ve doğal güzellikleri ile insanların sıkça ziyaret ettiği yerlerdir.
Adalet Kasrı, Edirne Sarayı’ndadır kasır. Sarayın sağlam tek binasıdır. Kırkpınar Yağlı Güreşlerinin düzenlendiği Sarayiçi semtindedir. Edirne Sarayı’na Kanuni Sultan Süleyman zamanında eklendi. Kanuni’nin kanunlarını burada yazdırdığı söylenir.
Şükrüpaşa Anıtı ve Balkan Savaşı Müzesi: Anıt müze 26 Mart 1913 Balkan Savaşı ve şehitlerin anısınına yapılmıştır Savaş sırasında Şükrü Paşa anıtına yokluk içinde Edirne’yi savunan Şükrü Paşa’nın Edirne’nin savunma yerlerinden biri olan Kıyık Tabya ya mezarı getirilmiş ve anısına bir anıt yapılmıştır. Anıtla birlikte tabyada Balkan Savaşlarını anlatan ve Edirne halkının elinde bulunan eşyalardan bir müze oluşturulmuştur.
Sweti George Bulgar Kilisesi Edirne’nin Kıyık Semtinde 1880 de inşa edilmiştir. 1889 da dekore edilen kilisedeki yazılar slav bulgarcası ile yazılmıştır. aynı yerde bulunan kiliseden bazı tablolar mevcuttur. Halk arasında Bulgar Kilisesi olarak bilinir.Edirne Kent Ormanı (İzzet Arseven Dinlenme Tesisi) kentin yeşil alan sistemini oluşturan önemli bir öğedir. şehir merkezine 2 km uzaklıkta yer alan Edirne-Karaağaç karayolunda Meriç Irmağı kıyısındadır.Edirne Büyük Sinagogu, Edirne’de bulunan ve Avrupa’nın en büyük ve dünyanın üçüncü büyük sinagogu olan ibadethane
Selimiye Cami Edirne’de bulunan, Osmanlı padişahı II. Selim’in Mimar Sinan’a yaptırdığı camidir. Sinan’ın 90 yaşında yaptığı ustalık eserim” dediği Selimiye Camii Mimar Sinan’ın gerek Osmanlı mimarisinin en önemli yapıtlarındandır
Selimiye Arastası III. Murat Selimiye camisine gelir sağlamak için Mimar Davut Ağa’ya yaptırtmıştır. 256 m. uzunluğunda, 73 kemerlidir. İçinde 124 dükkân vardır. Evliya Çelebi, buranın ‘Kavaflar Çarşısı” olduğunu yazar kubbesinde, burada dükkânı bulunanların her sabah, doğru iş yapacaklarını ant içtikleri ve dua ettikleri bilinir.Edirne’deki Sarayiçi Balkan Savaşı Şehitliği, yıl içerisinde şehre gelen birçok turistin gezi noktalarındandır 1912-1913 Balkan Savaşında vatan topraklarını savunan 300 bin askerin anısına ve aynı zamanda 1913 senesinde Sarayiçi’nde aç ve susuz bırakılarak ölen 20 bin askerin anısı için inşa edilmiştir. 1939 da şehitliğe Balkan Şehitler Anıtı inşa edilmiştir.
Kırkpınar Er Meydanı Türk milleti, binlerce yıllık tarihi boyunca devletler kurdular topraklarda savaşçı bir millet olarak anıldılar. Türk ordusunun savaşa hazırlanırken yaptığı hazırlıkların başında spor ve güreş gelmektedir. Türk güreşinin aslı Hun imparatorluğuna dayanır. O dönemde karşımıza “Karakucak” olarak çıkan güreş, Osmanlı imparatorluğunun Rumeli’ye geçişiyle özünü ve ruhunu kaybetmeden yağlı güreşler olarak düzenlenmeye başlamış ve günümüze kadar sürmüştür
Karaağaç Tren Garı Mimar Kemalettin Bey’in Şark Demiryolları Şirketi adına tasarladığı dört gardan biridir. Diğer garlar; Filibe Garı, Selanik Garı ve Sofya Garı’dır. IV. Mehmet Av Köşkü Edirne Yeni Saray Saray-ı Cedîd- çok geniş bir av sahasına sahip olduğu, belirtilir. Tunca Nehri’nin iki kolu arasında kalan bir ada görünümündeki Tavuk Ormanı Edirne Yeni Saray Av Sahasında yer alan Av Köşkü, Bülbül Köşkü olarak da bilinir. IV. Mehmed tarafından 1671 de inşa ettirilen Köşk, Edirne Belediyesi tarafından 2002 de restore ettirilmiştir.
