Kuş ona, '' beni tuttun ya, ne yapacaksın?'' dedi.
Adam, '' kesip yiyeceğim '' dedi.
kuş, '' ben semiz değilim, ne etim var ne budum, ne seni doyururum ne de derdine derman olurum.
Gel beni sal, bende sana üç şey öğreteyim ki beni yemenden senin için daha hayırlıdır; ama birini elinde iken , diğerini ağacın dalına konduğumda, sonuncusunuda yükseldiğimde söylerim.''
Adam, '' peki söyle bakalım '' dedi .
Kuş adamin elinde iken,'' birincisi, elinden kaçırdığın şeye fazla üzülerek kendini helak etme'' dedi, adam kuşu bıraktı.
Kuş uçtu, ağacın dalına kondu ve ikinci nasihatini söyledi:
'' Olmayacak şeylere inanıp bel bağlama.''
Sonra iyice yükseldi ve adama, '' ey ademoğlu yazık sana eğer beni kesse idin içimde 90 gr. ağırlığında inci bulurdun '' dedi.
Adam iyice hayıflanıp dövünmeye başladı, sonra kuşa,'' peki üçüncü nasihatini söyle'' dedi.
Kuş, '' sen ilk ikisini dinledin mi ki diğerlerini söyleyeyim;
sana elinden kaçırdığın şeye fazla üzülme dedim, üzüldün;
olmayacak işe inanma dedim, inandın;
benim içimde nasıl 90 gr. inci olur ki , bütün tüyüm etim ve kemiğim o kadar etmez '' dedi ve uçtu gitti...