قِيلَ : لَمَّا قَدِمَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - إِلَى الْمَدِينَةِ أَمَرَ بِعَمَلِ التَّارِيخِ .
وَالصَّحِيحُ الْمَشْهُورُ أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ أَمَرَ بِوَضْعِ التَّارِيخِ .
وَسَبَبُ ذَلِكَ أَنَّ أَبَا مُوسَى الْأَشْعَرِيَّ كَتَبَ إِلَى عُمَرَ : إِنَّهُ يَأْتِينَا مِنْكَ كُتُبٌ لَيْسَ لَهَا تَارِيخٌ . فَجَمَعَ النَّاسَ لِلْمَشُورَةِ ، فَقَالَ بَعْضُهُمْ : أَرِّخْ لِمَبْعَثِ النَّبِيِّ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - . وَقَالَ بَعْضُهُمْ : أَرِّخْ لِمُهَاجَرَةِ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - فَقَالَ عُمَرُ : بَلْ نُؤَرِّخُ لِمُهَاجَرَةِ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - فَإِنَّ مُهَاجَرَتَهُ فَرْقٌ بَيْنَ الْحَقِّ وَالْبَاطِلِ ، قَالَهُ الشَّعْبِيُّ .
وَقَالَ مَيْمُونُ بْنُ مِهْرَانَ : رُفِعَ إِلَى عُمَرَ صَكٌّ مَحِلُّهُ شَعْبَانُ ، فَقَالَ : أَيُّ شَعْبَانَ ؟ أَشَعْبَانُ الَّذِي هُوَ آتٍ أَمْ شَعْبَانُ الَّذِي نَحْنُ فِيهِ ؟ ثُمَّ قَالَ لِأَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - : ضَعُوا لِلنَّاسِ شَيْئًا يَعْرِفُونَهُ . فَقَالَ بَعْضُهُمْ : اكْتُبُوا عَلَى تَارِيخِ الرُّومِ فَإِنَّهُمْ يُؤَرِّخُونَ مِنْ عَهْدِ ذِي الْقَرْنَيْنِ . فَقَالَ : هَذَا يَطُولُ . فَقَالَ اكْتُبُوا عَلَى تَارِيخِ الْفُرْسِ . فَقِيلَ : إِنَّ الْفُرْسَ كُلَّمَا قَامَ مَلِكٌ طَرَحَ تَارِيخَ مَنْ كَانَ قَبْلَهُ . فَاجْتَمَعَ رَأْيُهُمْ عَلَى أَنْ يَنْظُرُوا كَمْ أَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - [ ص: 13 ] بِالْمَدِينَةِ ، فَوَجَدُوهُ عَشْرَ سِنِينَ ، فَكَتَبُوا مِنْ هِجْرَةِ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - .
وَقَالَ مُحَمَّدُ بْنُ سِيرِينَ : قَامَ رَجُلٌ إِلَى عُمَرَ فَقَالَ : أَرِّخُوا . فَقَالَ عُمَرُ : مَا أَرِّخُوا ؟ فَقَالَ : شَيْءٌ تَفْعَلُهُ الْأَعَاجِمُ فِي شَهْرِ كَذَا مِنْ سَنَةِ كَذَا . فَقَالَ عُمَرُ : حَسَنٌ ، فَأَرِّخُوا . فَاتَّفَقُوا عَلَى الْهِجْرَةِ ، ثُمَّ قَالُوا : مِنْ أَيِّ الشُّهُورِ ؟ فَقَالُوا : مِنْ رَمَضَانَ ، ثُمَّ قَالُوا : فَالْمُحَرَّمُ هُوَ مُنْصَرَفُ النَّاسِ مِنْ حَجِّهِمْ ، وَهُوَ شَهْرٌ حَرَامٌ ، فَأَجْمَعُوا عَلَيْهِ .
وَقَالَ سَعِيدُ بْنُ الْمُسَيَّبِ : جَمَعَ عُمَرُ النَّاسَ فَقَالَ : مِنْ أَيِّ يَوْمٍ نَكْتُبُ التَّارِيخَ ؟ فَقَالَ عَلِيٌّ : مِنْ مُهَاجَرَةِ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - وَفِرَاقِهِ أَرْضَ الشِّرْكِ . فَفَعَلَهُ عُمَرُ .
وَقَالَ عَمْرُو بْنُ دِينَارٍ : أَوَّلُ مَنْ أَرَّخَ يَعْلَى بْنُ أُمَيَّةَ وَهُوَ بِالْيَمَنِ .