Hıdırlık Tabyası Balkan Harbi’nde Edirne’yi savunan tabyalardan Hıdırlık Tabyası, Edirne müdafii Şükrü Paşa’nın karargahıdır. Kentin savunmasına büyük yararları dokunan Edirne tabyaların en görkemli ve büyüğüdür
Hacı Adil Bey Çeşmesi Edirne Meriç Köprüsü’nün bitiminde, Karaağaç yolunun başında bulunan çeşmeyi Edirne Valisi Hacı Adil Bey 1904 de yaptırmıştır. Barok çeşmenin projesini Edirne Evkaf Müdürü Sadrettin Bey ile Dr.Rıfat Osman çizmiştir.Eski Cami, Türkiye’nin Edirne ilinin merkezindedir Edirne’de zamanımıza ulaşmış ilk orijinal abidevi yapıdır Caminin mimarı Konyalı Hacı Alâaddin, kalfası ise Ömer ibn-i İbrahim’dir.
Enez Kalesi Antik Çağda Akropol denilen yüksek bir tepedeki kalenin Balkanlardan gelen barbar akınlarını önlemek amacıyla yapılmıştır. Kalenin yapım tarihi bilinmemekle yapı malzemeleri Bizansa işaret eder MS.VI.yüzyılda Iustinianus’un kaleyi onarmıştır Ana girişi kuzeyde olan kale, doğu-batı doğrultusunda uzanır sur duvarı ile birleşir. Denize bakan tarafta iki tane çok köşeli kulesi vardır. sağdaki yıkılmıştır kalenin yarım kubbe biçiminde olup, Meriç Nehri’nden gelecek tehlikelere karşı savunmayı güçlendirir. Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Sergileme Paleontolojik döneme ait fosillerle başlar. Edirne ve yakın çevresinde bulunan 3. Zaman sonuna ait fil, gergedan ve at türünden hayvanların kemiği, diş ve omurlarına ait parçalar vardır. günümüzden 30 milyon yıl önce Miyosen Dönemindeki fosiller ile
deniz hayvanları ve bitki fosilleri yer almaktadır.
Vali Hacı İzzet Paşa Türbesi Edirne’nin en renkli ve eski valilerinden Hacı İzzet Paşa’nın kabir türbesi bulunur. Beş penceresi ve kubbesi vardır. Türbenin içinde, İzzet Paşa tarafından yazılmış iki kitabe asılıdır.
Beyazıd Köprüsü II. Beyazıt zamanında 1488 yılında Mimar Hayrettin tarafından yapılan köprü 6 gözlü ve 115.82 metre uzunluğunda, 5.70 m genişliğindedir. Edirne şehir içinde, Tunca Nehri üzerindedir Beyazıt Külliyesi ile şehri birbirine bağlar
Ahlat Tarihi
Şehir Hz. Ömer döneminde Cezire fatihi Iyaz bin Ganem tarafından fethedilerek İslam Devletine girmiştir (641). Ahlat Beyi vergi vermeyi kabul etmiş antlaşma Hz. Osman döneminde Doğu Anadolu’da harekatta bulunan Habib b. Mesleme tarafından tasdik edilmiştir. Hz. Osman’ın öldürülmesi , Hz. Ali döneminin karışık geçmesi ve Muaviye’nin ölümüyle başlayan karışıklıklarda Ahlat halkı isyan etmiş ancak Emeviler’in Cezire valisi Mervan tarafından şiddetle cezalandırılmışdır bölge Cezire valiliğine bağlanmıştır. Azerbaycan valisi Cerrah Erdebil’de Hazarlara yenilip şehit düşünce halife , Hişam b. Abdülmelik Said el Haraşi’yi Hazarlarla mücadeleye memur etti (730-31). Ahlat’a gelen Haraşi şehir kapıları kendine açılmayınca şehri şiddetli bir muhasaradan sonra almıştır.
