You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Tarihi Köşe yazıları ve makaleler

Tarihi Köşe yazıları ve makaleler

General
Tarihi Köşe yazıları ve makaleler
Kaynak beyaztarih.com

Moğollar; Bozkır’dan Dünya’ya Yayılan Güç

Asya bozkırlarının ve göçebe kültürün güçlü temsilcisi Moğollar, XII. yüzyılın sonu ve XIII. yüzyılda Cengiz Han öncülüğünde büyük bir imparatorluk kurarak kadim uygarlıkların yöneticileri oldular. Asya’nın tamamını bir asırdan uzun süre Moğollar yönetdi.coğrafyada köklü değişimlere yol açtılar. Moğollarda değişim ve etkileşimin en yoğun yaşandığı devlet İran ve Azerbaycanda şekillenen İlhanlılar olmuştu. İlhanlılarda Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamiyet gelişmişti Budizm ve Mecusilik de vardı kültürel boyutta ise İran, Mezopotamya ve Anadolu uygarlıklarının yaşamı biçimlendirmeye devam ettiği Yakın-Doğu topraklarını yönetiyorlardı

Göçebe Moğolların kültür zenginliğine Asya içlerinden taşıdıkları kültür de eklenince İlhanlıların yönetiminde zengin bir kültür dünyası oluşmuştu. Moğolların XIII. yüzyılda bütün Avrasya’yı saran saldırıları insanlık tarihinde az rastlanır olaylardandır. Moğol istilası İslam dünyasının başına gelen büyük bir felakettir Müslümanların beş asır boyunca oluşturduğu medeniyeti çok tahrib etmiştir. Moğollar İslam dünyasını hakimiyet altına aldıktan sonra zarar verdikleri islam inancına teslim olmuşlar din olarak İslamiyet’i seçmişlerdi. Bu İslamiyet’in Şamanizm başta olmak üzere bölgenin tüm inançlarına karşı zaferiydi. İslam medeniyetin gücünü ve derinliğini göstermekteydi

Moğollar X. yüzyıldan sonra Bozkır dünyasında görünür. Moğol asıllı kabileler Kuzey Çin ve iç Asya’da Cürcen, Kitan ve Karahıtaylılar gibi devletler kurmuştu.  XIII. asra gelindiğinde Cengiz Han dağınık yaşayan Moğol boylarını bir çatıda toplayarak güçlü bir Moğol federasyonu oluşturdu. Cengiz Han’ın sayesinde Ukrayna’dan Çin’e uzanan Avrasya topraklarında büyük bir imparatorluk kuruldu. Bu imparatorluğun kuruluşu, birçok devletin yok olması, Asya’nın harap olması anlamına geliyordu. Moğolların yol açtığı tahribat kültürel anlamda olumlu sonuçları da beraberinde getirdi. Orta ve Ön Asya’da farklı kültürel coğrafyaları bir çatıda toplanması bölgede gücü ve istikrarı sağladığı dfarklı kültürlerin tek bir siyasî yapının hâkimiyetinde olması kültürlere birbirlerini etkileme imkânı sağladı

Böyle bir yapı, İskender çağından sonra insanlık tarihinde ilk defa yaşanıyordu. istilâ sonucu sınırlar kalkmış rekabetlere son verilmişti. Moğollar tek güç hâline gelmişti. XIII. yüzyılda imparatorluk batıda İran, doğuda Çin sınırlarına dayanıyordu.
Cengiz Han ile Moğol adı bir millet ve devlet olarak anılmaya başlandı 1255 te Mengü’nün ülkeyi dört hanedana taksim ettirmesiyle Moğollar dört şube devlet olarak karşımıza çıkar Merkezde Mengü büyük han olarak kalırken Kubilay’ı Çin’e yönlendirmişti. Batu kuzeyde Deşt-i Kıpçak’ta hakimiyet kurmuştu. Hülâgu’ya ise batı kısımları düşmüştü. bu taksimat geniş alanlara yayılan hakimiyet farklı kültürler hanedan kavgaları neticesinde birbirinden bağımsız dört devlet ortaya çıkardı


Cengiz Han

Çok genç yaşta ,öksüz kalan Cengiz Han’ın iktidara gelişi zor ve yavaş oldu. 1197’de Moğol hanı olan Cengiz 1155  ile 1167 arasında dünyaya gelmiştir. Tatar konfederasyonlarına boyun eğdirmek için, Cengiz Han’ın on yıl savaşmıştır savaştığı ymaklar; Naymanlar, Nesturi Hıristiyanlar, ,Merkitler, Tatarlar ve Oyratlardır. Bunlar Moğollar gibi kendilerini Şamanizm’e adamıştır. savaşda bir araya toplanan oymaklar az örgütlenmiş, ve her oymak kendi çıkarlarını gözettiği için çabucak dağılmaktaydı XIII.yüzyıla kadar Moğollar, Kırgızları Moğolistan’ın dışına itmişler birlik yoksunluğundan imparatorluk meydana getirememişlerdi. İktidar soylu aileler arasında yiğitler oymak prensleri ya da başkanları bilgeler, hanlar ve yüce han gibi rütbe sırasıyla paylaşılmıştı.

Savaşçılar nöker özgür insanlardır. Köleler ise yenilgiye uğramış boyların üyeleridir.Moğollar arasında, Cengiz Han onları boyun eğdirinceye kadar, bölünme ve anlaşmazlık hüküm sürüyordu. Oymaklar, gizli kapaklı çatışma ya da savaş halindeydiler. Moğollar, Cengiz tarafından ulus ya da aileye bölünmüşlerdi. terk eden bireyin cezası ise ölümdü. Cengiz iktidara geldiğinde dünyada Çin ,İslam alemi ve Hıristiyan alemi. Vardı Çin bölünmüştü: güneyde, Song Hanedanı, kuzeyde Tunguz Mançu kökenli göçebeler kuzeybatıda Tangutlar vardı Çin Moğolların yöneldiği en büyük yerdir ve en çetin cevizdir İslamiyet’te, bölünmüş İran Selçukluları ortadan kalkmış, Anadolu Selçukluları ,Haçlı Seferlerinde zayıf düşmüştür.

Selçuklular, Haçlı Seferleriyle zayıflamış Bizans ve Karahıtaylar tarafından kuşatılmıştır. İran Selçuklularına ait olan yıkıntının üzerine,, başkenti Semerkant olan, Hindistana uzanan nüfusu İranlı olan Harizmşah Devleti kurulmuştur. imparatorluğun başında II.Alaeddin Muhammed bulunmaktadır. Hıristiyan dünyası da Ortodoks ve Katolik olarak bölünmüştür XIII. yy da Papa ile Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu mücadele etmektedir. Livonya Şövalyeleri ve Töton Tarikatı Ortodokslarla savaşır. Cengiz Han’ın kaygısı, iktidarını sarsabilecek oymak çatışmalarıdır Soylu olmayan ve her şeyi ona borçlu olan savaş liderlerinin ödüllerini artırarak sadakatlerini kazanmaya çalışır. Geleneklere dayanarak, Cengiz Yasası‘nı tesis eder. Onun yerleştirdiği idari sistem, tüm göçebe toplumlara model olarak kalır.