وَأَمَّا قَبْلَ الْإِسْلَامِ فَقَدْ كَانَ بَنُو إِبْرَاهِيمَ يُؤَرِّخُونَ مِنْ نَارِ إِبْرَاهِيمَ إِلَى بُنْيَانِ الْبَيْتِ حَتَّى بَنَاهُ إِبْرَاهِيمُ ، وَإِسْمَاعِيلُ - عَلَيْهِمَا السَّلَامُ - ثُمَّ أَرَّخَ بَنُو إِسْمَاعِيلَ مِنْ بُنْيَانِ الْبَيْتِ حَتَّى تَفَرَّقُوا ، فَكَانَ كُلَّمَا خَرَجَ قَوْمٌ مِنْ تِهَامَةَ أَرَّخُوا بِمَخْرَجِهِمْ ، وَمَنْ بَقِيَ بِتِهَامَةَ مِنْ بَنِي إِسْمَاعِيلَ يُؤَرِّخُونَ مِنْ خُرُوجِ سَعْدٍ ، وَنَهْدٍ ، وَجُهَيْنَةَ بَنِي زَيْدٍ مِنْ تِهَامَةَ حَتَّى مَاتَ كَعْبُ بْنُ لُؤَيٍّ ، وَأَرَّخُوا مِنْ مَوْتِهِ إِلَى الْفِيلِ ، ثُمَّ كَانَ التَّارِيخُ مِنَ الْفِيلِ حَتَّى أَرَّخَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ مِنَ الْهِجْرَةِ ، وَذَلِكَ سَنَةَ سَبْعَ عَشْرَةَ أَوْ ثَمَانِيَ عَشْرَةَ .
[ ص: 14 ] وَقَدْ كَانَ كُلُّ طَائِفَةٍ مِنَ الْعَرَبِ تُؤَرِّخُ بِالْحَادِثَاتِ الْمَشْهُورَةِ فِيهَا ، وَلَمْ يَكُنْ لَهُمْ تَارِيخٌ يَجْمَعُهُمْ ، فَمِنْ ذَلِكَ قَوْلُ بَعْضِهِمْ :
هَا أَنَا ذَا آمُلُ الْخُلُودَ وَقَدْ أَدْرَكَ عَقْلِي وَمَوْلِدِي حُجْرَا
وَقَالَ الْجَعْدِيُّ :
فَمَنْ يَكُ سَائِلًا عَنِّي فَإِنِّي مِنَ الشُّبَّانِ أَيَّامَ الْخُنَانِ
وَقَالَ آخَرُ :
وَمَا هِيَ إِلَّا فِي إِزَارٍ وَعُقْلَةٍ بِغَارِ ابْنِ هَمَّامٍ عَلَى حَيِّ خَثْعَمَا
وَكُلُّ وَاحِدٍ أَرَّخَ بِحَادِثٍ مَشْهُورٍ عِنْدَهُمْ ، فَلَوْ كَانَ لَهُمْ تَارِيخٌ يَجْمَعُهُمْ لَمْ يَخْتَلِفُوا فِي التَّارِيخِ . وَاللَّهُ أَعْلَمُ .
İSLÂM'DA TARİH KULLANILMAĞA BAŞLANMASI
Rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (S.a.) Medine'ye hicret ettiği gaman yazılarda tarih kullanılmasını emretmiştir. Fakat doğru ve meşhur olan görüşe göre tarih kullanılmasını emreden Hz. Ömer (R.a.)'dir.
Şa'bî'nin anlattığına göre bu şöyle olmuştur :
Ebû Mûsâ el-Eş'arî (R.a.) Hz. Ömer'e bir mektup göndererek: «Sizden bize mektuplar gelmekte, fakat üzerlerinde tarih bulunmamaktadır.» demiştir. İşte bunun üzerine Hz. Ömer istişare maksadıyla sahabeleri bir araya toplamıştır. Onlardan birisi tarih başlangıcı olarak Hz. Peygamber (S.a.)! in peygamber oluşunun, bir diğeri de Rasûlüllah (S.a.)'m hicretinin esas alınmasını ileri sürmüştür. Bunun üzerine Hz. Ömer (R.a.): «Rasûlüllah'm hicreti hak İle bâtılın arasanı ayırmıştır. Bunun için O'nun hicretini tarih başlangıcı olarak kabul ediyoruz.» buyurmuşlardır.
Meymûn b. Mihrân'm anlattığına göre, Hz. Ömer'in eline üzerinde Şaban ayı yazılı olan bir mahkeme hücceti verilmiş, bunun üzerine o: «Bu hangi Şaban ayıdır? Gelecek Şaban ayı mı, yoksa içerisinde bulunduğumuz Şaban ayı mı?» diye sorduktan sonra yanında bulunan sahabelere dönerek: «Çevrenizdeki insanlara anlayabilecekleri bir tarih başlangıcı tayin edin.» buyurmuşlardır. Hz. Ömer'in bu sözü üzerine sahabelerden bi-risi, tarih konulmasına Zülkarneyn'in döneminden başlatan (Bizanslılar)'m kullandığı bu tarihten başlatılmasını teklif etmiş, fakat Hz. Ömer; «Bu bizim için uzun sayılır.» diyerek reddetmiştir. Aynı sahabe bu defa, İranlıların tarihinin kullanılmasını teklif etmiş, ancak İran şahlarından her birinin tahta çıkarken kendi tahta çıkışını tarih başlangıcı saydığı ve kendinden öncekilerin başlattığı tarihi kaldırdığı ileri sürülerek, onun bu teklifi yine kabul edilmemiştir. Neticede istişareye katılanlar Hz. Peygamber (S.a.)'in Medine'de ne kadar kaldığını hesapladılar ve on sene kaldığını tesbit ettiler. Bunun üzerine Rasûlüllah (S.a.)'m hicretini tarih başlangıcı olarak kabul ettiler.