Abbasiler döneminde Ahlat’ta ki mahalli hanedanlar idari yapıda aynen korundu. Haricilerin Musul ve Diyarbekir civarındaki faaliyetlerini yaygınlaştırdılar. Ahlat’ta onların saldırılarına ma’ruz kalıyordu. Mahalli idarecilerin 851’de Van Gölü ve çevresindeki olayları bastırmaktan aciz kalmaları yüzünden Samerra’dan gönderilen Büyük Boğa asilerin reisi Zürare’yi yakalayıp bu bölgede dirlik ve düzenliği kurdu. Abbasi hakimiyetinin zayıflamasıyla Bizanslılar 928’de şehri almışlardır. Bundan sonra Ahlat’ta X. yy. sonunda bir Kürt sülalesi olan Mervanoğulları hüküm sürmüşlerdir.
Türkler Anadolu’ya geldiklerinde Ahlat dışındaki Van , Erciş, Malazgirt, gibi şehirler Bizanslıların hakimiyetinde idi. Ahlat ise Hz. Ömer döneminden beri el değiştirse de müslümanların hakimiyetinde idi. bölgeye Türk akınlarının VIII. yy.’da başladığı bilinmektedir. hakim güç Bizans idi ve keşif hareketleri düzenleniyordu. Bizans ile askeri mücadele bölgesi uçlarda Suriye, El-Cezire ve Doğu Anadolu ucu idi. Doğu Anadolu ucunda Ahlat ve Erzurum iki önemli şehirdir. 1040 tarihinden itibaren Ahlat , Anadolu’ya gelen Türkmenlerin uğrak yeri olmuştur.
1018’de Çağrı Beyin yurt edinmek amacıyla Van Gölü kıyılarına keşif harekatı yaptığını, Bizans komutanı Senekherim’i mağlup ettiğini Maveraünnehr’e dönerek buraların fethedileceğine dair kardeşi Tuğrul Beye bilgiler verdi Türkmen Beyleri akınlara devam ettiler. 1040 Dandanakan Zaferinden sonra zaptı zaruri yerlerin başında Anadolu geliyordu. 1040’dan sonra kurulan Büyük Selçuklu Devletine tabi olan Türkmen Boylarına yer sıkıntısı olunca boylar Andolu üzerinde hareketa yönlendirildiler. Türkmen zümreleri burayı yurt edinmek maksadını taşıdıkları için bir kısmı buralarda yerleşmiş Anadolu’nun fethini kolaylaştırmıslardır
İbrahim Yınal 1048 Hasankale Zaferiyle Bizanslıları yenilgiye uğrattı. Tuğrul Bey 1054 te Ahlat üzerinden Malazgirt’i kuşattı ancak alamadı.Sultan Alparslan devrinde Ahlat Selçuklu Devletinin Anadoluya seferlerinde bir üsddü 1066 da Selçuklu Sultanı Alparslan’ın kumandanlarından Gümüştekin, Afşin ve Ahmetşah Anadolu içlerine başarılı akınlar yaparak Türk garnizonu Ahlat’a döndüler. Sultan Alparslan Malazgirt’e Ahlat’an giderek burayı fethetmiştir. Malazgirt Zaferine katılan Ahlatlıların zengin ganimetlerle döndü ve şehrin Sultan Alparslan tarafından tayin edilen valilerce yönetildiğini kaydetmektedir.
Yavuz Sultan Selim Han döneminde Şah İsmail ile yapılan Çaldıran savaşında sonucunda Ahlat Osmanlıların hakimiyetine girdi (1514). Ahlatta yeni bir dönem başladı. Yavuz göl kenarına bir kale yaptırmıştır. kale Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle büyütülmüştür. kalede Osmanlılardan kalma İskender Paşa Camii ve Hamamı ile Kadı Mahmut Camii bulunmaktadır. kalenin içinde bir mahalle bulunup Kale Mahallesi ismiyle anılır Şehrin kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girmesi Kanuni’nin Irakeyn Seferinde gerçekleşir. sefer sonunda Ahlat, Adilcevaz ve Erciş Osmanlı idaresine girer.