Bozkıra özgü ondalık dizgeyi kullanır; bozkırda bilinmeyen ve eşsiz bir disiplinle askeri birlikler meydana getirir Bu okuma-yazma bilemeyen göçebelere, Uygur alfabesini kullandırır. Çin ve Fars bilgisinden yararlanır Cengize. Yukarı Yenisey yöresinden Kırgızlar, Baykal Gölünden Oyratların boyun eğer (1207) İki yıl sonra ,Uygurlar’ın Cengiz Han’a bağımlılığı Ordos üzerinde Tangutların boyun eğişi Moğollar’ı Çin fethine itmiştir. Kuzey Çin’in sahipleri Kitanların, efendileri Jinlere başkaldırmaları Moğollarla birleşmeleri her şeyi değiştirir. Sivil ve askeri mühendisler Kitanlar sayesinde kendilerinde eksik olan bilgiyi elde edebileceklerdir. Jinlerle bir ateşkes antlaşması görüşülür. Cengiz, İmparatorun kızlarından birisiyle evlenir.

Jinler, Başkentleri Pekin’i boşaltınca Moğollar anda Pekin’i ele geçirir ve talan ederler. Cengiz Çin’den çekilir. Fetih 1216’da yarım kalır, Bir sonraki saldırı Harizmedir. Karahitaylar ilhak edilir. Cengiz Yasası’nın ilan edildiği 1218 Kurultay’ında idam edilen Moğol elçilerine karşılık Harizm’e saldırma kararı alınır. Cengiz askeri seferlere, sağlam bir hazırlıktan sonra karar verir Casuslarını, bilgi toplamakla, söylentiler yaymakla, dinsel özgürlük vermekle, görevlendirir. Cengiz Harizm şahının, kendisininkinden güçlü ordusunu bozguna uğratmışdır. Cengiz Han, şahın ağırlık noktasını bilmediği bir saldırı tuzağı kurmuştur. İki Moğol ordusu kuzeyen ve doğudan Semerkant ve Taşkent’e girer Cengiz ve Subutay ise Kızılkum Çölü’nü geçerek Buhara’ya ve şah kuvvetlerine yönelir. Gafil avlanan şah Moğollarla karşılaşmadan geri çekilir. Buhara teslim olur ve üç Moğol ordusu Semerkantda birleşir.

XIII. yüzyılda Cengiz dağınık yaşayan Moğol boylarını bir çatıda toplayarak güçlü bir Moğol imparatorluğu oluşturur. Cengizin pek çok devleti yok eder köklü şehirleri harap eder Asyaya hâkim olan büyük bir imparatorluk kurar Anadolu’dan Pekin’e uzanan coğrafyada farklı kültürleri bir çatıda toplayan siyasi bir yapının ortaya çıkması bölgede güç ve istikrar getirir ve kültürler birbirlerini etkiler Cengiz Han’ın ölümünden ve üçüncü oğlu Ögedey’in han makamına seçilişinden sonra (1229), fethin ikinci evresi başlar devletin başkenti Karakurum’dur Moğollar yerleşik düzene geçmiş Çin tarzı bir idare benimsemiştir fetih, sadece yağma değil, uzun süreli bir sömürüdür
Çin cephesinde Jin İmparatorluğu’nun fethi ve başkent Kaifeng’in tahrip edilmesi (1232) umuduyla Song İmparatorluğu düşmanın ezilmesi için Moğollara destek verir.

1249 da Tuluy’un en büyük oğlu Mengü, Moğol tahtına çıkmıştı. ilk yıllarında şehzade isyanları ile uğraştı Çağatay Han’ın oğulları ile hâkimiyet mücadelesine girişti. otoriteyi sağlayınca imparatorluğun sınırları batıda İran, doğuda Çin’e ulaşmaktaydı. coğrafyada hâkimiyet zordu. Devlette karışıklık hâkimdi. hanedan isyanları ve hâkimiyet mücadeleleri Karakurum’daki merkezi otoriteyi zorluyordu. 1252 de Moğol tarihini ve Yakın-Doğu tarihini etkileyecek kararlar alındı. Çin’in hâkimiyeti Kubilay’a bırakılırken Ceyhun’dan başlayarak; Anadolu, İran, Azerbaycan, Gürcistan, Suriye ve Mısır’a uzanan toprakların hâkimiyeti ilhanlı Hülâgü’ye verilmişti.

uçlardaki noyanlar uyarıldı ve Hülâgü’nun gelişine hazırlıklar yapıldı. Baycu Noyana Anadolu’ya ilerlemelesi emredildi 1254 te Mengü Kaan, Kardeşi Hülâgü Han’a toprakları fethetmesi için yarlık vermiş ve Hülâgü 1256 da kalabalık bir ordu ile Ceyhun’u geçip batıya ilerlemeye başlamıştı. Bu ilhanlıların kuruluşu demekti Hülâgü Han’ın 1256 da kalabalık bir ordu ile Ceyhun Nehrini geçip Horasan’a girmesiyle Moğol istilasının ikinci ve dönemi başladı. Cengiz, Ögedey ve Göyük zamanlarında Moğollara bağımlı hale gelen Selçuklu ve Harezemşahlılar Hülâgüya bağlıydı Hülâgü bağlılık almak ve fetihler yapmak amacıyla batıya ilerliyordu.Hülâgü kalabalık ordusu ile bütün beldeleri zapt edti. Hülâgü’nün en önemli olayı 20 Aralık 1256 tarihinde ele geçirdiği Alamut Kalesiydi.

Alamut İsmaîlîlerin önemli bir merkeziydi. Tuğrul Bey’in 1055 te Bağdat’a girmesi ve Büveyhoğulları’nı tasfiye etmesi ile Şiîlerin illegal bir örgütlenmesiydi Alamut, Müslüman komutanlarca kuşatılmasına rağmen ortadan kaldırılamadı Bunu İslam ile alakası olmayan Moğollar ortadan kaldırdı.Hülâgü’nun seferi istiladan büyüme politikasındaydı Hülâgü, coğrafi ve askeri açıdan küçük ruhani açıdan büyük bir güç olan Abbâsî Halifesi’nin sınırlarına dayandı tüm emir ve sultanlara karşı sert ve acımasızdı Hülâgü halifeye merhametli ve itibarlı bir teslimiyet çağrısında bulundu. Son Halife Musta’sım ise makamının gücü ile bu taarruzu atlatabileceğini düşünüyordu. işler hesapladığı gibi gitmedi. 1258 de Hülâgü, Bağdat’a girdi kadim şehri tahrip etti Abbâsî Halifesi’ni ortadan kaldırdı

İslam dünyasının siyasi ve ruhani gücü ortadan kalkarken Hazar Denizi’nin güney sahilleri hariç tüm Yakın-Doğu coğrafyası tek bir siyasi hâkimiyette toplanıyordu. Hülâgü batıya ilerlemiş ve Suriye’ye girmişti. Ancak bu ilerleyişinin son hamleleriydi. 1260 da Ayn-ı Câlût’ta Moğol orduları Memlûk orduları karşılaşmış Hülâgü’nun ordusu ağır bir yenilgi almıştı. Moğol ilerleyişi durmuştu
Memlûk-Moğol çatışmaları uzun yıllar devam etti İlhanlılar sonuç alamadılar. İlhanlıların batı sınır hatları bu savaşta belli oldu. Fırat Nehri iki devlet arasındaki sınırı belirledi. Bu İran-Azerbaycan coğrafyasını merkez belirleyen İlhanlılar ile Mısır’da kurulan Memlûkler bu çağın siyasi rekabetini belirledi Rekabetin bir diğer boyutu da kuzeyde Altın Ordu-İlhanlılar arasında yaşanmıştı.