Muhammed b. Şîrîn anlatıyor :
Adamın birisi Hz. Ömer'in huzurunda ayağa kalkarak: «Bir tarih başlangıcı tayin edin.» demesi üzerine Hz. Ömer ona: «Hangi tarihi kabul edelim?» diye sormuş, o da: «Acemlerin yaptığı gibi falan yılın falan ayı şeklinde olabilir.» demiş, Hz. Ömer: «Çok güzel, bu şekilde bir tarih başlatınız.» buyurmuşlar ve ittifakla hicreti tarih başlangıcı olarak kabul etmişlerdir. Sonra onlar, hicret yılının hangi aydan baştılacağı hususunda değişik görüşler ortaya atmışlardır. Önce Ramazan ayından başlatılmasını ileri sürmüşler, fakat sonra hacıların dönüş ayı, aynı zamanda haram ayı olan Muharrem'den başlatılmasını kabul etmişler ve ittifakla bu ayın hicretin birinci ayı olmasını kararlaştırmışlardır.
Sa'îd b. el-Müseyyeb'in anlattığına göre, Hz. Ömer (R.a.) sahabeleri bir araya toplayarak onlara: «Yazılarımız için tarihi hangi günden başlatalım?» diye sormuş, bunun üzerine Hz. Ali (R.a.}: «Rasûlüllah (S.a.)'m hicretinden ve müşriklerin diyarını terkettiği günden başlatalım.» buyurmuştur. Hz. Ömer, onun bu teklifini kabul ederek hicreti tarih başlangıcı olarak kabul etmiştir.
Arar b. Dinar'ın anlattığına göre, Yemen'de bulunduğu sırada yazılarına ilk defa tarih koyan kişi Ya'lâ b. Ümeyye'dir.
İslâmiyetten önceki dönemlerde, Hz. İbrahim (A.s.)'in oğulları İbrahim (A.s.) ile oğlu İsmail (A.s.)'hı Ka'be'yi bina etmesine kadar Hz. İbrahim'in ateşe atıldığı zamanı tarih başlangıcı kabul etmişlerdir. Sonra Hz. İsmail' in oğulları, birbirlerinden ayrılıncaya kadarki dönemde Ka'be'nin inşa edilip kurulmasını tarih başlangıcı olarak kararlaştırmışlardır. Böylece Tilıâ-me'den çıkan her kavim, çıktıkları tarihi kendileri için tarih başlangıcı saymışlar; hatta Hz. İsmail'in oğullarından olup da Tihâme'de kalan ve Zeyd-oğulları'ndan olan Sa'd, Nehd ve Cülıeyne Tihânıe'den çıkışlarını Ka'b b. Lü'ey'in ölümüne kadar kendileri için tarih başlangıcı kabul etmişlerdir.
Bundan sonra onlar Fîl vak'asma kadar Ka'b b. Lü'ey'in ölümünü tarih başlangıcı olarak kullanmışlardır. Daha sonra Hz. Ömer (R.a.)'in hicreti tarih başlangıcı olarak kararlaştırmasına kadar Fîl vak'ası tarih başlangıcı olarak devam etmiştir. Hz. Ömer'in hicreti tarih başlangıcı kabul etmesi ise hicrî on yedi veya on sekiz yılında olmuştur.
Diğer taraftan her Arap kabilesi, üzerinde ittifak ettikleri bir tarih başlangıcı bulunmadığı için meşhur hadiseleri kendilerine tarih başlangıcı seçmişlerdir.
Meselâ onlardan bir şair :
«Dikkat et, ben ölümsüzlüğü arzu ediyorum; aklım ise doğum zamanım olan Hucr'un dönemini kavramaktadır.»
mealinde söylediği bir beyitle doğum tarihinin İmru'ü'l-Kays'm babası Hucr'un dönemine rastladığını dile getirmiştir.
Nâbiğa el-Ca'dî:
«Kim beni sorarsa, bilsin ki ben Hunân günlerinde (yâni Münzir b. Mâüssemâ'nm dönemindeki salgın deve hastalığı zamanında) yaşamış gençlerdenim.»
mealinde söylediği bir beyitle kendi tarihini aralarında hüküm süren salgın hastalık hadisesinin zamanı ile anlatmıştır.
Bir başka şâir de :
«O, İbn Hemmâm'm Has'anı kabilesi üzerine yaptığı baskın sırasında bir bürümcük ve kundak içerisinde bulunuyordu.» mealindeki beytiyle bahsettiği kişinin tarihini bu hadise ile vermiştir.
Hulâsa her Arap kabilesi kendince meşhur olan bir hadiseyi tarih başlangıcı kabul etmiştir. Eğer onların, üzerinde ittifak ettikleri bir tarih başlangıcı bulunsaydı, tarih konusunda ihtilaflı hareket etmemiş olacaklardı. Doğrusunu ise en iyi Allah "bilir.