Romanın mısyonu teşhır,teşhırın malzemesı de asırı merak,yanı tecessustur.
Roman mutecessıs meraklı;her topluluga,hatta her eve gırmek,her aksaklıgı,her kusuru bulmak ve herseyı herkese gostermek iddiasındadır.
Oysa İslam’da hem teshır yasaktır hem kusurları ıfşa hem de asırı ve gereksız tecessus.
Batının ılk romanlarından bırı “Topal Şeytan”dır.Romanın kahramanı evlerın catısını acmıs dunyaya seslenıyor:”Buyurun sız de bakın” dıyor.Ve oturma salonlarından hızla yatak odalarına gecen tecessus,ifşa ve teshır mızragıyla mahremıyetı kalbınden vuruyor.
Sonuc:Aıle mahremıyetınden sonra aılenın de cokusu...
Heykele gelınce:
Osmanlı’da klasık manada heykel yoktur.Çunku Osmanlı,bedii zevklerle bıle ebedıyet arayan vahıy medenıyetıne mensuptur.Dunyayı ahıretın tarlası sayan bır kulturun cocugudur o.Vahıy medenıyetının cocugu fanı zevklerı tatmın ugruna yaratıcıya nıspet gıbı bır abesıyetle mesgul olmaz.
Osmanlı heykel dıkmek yerıne,ebedı abıdeler dıkmeyı sectı.Muhıtını bastan basa cesmeler,kubbeler,sebıller,kopruler,hanlar,kervansaraylar,ashaneler ve bımarhanelerle susleyıp,bunların bekası ıcın vakıflar vucuda getırdı.
Onun nazarında ebedılesmenın olcusu faydasız heykel yontmak degıl,bır mabede ımza atmak yada ınsanlıgın hayrına hızmet edecek olan bır medreseye kubbe cakmaktı.
Yavuz BAHADIROĞLU’nun Osmanlı’nın Büyüme Sırları adlı kıtabından alıntı