Bugünkü Azerbaycan, İran ve Anadolu topraklarında kurulmuş olan İlhanlılar, 80 yıl bu coğrafyaya hakimi oldular. Doğuda kalan Moğollar Cengiz’in Çin fütuhatını devam ettiriyorlardı. 1260 ile 1294 yıllarında hanlık yapan Kubilay Çin’e hakim olmayı başardı. 1260 yılında Pekin’e hakim oldu ve merkezini Pekin’e taşıdı. harekâta devam eden Kubilay, Hind Çin ve Japonya’ya hakim olmak için faaliyetlere başladıysa da başarılı olamadı. Kubilay Kağan 1274 teki 900 gemi ve 15000 asker ile Japonya’yı istilaya girişiti başarısız oldu iki defa daha Japonyaya sefer düzenleyen Kubilay 1285 te amacından vazgeçti

Moğollar geldiğinde Selçuklular kırılmanın eşiğindeydi 1243 de Selçuklu ordusunun Moğollar karşısında tek ok bile atmadan savaşdan kaçması ile sonuçlanan vakada Anadolu’da Moğol hakimiyeti başladı Erzurum’un işgal edilmesi, ardından Diyârbekira yağma akınları düzenlenmesi Selçukluların Kösedağ’da ağır bir bozguna uğratılmasıyla Anadolu’ya sıçrayan Moğol istilası, Türkiye Selçuklularının dağılışa götürdü Kösedağ’daki büyük bozgunun ardından Moğolların altına giren Selçuklular, yarım asırdan uzun bir süre boyunca can çekişme dönemine girdiler. Bu süreç içerisinde Anadolu’yu talan eden Moğollar, güçlü oldukları sürece yarımadada başka bir iktidara imkan vermediler.

Anadolu Beylikleri” olarak adlandırılan  ve Moğolların Anadolu hakimiyetlerinin zayıfladığı 13. yüzyılın sonlarında yükseliş kazanan Türk hanedanı ortaya çıktı. Anadolu’nun ûc kesimlerinde bulunan ve kontrollerindeki bölgeleri Türkleştirip Müslümanlaştıran Türkmen hanedanları Anadolu’nun kaderinde belirleyici rol oynadılar. Anadolu’nun Batı’da kesimlerinde Selçukluların mutlak ve kalıcı egemenliği söz konusu olmamıştı bu bölgede Bizanslı Rum teba yaşıyordu. 14. yüzyılda Marmarada ortaya çıkıp 15. yüzyılda İstanbul’u fetheden ve 17. yüzyılda Viyana kapılarına dayanan Osmanlılar ortaya çıktı.

Türkiye Selçuklularının da 1243 Kösedağ savaşından sonra Moğol tahâkkümünde kaldığı tarihten sonra Müslümanların tek sığınağı Mısırdaki Memlûk Devleti olmuştu. Memlûkler Asyada başlayıp tüm Avrasya’yı kasıp kavuran Moğol ilerleyişini durduran yegâne unsurdu en önemli olay Ayn-ı Câlût Savaşı’dır. Hülegü’nün ordusu ile Müslüman beldeleri zapt ederek batıya ilerlemesi Memlûk Ordusunu harekete geçirdi 1258 de Hülegü’nün Bağdat’ta büyük bir kıyım yaptı Hilafete son verdi Memlûk Sultanı Kutuz kalabalık bir ordu ile Gazzeyi ele geçirmişti. kuzey birliklerinin başında -sonrasında hükümdar olacak- Baybars bulunmaktaydı. Baybars kuzey seferine devam ediyordu Hülegü ise Karakurumdan batıya doğru ilerliyordu

iki ordu 3 Eylül 1260 da Ayn-ı Câlût mevkiinde karşılaştılar. Memlûklerle İlhanlılar arasındaki savaşta Hülegü ağır bir yenilgiye uğradı. Moğol orduları Cengiz Han ile başlayan ilerleyişlerinde ilk defa durduruldu. Moğol gücünün bozguna uğramasını ve Hülegü’nün de Karakurum’a dönmesini fırsat bilen Kutuz, kuzeye ilerlemiş Suriye topraklarını shâkimiyetinde toplayarak Suriye ile Mısır’ın birleşmesini sağlamıştır ve. Fırat Nehri iki devlet arasındaki sınırı oluşturmuştur
Doğuda ve batıda geniş sınırlara ulaşan Moğol İmparatorluğu’nda XIII. yüzyılda yönetime hakim olunamadı Cengiz’in varisleri arasındaki iç çekişmeler de eklenince imparatorluk dağılmış ve yerine üç güçlü Moğol Devleti ortaya çıkmıştır

İlhanlılar ile Altın Ordu arasında başlayan Azerbaycan’a hâkimiyet mücadelesi ve Derbent sorunu iki Moğol Devletinde uzun yıllar süren rekabeti getirdi. Memlûk-Altın Ordu ittifakı gelişti bu çıkar birliğiysi. Altın Ordu güneyinde güçlü bir devlet istemiyor Azerbaycan’ın tamamına hakim olmak istiyordu. Memlûkler sınırlarına kadar ilerleyen ve İslam dünyasına yerleşen bu gücü kendine rakip görüyordu. Derbent meselesi uzun yıllar İlhanlı Devleti’ni işgal etti. İlhanlı Devleti’nin kurucusu ve ilk ilhanı Hülâgü Han 8 Şubat 1265 de öldü ve yerine oğlu Abâkâ, İlhan oldu. Abâkâ Han Cüveynîyi divanlık makamına getirildi. Cüveynî, kudreti ve tecrübesi ile devleti yoluna koydu Altın Orda ile yaşanan mücadelelerde İlhanlı ile Bizans yakınlaştı

Kuzey’deki tehdit dolayısıyla müttefik arayan İlhanlı Bizansı yakın görmekteydi. Bizans ise doğu ithalatını sağladığı doğu-batı ticaret yolu olan ve Türkistan’dan başlayarak İlhanlı ülkesinden geçerek Anadoludan İstanbul’a varan ticaret yolunu emniyete almak istiyordu. Her iki devlet yakınlaştı. Abâkâ Han, VII. Mihail’in kızı Maria ile evlenmiş ve Bizans’ın desteğini almıştı Abâkâ Han, Altın Orduya üstün gelmişti. Derbent’te düzen sağlanmıştı. Barak’ın batıya yönelmesi Abâkâ’yı rahatsız etmekteydi. Barak, başıboş Moğol askerlerini toplayarak çeteciliğe başlamış devleti rahatsız etmiştir. Abâkâ karşısında çaresiz kalan Barak, kaçmış Buhara’ya sığınmış Kaydu Han tarafından idam edilmiştir.