Şah Tahmasb buraları tekrar ele geçirerek burada tahribata girişir (1548). kırk yıl süren Osmanlı-Safevi mücadelesi 1555’te Amasya Antlaşması ile son bulmuştur. Fakat çeşitli sebeplerle Moğol istilasından itibaren önemini kaybetmeye başlayan şehir Safeviler ve Osmanlılar zamanında Van Gölü havzasının en sönük şehriydi Van eyalet merkezi olurken Ahlat’ta Adilcevaz Sancağının kazası haline gelmişti. bunda istilaların ve depremlerin payı büyüktür.
Önemli bir şehir olmak kolay değildir. Ahlat’ta önemli bir şehir olmasının sıkıntısını çekmiştir. 1246 ve 1275-1276 tarihlerindeki depremler sebebiyle
Amasya antlaşmasından birkaç yıl sonra yapılan tahrirde Ahlat’ın acıklı durumu görülmektedir. şehrin nüfusunun askerler, vazifeliler ve din adamları dışında 1600 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Ahlat Tanzimattan sonra Van eyaletinin Van sancağına, II. Abdülhamid devrinde ise Bitlis vilayetine bağlanmıştır (1892-93).
I. Cihan Harbinde Ahlat 2000’den fazla şehit verdi sırasında Rusların ve Ermenilerin hücumuna ve katliamına uğradı halk zulümden kaçarak başka illere göç eder. Ahlat’tan çıkarak Urfa’ya göç eden 93 kişilik bir kafile Urfa’ya vardığında 13-14 kişiye düşmüştü
1916 yılında I. Cihan Harbinin bütün hızla devam ettiği bir dönemde Ruslar geçtikleri yerleri talan eddi Ahlat’a vardı ve Ahlatta mevzilendiler alaca karanlığında karşıda müthiş Dev bir türk ordusu Ruslar’ın tam önünde dimdik durmaktadır. Rus komutanı ateş emri verir türk ordusu ne kaçarlar ne gizlenir Rus Ordusu ateşi keser ve sabahı beklerler Günün ilk ışıklarında manzara karşısında şok geçirirler. Koca Rus Ordusunu durduranlar her biri insan boyundan uzun mezar taşlarıdır.
Bu hikaye değil I. Cihan harbinde Ahlat’ta meydana gelmiş anlatılan yaşanmış bir gerçektir. Şahitleri ise her biri birer sanat şaheseri olan mezar taşlarındaki kurşun izleridir. Düştükleri bu gülünç durum, Rusların mezar taşlarına karşı kine dönüştürür ve o güzelim abideleri yol menfezlerinde kullanırlar. mezarlarda çok büyük tahribatlar yaparlar işgal fazla sürmez bir yıl sonra mezarlıklarına bile yenildikleri toprakları terk edip giderler.
Devlete ve millete bağlılığını tarihin her devresinde koruyan Ahlat, I. Cihan Harbinde Ermeniler ve Ruslar tarafından eziyetlere, katliamlara işkencelere tabi tutuldular Milli mücadelede Ahlat. Gazi Atatürk tarafından buraya iki kez telgraf yollanmış ve Ahlatlı tebrik edilmiştir.
Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 de Ahlat tekrar ilçe olmuştur. en kayda değer hadise İzzet Bey isyanıdır. kürt beyi olan İzzet Bey bölgedeki karışıklıkları fırsat bilmiş ve Muştan gelerek Ahlat’ı almayı tasarlamıştır. İzzet Bey’in dört adamı kaymakam konağına girerek kaymakamı koltuğundan kaldırır ve yerine otururlar, ardından da kaymakama hakaretler ederler.
7’den 70’e tüm Ahlatlı kaymakam konağına toplanır. halkın büyük sevgisini kazanmış bir çavuş olan Hamza Çavuş içeri girer ve bunları kovar. Ve onlara “Ahlatlı bu Ahlat’ı size vermez , vermeyecektir!” , der.isyanda Ahlat halkının devlete olan bağlılığı sayesinde kısa sürede bastırılır. Ahlat büyük bir badire atlatır
Bunu ilk beğenen sen ol.