...
'Etkilenme'yi seviyoruz. Durmadan etkileniyoruz. Önümüze çıkan bir çok şeyden... Havalı cümlelerden, efkârlı dokunuşlardan, içe gergef gibi duyarlılık işleyen şiirlerden, kalbi okşayan şarkılardan, 'yaşanmışlık'la başlayan bütün o esrik pandispanyalardan, pudra şekerli gerçekliklerden, şişirmeye doyamadığımız bütün o birinci tekil şahıs balonlarından, renk renk cıvıl cıvıl cayır cayır ve bomboş aforizmik sakızlardan, cilalı, ağdalı, köşeli insanlık pozlarından hep çok, pek çok etkileniyoruz. Bir şeyden etkilenir etkilenmez, hemen bir başka etkileyici şeye sarılıyoruz. Hiçbir yere hissiyata park etmiyoruz, duraklama yapmıyoruz, kök salmıyoruz. Biz etkilenmeyi değil, 'etkilenme'yi seviyoruz. O sebeple ki, 'ân'ın hazzı dışında hiçbir şeyimiz yok.
...
Biz istiyoruz? Ama ne istiyoruz? Hayır hayır, sadece istiyoruz biz, 'isteme'yi istiyoruz? 'İsteme'yi seviyoruz. Ama neyi? Belki kısaca 'herşeyi' diyebiliriz. Evet evet, biz 'herşeyi' istiyoruz. Çok olsun, iyi olsun, sonsuz olsun, keyifli olsun, eğlenceli olsun, hafif olsun, gamsız kedersiz olsun ve zaman zaman o herşey havai fişekler eşliğinde kahrolsun istiyoruz!/Gökhan ÖZCAN