İlhanlı Devleti’nin en önemli sorunu Memlûk meselesiydi. Suriyede hâkimiyet çekişmesi yaşandı Fırat sahilinde Er-Rahba’da 11 Aralık 1272’de savaşıldı.Moğol ordusu yenildi ve komutanı öldürüldü. İslam dünyasının hamiliğine soyunan Memlûkler, Moğollardan bunalan Anadolu Türkmenleri tarafından Anadolu’ya çağrıldı. Memlûk Sultanı Baybars Anadolu’ya gelmişti.seferde istenilen sonuç alınamadı 11 Nisan 1282 de Abâkâ Han, öldü. devlet başsız kaldı ve Hülâgü Han’ın yedinci oğlu abâkâ’nın kardeşi Ahmed Teküder İlhan kabul edildi.

Ahmed Teküder İlhan olunca dış siyaset ile ilgilendi. Müslümanlar, İlhanlıları hilafeti yıkan zulmeden zalimler olarak görürken Müslüman Memlûkler zulüm karşısında Müslümanların umuduydu. İlhanlı yönetimi halk nezdinde kabul görmedi. Mısır meselesini askeri ile halledemeyeceğini düşünen Ahmed Teküder, din olarak İslam’ı seçti. iki ülke arasında dostluk kurulacak ve hâkimiyet kurulan toplumların sempatisi kazanılacaktı. 1282 de resmen İslam’ı kabul eden ve Ahmed adı ile Sultan unvanını alan Teküder bu durumu Memlûk Sultanı Kalavun’a bildirdi. Memlûkler bunun siyasi olduğunu düşündüler ve İlhanlılara yönelik her hangi bir yumuşamadılar.

iki ülke arasındaki İslam çekişmesinden Memlûkler İslam milletlerinin hamisi pozisyonu siyasi fayda sağlamıştı Teküder iç siyasette tepkileri üzerine çekti Moğol Devleti’nin en üst kademesini oluşturan Budistler, üstünlüklerinin elden çıkmakta olduğunu düşünüp Cengiz Yasasına bağlı olan askerin desteğini kazanan Argûn Han etrafında ittifak oluştururdular. Teküder’i tahttan indirip yerine Argûn’u ilhan ilan edildi. Çok kısa bir ilhanlık yaptı Memlûk ve Moğol çekişmesi çatışmalar doruğa çıktı Müslüman olan Vezir Ata Melik Cüveynî 1284 de idam edilmişti. Kudretli bir İlhan olan Argûn döneminde ülkede düzen ve dirlik göze çarpmaktaydı. Argûn dış politikada Memlûk Devletine karşı ittifak için Batıya yöneldi. Hrıstiyan Avrupa ile sıcak ilişkiler kurdu.

Argûn döneminde en sıcak gelişmeler anadoluda yaşandı İslam karşıtı siyasette Anadolu’daki Türkmenler üzerinde baskı artmış ve isyanlar yaşanmıştır. isyanlarda başı Eşrefoğulları, Karamanoğulları ve Germiyanoğulları çekmekteydi.Argûn Han uzun süren rahatsızlığının ardından 22 Temmuz 1291 de öldü. Argûn Han’ın Argûn’un kardeşi olan Geyhâtu İlhan seçildi. Geyhâtu’nun düşma emirlerin üzerine yürüdü Geyhatu, İlhanlı hanedanında en başarısız yöneticiydi devlet harcamalarında müsrifliğe kaçılmış ve devlet bütçesi açık vermiştir Memlûkler mücadeleler ve Anadolu isyanları devlette ağır masraflar getirmekteydi. Geyhatu zamanında Çin örnek alınarak kağıt para basımına gidildi.

yanlış bir yaklaşımdı ülkede enflasyon arttı ülke kaosa sürüklendi İmar faaliyetleri durdu köyler harab oldu kudretsiz bir ilhan olan Geyhatu döneminde ülke iç kargaşadan kurtulamamış emirler ve beyler taht mücadelelesi yaşamıştır. Emirler ittifak yaparak Geyhâtu’nun üzerine yürüdüler. Anadolu’ya kaçan Geyhatu yakalandı ve Baydu’un emri ile 24 Mart 1295 de öldürüldü. İlhanlı tahtına Baydu çıktı.  Baydu, rakibi Gâzân ve Nevruz’u sürgüne gönderdi. Gâzân sürgündeyken Nevruz’un etkisiyle İslamiyet’i kabul etti. Emir Tagacar, Baydu’ya ihanet etti. Gâzân ve Baydu karşılaştılar. Gâzân’ın karşısında duramayan Baydu Azerbaycan’a kaçtı Nahcıvan’da yakalanarak 5 Ekim 1295 tarihinde idam edildi. 

Gâzân Han’nın tahta geçmesiyle iç savaş sona erdi. İlhanlılarda yaşanan hakimiyet mücadelesi ülkeyi sarstı. İlhanlı tahribatının sarılamadığı koşullarda taht mücadelesi ülkeyi yıprattı Gâzân Han düzeni ve huzuru sağlamak için büyük bir reform başlattı. yönetimine merkezi bir kimlik kazandı. Gâzân Han’ın reformlarıyla İlhanlılar, Moğollardan koptu. Gâzân Han zamanındaki en köklü değişim inançta olmuştu. Gâzân Han, Emir Nevruz’un etkisi ile Müslüman olmuştu. İslamiyet Hülâgü Han’dan başlayarak bütün ilhanlılarda izlerini göstermekteydi. Gâzân Han zamanında hanedan Müslüman olmuştu. bu İslamiyet’in Moğol inançları karşısındaki apaçık zaferiydi. Gâzân Han iktisadda büyük reformlara gitmiş vergileri ve ödenekleri yeniden tanzim ettirmişti.

sosyal hayatta da köklü değişimlere gidildi posta teşkilatı kuruldu Gâzân Han’ın reformları başarmasında en önemli faktör. Birincisi sert ve otoriter yapısı ikincisi kabiliyetli vezirlere sahip olmasıydı. Gâzân Han’ın reformlarındaki en büyük katkı büyük tabip ve tarihçi baş vezir Reşîdüddîn’e aitti. Gâzân Han döneminde İlhanlı Devleti yenilenmiş ve güçlenmişti. Gâzân Han’ın 17 Mayıs 1304’te ölümüyle yerine kardeşi Olcâytu Han ilhan ilan edildi. Olcâytu ağabeyinin savunucusu ve takipçisiydi. ölüm haberini Horasan’da aldı emirleri ile konuşarak Prens Alafrenk’i, ve rakipi Horkodak’ı idam ettirdi. Sonra tahta çıktı. 1307’de yeni başkent Sultâniye’yi de kurmaya başladı. 1310 da Şiîliği kabul etti. Memlûkler’e karşı harekete erzak sıkıntısı ve salgın hastalık sebebiyle geri dönülmek zorunda kalındı.

askeri başarısızlık sonrası Küçük Asya (Anadolu)’da huzursuzluk baş gösterdi. Anadolu beylikleri, 1314’te Moğollara başkaldırdılar. En fazla zorluk çıkartan Karaman Beyliği oldu. Olcâytu 14 Aralık 1316’da öldü. Olcâytu’nun on iki yaşındaki oğlu, babasının ölümünü Mazenderanda aldı. Vasisi Sevinç ise Sultâniye’ye doğru harekete geçti, 1317’de Ebû Sa’îd babasının tahtına geçti. başkomutan ilan edilen Çoban, esas hâkimiyeti ele geçirdi.İlhanlı Devleti’ndeki değişikliği fırsat bilen Amuderya hâkimleri, huzursuzluk çıkardılar. Ebû Sâ’îd ile mücadeleye giriştiler. Altın Ordu hanı , Derbend’e girdiyse de Çoban onu mağlup etti. Merkezde Reşîdüddîn ile Tâceddîn Alişah arasındaki mücadele kuvvetlendi. Reşîdüddîn’in idamı üzerine mücadele Alişah lehine sonuçlandı. İlhanlı Devleti en mühim devlet adamından ve büyük bir tarihçiden mahrum kalmıştı.

1335’te Özbek Han, Derbent’e hücum ettiği Ebû Sâ’îd öldü. Onun ölümü ile Hülâgü’nün nesli de, Moğol hükümdar sülalesi de son bulmuş oldu.
İlhanlıların Yıkılması Altınorda’nın Türkleşerek Türk İmparatorluğu haline gelmesi ve Kubilay Han’ın takipçilerinin Çinde asimilasyona uğramaları neticesinde Bir asırdan fazla dünyayı titreten Moğollar’da tarih sahnesinden çekildi İslam medeniyetine telafisi zor zararlar verdiler dünya uygarlığını bütünleştirip doğu batı etkileşimini hızlandırdılar beş asırlık İslam medeniyetinde onulmaz yararlar açtılar Müslüman olup İslam medeniyetini temsil ettiler Moğolların takipçilileri Orta Asya’da maveraunnehirde Türk-İslam medeniyetine ikinci bir Rönesans yaşatan bir büyük bozkır gücünü Timurluları tarih sahnesine çıkarmışlardı. Moğol istilasının Ön Asya’ya yansıyan en önemli sonucu peşinden gidilebilecek büyük bir imparatorluğun Osmanlıların önünü açmış olmalarıydı.

Kaynak beyaztarih.com yazar Ali KOZAN

Moğollar; Ortaçağ Dünya Uluslarını Titreten Güç


Günümüzde başkenti Ulanbatur olan Moğolistan, bundan 8 asır önce büyük bir istilanın başlangıç noktasıdır. Moğol kelimesi millet ismi olarak ilk kez Göktürkler devrinde 7. yüzyılın sonlarında Çin’e ait Tang yıllıklarında geçer Moğolların Türk olduklarını ispatlamaya yönelik bazı çalışmalar vardır aynı coğrafyada yaşayan ve benzer kültürel unsurları içeren iki ulus kaynaklarda ortak olarak zikredilmiştir Türkler Turani ırka mensup ve beyaz tenli olup, Moğollar esmer Mongoloid ırka mensuptur farklı ırklardır Son dönemde yapılan kazılar ise Moğollarla Türklerin aynı kavim olmadıklarını gösterir. Moğollar da Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna mensup olup, dil yapıları Türkçe gramer ve kelime yapısına benzemektedir.

Türklerle ortak coğrafyada yaşamalarından dolayı kültürel anlamda etkilenmişlerdir her iki millet atlı göçebe kültüre mensup olmaları sebebiyle kültürel ve sosyal benzerlikleri bulunur. Moğollar teşkilat yapısını Uygurlardan almıştır. Uygurca diplomatik dil olarak kullanılmıştır. Moğollar, zamanla Türkleşmiş ve İslamlaşmıştır. Orta Asya’da Cengiz Han ve hanedanı Türk kabul edilir. Moğolların ataları Sien piler(3. yüzyıl)’dir.Juan Juanlar bunları takip etmiştir. Moğollar Göktürk ve Uygur hakimiyetinde yaşamışlardır. 10-12. yüzyıllarda Kitan ve Karahitaylar adlı devletler kurmuşlardır. dünya tarihine çıkmaları Timuçinin 1206’da Moğol birliğini sağlayarak Cengiz(Çingiz) Han ünvanı almasıyla yani 13. yüzyılda başlamaktadır.

Temuçin (Cengiz Han)

Cengiz Han, Sibirya’dan Hindistan’a Kore’den Macaristan’a uzanan dünya tarihinin en büyük imparatorluklarından birinin kurucusudur. Cengiz Han’ın Türk asıllı Kazak olduğunu iddia edenler vardır Fakat, Cengiz Kara Tatarlara mensup bir Moğol’dur. Temuçin’in babası Moğol reisi Yesugay Bahadır, annesi Houlen Ece’dir. Fakat Cengiz Han’ın mensup olduğu Börtegin sülalesinin kökenine dair araştırmalar devam etmektedir. Cengizin Türkçe konuştuğunu kabul eden kaynaklar vardır. 1155’te Doğu Moğolistan’da doğan ve Moğolların Kıyat boyuna mensup Temuçin küçükken babasını Tatarların zehirlemesi sonucu kaybetmiştir. 1170 te kabilelerle mücadele ederek 1196’da kağan olmuş, 1204 te rakip ulusları bertaraf etmiş ve 1206’da büyük Han seçilerek Cengiz ismini alarak Çin fetihlerine başlamıştır.

Kuzey Çin ve Pekin, Uygurlar,  Kırgızlar ve Karahitay devletlerini kendisine bağlamıştır.  Ögeday zamanında Cengiz Han’ın torunu Batu Han ise daha çok 1237-1241 de Avrupa seferlerinde Doğu ve Orta Avrupa’yı istila etmiştir. Viyanaya gidilmiş, Hırvatistan önlerinden Macaristan ve Ukrayna yoluyla geri dönülmüştür. Cengiz Han, Moğol kabilelerini ve Tatarlar’ı itaat altına almıştır. Tatarlar kökence Moğol boyudur. İslâm kaynaklarında Tatar kavramı Moğollar için kullanılır. Memlükler, baş düşmanı olan İlhanlılar’a Tatar dedikleri gibi Timur için de aynı adı kullanırlar. kaynaklar, Tatarlar’ın Dokuz Oğuzlar yani Uygurlar’la aynı soydan geldiğini zikrederler. Tatar kelimesi bir Türk boyunun adı olup İdil-Ural bölgesindeki Kazanlılar ve Kırımlılar için kullanılmaktadır.

Çin’den başlayan Moğol istilası Viyana’ya kadar uzanmaktadır. Cengiz Han, 1215‘te Çin seddini geçerek başkent Pekin’i ele geçirmiştir. Cengizin torunu Kubilay 13. yüzyıl da Çin’in tamamına hakim olarak başkenti Pekin’e taşımıştır.Marco Polo Kubilay’ın seferlerine katılmıştır 1218’de Moğolistan’dan batıya ilerleyen kervan, Harezmşahların Otrar valisi İnalcık tarafından durdurularak yağmalanmıştır. Cengiz Han, kervandaki malların iadesini ve katledilen tüccarlar için Otrar valisinin gönderilmesini istemiş Fakat Harezmşah hükümdarı Alaaddin elçileri öldürmüştür Cengiz 200.000 kişilik bir orduyla 1219’da Harezmşah seferine çıkmıştır. Bu sefer intikam amaçlıdır sefer sonucunda Harezm şehirleri Otrar, Buhara, Semerkant ve Hocend istila edilmiştir.


Moğollara karşı İslam dünyasında mücadele eden en önemli kahraman Celaleddin Harezmşahtır. Moğollar’ın 1220’de Hârizm’i istilâ etmeleri ve babası Alâeddin Muhammed’in Hazar denizinde ölmesi (Aralık 1220) sonucu, onun yerine geçmiş Moğollara mağlubiyet yaşatmıştır. 30.000 kişilik Moğol ordusunu bozguna uğratmıştır intikam almak için Celaleddinin üzerine yürüyen Cengiz Han, savaştaki kahramanca mücadelesinden dolayı Celaleddin için: “Böyle bir evlada sahip olan babaya ne mutlu.” demiştir. 1231’de Yassıçimende Alaaddin Keykubad’a yenilen ve Gence ardından da Diyarbakır’a gelen Celaleddin, Moğol süvarilerince takip edilmiş ve tırmandığı sarp dağda bir eşkıya tarafından öldürüldü. halk Celâleddin’in ölümüne inanmamış, hakkında birçok efsane yayılmıştır. ölümünden yıllarca sonra bile Moğollar endişe duymuştur.

Moğolistan, Orta Asya ve Çin’in kuzeyine hakim olan Cengiz Han, 1227’de seferde 72 yaşında ölmüştür. sırasıyla Ögeday ve Mengü tahta çıkmıştır. Moğollar Ögeday (1227-1241) zamanında Batu Han’ın seferleriyle Rusya, Ukrayna, Polonya üzerinden Almanya’nın doğusuna kadar istila etmişler hatta Macaristanı ele geçirmişlerdir. Fakat 1241’de Ögeday ölünce han seçimi için Batu, ordularını seferden çekmiştir. Böylelikle Batı ve güney Avrupa istiladan kurtulmuştur. Ögeday’den sonra idareyi nâibe sıfatıyla karısı Töregene Hatun almıştır(1241-1246). sonra Güyük Han (1246-1248) tahta çıkmıştır. Batu ile mücadeleye hazırlandığında ölmüştür. Mengü Han (1251-1259) tahta çıktığında kardeşi Kubilay’ı Çin’e, Hülagu’yu İran seferine göndermiştir. Hülagu İsmaililerin kalesi Alamut’u ele geçirerek bu devlete son vermiştir.(1256)

Yaklaşık 100 yıl süren istilada, pek çok şehir tahrib olmuş ve milyonlarca insan katledilmiştir. Nişabur’da 1 milyon 747 bin, Merv’de 1 milyon 300 bin, Herat’ta 1 milyon 600 bin ve Bağdat’ta 800 bin kişi katledilmiştir. Otrar, Buhara ve Semerkant’ta katliamlar yapıldı Belh şehri kuşatmasında Cengiz öldürülünce bunun intikamı olarak, 12.000 mescidi ateşe verdiği, mescitlerdeki 14.000 Kur’an metnini yaktırıldı, 50.000’e yakın alim, talebe ve hafızı katlettirdiği, 200.000 insanı yere gömerek Belh şehrini tahrib ettiği bilinmektedir.(1221) Hülâgû Suriye seferinden (1260) sonra bir Moğol şehzadesi Silvan (Meyyâfârikin)’ı kuşatır. Eyyûbî meliki Kâmil şehri büyük bir cesaretle savunur kıtlık sebebiyle teslim olmak zorunda kalır ve askerleriyle birlikte işkenceyle öldürülür.

Anadolu’da da Erzurum, Erzincan ve Kayseri şehirleri savaşılarak ele geçirildi halk katledilmiş, Süryani tarihçi Ebu’l-Farac’a göre sadece Kayseri’de 10.000’e yakın kişi katledilmiştir.
Arap tarihçisi İbn Esir’de Moğol korkusuyla ilgili şu rivayet geçer. Bir Moğol, bir adama bekle geleceğim diyor. Adam korkusundan ayrılamıyor. Moğol bir kılıç bulup geliyor ve adamı oracıkta öldürüyor. Batı dünyasında Moğollar için Tatar geliyor! Bunlar insan değil, kana susamış, merhamet nedir bilmez ve sade öldürmekten, yok etmekten zevk duyan köpek başlı canavarlardı!”  İngiliz edebiyatının ilk yazılı eserlerinden Canterbury Hikayeleri’nde geçen en uzun hikaye, ünü tüm dünyaya yayılan Cengiz Han’la ilgilidir.


33 defterden oluştuğu, çok hacimli olduğu için deve üzerinde taşındığı ve devlet hazinesinde muhafaza edildiği kabul edilen yasalardır 1206’da Cengiz Han’ın Moğolları teşkilatlandırmasıyla ortaya çıkmış ve geliştirilmiştir. askerî ve hukukî yasalara göre, askerlerin 20 yaş üzerinden seçilmesi, zinanın ölümle cezalandırılması, kasten yalan söyleyenin, casusluk yapanın ve suyu kirletenlerin idam edilmesi, mülkünde çalınmış bir at bulunan kişinin aynı cinsten dokuz at ekleyerek sahibine iade etmesi aksi takdirde çocuklarının alınması ve çocuğu yoksa öldürülmesi gibi hırsızlığı yasaklayan kanunlar da vardı. yasalar sertti Cengiz ülkesinde bakire bir kız başında altından bir tac ile ülkenin bir ucundan diğer ucuna en ufak bir tacize uğramadan giderdi.” denilirdi.

Moğol tehlikesinin farkında olan Alaaddin Keykubad, Erzurum ve çevre surlarını tahkim etmiştir. 1232 ve 1235’te Moğollarla Selçuklular arasında elçilikler gidip gelmiş ve Alaaddin Keykubad Moğollara tabi olmayı kabul etmiştir. Yerine veliaht Rükneddin Kılıçarslan’ı tayin eden Keykubad, bu atamadan kısa bir süre sonra yediği av etinden zehirlenerek 31 Mayıs 1237’de vefat etmiştir. II. Gıyaseddin Keyhüsrev tahta çıkmışdır.
1240’da Baba İshak tarafından çıkarılan, ve bir buçuk yıl süren Babai isyanı Selçukluların zayıflamasına sebep olmuştur. Anadolu’ya saldıramayan Moğollar, devletin güçlü olmadığını görmüşlerdir.

1241’de Moğolların İran istilasında Baycu Noyan tayin edilmiştir. Noyan, Anadolu’yu Moğollara bağlayarak büyük Han’ın itibarını kazanmak istemiştir. 1242’de Erzurum’u ele geçirmiş halkı kılıçtan geçirmiştir. 1243 te Kayseri’de toplanan Türkiye Selçuklu ordusu Sivas-Erzincan arasındaki Kösedağ mevkiine gelmiştir. tecrübesiz komutanların Moğollar hücum etmesiyle başlayan savaş komutanların: “Bugün Tanrı Moğolların yanında olsa bile onları yeneriz.” diyerek kibirlendiklerini yazar. 40.000 kişilik Moğol ordusuna karşı 80.000 kişilik Selçuklu ordusu 20.000’e yakın kayıp vererek dağılmıştır. Ve Selçuklu sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev geri çekilmiştir.(1 Temmuz 1243)

Savaşı kazanan Baycu Noyan Sivas şehrini fidyeyle ele geçirmiş Moğollara karşı direnen Kayseri büyük katliamlarla ele geçirilmiştir. Hatta bu savunmada Ahiliğin Anadolu temsilcisi olan ve bu sırada tutuklu olan Ahi Evran’ın eşi Fatma Bacı kahramanca mücadele etmiştir. Fakat Kayseri kalesi düşünce Ahi Evran’ın eşi Fatma Bacı da Moğollarca esir alındı Selçuklu devlet adamlarından Mühezzibuddin Ali’nin girişimleriyle Moğollarla anlaşma yapılmıştır. Türkiye Selçuklu Devleti Moğollara bağlanmıştır. kıymetli armağanların yanında Selçuklular Moğollar’a her yıl 3.600.000 dirhem, 10.000 koyun, 1000 sığır, 1000 deve vereceklerdi. Bu yıllık vergi ile 1256’ya kadar ciddi bir Moğol istilası yaşanmamıştır.

1255’te Hülagu’nun İran bölgesine gelmesiyle Anadolu’ya giren Noyan Anadolu’da ikinci bir Moğol istilasını başlatmıştır. Noyan Anadolu fetihlerini kendi başarısı olarak gösterince Hülagu tarafından öldürülmüştür. Selçuklu devletinde 1262-1277 yıllarında etkili olan Pervane Muinuddin 1277’de Memlük sultanı Baybars’ı Anadolu’ya davet etmiş Baybars, Filistin yakınlarındaki Ayn Calutta Moğol ordusuna ağır bir hezimet vererek Moğolların Batı’ya ilerleyişini durduran devlet adamıdır.(1260) Baybars, sultan olduktan sonra bu zaferin hâtırasını ebedîleştirmek için savaş meydanına “Meşhedü’n-nasr” adlı bir âbide yaptırmıştır ki İslâm tarihindeki ilk âbidedir.
15 Nisan 1277’de Elbistan’da da büyük bir Moğol ordusunu mağlub ederek Kayseri’ye gelen Baybars, Selçuklu devlet adamlarının kendisini karşılamamaları üzerine birkaç gün sonra Suriye’ye dönmüştür. Ve Selçuklu-Memlüklü ittifakı sonuçsuz kalmıştır.

Baybars’ın peşinden Anadolu’ya giren Abaka(1265-1282) Anadolu Türkmen beylerinden ve ahaliden, 200.000 kişiyi katlederek büyük bir tahribatta bulunmuştur. Tarihimizde Türkçeyi resmi dil ilan ettiren karamanoğlu Mehmet Bey, 15 Mayıs 1277’de sultan II. İzzeddin Keykâvus’un oğlu Siyavuş’u Selçuklu şehzadesini Konya’da tahta çıkararak Selçuklu iktidarını himayesinde tesis etmek istemiş başarılı olmuş, 37 gün vezirlik makamına oturmuştur. sarayda, eğlence toplantılarında, seyirlikte hiç kimsenin Türkçe’den başka dil konuşmamasına karar verilmiştir. Moğol şehzadesi Kongurtay’ın takibi sonucu Mehmet Bey ve Cimri’nin katledilmiştir. Mehmed Bey Moğollar’a karşı Anadolu’nun istiklâlini savunmuş, Moğollar’la savaşıp onları ülkeden çıkarmak için Erzurum’a gitmek istemiş Memlük Hükümdarı Baybars gibi o da destek görmeyerek yalnız bırakılmıştır.


Kösedağ Savaşı sonrası Moğollarla yıllık vergi şartıyla anlaşan Türkiye Selçukluları’nda başkent Konya istilaya uğramamış, Mevlana (ö.1273) da Konya’da faaliyetlerini sürdürmüştür. Moğollar tarafından hürmet gösterilmiştir Moğolların Maveraünnehir ve İran istilalarına şahit olan Mevlanâ, Moğollara karşı Anadolu’nun tahrib edilmesini engellemek istemiştir. Menkıbelerde Mevlana keramet göstererek Şam kuşatmasında , İslam askerlerinin yanına gelerek onlara yardım etmiş ve Moğol ordusunun bozguna uğratıldığı zikredilir. Mevlana dörtlüğünde, “Ben yaşadıkça Kur’an’ın kölesiyim/Ben Hz. Muhammed Mustafa’nın yolunun tozuyum/Biri benden bundan başkasını naklederse/Ondan da şikayetçiyim o sözden de şikayetçiyim.”diyerek eleştirilere karşı davacı olduğunu belirtmiştir.

Mevlânâyı çağının insanlarının dertlerinden habersiz, Moğollarla işbirliği içerisinde görmek ona yapılacak en büyük haksızlıktır.Alamut’tan iki yıl sonra 1258’de Bağdat kuşatılmış şehir ele geçirilince Abbasi halifesi Mustasım aç bırakılmış hunharca katledilmiştir. Öldürülenlerin sayısı 800.000 ile 2 milyon arasında değişir. Şehirdeki cesetlerden yayılan kokular Hülâgû’yu şehirden gitmeye mecbur etmiştir. Kütüphaneler ve kitaplar yakılmış Dicle nehrine atılmıştır, nehir günlerce mürekkep renginde akmıştır ilhanlıların Kurucusu Cengiz Han’ın torunu Hülagu’dur. Moğol Hanı Mengü’nün 1253 te kardeşi Hülâgû’yu İran, Irak, Suriye, Mısır, Kafkasya ve Anadolu’yu istila için görevlendirmiştir

başkent Tebriz olmak üzere İran’da kurulan ilhanlı devleti 1295 yılından itibaren tam bağımsız olmuştur. İslamiyet Moğolların İlhanlı devresinde kabul edilmiştir. hiçbir dine mensup olmayan Cengiz Han’ın insanlar arasında din ayrımı yapmadı, hangi dinden olursa olsun alim, sanatkar ve zahidlere iyi davrandı. Kuruldukları dönemden 13. yüzyılın sonuna kadar geleneksel inançları Şamanizm, Hristiyanlık ve Budizm’i benimseyen Moğollar, Hülagu Han’ın oğlu Ahmet Tekudar(1282-1284) zamanında 1295 te İslamiyet’i kabul etdi. Tekudarın Han seçilmesiyle Memlüklerle anlaşma yoluna gitmiş fakat başarılı olamamıştır. İslamiyet’i kabul etmesine rağmen yayamamıştır. asıl gayreti, kendisinden 11 yıl sonra Mahmud Gazan Han(1295-1304) yürütmüştür.

O, İslamiyet’in İlhanlılarda resmi din olmasını sağlamıştır. 100.000 Moğol askeri Müslüman olmuştur. Budist mabedlerini yıktıran Gazan Han’ın paralarında, “Tanrı’nın gücü ile” yazılıdır. pek çok İslâm devletinde görülen bu gelenek Selçuklu’da kelime-i tevhid ve Hz. Peygamber’in Hak Din üzere gönderildiğini ifade eden Tevbe Suresi 33. Ayeti, Osmanlı’da da kelime-i şehadet ve dört halifenin isimlerinin yazılması şeklindedir. Bugünkü Amerikan 1 dolarının üzerinde yazan “In God ve trust/Tanrı’ya güveniriz” yazısı da çağımızdaki yansımasıdır. Alaaddin Keykubad(1220-1237) devrinde Tatarlara yani Moğollara karşı savaşta Ertuğrul Gazi’nin, “avrat gibi geçip gitmek erlik değildir.” diyerek mağlub olduğunu gördüğü Selçuklulara yardım ettiği ve savaşın kazanılmasıyla Sultan’ın Ertuğrul’a hilat ve Ankara yakınlarındaki Karacadağ havalisini yurtluk olarak verdiği belirtilmektedir

Ertuğrul’un Moğollarla mücadelesi etmiştir Osmanlı’nın bunun dışında Moğollarla mücadelesi bulunmamaktadır. Fakat II. Mesud(1302-1308)’un vefatıyla Anadolu idaresini ilhanlılar Çobanoğulları’na vermiş ve Osman Gazi fetihlerini sürdürmüştür. Osman Gazi devrinde İlhanlılar’a bağlı Moğol valilerinin isyanları Osman Gazi’nin Bilecik yöresinde bir uç beyi olarak Bizans kalelerine fetihde bulunmasını kolaylaştırmıştır. Orhan Gazi devrinde İlhanlılar’a tabi olduğu anlaşılan Osmanlılar’da I. Murat’tan itibaren Sultan ünvanı kullanılması, tarihçiler tarafından tam bağımsızlık olarak nitelendirilmiştir. Yıldırım Bayezid’i Ankara Savaşı’nda hezimete uğratarak Osmanlı Devleti’nin Fetret Devri’ne girmesine sebep olan Timur Moğolistan’ın Keş şehrinin Hoca ılgar köyünde doğdu

Timur’un kökence Moğodu fakat Türkleşti Barlas boyuna mensup bir Türktü Özbekler, Timur’u ataları olarak göstermekte adına anıtlar yaptırmaktadır Cengiz Han için Moğollaşmış bir Türk, Timur için Türkleşmiş bir Moğoldur.
19. yüzyıla kadar Rusya’da kurulan Türk hanedanlarının sonlarına kadar, Cengizin soyundan gelmek itibar ve hükümdarlık için önemlidir. Timur da bunu yaptı Semerkant merkezli devletinde meşruiyet kazanmak için kukla bir hanı tahta oturtup onun adına devleti idare etti Cengiz Han soyunun destekleyicisi tavrını sürdürdü Cengiz Han soyundan bir kadınla evlenerek “Küregen”han damadı ünvanını kullandı İslam tarihinde Moğol istilasıyla kıyaslanacak bir felaket yoktur

İslam eserleri yok edilmiş, dini kitaplar hayvanların altına serilmiş camiler ahıra çevrilmiştir. İbn Esir bu istilayı Hz. Adem’den bu yana insanoğlunun karşılaştığı en büyük felaket olarak nitelendirerek, “Keşke annem beni doğurmasaydı da tüyler ürpertici zulüm ve katliamları görmeseydim.” der. İslam tarihi Moğollar’ı kıyamet alameti olarak görerek, Yecüc-Mecüc olarak nitelemişlerdir. istila, Anadolu’nun kültürel ve ekonomik yapısında bir travma oluşturmuştur. İslam ülkelerinin Moğollara karşı koymanın gereksizliği şeklinde bir anlayışla ittifak yapmayarak acziyet göstermeleri istilanın zararını arttırmıştır. Nitekim Ortaçağ İslam medeniyetinin önemli merkezi Horasan ve Irak şehirlerindeki medrese ve kütüphanelerin tahrip edilmesi ve bazı şehirlerin haritadan silinmesine neden oldu

istila İslam medeniyetinin gelişmesini engellemiştir. İran, Azerbaycan, Irak ve Anadolu yaklaşık 100 yıl Moğol hakimiyetinde kalmıştır.
Moğol istilası Türklerin Rumeli’ye geçişini geciktirmiştir. Bu sayede Türk-İslam tarihinde hayırla sonuçlanan bir süreç başlamıştır. Bu Diyar-ı Rum’un yani Anadolu’nun Türk-İslâm yurdu haline gelmişdir. Çünkü Moğol istilasından kaçan Türkmenler, dervişler, alimler, sanatkarlar ve tüccarlar Anadolu’ya sığınarak Selçuklu Devleti hizmetine girmiştir. bunların sayısını 50.000 hane Yani yaklaşık 200-250.000 civarında Türkmendendir Bu travmada insanlar tarikatlara sığınmış tasavvuf yaygınlaşmış aklî ilimler gerilemiştir.

İstila 1368’de Togan Temur’un Moğolistan’a çekilmesiyle son buldu İlhanlı, Altınordu ve Çağatay hanlığı gibi Moğol devletleri 14. yüzyıldan itibaren yerlerini Akkoyunlu, Karakoyunlu ve Osmanlı devletlerine bırakmıştır. Moğollar fethettikleri coğrafyaların halklarıyla kaynaşarak yok olmuşlardır. 17. yüzyılda Çin hakimiyetine giren Moğollar, 1921’de ilk defa bağımsız bir devlet olan Moğolistan Halk Cumhuriyeti’ni kurmuşlardır. Moğollar, Moğolistan dışında, Rusya, Mançurya, Tibet ve Afganistan’da yaşarlar. büyük bir istila gerçekleştiren Moğolların, büyük bir kısmının Çin ve Türkler arasında eridi Moğolistan’da yaşayan 3 milyonluk küçük bir devlete sahip oldular
Bunu ilk beğenen sen ol.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren İslami Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.